
Hareketsiz bedeni yüzeye çıkaran eller, zorlukla çırpınarak gölün dışına çıkabilmişti. Zehra’yı yere yatırıp başını yan çevirdi. Ağzına dolan sular, yönünü bulmuşçasına zemine dökülürken şiddetle öksürdü. Ciğerleri haykırırcasına içini boşaltıyordu.
“Neden yaptın?” diye sordu Gizem, umutsuzca sorduğu sorunun cevabını alabilecekmiş gibi. Zehra hâlâ öksürürken tekrar sordu: “Neden?” Gözyaşları, yüzündeki sularla birlikte akarken Zehra’yı sıkıca sardı. Ona yaptığı tüm kötülüklere rağmen onu seviyordu. Onu evden dışarı çıkarken görmüştü ve direkt verdiği kararla peşine takılmıştı. Açıkçası ne yapacağını merak etmişti ama bunu tahmin edememişti. Zehra’nın yaptığı, başlangıçta onu dehşete düşürmüştü. Yine de Zehra’nın bu yaptığını anlayabiliyordu. Çünkü Gizem de çok sevdiği diğer yarısını kaybetmişti ve bu durumun ne demek olduğunu çok iyi biliyordu.
“Çok üşüyorum,” diye fısıldadı kesik kesik genç kız.
“Geçecek Zehra, korkma, yanındayım. Geçecek hepsi.” Suya atlayıp Zehra’yı kurtarmadan önce çıplak zemine koyduğu telefonu eline alarak hızla tuşladı.
Zehra, titreyen parmaklarıyla telefona yavaşça uzandı. “Lütfen söyleme kimseye,” derken hafif hafif uykuya dalmıştı.
“Aramak zorundayım.” Zehra’nın kapanan gözlerini görünce hiç düşünmeden Selim’i aradı. Onu daha fazla bu hâlde bırakamazdı. Öksürükleri hâlen devam ediyordu.
***
Selim, korkuyla Zehra’yı hastaneye yetiştirirken bir an olsun başından ayrılmamıştı. Saatlerdir koluna bağlı serumla uyuyordu. Tamı tamına iki serum takılmıştı koluna. Selim, ellerini dağılmış saçlarında gezdirirken felaket hâlde olan Gizem’e baktı. Zehra, Gizem’den ayrılmak istemediğinden ısrarla onunla kalmak istiyordu. Mecburen Gizem, Zehra’nın yanında kalmıştı.
“İstersen git artık Gizem.”
“Zehra’yı eve götürmeden gidemem abi.”
“Ama çok kötü bir haldesin.”
İçeri giren doktorla birlikte konuşmaları bölünmüştü. Selim, doktoru görür görmez ayağa kalktı ve Zehra’nın durumunu sordu.
“Durumu nasıl, Doktor Bey?” Saçları yeni yeni dökülmeye başlamış olan doktorun gözlerinin içine, bir umutla bakarak sormuştu bu soruyu.
“Şu an için durumu iyi ama hastayı psikiyatri kliniğine sevk edeceğim.”
“Neden?” diye sordu Selim, halbuki cevabı adı gibi biliyordu. Zehra canına kıymaya çalışmıştı ve bir desteğe ihtiyacı vardı şu an; konuşacak birilerine ihtiyacı vardı. Yoksa asla toparlanamazdı, toparlanması çok uzun sürerdi.
“Hastaya bakar mısınız?” dedi doktor, sorduğu soruyla tüm kafaların Zehra’ya çevrilmesini sağlarken. “Saatlerdir uyuyor. Aslında uyanması gerek ama uyanamıyor. Tekrar uyanmaktan korkuyor ve en önemlisi de intihar etmeye çalıştı. İntihara teşvik eden hastalar, direkt psikiyatri kliniğine sevk edilir.”
Selim, yutkunarak Zehra’nın yanına gitti ve hafifçe saçını okşadı. “Nasıl iyi olacaksa öyle yapın. Yeter ki iyileşsin. Yeniden hayata karşı bir yaşama sevinci oluşsun. İçindeki yaşam sevinci hiç eksilmesin.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |