
Günler sonra Can'ı görmek zordu. Çok zordu.
Günlerce okula gelmemiştim. Can'ın suratına bakma hakkımın olduğunu düşünmüyordum çünkü. O gün, o gece, o anda herşeyi mahvetmiştim. Her şey bitmişti. Beynimle değil, duygularımla hareket etmiştim. İlk defa duygularıma yenik düşmüştüm. Bir an bile düşünmeden yaptığım şey, şimdi günlerce düşünmeme neden oluyordu. Neden yapmıştım? Neden beni ittirmemişti? Neden bana bağırmamıştı? Neden tepkisiz kalmıştı? Binlerce kez bunları sormuştum kendime, hiç bir cevap bulamamıştım.
"Aras."
Tanıdık bir sesten ismimi duyunca irkilip o yöne baktım.
Can'dı.
Hafiften terlemeye başlarken o konuştu. "Kalk, yap soruyu." İlk başta ne dediğini algılayamasamda sonradan anladım. Gözlerimi ondan çektim ve tahtaya baktım. Birbirine girmiş sayılar, işlemler dışında başka hiç birşey görmüyordum. Yapamazdım. "Anlamadım soruyu. Başka biri yapsın." dedim sigara içmekten çatlayan sesimle. "Kalk Aras. 'Yapar mısın?' demedim, yap dedim." "Yapamayacağım diyorum Can." "Öğretmenin var karşında. Bir daha adımla seslenirsen külahları değişiriz haberin olsun. Kalk ve yap şunu."
Öğretmenmiş.. sikerim öğretmenini
İçimden küfrederek ayağa kalktım. Tahtaya geldim ve soruyu yeniden okudum.
Bu neydi amına koyayım?
Göz ucuyla arkama baktım ve Beratların verdiği bir kaç kopya ile zorda olsa işlemleri yapıp geri yerime oturdum.
...
Her beş dakikada bir Canla bakışıyorduk. Bir saniye bile olsa bana bakıyordu. Bakmıyor olsa bile, en azından gözü beni görüyordu ve bir süre bana bakıyordu. Bu bana yeterdi.
Zil çaldı, öğlen arası olmuştu. Herkes sınıftan çıkarken Can'da eşyalarını toparlıyordu. Sınıfta sadece ikimiz kalmıştık. Onunla konuşmam lazımdı. En azından çıkışta kimsenin bizi rahatsız edemeyeceği bir yerde ona açıklama yapmam gerekiyordu.
Oturduğum yerden kalktım ve Can'a doğru yürüdüm. Ona doğru geldiğimi fark edince oda vücudunu bana döndürdü. Yeterince yaklaşınca durdum. "Çıkışta bekle, konuşalım." "Tamam." dedi soğuk sesiyle. Sonrada direkt olarak sınıftan çıktı. "Sikeyim.." Derin bir iç çektim. Cidden aptalın tekiydim..
Bir kaç dakika sonra içeriye Baranlar girdi. "Lan oğlum, Aras." dedi Berat. 'Ne var' anlamında kafamı salladım. "Neden böylesin? Biliyorum, çok kez sorduk hiç birinde de cevap vermeyeceğini söyledin ama lütfen söyle artık gözünün yağını yediğim. Ne yapayım yani söylemen için götümümü açayım ulan. Yakında onuda yaptıracaksın bana." diyerek Baran'a baktı. "Değil mi Baran?" "Evet, öyle." dedi geçiştirerek.
Onlara söylemeli miydim? Sonuçta yıllardır arkadaştım, dostum sayılırlardı.
"Can'ı öptüm." dedim bir anda. Baran'ın bakışları şaşkın bakışlara dönüşürken Berat'ın bakışları aynıydı. "Ney?" dediler aynı anda. "Doğru mu duydum? Can hocayı mı öptün sen?" dedi Baran. Onaylar anlamda kafa salladığımda "hassiktir.." diye mırıldandı. Berat "Belliydi zaten ondan hoşladığın." dediğinde "Siktir lan ordan." diye karşılık verdim. Belli olamazdı. "Oğlum gayette belliydi. Dalıp gidiyordun hocaya bakarken. Ayrıca fazla samimisiniz." Gözlerimi devirdim. Bu mallara söylememem gerekirdi. "Neyse, sen öpünce ne yaptı hoca?" "Hiç birşey. Sorunda bu zaten, hiç birşey yapmaması. Ne bir tepki verdi, ne de birşey söyledi. Hiç bir bok yapmadı." "Oda senden hoşlanıyor o zaman." diyerek araya girdi Baran. "Bende Baran'a katılıyorum. Senden hoşlanmasa kesinlikle seni öldürürdü." "Bilmiyorum. Çıkışta konuşacağım işte. Şu an hiç birşey düşünemiyorum. Zaten bu hafta yeterince düşündüm bu konuyu. Sadece sizden tek istediğim bunu birisine söylememeniz." "Oğlum manyak mısın, tabii ki söylemeyiz." "Tamam, eyvallah." "Eyvallah bizden kardeşim."
-
Son dersti. Zilin çalmasına bir dakika vardı. Saniyeleri sayıyor, Can'a diyeceklerimi planlıyordum. Stresten geberecektim sanırım.
Sonunda zil çaldı. Hızla ayağa kalktım, boş olan çantama silgimi ve kalemimi attım. O sırada telefonuma bir bildirim geldi.
Can (matematikçi):
Can (matematikçi): parkın oradayım.
