13. Bölüm

12. BÖLÜM

z ;༊
kelebeginekseni

"Biz göz göre göre birbirimize yenildik."

12.Bölüm

Alnımdan çekilen dudaklarının yerini alnı aldı. Sıcak nefesi dudaklarıma çarparken gülümsedim. Nefesi soluğumu çekip alırken diğer yandan bana nefes bahşediyor.

"Affettin mi beni?" Beklentili sesi kıkırdamama neden oldu.

"Ben sana küsmedim ki Baran. Biraz naz yaptım." Gülerek geriye çekildi. Bakışlarımız birbirine çarpıp dağılırken biri şiddetle arabanın camına vurdu.

Gözlerim korkuyla büyürken yerimde sıçradım. Baran hızla geri çekilip camın ardına baktı. Vücudumu sağ tarafıma çevirip cama dönünce kaşlarım çatıldı. Kim olduğunu bilmediğimiz bir adam cama vurmuştu. Baran düğmeye basıp, camın yarısına kadar açılmasına izin verdi.

"Hayırdır?" dedi adama bakarak. Bense camdan uzaklaşıp Baran'a yaklaşmaya çalıştım. Adam yüzündeki ifadesiz suratla sakalını karıştırdı.

"Eşim," adam sıkıntılı bir nefes aldı. Eşim çok kötü yardım edin." Hızla doğrulup kapıya yöneldiğimde Baran'ın kolu belime sarıldı. Baran'ın sıkıca belimi saran kolu durmamı sağladı.

"Dur." dedi donuk bir sesle. Ben telaşla kapıyı açmak için yönelirken, bize doğrultulan metalin karşısında buz kestim. Gözlerim büyürken yavaşça geriye çekildim. Baran'ın kolu başımın arkasından dolanıp beni göğsüne çekerken telaşım kat ve kat arttı.

"Zekisin komutan ama yalnızsın." Baran'ın siniri artarken torpidoya uzanan eli durdu. Adam silahın emniyetini çektiğini metalin sesiyle açıkça ifade ederken, ben kıpırdayamadım. Daha çok göğsüne sokuldum. Ben Baran'a siper olurum. Bana ne oluyorsa olsun ama onun kılına zarar gelmesin.

"Sakın." Baran'ın keskin tonlaması yankılandı. "Sakın yanlış bir hamlede bulunma. Senin sıkacağın tek kurşun benimkinin yanında bir hiç olarak kalır." Adam hafifçe güldü. Sesi sinirimi bozarken kollarımı Baran'ın beline sardım. Lütfen Allah'ım ona hiçbir şey olmasın.

"Şimdi sizi kim elimden alabilir komutan." Adamın keyifli sesine iğrenç kahkahası eşlik etti. Ellerim ve ayaklarım telaştan titrerken nefes almakta zorlandım. Korkuyorum.

Baran tek bir hareketiyle torpidodan silahını alıp adama doğrultu. Gözlerim bu kez daha çok büyürken, bedenimde titriyor. Bana daha çok sarıldı. Bütün gardını benim önüme itip kendini öne serdi. Baran silahı sol eliyle tutuyor ve o solak değil. Kalbim daha çok kasıldı. Korku bu hissettiğim. Vücudumu sarıp, midemi bulandıran bu duygu korku. Onun kollarında ona zarar gelecek diye korkuyorum.

"Seni benim elimden kim alacak orospu çocuğu!" Uzun süredir duymadığım sesi duydum. Kerem Abi'nin hükmedici sesi birkaç sesle karıştı. Adam saniyeler içinde yere yığılırken silahı elinden kayıp uzağa düştü. Hızla geri çekilip arabanın kapısını açmaya yeltendim ama beni durduran yine Baran oldu.

"Arabada kal." Sesi sinir dolu yükseldi. Kapısını açtıktan sonra zemini çiğnercesine adımlar attı. Arabanın önünden dolanıp yan tarafa geçti. Kerem Abi adamı yerde yumruklarken Baran arkadaki arabaya ilerledi.

"Ulan it oğlu it!" Baran'ın bağırışı yankılanınca daha fazla beklemeden arabadan indim. Üç tane adam vardı. İkisi Baran'ın önündeyken diğeri Kerem Abi'nin altında ve o hala adamı dövüyor.

"Abi," dedim korkuyla. "Bırak öldüreceksin." Kerem Abi hırsla birkaç yumruk daha vurdu. Baran ise iki adamı dizlerinin üzerine çöktürmüş konuşuyordu. Nasıl bir belanın içindeydik hiç anlamıyorum.

🌼

Hızlı adımları eve ulaşınca gözleri doldu. Sert adımları demir kapının ardında durdu. Elini kaldırıp demir kapıya art arda vurdu. Sıkıntılı birkaç soluk aldıktan sonra kapı açıldı. Fatma Hanım'ın gözleri büyürken, ayakları dermansız kaldı. Fatma Hanım dizlerinin üzerine çöktüğü anda genç adam öne atıldı.

"Kerem!"

"Annem."

Kerem, yere çöken Fatma Hanım'ı incitmeden yerden kaldırdı. Fatma Hanım'ın kolları oğlunun boynuna sarılırken gözyaşları omzuna düştü.

"Kurban olurum seni sağ salim bana gönderen Allah'ıma." Fatma Hanım'ın gözyaşları hızla süzülürken, Kerem zorlukla geriye çekildi.

"Anam, hele dur ağlama." Fatma Hanım hem güldü hem de ağlamaya devam etti.

"Sen sus hele oğlum. Ben senin özlemini çekiyorum." Kerem hafifçe gülümsedikten sonra tekrar annesine sarıldı. Anne oğul bol bol özlem gidermeye devam etti.

"Nerede bizimkiler? Elisa niye kapıya çıkmadı?" Fatma Hanım gülümseyerek içeriye geçti.

"Elisa, Cihadlar ile beraber gitti." Kerem hafifçe kaşlarını çattı.

"Nereye gittiler?" Fatma Hanım oğlu ile beraber salona ilerledi.

"Sahile demişti Aylin Teyzen." Kerem başını sallayarak onayladı.

"Yemek hazırlıyorum hemen annem." Fatma Hanım mutfağa yönelince Kerem durdurdu.

"Yok anam, ben Elisa'yı da özledim. Kardeşlerimi de görürüm. He gelmeden önce bir şeyler yedim." Fatma Hanım küskünce yüzünü astı.

"Ananı özlemedin herhalde." Kerem gülümseyerek Fatma Hanım'ı kollarının arasına aldı.

"Özlemez olur muyum sultanım. Burnumda tütüyordunuz. Uzun bir süre buralardayım." Fatma Hanım kocaman gülümsedi.

"Senelerdir gelmek bilmedin eşek sıpası."

Kerem annesine sarılıp özlem giderdikten sonra evden çıktı. Arabasına bindikten sonra telefonunu çıkarıp Cihad'ı aradı.

"Şerefsiz." diyerek telefonu açan Cihad'ın sesiyle kahkaha attı.

"Ne var lan değişik?" Cihad'da Kerem gibi kahkaha attı.

"Hangi dağda kurt öldü?" Kerem bir kez daha kahkaha attı.

"Sizin dağı ben bastım." Cihad gülerek, "Şerefsiz." diye mırıldandı.

"Geliyorum, neredesiniz?" Cihad etrafına kısa bir bakış attıktan sonra park yerlerine baktı.

"Sahildeki kafeye geldik. Gelirken Baranlara da bak arkada kaldılar." Kerem sırıtarak arabayı orta şeritte aldı.

"Hadi sen kudurmaya devam et kardeşim." Cihad küfür ederken, Kerem telefonu kapattı.

Arabasını park eden Cihad sinirle soludu. Hepsi beraber kafeye geçip uzun masalara ilerledi. Cihad, Uhralar gelmediği için yerinde duramıyordu. Sıkıntılı bir nefes alıp etrafa bakındı. Şu ana kadar gelmeleri gerekiyordu ama hiçbir hareket göremedi.

"Nerede kaldı Uhralar?" Aleyna çantasından telefonunu çıkarıp Cihad'a yaklaştı.

"Uhra'yı arıyorum." Aleyna hızlıca ekranı açıp Uhra'yı aradı. Telefon uzun bir çalıştan sonra açıldı.

"Uhra neredesiniz? Kızım Cihad çıldırıyor." Uhra sıkıntılı birkaç soluk aldı.

"Aleyna hiç iyi şeyler olmadı. Tanımadığım bir adam bize silah çekti. Kerem Abi burada, adamlar burada." Aleyna korkuyla Cihad'a doğru döndü.

"Neredesiniz Uhra?" Uhra nerede olduklarını söylerken Aleyna dakikalar önce uzaklaştığı Cihad'a yaklaştı. Korkusu ve endişesi hala diriydi.

"Cihad." dedi sessizce. Kaşları çatık olan adam tedirginlik içindeki kadına döndü. Gözleri sinirden alev alevdi şimdi Aleyna konuşursa daha çok sinirlenecekti.

"Abimler saldırıya uğramış." Cihad sakince durdu. Yüzündeki ifade yerini buz gibi bir bakışa bıraktı. Mavi gözlerini kapatıp bir süre bekledikten sonra araladı ve kısaca etrafa göz attı. İçinden yoldalar dedi.

"Hemen arkamızdalardı." Cihad'ın kısılan sesi Aleyna'yı ürküttü. Cihad sakin bir adam değildi. Sert ve dobraydı. Olaylara sakin falan yaklaşmayı da bilmezdi.

"Abimler iyi, şu an polisleri bekliyorlar." Cihad elini saçlarından geçirdikten sonra sesli bir şekilde, "Böyle olayın amına koyayım." diye haykırdı. Ellerini yumruk yapıp sıktığı için parmak boğumları bembeyaz kesilmişti.

"Barın! Berkin!" İki kardeş hızla sinirli olan Cihad'a döndü. Cihad çıldırmıştı. İçinden küfürler saydırarak kafeden çıkıp arabasına ilerledi.

"Baranlar saldırıya uğramış." Cihad'ın sözleri iki kardeşin donup kalmasına sebep oldu.

"Berkin, sen sizinkilere haber ver." Berkin soru sormadan Cihad'ın dediklerini onayladı. Almila ve Elisa şaşkınca birbirilerine bakarken Aleyna ofladı.

"İyiler, dönüş yolunda görürsün çünkü yolun kenarında durmuşlar." Cihad Aleyna'ya kısa bir bakış attıktan sonra arabayı işaret etti. Herkes arabalarına geçtikten sonra yola çıktılar.

🌼

Baran çok sessiz duruyor. Bakışları sürekli bana değiyor olsa da sesini çıkarmıyor. Kollarımı göğsümde toplayıp arabanın kaputuna yaslandım. Abimlerde geliyor. Cihad abimin sinirini hiç düşünemiyorum. Yer yerinden oynayacak gibi görünüyor.

Bize silah çeken adamın hali perişan çünkü Kerem Abi iri cüssesiyle adamı yumrukladı. Baran ise Kerem Abi'nin arabaya kilitlediği iki adamın başındaydı. Derin bir soluk aldıktan sonra kıpırdandım. Cihad abimin arabası ani bir frenle önümde durunca yerimde sıçradım. Kapısını hızla açtıktan sonra bana baktı ve adama doğru ilerledi. Kerem Abi'nin öldüresiye dövdüğü adamı yakasından tutup havaya kaldırdı. Ve olaylar kaç saniyede oldu anlamadım.

"Kimsin?" dedi buz gibi bir sesle. Tüm sinirini sesine katmış ve ölümü barındırmış gibiydi. Sinirli. Elinde bir çakmak olsa adamları ateşe verip izlerdi.

"Kör Bedri'nin selamı var." Adamın sözlerinden sonra Cihad abim, adamı yere atıp yumruklamaya başladı.

"Sizide o Kör Bedri'nizi de sike sike gömeceğim." Adam perişan bir halde yığılırken müdahale etmemek için zor durdum. Benim işim bu. Bir yeminim var. Harekete geçeceğim esnada Berkin abimin bağırışı beni durdurdu.

"Yerinden kıpırdarsan kafasına sıkarım." Yutkunup olduğum yere sindim. Barın abim adamı inceledikten sonra doğruldu.

"Hiçbir şeyi yok şerefsizin. Daha nefes alıyor." Aleynalar yanımda duruyordu. Tamamen onlara dönüp olaylardan sıyrıldım. Hala üzerimde korku var. Ben abilerimin silahını bile görmemişken adamın biri kafama silah dayadı. Her şey o kadar hayal gibi geliyor ki, inanması güç. Ellerimi birbirine sürtüp iç çektim.

"İyi misin Uhra?" Kollarını bedenime saran Aleyna'ya sarıldım. Başımı usulca omzuna yaslayıp derin bir nefes aldım. Korkmuştum hatta çok korkmuştum. Ellerim hala titriyor.

"Şu olaylar biterse iyi olacağım." Ben daha sözümü bitirmeden siren sesleri duyuldu. Her taraf polislerle dolarken abilerime baktım. Cihad abim sinirini çıkartmak için üç adamı da dövmüştü.

"Terörle mücadeleden Halil Asaf." diyen polis elini Cihad abime uzattı. Cihad abimin yüzündeki sert ifade hiç değişmedi. Gözleri kısık ve kaşları çatık bir şekilde adamın elini sıktı.

"Yüzbaşı Cihad Uz."

Onlar kendi aralarında konuşurken ben Baran'a baktım. Hızlı adımlarla yanıma geldi ve ben daha ne olduğunu anlamadan kolları beni kendine çekti. Bana sıkı sıkı sarıldı. Etrafımızdaki hiç kimseyi görmedik ya da duymadık. Kollarım usulca boynuna sarılırken derin soluklar aldım. Kokusu tüm endişemi azaltırken varlığının verdiği huzura sığındım.

"İyi misin?" Başını boyun boşluğuma yaklaştırdığında sıcak nefesi kulağıma doğru yaklaştı. Kalbim kafesinde titredi. Kollarımın arasında. Baran kollarımın arasında ve sıcak soluğu boyun boşluğuma çarpıp dağılıyor. Ellerim titrediği için sırtına bastırıp iç çektim.

"Şimdi çok iyiyim." Başını geriye atıp dudaklarını alnıma bastırdı. Ben onun güvenli kollarına daha çok sokulurken, yanımızda duran abimi sonradan fark ettim.

"Baran, şimdi olay falan demeden sana elimin tersiyle bir çarparım." Baran geriye çekilirken kolunu belime sardı. Cihad abim daha çok sinirlenirken Baran gayet keyifli görünüyor.

"Cihad, bi' siktir git kardeşim." Cihad abimin siniri bir yangın ve Baran yangına odun attı resmen. Abim daha çok sinirlenirken birkaç adım attı. Hızla aralarına girip gülümsedim.

"Biraz korktum abi." Abim Baran'a ters ters baktıktan sonra beni kollarına çekti.

"Senin," dedi bastıra bastıra. "Üç tane abin var. Gel bize sarıl." İç çekip başımı abimin göğsüne bastırdım. Çok kıskanç. Hayır aşırı aşırı kıskanç.

"Bende kocası olacağım oğlum, kocası." Baran sinirle söylenince donup kaldım. Kocası demişti. Kocam olacak. Evleneceğiz. Ben ve Baran evlenecek. Olayı hala kavramakta zorluk çekiyorum. Aylar öncesine kadar aşkından yanıp tutuştuğum adamla evleniyorum.

"Ulan akşam akşam başımıza gelmeyen kalmadı." Berkin abim söylenerek yanımıza geldi. Polisler adamları götürmüştü ve ifade vermek için Baran ile beraber karakola gitmemiz lazım.

"Sen Baran ile ifade vermeye git biz eve geçeceğiz." Cihad abime şaşkınlıkla baktım. Hiçbir kıskançlık belirtisi göstermeden git demişti.

"Tamam."

Kasvetli ortam azar azar dağıldı. Herkes arabalarına geçtikten sonra bizde arabaya geçtik. Kemerimi taktıktan sonra göz ucuyla sürücü koltuğuna yerleşen Baran'a baktım. Kemerini taktıktan sonra bana baktı ve göz göze geldik. O gülümseyince ben daha çok gülümsedim. Yeşilleri öyle anlamlı bakıyor ki, ben bendeki her şeyi yitirip onun gözlerine sığınıyorum. Bana huzuru armağan eden adamın huzuruna sığınıp kaldım.

Soğuk eli yanağıma yaslandı. Dokunuşu naifçe yerini alırken iç çekmemek için kendimi zor tuttum. Dudaklarım kıvrılırken parmağı dudağımın kenarını buldu.

"Karakoldan çıktıktan sonra seni bir yere götürmek istiyorum." Kaşlarım merakla havalanınca Baran keyifle gülümsedi. Başını eğip yanağımı öptükten sonra önüne döndü. Ben, ben olduğum gibi kalakaladım. Yanaklarım yanarken başımı hızla cama çevirdim. Utanmasam öptüğü yanağımı sarar sarmalarım.

Karakola varınca direkt geçip ifade verdik. Karakoldan çıkınca etrafta kısa bir göz gezdirip derim soluklar aldım. Hava çok güzel ve erken eve dönmek zorunda kaldığımıza üzülüyorum.

"Gel güzelim." Arabanın kapısını açan Baran'a baktım. Açtığı kapıdan geçtikten sonra huzuru bir kez daha hissettim. Biz iyiydik ve adamlar içeri tıkılmıştı. Korkum hafiften azalırken Baran bana doğru döndü.

"Korktuğunun farkındayım. Sizi korumak için elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz. Ben yanındayken hiç korkma." Yüzümü avuçlarının arasına alıp sıcacık gülümsedi. Şimdi şurada bir kere de ben seni öpsem ya güzel adam. Baran dudaklarını alnıma bastırdıktan sonra geri çekildi.

"Biraz gözlerini kapatıp sakinleş Uhra." Baran'ın dediğini yapıp gözlerimi kapattım. Düzenli soluklarım ve onun yakınlığı beni dinlendirirken yol ilerledi. Baran hiç konuşmasın ama böyle yanımda olsun yeter. Ben onun sessizliğinin verdiği huzura bile muhtacım. Gözlerimi usulca aralayıp Baran'a baktığımda yola bakıyordu. Ona baktığımın farkında olduğunu biliyorum çünkü o akıllı bir adam.

Araba bomboş bir sahilin kıyısına yakın bir yerde durunca Baran'a doğru döndüm. Kapısını açıp arabadan indi ve bende daha fazla beklemeden indim. Baran'ın yanına yaklaşıp etrafıma bakındım. Dalgaların kıyıya vuruşları yankılanırken etraf oldukça sessiz.

"Buraya pek bu saatlerde gelen olmuyor." Hemen yanında durmuştum. Kolu usulca belime sarıldı ve beni önüne çekti. Kolları sıkı sıkı belime sarıldıktan sonra başını omzuma yasladı.

"Hem sakinleş, hem de kafan dağılsın." Senin varlığın her şeye sebep oluyor zaten. Sen bir kere sarılıyorsun ben bin kere dağılıyorum. Sen bir kez öptün ben sen tarafından bin kez öpülmüş gibi hissettim. Sıcak nefesi boynuma çarpınca olduğum yerde titredim ve bu gözünden kaçmadı. Kısık bir şekilde güldü. Nefesi boynuma daha çok yaklaşırken hareket edemiyorum. Sıcak soluğunun yerini dudakları aldı. Boynuma naif bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Uhra." Kolları arasında Baran'a doğru dönüp yüzünü inceledim. Mutlu. Çok huzurlu. Dudaklarının kıvrımları hiç gocunmuyor. Kollarımı kaldırıp boynuna sardım. Yüzü yüzüme yaklaşırken o daha çok gülümsedi bende gülüşlerinde diri diri tutuştum.

"Öpeyim mi?" dedi hınzırlıkla. Hafifçe gülümsedikten sonra ona doğru yaklaştım. Onayı almıştı bence. Kolları daha sıkı bedenime sarılırken dudakları dudaklarıma dokundu. Dokunuşu beni yerden yere vururken dudaklarım aralık bir şekilde duraksadım. O ustalıkla karşılık verirken ben beceriksizce dudaklarımı hareket ettirdim. Ormanı ateşe verip yanıyorum. Kalbim küt küt atarken soluğum bize yetmiyor. Nefesi nefesime çelme takmış ve kendine muhtaç bırakmıştı. Zaman dilimi saniyeler içinde yok olurken bulunduğum yeri ve kendime dair her şeyi unutup kaldım. O var, bir de beni saran kolları kendini hatırlatıyor.

Nefessizlik ciğerlerimi yakarken zorlukla geriye çekildim. Kalbim daha çok hızlanırken dudaklarının tadı dudaklarımın arasında kayboldu. Ben bilmiyorum ama o biliyor. Hayatımda ilk defa birini öptüm. Sevdiğim adam öpmeyi bilirken ben onu öpmeyi becerememiştim. Gözlerimi sıkıca yumdum. Dudakları alnıma bir kez daha dokunurken fısıltısı beni ana kavuşturdu.

"Gözlerini açar mısın?" Yavaşça gözlerimi araladım. Yeşilin en özel tonuydu onun gözleri; baktım. Ben onun gözlerine baktım ve kayboldum. Nefes almakta hala zorluk çekiyorum.

"Bana bak," eli çenemi buldu. Utanç içinde başımı kaldırıp gözlerine daha yakından baktım. Bütün yıldızların ihtişamı bakışlarında toplanmış. Gözleri ışıl ışıl parlıyor.

"Yüzün niye düştü?" Anlamış işte. Yüzümün asıldığının hemen farkına vardı. Utanmadan konuşabilir miyim hiç bilmiyorum. Baran konuşmam için beklerken derin bir nefes aldım. Benden öncesi beni alakadar etmez ama ne bilim sormasam da içime kalır.

"Uhra," eli yanağımda gezindi. Yanaklarım daha çok yanarken yutkunmaya yeltendim. "Ben ilk defa seni öptüm." Ellerini yanaklarıma bastırıp sıcacık gülümsedi. Kalbim daha çok hızlanırken donup kaldım. Ben ilk defa seni öptüm dedi. Yüzüm şaşkınlığımı bariz belli ettiği için Baran dikkatle bana baktı ve güldü.

"Cidden mi?" Sesim şaşkınlığımı dışa yansıttı. Daha çok güldü. O güldükçe ben dağıldım. Birbirimize daha çok yaklaştık. Uzun uzun baktım ben ona. Hiç yaklaşmadığım kadar yaklaşıp yeşil irislerine dikkatle baktım. Kalbim kafesine sığmıyor. Soluklarım artıp beni nefessiz bırakırken biz bir kez daha birbirimize yaklaştık.

"Sen," dedi sıcak nefesi dudaklarıma çarparken. Kalbimin atışlarını boğazımda hissediyorum. Heyecan ayak parmaklarımdan itibaren tüm vücudumu sardı. "Sadece seni Uhra." Sözleri biter bitmez bir kez daha dudaklarımız buluştu. Kalbim yolunda kaybolmuşta, kendini çıkmazlara bırakmış. Yer ayaklarımın altından kayarken ellerim onun kollarına tutundu. Hem nefesim kesilmiş, hem de yer ayaklarımın altından kayıp gitti. Birkaç dakika süren bu mucize aslında bana bir ömür gibi geliyor. Bir imkansız daha gerçekleşti. Baran Oğuz beni öptü. Düşüncelerim heyecanımı kat ve kat artırırken geri çekildik.

Başımı göğsüne bastırıp hızlı bir şekilde soluklandım. Nefesimi kesmiş ve beni kendi soluğunda boğmuştu. Belimi sıkı sıkıya saran kolları beni daha çok heyecanlandırıyor. Aramızdaki sevgi her geçen gün artarken, bunun farkındalığı beni mutlu ediyor.

Saçlarımın arasında yerini alan parmakları bana huzuru bahşediyor. Başım göğsündeyken onun parmakları saçlarımın arasında geziniyor. Sessizlik hala hüküm sürerken çıtımı çıkarmadım. Çünkü halimizden epey memnunuz. Başımı sol tarafa çevirip karanlıkta kaybolan denize baktım. Dalgalar kıyıya vurup geri çekiliyordu. Baran'ın kalp atışları kulağımda yankılanırken diğer yanda bulunduğumuz yerin müthiş sesleri duyuluyordu. Başımı iyice göğsüne gömdüm.

"Güzelim," dedi parmakları saçlarımda gezinmeye devam ederken. Hiç geri çekilmek istemiyorum ama yine de geri çekildim.

"Efendim." Başını eğip alnıma bir öpücük kondurduktan sonra gülümsedi. Parmaklarım yüzünün her bir ayrıntısında gezinmesin diye kendimle savaşıyorum Baran. Dayanamadım. Ellerimi yanaklarına bastırıp iç çektim. Ne kadar güzel bu adam. Çok güzel hatta. Kalbine aşık olduğum adamın kalbinde ben varım. Hissediyorum onun duygularını. Kalbim düşüncelerimin doğrultusunda göğsümü yararken derin soluklar aldım.

"Ne oldu?" Ellerimin üstüne kendi ellerini koydu. Yüzümdeki ifade kaybolurken haliyle merak etti.

"Hiç, ne kadar güzel olduğunu düşünüyorum." Baran kısık bir kahkaha attıktan sonra yüzümü avuçladı.

"Sen peki?" Alnıma bir öpücük daha kondurdu. Öpücükleri beni yerle yeksan ederken, iç çekmek dışında hiçbir şey yapamıyorum. "Sen çok güzelsin. O kadar güzelsin ki, senin cama bile çıkmanı istemiyorum." Kıkırdayarak uzanıp yanağını öptüm. Dudaklarım heyecandan titrerken ayaklarımın üstüne basmakta zorluk çekiyorum.

"Gidelim mi?" Parmakları yanağımı okşadıktan sonra telefonunu çıkarıp saate baktı.

"Gidelim, Cihad aramış." Ne yani yalnız kalalım diye telefonu sessize mi almış? Yüzümdeki ifade canlanırken Baran'a baktım. Gelen aramalara bakıyordu. Bu adama daha çok aşık oluyorum. Güzelliğinde yanıp tutuşuyorum. Çıkmaz sokaklarımın hepsi ona çıkıyor. Eğer yürüyeceğim bir yol varsa çıkışı Baran.

Arabada yerlerimizi aldıktan sonra yola çıktık. Elim ürkekçe vitesteki eline uzandı. O benden daha cesur. Parmaklarımızı birbirine kenetleyip, elimin üstüne dudaklarını bastırdı. Gülüşüm büyürken başımı geriye atıp Baran'a baktım.

"Hafta sonu nişan var. Hala fikrin aynı mı?" Bana göz ucuyla baktıktan sonra yola döndü. Ve evet, fikrim hala aynı.

"Evet, fikrim hala aynı." Bir şey demedi. Nişan yerine düğünün öne alınması daha mantıklı.

"Babamla konuşacağım, düğün tarihi öne çekilsin." Heyecan bir kez daha beni içine çekerken titrememe engel olamadım. Ellerim terlemeye başlamıştı. Alt dudağıma dişlerimi geçirip, başımı cama çevirdim. Yol akıp giderken parmaklarımız hala birbirine kenetliydi.

Araba kapının önünde durunca yüzüm asıldı. Yol çabuk geçti. Baran'a doğru döndüğümde bana bakıyordu. Onun yanından hiç ayrılmak istemiyorum ama Cihad abim radar gibi camdan bakıyor.

"Görüşürüz." Baran bana doğru eğilirken yüzündeki gülümseme büyüdü. Abim camdan bakıyor ve Baran beni öpecek.

"Baran." dedim tedirginlikle. Baran beni hiç duymadı. Eğilip yanağımı öptükten sonra geri çekildi.

"Sabah kahvaltıya geleceğim." Yüzümdeki ifade yerini kocaman gülümsemeye bıraktı.

"Cidden mi?" Baran kısık bir kahkaha attı.

"Geleceğim dedim ya Uhra." Bu kez dişlerimi gösterecek şekilde gülümsedim. Baran'a veda ettikten sonra arabanın kapısını açtım. Ben daha dışarıya adım atmadan Baran kahkaha attı. Hızla ona doğru döndüğümde telefona bakıyordu.

"Niye güldün?" Derken sesim epey meraklı ve sorgulayıcıydı.

"Abin mesaj atmış ona gülüyorum." Kaşlarım merakla havalanınca elimi Baran'ın telefonuna uzattım ve telefonu çekip aldım. Abim üst üste mesaj atmış.

Cihad
Yürek yok ki açasın
Baran senin ebeni, gelmişini geçmişini falanı filanı belletmeden geri çekil
Ulan şerefsiz bu senin yanına kalmayacak
Siktir git Baran
Baran sen bittin oğlum
Bu senin yanına kalmaz şerefsiz

"E ama yuh." Ben şaşkınlığımı dile getirirken Baran hala gülüyordu. Başımı iki yana sallayıp telefonu Baran'a uzatacağım anda bir mesaj daha geldi. Ben abimden sanıyorken başkasındandı. Gözlerim ekrana kayarken gelen mesajı okudum. Kalbim kasılırken yazılanlara baktım. Nefesim saniyeler içinde boğazıma dizildi.

Işıl Teğmen
Neden nişanlandın?

Gözlerimi kırpıştırıp Baran'a baktığımda yüzündeki gülümseme yavaş yavaş silindi. Kalbim sanki kafesinde parçalara ayrılıyor gibi hissediyorum. Kadının biri mesaj atıp sevdiğim adamın kararını sorguluyor. Sakin olabilir miyim hiç sanmıyorum. Titreyen elimle telefonu Baran'a uzatıp hızlıca arabadan inmeye yeltendim ama kolumu tutup beni durdurdu.

"Ne oldu?" derken bakışları telefonundaydı. Benim gördüğümü sende umarım görmüşsündür. Yüzümün ifade değiştirmesine engel olamadım. Ben bile onun yaptığı tek bir kararı sorgulamazken, kadının biri benimle nişanlanmasını sorguluyor. Bu nasıl bir saçmalık olabilir!

Kulaklarım kalbimin akabinde uğuldamaya başladı. Nefesim kesiliyordu düşüncelerimin saçmalığında. Aklım kadın ile Baran'ın ne alakası olduğu hakkında düşünürken nefes alamıyordum. Benimle sözlenmişken, benim elimi tutmuşken, beni öpmüşken başka bir kadınla olacak kadar alçak değil.

"Uhra." dedi çabucak. Elimi tutup beni kendine çevirmeye çalıştığında, arabadan inmek için bir hamle daha yaptım ama yine beni durdurdu.

"Dinler misin güzelim?" Dinlerim. Dinlerim ama korkuyorum. Ne söyleyeceksen söyle nefes alamıyorum artık. Zaman kalbimi parçalara bölüyor.

"Benim hiçbir alakam yok." Sözlerinin teminatını bakışlarıyla ödedi. Dil yalan söylerse gözler ve gönül söylemez. Ellerimi daha sıkı tuttu.

"Bu kadınla hiçbir alakam yok. Askeriye revirinde doktor. Hiçbir alakam yok anlıyorsun değil mi?" Usulca başımı aşağı yukarı salladım. Sen yok diyorsan yoktur Baran. Ben senin sözüne inanıyorum. "Bekle." Hızla telefonundan birkaç şey yaptığında birini aradığını anladım. Telefonu hoparlöre alıp bana yaklaştırdı.

Kadının titrek sesi arabada duyuldu. "Baran."

Kadın Baran'ın adını andığında içimde fırtınalar koptu. Başka bir kadından duygulu bir tonda ismini duymak beni yoğun bir kıskançlığa itti. Onu hiç kimseyle paylaşmam söz konusu dahi olamaz. Baran'ın adını başkasıyla anmak değil aklımdan geçirmek bile beni çileden çıkarıyor.

"Teğmen," diye sinirle konuştu Baran. "Derhal mevzuat geç! Sen kimsin teğmen! Senin ne haddine benim hayatım!"

"Baran," dedi tekrar ama Baran konuşmasına müsaade etmedi. "Baran değil!" dedi bağırarak. "Neyim ben teğmen?"

"Komutanım."

"Şimdi attığın mesajın hesabını ver teğmen!" Baran çok sert ve katıydı. Ben onun ilk defa bir kadınla böylesine sert ve sinirli konuşmasına şahit oldum.

"Özür dilerim komutanım. Ben bir an kendimi kaybettim. Sizinle konuşmaya bir türlü cesaret edemedim." Baran sabırsızca nefeslendi. Gözleri bana değdikten sonra konuştu.

"Bu emirdir teğmen. Bir daha askeriye dışında bana selam dahi vermeyeceksin. Numaramı sil ve hiçbir şekilde bir daha gözüme gözükme."

"Komutanım," dedi kadın çaresizce ama Baran tahammül edemedi. "Bu emirdir dedim teğmen!"

"Emredin komutanım."

Baran telefonu kapattıktan sonra Işıl denen kadının numarasını silip telefonunu bana uzattı ama telefonu almadım. Ona güveniyorum. Bu davranışı bana yeterli oldu. Yanında olmasam bile bir başkasına göz ucuyla dahi bakmayacağını biliyorum.

Baran yavaşça ellerimi tuttu ve dudaklarını ellerimin üzerine bastırdı. Usulca bana doğru yaklaştığında derin bir nefes aldım. Bu kez de dudaklarını alnıma bastırıp uzun bir öpücük bıraktı. Bu kez ne soluğum bana yetti ne kalbimin atışları. Ruhum, hisslerimin doğrultusunda bedenimde dolandı. Baran geri çekilmeden önce kulağıma doğru eğildi.

"Hayatımdaki tek kadın sensin. Hep sen vardın; her zaman sen olacaksın." Geri çekilmeden önce dudaklarını boynuma bastırdı. Kalbim küt küt atarken, Baran yavaşça geriye çekildi. Ben onun avuçlarında dağılmış bir nesne gibiyim. Onun yanında tüm irademi kaybediyorum. Gözleri gözlerime dokununca benim için yaşam kenara çekiliyor.

"Şimdi gidebilirsin. Sabah görüşürüz güzelim." Sakince kapıyı açıp arabadan indim. Baran'da indikten sonra benim eve girmemi bekledi. Bahçe kapısından geçtikten sonra evin açık kapısının önünde duran abime baktım. Cihad abim bana çatmasa iyi olacak.

"Hallettiniz mi?" Çatık kaşları benim üzerimdeydi. Kıskançlıktan böyle yapıyor.

"Hallettik abi." Kapıdan çekilip içeriye geçmemi işaret etti. Emrine uyup içeriye girdim. Ayakkabılarımı çıkardıktan sonra doğruldum.

"Annemlerin haberi yok." Cihad abimin sesini duyunca sağ tarafa döndüm. Neyden bahsettiğini anlamıştım.

"Tamam abi."

Abim elini saçlarına atıp sıkıntıyla saçlarını dağıttı. Bu demek oluyor ki abim bana bir şey soracak.

"Sor abi." Cihad abime bakarken gülmemi zor bastırdım. Kaşlarını çatarak bana ters bir bakış attı.

"Nereye gittiniz? O it niye telefonu açmadı?" Gülmemek için dudağıma dişlerimi geçirdim.

"Hiç." dedim yayvan yayvan. Abime göz kırptıktan sonra hızlı adımlarla odama ilerledim. Ardımdan kapıyı kapattıktan sonra sırtımı kapıya yasladım. Gözlerim kendiliğinden kapanırken yaşadığımız an gözlerimin önüne geldi. Beni soluksuz öpüşü göz kapaklarımın ardında yer edinirken dudaklarım kıvrıldı. Ben geri çekilmeseydim o çekilmeyecek gibiydi. Göğsüm düşüncelerimin ardından ilerledi. Kalbim göğsümü atışlarıyla dövmeye ant içmişti.

Ben daha ne kadar aşık olabilirim hiç bilmiyorum. Elim benden izinsiz dudaklarımı buldu. Kalbim daha çok hızlandı. Sanki izlerinin esamesi hala yerli yerinde. Hızla elimi dudağımdan çekip kalbime bastırdım. Küçük bir çocuk gibi heyecanlıyım. Heyecanım günbegün artarken ben sadece uyum sağlıyorum. Birden bire titreyen telefonum beni düşüncelerimin kıyısından çekip aldı.

Baran
Uyudun mu Uhra?

Derin bir nefes aldıktan sonra çantamı masaya bıraktım. Telefonu yatağa bıraktıktan sonra dolabımdan pijamalarımı çıkardım. Hızlıca banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi değiştirip yatağa geçtim. Şimdi Baran'a cevap verebilirim.

Uhra
Daha uyumadım.

Başımı yastığa bastırıp soluklandım. Sanki karşımdaymış gibi hissediyorum. Baran burada da ben nefes alamıyorum. Varlığını hücrelerimde hissediyorum. Dudaklarının esamesi dudaklarımdayken, parmaklarının dokunuşu hala tenimde. Kolları sıkıca belime sarılmışken iradesi onu zorluyordu. Bana karşı koyamadığını daha ilk anda anlamıştım. Bir kez daha büyük bir heyecana kapıldığım dakika telefonum titremeye başladı. Görüntülü arıyor. Sanki dakikalar önce yan yana olan biz değildik. Hızla doğrulup saçlarıma çeki düzen verdikten sonra aramayı cevapladım. Gözlerim komodine kaydı. Elimi uzatıp çekmeceyi açtıktan sonra kulaklığımı çıkarıp aldım.

"Uyuyamıyorum." dedi sessizce. Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. Kulaklığımı taktıktan sonra tebessüm ettim.

"Neden?" Bana baktı. Gözleri aheste aheste yüzümde gezindi. Dudakları kıvrılırken gözlerimin dudaklarına kaymasına engel olamadım. Bir kez daha öpüşü gözlerimin ardında canlandı ve yüzüm kızarmaya yüz tuttu.

"Çünkü yanımda değilsin." Soluksuz kalmış gibi soluklanmaya başladım. Başım yastığa düşerken kıkırdadım.

"Sanırım önümüzde birkaç aydan fazla bir zaman var." Baran birden bir pişkin pişkin sırıtmaya başladı.

"Bence nikahı basıp evlenelim." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Aylar önce benimle evlenmemek için elinden geleni yapan adam şimdi sabırsızca bekliyor. Kalbim ağzımda atıyormuş hissine tekrardan kapıldım. Kuruyan dudaklarımı üstünde dilimi gezdirdiğimde gözleri dikkatle üzerimdeydi ve ben hızla bakışlarımı kaçırdım. Bu adam kalbime zarar.

"Nişandan hemen sonra gidecek misin?" Sesim kendiliğinden kısılırken Baran sesli bir soluk aldı.

"Fazla kalamayız. Arkadaşımızda evleniyor seninle beraber düğününe gitmeyi düşünüyorum." Şaşkınlığım hızla gün yüzüne çıktı. Benimle beraber mi?

"Benimle mi?" Sözleriyle şaşkınlığım büyüdü.

"Herkes seni merak ediyor." Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp gülümsedim.

"Düğün nerede?" Baran'ın tebessümü öyle içten ki, onu kendime çekip öpücüklere boğasım geliyor.

"****** olacak." Kaşlarım düşünceli bir halde havalandı.

"Yani sen gittikten sonra yanına geleceğim." Bu düşünce hızla kalbime yol aldı. Nabzım hızlandı. Onunla aynı evin içinde kalacak olmam beni heyecanlandırdı. Beraber zaman geçireceğiz.

"Gönül ister beraber dönelim ama iznim bir hafta." Yüzümün düşmesine mani oldum. Böyle bir şeye yüzüm asacak değilim. Sonuçta Baran'ın işi bu ve benim buna alışmam gerekiyor. Belki bir gün doğum günümü bile kutlamayabilir ve bunları umursamamalıyım. Evlilik yıl dönümümüzde bile yan yana olamayabiliriz. Onun canı sağ olduktan sonra geri kalan hiçbir şeyin önemi yok.

"Olsun. Yolun sonu senin yanına çıkacaksa mesafenin önemi yok." Baran'ın yüzündeki şaşkınlık yerini, gülümsemeye bırakırken utangaç bir gülümseme yolladım. Sanırım biraz utanmıştım.

"Hadi uyu güzelim." Dudaklarım kıvrıldı. Parmaklarım ekrandaki yüzünde gezindi ve çabucak ekran görüntüsü aldım. Baran çok güzel gülümsüyor. Bana gülümsedi. Anı ölümsüzleştirmek gerekiyordu. Telefonu kapattıktan sonra onunla geçirdiğimiz saatleri düşüne düşüne gözlerimi kapattım.

Sabahın erken vaktinde uyanmış ve mutfağa geçmiştim. Baran gelecek. Babamlar gittikten sonra annem, ben ve Cihad abim kalmıştık. Baran ve Pınar Anne tek gelecekmiş. Annem masayı hazırlarken menemeni kontrol ettim. Baran'ın kahvaltıda sevdiği ne varsa yapmaya çalıştım. Tam masaya döndüğüm anda kapının sesi duyuldu. Hızla anneme baktım.

"Üstüm düzgün mü anne?" Telaşla üzerime bakındım. Ellerimle saçlarımı düzeltmeye çalışıp didindim.

"Güzel. Hadi kapıyı aç Uhra." Derin bir nefes aldıktan sonra hızlı adımlarla mutfaktan çıktım. Kapıyı yüzümdeki tebessümle açtım. Pınar Annem gülümseyerek içeriye geçti.

"Hoş geldiniz." Derken Baran ile göz göze geldim ve kekelememe engel olamadım.

"Hoş bulduk kızım." Pınar Annem mutfağa ilerlerken Baran ile yalnız kaldık.

"Hoş geldin." Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Baran ise sıcacık bir gülümsemeyle içeriye geçti.

Kapının eşiğinde durmuş hala birbirimize bakıyorduk. Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı kapattım. Baran elindeki paketi bana uzatırken yüzünde tatlı bir tebessüm yeşerdi. Beni her şeyden alıkoyan bir gülümsemeydi gülüşü.

"Bu ne?" Uzattığı paketi almadım ve kaşlarımı çattım. Baran'da benim gibi kaşlarını çattı.

"Sana," paketi bir kez daha uzattı. Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.

"Ne gerek var şimdi buna Baran." Aramızdaki mesafeyi birkaç adımla kapattı.

"Alır mısın güzelim?" Israrla bir kez daha paketi uzattı. Almamak için daha fazla direnmem hoş olmayacağı için kabul ettim.

"Sen aç," dedim paketi işaret edip ama Baran bu sözlerimle beraber ofladı.

"Sen açsana güzelim."

"Ama ben senin açmanı istiyorum." Baran eni sonu paketi açıp içindeki kutuyu çıkardı. Bakışlarım hareketlerini takip ederken, o dikkatle kutuyu açıp bana uzattı. Gözlerim şaşkınla büyürken kutunun içindeki güzelliğe baktım. Ay yıldız kolye. Bütün ihtişamıyla bana bakıyor. Elim usulca kutuya uzanırken dudaklarım kıvrıldı.

"Güzelliğine güzellik katsın." Kolyeyi kutudan çıkarıp parmaklarımın arasına aldım. Gümüş kolye göz kamaştırıyor. Sade ama çok anlamlı.

"Ya Baran." Bakışlarımı kolyeden çekip Baran'a çevirdiğimde bana sıcacık gülümsedi. Kolyeyi usulca parmaklarımın arasından aldığında, şaşkınlıkla hareketlerini takip ettim. Yavaş adımlarla bana daha çok yaklaştı. Yaklaşımı nefesimi keserken ciğerlerim soluklarını içine hapsetti.

"Takacağım." Ellerini enseme doğru uzattı ve saçlarımın altından geçirdi. Kolyenin soğukluğu tenime temas ederken ürpermeme engel olamadım.

"Yakıştı." Bana doğru döndü. Elini yanağıma bastırıp gülümsemeye devam etti. Şimdi ben bu adama daha çok aşık oldum. Her geçen salisede sevgim daha çok artıyor. Usulca bana doğru eğildiği anda duyduğumuz öksürük sesiyle geriye çekildik.

"Ulan Baran!" Cihad abim saniyeler içinde Baran'ı geriye itip karşısına geçti.

"Kardeşim, silah arkadaşım, devrem demem seni tekme tokat döverim." Baran pişkin pişkin sırıtırken abim daha çok sinirlendi. Hızla aralarına girip abime gülümsedim.

"Abi," dedim tereddütle. Cihad abim çatık kaşlarının ardından bana baktı. Yüzü sinirden kızarırken sessiz kaldım. Sinirlenmiş. Çok sinirlenmiş.

"Kahvaltıya geç kalma." dedikten sonra arkasını dönüp gitti. Kalbimin üzerine sert bir darbe yemiş gibi kalakaldım. Abim bana trip mi attı şimdi? Yüzüm asılırken Baran'a doğru döndüm. Abimle onun arasında kalmak beni yıpratıyor.

"Özür dilerim." Aramızdaki mesafeyi kapatıp gülümsedi. Gülüşü bütün yükümü çekip alırken iç çektim.

"Ben halledeceğim." Yanağımı okşayıp tebessüm etti. Sen tamam dediysen tamamdır. Dudaklarımın kıvrımları çiçeklendi. Onun tebessümü bütün düşüncelerimi beynimden kovmuş ve merkezine kendini koymuştu. Baran önden giderken ben ardından ilerledim.

Mutfağa girdiğimizde annemler sohbet ediyordu. Bakışlarım abime kaydı. Çatık kaşlarla masaya bakıp kahvaltı yapıyordu. Hızlı adımlarla abimin yanında yerimi alıp, yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Başını hafifçe sağ tarafa çevirip bana ters ters baktı. Yüzümü asarak omuz silkeledim.

"Miniğim," dedi geriye yaslanıp. Sorarcasına abime bakıp devam etmesini bekledim. Kolunu sandalyemin arkasına atıp, tam karşımda oturan Baran'a baktı. Onlar birbirine bakarken ben sadece onları izledim. Sanki gözleri kendi aralarında tartışıyor. Baran hafifçe öksürüp dikleşince ona baktım.

Kahvaltının geri kalanı sessiz geçi. Bir ara Cihad abim bana bakan Baran'a kaşığı fırlattı ama annemin azarlamasıyla sakinleşip sessiz kaldı. Annemler sürekli nişan hakkında konuşup duruyordu.

Masayı topladıktan sonra annemleri mutfaktan kovdum. Onlar hep birlikte oturma odasına geçerken, ben mutfağı toplamaya başladım. Ellerimi yıkadıktan sonra arkamı dönmemle çığlık atmam bir oldu. Baran dibime kadar gelmiş. Erkeksi bir tonda kıkırdamayla bana baktı.

"Niye sessiz sessiz geliyorsun?" Başparmağımı damağıma vurdum. Elini dolaba uzatıp su bardağı çıkardı. Çeşmeden su doldurup bana uzattı. Bardağı elinden aldıktan sonra suyu tek dikişte içip bitirdim çünkü susamıştım. Üzerimde hissettiğim bakışlar beni bulunduğum andan çekip almakla kalmadı beni bir heyecan dalgasına fırlattı.

"Yarasın." dedi sırıtırken. Bardağın dibinde kalan suyu bir anda Baran'ın yüzüne fırlattım.

"Gıcık." Baran'a söylenirken bardağı makineye dizip önüme döndüm. Aramızdaki mesafeyi birkaç adımla kapatıp ellerini tezgaha bastırdı. Kolları arasında bir mahkum gibi kalakaldım.

"Uhra." Kısık tonlaması kalbimi yerden yere vururken yutkunmaya yeltendim ama yutkunamadım. Tükürüğüm boğazıma yapışıp kaldı. Baran haince daha çok üzerime eğilirken ben başımı geriye atıp soluklandım. Ağır yutkunuşundan dolayı adem elması hareket edince gözlerim boğazına kaydı. Bu adam beni benden alıyor.

"Uhra." diyen annemin sesiyle gözlerim büyüdü.

"Çekil Baran."

Baran omzunun ardından arkasına baktıktan sonra bir elini tezgahtan çekti.

"Baran çekilsene." Sırıtarak tezgahtan çektiği elini yanağıma yasladı. Dokunuşu tenimi yakıp kavururken dilimi dudaklarımın üstünde gezdirdim. Bakışları usul usul dudaklarıma kayınca titrekçe soluklandım. Hareketim fazlasıyla yanlış.

"Uhra." dedi üzerime eğilirken. Kaçacak tek bir nokta bile kalmamış. Titrek soluklarım artarken sakinleşmeye çalıştım. Baran'ın sıcak nefesi yanağıma çarparken sakin olmam olanaksız. Burnunu yanağıma sürterek boyun boşluğuma yaklaştı. Dudakları tenime temas ettikçe nefesim kesiliyor.

"Bambaşka." diye mırıldandı. Başı boyun boşluğuma gömülürken, dudakları tenime işlendi. Gözlerimi titrek soluklarla kapattım. Kirpiklerim dahi titriyor. Kalbim daha çok hızlanırken elimi Baran'ın koluna koydum. Kolunu sıkarak sakinleşmeye çalıştım. Dudakları kıpırdayınca sessiz kaldım. "Keşke kokuna mahkum olabilsem." Boyun boşluğuma burnunu sürttükten sonra derin nefesler aldı.

"Baran." diye mırıldandım. Şimdi yine yakalanacağız ve rezil olacağız. Baran başını geriye atıp gözlerime baktı. Yeşilleri ton ton kararırken nefesim daha çok kesildi. Bu adam beni bir bakışıyla eritip yok ediyor. Bedenim kollarının hükmünde zangır zangır titriyor.

"Efendim." Kısık sesi boşlukta yankılandı. Kulaklarım onun bana hissettirdiği duyguların tesiri altında yok oluyor. Tırnaklarım bir kez daha tenine işlenirken güçlü eli bileğimi kavradı.

"Uhra." dedi hırıltılı bir tonda ya da bana öyle geldi. Gözlerimi usulca araladığımda sıcak nefesi yüzüme vurdu. "Çok güzelsin." Gözlerim şaşkınlıkla büyürken, olduğum yere çivilendim. Çok güzelsin dedi. Kuruyan dudaklarımın üstünde dilimi gezdirip bakışlarımı kaçırdım. Güzelmişim. Güzelim ama sadece senin güzelin.

"Güzel miyim?" dedim safça. Bir kez daha söylesin istiyorum. Bir kez daha onun gözünde güzel olmak istiyorum. Sadece onun önceliği olmak istiyorum.

"Çok fazla," derken yine dibime kadar yaklaştı. Nefesi buram buram yüzüme dağılırken, gözlerimi kapatmamak için direndim. "Öyle güzelsin ki," bu kez dudakları tenime temas etti. Yanağıma kondurduğu tatlı öpücük beni etkisi altına alırken dudaklarım kıvrıldı. "Güzelliğin gönlümde bir destan." Dudakları çeneme dokunduktan sonra boynuma doğru yol aldı. Gözlerim titrekçe kapanırken nefes alamadım.

"Nefes al Uhra." Kendini geriye çekti. Bakışlarımı yere sabitleyip derin nefesler aldım. Ciğerlerim kokusunu kazırken, ben onun kokusunda nefes alıyorum. Yüzüme doğru yayılan saçlarımı elleriyle geriye atıp, yüzümü avuçları arasına aldı. O bana böyle tatlı tatlı baktıkça oturup hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Başını eğip dudaklarını alnıma bastırdı. Alnıma derin bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekildi.

"Her daim; sonucu ne olursa olsun ben hep yanında olacağım. Sadece eşin değil bu hayattaki her şeyin olacağım. En iyi arkadaşın, ruh eşin, hayat eşin, oda arkadaşın, sol yanın. Bu hayatta sen, ne olmamı istersen ben o olacağım. Ben hep seninle olacağım Uhra." Gözlerim sızlarken kocaman gülümsedim. Sen benim her şeyimsin zaten Baran. Sevgilim, sen bu hayattaki her şeyimsin. Ruhumun eşi, kalbimin sahibi, hayatım, nefesim...

"Her şeyimsin zaten Baran." Baran'a doğru birkaç adım atıp kollarımı boynuna sardım. Başım boyun boşluğuna kurulup güzel kokusuna mahkum oldu. Burnumu boynuna gömüp kokusunu soludum.

"İyi ki sensin. İyi ki sen olacaksın." Elini saçlarıma atıp usulca saçlarımı okşadı.

"Ben hep olacağım güzelim. Eğer bir gün gelemeyecek olsam bile yanında olduğumu hiç unutma." Gözlerimden birkaç damla yaş firar ederken hıçkırığımı içime hapsettim. Ağladığımı anlayan Baran beni geri çekmeye çalışınca kollarımı daha sıkı boynuna sardım.

"Uhra'm." Eli usulca saçlarımı okşamaya devam etti. Uhra'm dediği anda ben bitiyorum. Kalbim göğsümde atmayı dahi bırakıyor.

"Ağlama güzelim." Yavaşça geriye çekilip yaşlı gözlerimi gözlerine diktim.

"Söz ver bana." Ellerimi yanaklarına bastırdım. "Hep dikkat edeceğine söz ver. Kendini düşünceğine söz ver." Hafifçe gülümseyip gözyaşlarımı silmeye başladı. Dudaklarında hoş bir kıvrım varken bana baktı. Bana bakıp, bana gülüyor.

"Önce yanımdaki adamın canı sonra kendi canım." Dudaklarını alnıma bastırıp geriye çekildi.

"Hadi içeriye geçelim." Beni arkasında bırakıp mutfaktan çıktı. Hep böyle olacak. O hep gidecek ve ben hep ardında kalacağım. Baran hep gidecek. Baran beni hep ardında bırakmak zorunda çünkü önceliği var. Olsun... önceliği vatan olsun. Bana birazcık sevgisi bile yeter. Ben onu ömrüm boyunca beklemeye razıyım. O hep gelecek ve beklemelerim son bulacak.

Şimdi elleri ellerimdeyken; ellerini sıkı sıkı tutmalıyım...

🌼

Elleri üzerindeki kıyafete sürtündü. Nişanlığı tam istediği gibiydi. Mavi gözleri daha bir ön plana çıkarılmış makyajla, yüzü daha güzel görünüyordu. Gözlerini kırpıştırıp aynaya bakmaya devam etti. Mavinin en güzel tonunu barındıran nişanlığı epey hoştu. İnce askıları omuzlarını öne çıkarmıştı. Göğüs kısmındaki hafif dekolte ve taşlar çok hoşuna gitmişti. Siyah saçları dalgalar halinde omuzlarına dökülüyordu.

"Heyecandan şuraya yığılacağım." Heyecanlı sesi kuafördeki herkesin kulağına ilişti. Kıkırdayan arkadaşları hazırlanmaya devam ediyordu. Aleyna'nın içi içine sığmıyordu.

"Uhra," dedi elleri saçlarını geriye atarken. "Abini bir arasana nerede kaldılar." Heyecandan kelimeleri bir araya getirmekte zorlandı.

"Aleyna, biz daha hazır değiliz." Aleyna yüzünü asarak koltuğa oturdu. Uhra'nın makyajı bitince geriye çekilip üzerini inceledi.

"Abime yazık be yazık." diyen Almila dikkatle Uhra'ya bakıp güldü. Uhra ise son kez aynaya baktıktan sonra arkasını döndü.

"Niye yazık Baran'a?" Uhra saf saf sorunca Almila kahkaha attı.

"Adamı çileden çıkarıyorsun." Uhra masanın üstündeki ıslak mendil paketini Almila'ya fırlattı.

"Kes sesini, abin beni çileden çıkarmaya meyilli." Uhra'nın elbisesini gören Baran biraz huysuzluk etmişti ama karışmamıştı. Sadece güzel değil diyerek Uhra'yı sinir etmiş ve Uhra'nın ona bağırmasına neden olmuştu.

"Bitti. Abimi arıyorum, nerede kaldılar?" Aleyna başını olumlu anlamda sallayıp derin nefesler alıp verdi. Uhra daha telefonu kulağına götürmeden korna sesleri duyuldu. Araba kuaförün önünde durunca, Aleyna hızla ayağa kalktı. Gözleri arabanın sürücü koltuğundan inen Cihad'ın üzerindeydi. Siyah takımı Cihad'ın dikkat çekmesine sebep olurken Aleyna'nın içi gitti.

Kuaförün kapısı yavaşça açılırken mavi hareler birbiriyle buluştu. Kapının eşiğinde duraksayan Cihad, gözlerini ağır ağır Aleyna'nın üstünde gezdirdi. Yutkunması zorlaşırken adım dahi atamadı. Gözleri mavi harelerde kaybolmuş gibi tutuklu kaldı.

"Abi." Uhra'nın dürtmesiyle kendine geldi. Herkes geriye çekilirken Cihad ağır adımlarla Aleyna'ya yaklaştı. Dili tutulmuştu. Kadını mavinin en hoş tonunun içinde görünce dili tutuklu kaldı.

"Aleyna." Aleyna'nın nefes alışları sıklaşmış ve onu da heyecan ağına almıştı. Derin nefesler alıp verdikten sonra gülümsedi.

"Çok güzel," diyen Cihad iki kelimeyi bir araya getirememişti. Sesi hafiften titreyine susup derin bir nefes aldı. "Çok güzelsin." Fısıltısı sadece ikisinin arasında yankılandı.

Baran'ın bakışları Uhra'nın üzerindeydi. Siyah gömleğinin yakasını düzeltmeye çalıştığı anda Uhra karşısına dikildi. Ellerini Baran'ın yakasına uzatıp düzelttikten sonra açık bıraktığı ilk üç düğmenin ikisini kapattı.

"Hava serin çarpar seni." Baran'ın dudakları kıvrılırken Uhra'nın inadına kapattığı iki düğmeyi tekrardan açtı.

"Hava sıcak." Uhra derin bir nefes aldıktan sonra düğmeleri tekrar kapatıp gülümsedi.

"Eğer, şu düğmeler açılırsa seni mahvederim." Dudakları tehlikeli bir şekilde kıvrılınca Baran gözlerini kıstı.

"Ne yaparsın mesela?" Uhra'nın kulağına doğru eğildi. Sıcak nefesini kulağının dibinde hissediyordu. Dudaklarını birbirine bastırıp burnundan nefes aldı.

"Döverim." Baran soluklanır gibi gülümsedi.

"Dövsene." Uhra nefes alıp verdikten sonra elini Baran'ın koluna koydu.

"Geri çekil Baran." Baran sırıtarak geriye çekilip Uhra'ya baktı. Bakışları aheste aheste üzerinde gezindikten sonra koyu yeşil hareleri kadının su yeşili gözlerine tutundu. Eli usulca kadının yanağını buldu.

"Sen benim gözümde o kadar güzelsin ki, ben sen dışında güzel bir şey bilmiyorum." Usulca Uhra'nın yanağını okşadı.

"Gelirken öyle demiyordun. Çirkin olurmuşum ya bu elbiseyle. Ha evet, aynen öyle demiştin." Baran soluklanır gibi güldü. Dilini dişlerinin arasına kıstırıp sırıttı.

"Çirkin ol. Benim çirkin güzelim ol." Uhra kaşlarını çatarak Baran'ın göğsüne vurdu.

"Güzel oldum." Baran kıkırdayarak geriye çekilip Cihad ve Aleyna'ya baktı. Cihad heyecandan konuşmayacak gibiydi. Asker adam duygularının önüne geçmekte ilk defa zorlanmıştı.

"Hadi kardeşim, hadi." Baran ters ters Cihad'ı tutup geriye çekti.

"Baran ecdadını." dediği anda Uhra'nın, "Abi!" diye söylenmesiyle yarıda kesti.

🌼

Ellerimi bir kez daha elbiseme silip derin nefesler aldım. Bakışlarım salonda gezinirken, nişanın ne kadar çok kalabalık olduğunu bir kez daha anladım. Annemler misafirlerle sohbet ediyordu. Gözlerimi onlardan çekip Baran'ı aramaya başladım. Dakikalar içinde nereye kayboldu bu adam anlamadım.

"Buradayım." Ensemde hissettiğim sıcak soluğu zangır zangır titrememe sebep oldu. Kolları belime sarılırken gözlerim büyüdü.

"Baran ne yapıyorsun?" Kendimi öne atıp kollarından sıyrıldım. Uzun uzun bana baktı. O baktıkça benim soluğum kesildi. Bir ateş gibi beni yakıp kavuruyor. Biz göz göre göre birbirimize yeniliyoruz.

Dans şarkısı yankılanmaya devam ederken, ben Baran'a bakmaya devam ettim. Gözlerimiz birbiri ile iletişim halinde kaldı. Elini uzatıp sıcacık gülümsedi. Parmaklarımı avucuna bırakıp tebessüm ettim. Beraber pistin boş bir yerine geçtiğimizde belimdeki dokunuşuna dikkat kesildim. Beni bir anda kollarına çekti.

"Baran." dedim şaşkınlıkla. Pişkin bir suratla sırıtıp kolunu belime sardı. Sahiplenici tutuşu tüm dikkatimi dağıtırken, sakinleşmeye çalıştım. Biraz daha birbirimize yaklaşırsak vücutlarımız birbirine temas edecek. Başı usulca kulağıma yaklaştı. Boynuma değen sıcak nefesi aklımı başımdan alırken çıtımı çıkaramadım.

"Ne senden öncesi, ne senden sonrası." Şarkının sözlerini kulağıma mırıldandı. Kalbim ağzımda atıyor resmen..

"Ayrılık aman ölümden yaman." Gözlerim dolarken derin soluklar alıp verdim. Sözleri tek tek mırıldanmaya devam etti. Baran konuştukça ben mağlup oluyorum. Eğer aramızdaki bir savaş ise ikimiz de kaybediyoruz.

"Ben sende tutuklu kaldım." Dudakları usulca boynuma dokundu. Zemin ayaklarımın altından kayıp giderken kendimden geçtim. Soluğum bile beni tüketiyor.

"Sakladım gözlerimi, sustum hep sözlerimi." Bu kez dudakları yanağıma dokundu. Dokunuşu varla yok arasında gidip gelirken nefesim daha çok kesildi. Elimi omzuna bastırıp ayakta durmaya çalıştım.

"Yedi cihan dolandım bana mısın demiyor." Bu kez ben ona baktım. Kollarımı sıkıca boynuna sarıp iç çektim. Baktı. Bana öyle güzel bakıyor ki, Uhra nefes almasın diyor. Nefesi kesilsin. Yansın, kül olsun istiyor.

Parmaklarım ensesindeki saçlarında gezinirken belimdeki kolları sıkılaştı. Beni kendine çekip başını saçlarıma yasladı. Bu an hiç bitmesin istiyorum. Biz birbirimize hep sarılalım. Baran hep benim kollarımın arasında olsun. İlk nefesini benimle alsın. En çok beni sevsin istiyorum bencilce. Sadece beni öpsün.

"Uhra'm." Fısıltısı beni yerle yeksan edip dağıttı. Başımı göğsüne yaslayıp gülümsedim. Baran bir kere Uhra'm dediğinde bende bin tane kalp varlığını ortaya çıkarıyor. Hepsi bir anda atıp beni yok ediyor. Baran olunca benden yana hiçbir şey olmuyor. Ben yok oluyorum onun varlığıyla.

"Ben sende tutuklu kaldım." Gözleri gözlerime baktı. Ben onun gözlerinde kaybolurken o benim dudak kıvrımlarımda esir oluyor. Eli yanağıma yaslanırken daha çok gülümsedim.

"Kendi hayatımdan çaldım." Şarkının bir kısmını daha mırıldandı tane tane. Her şeyi ve herkesi unutup onu çılgınca öpmek isterdim. Usulca alnını alnıma yaslayıp nefesini dudaklarıma üfledi. Kalbim o kadar hızlı atıyor ki, bir an Baran'ın kollarında düşüp bayılacağımı hissettim.

"Yedi cihan dolandım bana mısın demiyor." Sözleriyle beraber nefesi de beni çarpıp dağıttı. Yanağıma kondurduğu naif öpücüğü tüylerimi ürpertirken tebessümüm büyüdü.

"Gel." dedi birden bire.

Elimi boynundan çekip parmaklarımızı birbirine kenetledi. Adımları aceleci bir halde ilerledi ve ben topuklu ayakkabılarla yetişmeye çalıştım. Onun bir adımı benim dört adımım kadar. Hiç kimseyi umursamadan çıkışa doğru ilerledik.

"Nereye?" diye sordum nefes nefese. Bana bakıp güldükten sonra kapıdan dışarıya çıktık. Adımları hızlı bir şekilde ilerlerken koşar adımlarla yetişmeye çalışıyordum. Hava yağmur yağacağının sinyalini verdi. Yolun karşısına geçtiğimiz anda gök gürledi. Son yağmurlar. Hafiften çiseleyen yağmurun altında Baran ile beraber hızlıca yürüdük.

"Baran." dedim kahkaha atarak. Bu adam delirmiş olmalı. Elimi yüzüme siper edip Baran'ı takip ettim. Kararan hava ve çiseleyen yağmur bambaşka hissettiriyor. Sessiz bir sokak arasında durduğunda anlamsızca Baran'a baktım.

"Unutamıyorum Uhra." Bağırışı beni bozguna uğrattı. Ellerini iki yana açıp bana döndü. Yüzündeki kocaman gülümsemeyle bana bakmaya devam etti. Güzel gülüyor benim sevdiğim adam. O kadar güzel gülüyor ki ben karşısında kül oluyorum. Onun gülüşlerinde kayboluyorum.

"Ben seninle geçen hiçbir anımı unutmadım." Yağmur yağmaya devam ederken öylece ıslanmayı göze aldık. Düşen her bir damla siyah saçlarını ıslattı. Bakışlarım yüzüne düşen damlacıklara kaydı. O yağmur damlalarından biri olmak için her şeyi yaparım.

"Ben seni sevmeyi durduramadım." Kirpiklerime düşen yağmur tanelerine sözlerinin ardından gözyaşlarım eşlik etti. Baktım. Yağmur suyunda ıslanan adama baktım. Ellerini iki yana açmış ve bana, beni sevdiğini haykıran adama baktım. Gözyaşlarım yağmura karıştı. Ona olan bakışlarım buğulanınca elimin tersiyle yüzümü sildim.

"Seni seviyorum Uhra. Sana aşığım. Ben kendimi bildim bileli sana aşığım." Gözyaşlarım artarken gülümsemeye devam ettim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi attı. Baran benden birkaç cümle bekliyor. Bakışlarında beklenti var. Sana seni sevdiğimi, seni cesurca öperek anlatmak istiyorum.

Şiddetli bir yağmurun altında küçük ellerimi başıma koymuş kendi kendine gülüyordum. Süt dişlerim bir şekilde kendini belli ederken, dudaklarım kıvrılmıştı.

"Uhra!" Duyduğum sesi umursamadan yolun ortasında dönmeye başladım. Hem kahkahalarla gülüyor hem de kendi etrafımda döndüm.

"Uhra hasta olacaksın. Küçük cadı beni duymuyor musun?" Duymadım. Kahkaha atarak dönmeye devam ettim.

"Sen beni duymuyor musun?" Beni kolumdan tutup bir hışımla kenara çekti.

"Baran! Görmüyor musun seviyorum ben!" Baran kaşlarını çatarak bana baktı.

"Seviyorsun, sonra hastayım diye zırlarsın." Küskünce kaşlarımı çatıp, kirpiklerimin ardından Baran'a ters bakışlar attım.

"Baran!" Sinirle söylendim ama bana bakıp güldü.

"Sen sinirlenince daha bir çirkin oluyorsun." Sözlerinin ardından dudaklarım büzülürken, Baran kahkaha attı.

"Pislik." diyerek elimi yumruk yapıp Baran'ın karnına vurdum.

"Karnıma sinek mi kondu?" Baran'ın yüzünden suratım daha çok düşerken, Baran farkında değildi. Sinirle iki elimi birden yumruk yapıp Baran'a bakmaya devam ettim. Baran olaydan habersizmiş gibi gülmeye devam etti. Kalbim kırıldığı için yavaş adımlarla arkamı dönüp yürümeye başladı.

"Ne oldu cadı?" Baran'ı duymazdan gelip yürümeye devam ettim.

Hızla birkaç adım atıp karşısına geçtim. Yağmurun altında ıslanan ellerimle yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Bende sana aşığım sevgilim. Çekinmedim. Dudaklarımı dudaklarına bastırıp bütün nefesini kestim. Bu kez farklı. Bu kez aramızda en çok tutku ve aşk var. Dudaklarım onun hırçınlığında ezilirken daha fazlası için direndim. Başını hafifçe yana eğip dudaklarımı talan etti. Benden yana başka hiçbir şey bırakmadı. Hırçınlığı hırçınlığımla buluştu.

Üst dudağını dişlerimin arasına kıstırıp gülümsedim. Gülüşü gülüşümde kaybolurken benim yaptığımı bana yaptı. Ama o bana kıyamadı. Nefesi ciğerlerime sızarken dudaklarım kıvrıldı. Bu bambaşka. Alnını alnıma bastırıp soluklandı. Gözlerimi hafifçe araladığımda bana baktı. Gülüşü dikkatimi çekerken onu bir kez daha öpesim geldi.

"Seni seviyorum Uhra."

Bölüm : 30.12.2024 23:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...