Ben: geliyorum.
(Görüldü)
Hemen sırtıma çantamı takıp hızla çıktım. Okulun kapısından dışarıya adın attığımda parka doğru yürümeye başladım. Stresimi azaltması için bir sigara yaktım. Bir kaç dakika sonra parka geldiğimde sigaramı söndürüp çöpe attım. Can ağacın altında bekliyordu. Onu görünce kalbim istemsizce hızlanmaya başlamıştı yine. Hafiften terlerken yanına gittim. Bakışları benim üstümdeydi. "Söyle, ne söyleceksen." dedi direkt olarak. "Acelen mi var?" dedim bende onun gibi soğukça. "Belki?" Fazla soğuktu. Bakışları aynı değildi, eskisi gibi bakmıyordu bana ama az da olsa birşey vardı gözünde. "Can, yapma." "Birşey yapmıyorum." "Bana öyle bakma." "Nasıl bakıyormuşum?" "Ben normal bir öğrencinmişim gibi bakıyorsun bana." "Böyle bakmam gerekmiyor mu zaten Aras?" "Bunun cevabını vermeme gerek var mı Can?" "Saçmalayı kes, asıl konuya gel."
"Özür dilerim," birkaç saniye duraksadım, yeniden konuşmaya başladım. "Evet, ben senden hoşlanıyorum ama o an yemin ederim kafam yerinde değildi. Bilinçli olarak yapmadım. Biliyorum kendime hakim olmam gerekirdi fakat olmadı Can. Yapmadım."
Öylece bakıyordu suratıma, o gece ki gibi. "Konuş, cevap ver, tepki göster Can. Birşey de bana. Öylece bakma suratıma.. ne olursun.." yalvarıyordum resmen. Bekledim, bekledim lakin hiç birşey demedi.
"Can hem sana deliler gibi koşmak istiyorum, hem de ayaklarıma beton bağlamışlar kıpırdayamıyorum. Çaresizim, korkuyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ama sanki sana hep yenileceğim gibi, sanki her zaman sana atacak bu kalbim. Şu an ağzımdan çıkan sözlerin farkında bile değillim fakat bu sözlerimi kalbimden söylüyorum. Sevmeseydin anlardım ama sevmeyen insan böyle bakmaz Can."
Bu sefer konuştu. "Ben senin öğretmeninim."
"Değilsin.."
"Öyleyim.." "Öğretmen öğrencisine böyle bakmaz Can." "Farkındayım.." daha söylecekleri vardı ama söyleyemiyordu, belliydi.
"Can bana tek birşeyin cevabını ver. Beni seviyor musun?" "Aras-" "Cevap ver." Gözlerime bakmayı kesti. "Hayır." "Yalan söylüyorsun." Kaşlarım çatıldı. "Sadece duyduğunu kabullenmek istemiyorsun Aras." "Peki."
Son kez baktım ona. "Eyvallah." dedim ve arkamı dönüp gittim.
-
"Doldur şunu" elimdeki bardağı barmene geri verdim. Yeniden içine içki doldurduğunda yine içmeye başladım. Kaçıncı bardağım bilmiyordum. Sarhoştumda.
Bulanıkta olsa yanıma bir kızın geldiğini fark ettim. Sarışındı, açık, mini bir siyah elbise giyiyordu. "Selam." dediğinde "Aleyküm selam." diyerek karşılık verdim. "Sarhoşsun sanırım." "Doğru tahmin." "İsminide tahmin edeyim istersen." "Et." "Baş harfini söyle ona göre söyleyeyim." "Baş harfim 'A' " "Hmm.. Ayaz?" "Yanlış, Arastı." "İkinci tahminimde o olacaktı zaten.. benim ismimde Büşra." Cevap vermedim. Aklım hala Candaydı. "Birşeyler mi yapsak?.." sesi biraz değişmişti. "Ne gibi?" "Anlamamazlıktan gelme. Eğlenelim işte.."
Nasıl eğlenecektik amına koyayım?
Neyden bahsettiğini anlamasamda "Tamam, olur. Ama biraz bekle, tamamen sarhoş olayım sonra ne yapıyorsak yaparız." dedim ve iki bardak daha içtikten sonra tamamen sarhoş olmuştum.
Büşra birşeyler söyleyip ayağa kalktığında benimde elimden tutup taksiye bindirdi. Bir otele götürdü ve odaya girdik...
~
Odaya giren güneş ışığı ile gözlerimi açarken kollarımdaki ağırlığı hissetim. Koluma baktığımda sarışın bir kız görmemle küfür etmem bir oldu. "Hassiktir." İkimizde soyunuktuk. Kızın boynunda izler vardı, benimde sırtım yanıyordu.
Kızı uyandırmamaya dikkat ederek kalktım. Tuvalete gittim ve lavaboda yüzümü yıkadım. Dudağıma ve dudağımın etrafına silik silik yayılmış kırmızı ruju çıkartmaya çalıştım. Sırtıma baktım ve baştan sona olan çizikleri gördüm. Aras, kafanı sikeyim senin.
Tuvalletten çıktım ve yerdeki kıyafetlerimi alıp giydim. Hızla odadan ayrıldım...
------------
Uzun zaman sonra bolum geldi.
2-3 haftadir hastalikla ugrasiyorum bu yuzden anca yazabildim kusura bakmayiin.
Bir sonra ki bolumda gorusmek uzeree
<3
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |