19. Bölüm

19. Bölüm

Zeynep
kelebekruhhu

“Ne saçmalıyorsun lan sen? Kimsin?” Dedim öfkeyle.

“Ben Altay Gürkan!” Dedi.

Yanına yaklaştım. Ve bir kafa attım, dengesini kaybedip yere düştü. Üstüne atladım ve yumruklamaya başladım. Çevredekiler, bağırmaya başladı; ringi sunan kişi ve korumalar beni tutmaya çalışıyorlardı ama öyle hırslı ve öyle gözüm hiçbir şeyi görmüyordu ki, herkesi yerle bir ettim. İçimdeki nefret büyüyordu.

“Ulan! Amcanım diyorsun yaptığın şerefsizliklere bak! Seni burada s...!” Diye bağırdım.

Korumaları gittikçe çoğalıp beni kollarımdan tuttular. Zar zor ayağa kalktı ve gülmeye başladı.

“Aynı baban gibisin! Öfkene yenik düşeceksin sende!” dedi ve arkasına dönüp yürümeye başladı. Ardından :

“Gel lan buraya! Nereye gidiyorsun korkak? Anlatacaksın yarım yamalak bırakmak adamlık mı , lan?” diye bağırdım öfkeyle.

Arkasına şöyle bir baktı ve “Konuşmak için zamanımız olacak ama ben ne zaman istersem o zaman!” dedi ve gitti.

Ardından, benim ekibimden biri gitti. Bakalım kimmiş! Nerede yaşıyormuş?

Korumalar beni bırakınca, kalabalığın içinden çıktım. Mercan :

“Serkan, peşinde merak etme yerini bulacağız.” Dedi.

Minnetle baktım. “Teşekkür ederim!” dedim ve arabama atlayıp hastaneye doğru sürmeye başladım. İnanıyorum benim kızım güçlü, beni yarıda bırakmayacak! “Bırakma lan, bırakma... Lütfen Alaca’m artık uyan be kızım!” dedim sol elimle direksiyona vurarak.

Mezarlıkta, mezar başında bulunmak bu kadar acıtmamıştı, şimdi hastane kapısında beklemek kadar. “Öldü!” kelimesinden o kadar çok korkuyorum ki... Her an bununla yüzleşecek olmanın verdiği korkusuyla yaşamak zorunda olmak mahvedici...

Hastane kapısındaydım, arabadan inmeye cesaretim yoktu. Ailenin yüzüne nasıl bakacaktım. Kenan bey her şeyde yardım edebileceğini söylerken, benim geçmişim yüzünden Alaca bu durumda olduğunu nasıl açıklayacaktım.

Başımı direksiyona yasladım. Bir süre öyle kaldım ta ki biri camı tıklatana kadar. Yavaşça pencereye doğru döndüm. Kenan beydi... Kendimi toparladım ve arabadan indim. Bir başkasından duyacağına benden duymalıydı.

“Oğlum, gittiniz gelmediniz. Endişe duydum sizler için.” Dedi ve yüzüme baktığında yaralar olduğunu gördü. “Yüzüne ne oldu?” dedi endişeli bir sesle.

“Önemli değil! Benim de sizinle konuşmak istediğim bir konu vardı.” Dedim.

“Tabii, şöyle bir banka oturalım.” Dedi. Banka doğru yürürken, hastane kapısında Doğu’nun buraya doğru koştuğunu gördüm. Bizi görünce:

“Çabuk gelin!” diye bağırdı. Kenan bey ile birbirimize baktık ve ardından koşmaya başladık. Merdivenleri koşarak geçtik ve Alaca’nın bulunduğu katta geldik. Derya hanım ağlıyordu, Anıl ona destek oluyordu. Derin ve Poyraz sarılmış bir şekilde ağlaşıyorlardı.

“Ne oldu?” diye bağırdım. Bakışlar bize döndü. Derya hanım kocasının yanına geldi. Hıçkırıklar arasında “Uyandı!” dedi ve sarıldı.

Koşarak camdan yansıyan görüntüsüne baktım. Doktorlar başındaydı. Belli olmuyordu. Bu yüzden hızla kapıya koşup, açtım. Karşımdaydı işte... Günlerce mavi gözlerine hasret kaldığım kadın gözlerini açmıştı. Yüzümde bir tebessüm, n’apacağımı şaşıran ben! Sonunda huzurla ölebilirdim. Yanına yaklaştım ve sıkıca sarıldım. “Bana geri döndüğün için teşekkür ederim.” Dedim, mutlulukla. Ama hiçbir tepki vermiyordu. Donuk bakışları benim üzerimdeydi. Bir şey söylemek ister gibi ağzını açtı ama bir şey demeden doktoruna döndü. Ne oluyor lan!

“Doktor ne oluyor?” diye sordum, tedirginlikle.

Başını yerden kaldırıp bana baktı, mahcup bir ifadeyle “Henüz, tüm tetkikler tamamlanmadı ama yaşadığı travmadan dolayı son altı ayını hafızasından silmiş.” Dedi.

Duyduklarımın beynimin bana bir oyunu olduğunu, ne çok isterdim. Doktorun ciddi bakışları ürkütücü geliyordu. “Dışarıdan devam edelim Kaan bey!” dedi ve kapı önüne çıktık. Herkes kapı önünde toplanmıştı. Doktorun ağzından çıkacak iyi haberleri duymak için.

Doktor Feridun bey “Tetkiklerin sonuçları çıkana kadar olumsuz yönde bir şey demek istemiyorum fakat bilmelisiniz ki çok zor ameliyat geçirdi. Şu an son altı ayı hatırlamıyor...” dedikten sonra Derya hanım baygınlık geçirdi. Herkes bi’ tarafa yayıldı. Uyandı diye sevinemiyoruz bile, bu nasıl bir şakaydı?

Doğu, yanıma geldi ve kolumu sıvazladı. Kelimenin tam anlamıyla ne yapacağımı bilemediğim bir durumun içindeydim. Doğu:

“İyi olacak, Alaca güçlü bir kız! Bunu da atlatacak,” dedi.

“Sorun da o ya her şeyi atlatmaya çalıştığı için şu an bu halde ya! Baksana bizi hatırlamak istemiyor artık! O çok yoruldu, böyle kendini korumaya almış...” tiz çıkan sesimi bastırmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Gerçekçi olmak lazımdı. Alaca belki de bizi hiç hatırlamak istemeyecek, o zaman ne yapacaktım, hayata nasıl devam edecektim?..

Camdan yansıyan görüntüsüne baktım. Etrafına bakıyordu, başını bi’ anda bana doğru döndürdü. Yüzümde acı tebessüm oldu, seni bu hale getirenin ben olduğumu nasıl söyleyecektim? Söyledikten sonra affedebilecek misin, güzel kızım?

Doğu “Oğlum, çok mutluyum lan! Baksana bize maviş maviş bakıyor.” Dedi, sevinçle.

“Doğu! Hayal dünyasında yaşama a....! Bizi unutmuş, bizi hatırlamak istemediği için.” Dedim ve bi’ hışımla hastaneden çıktım.

Kendimi toparladığım tek bataklığa geri döndüm. Beni fark eden Mercan yanıma geldi. “Neden geri döndün?” dedi, merakla.

“Sonraki maçı ayarla, arkaya hazırlanmaya gidiyorum.”

“Ama...” diyerekten söze girdi ama sert bakışlarım susmasına neden oldu.

Kafamın içi susmuyor, beni tanımıyormuş gibi bakışı gözlerimin önünden gitmiyor. Beynim susmuyorsa, ben susturacaktım. Artık hazırdım. Ringin içine girdim. Benden daha iri, yapılı bir adam, ringin içine girdi. İşte şimdi eğlenceli olacaktı. Başlamasına rağmen, kendimi savunmadım. Yediğim dayaklar, karnıma atılan tekmeler canımı acıtmıyordu. Canımı acıtan tek şey o donuk bakışlar...

Mavi gözleri bana öyle bakmamalıydı. Birden ayağa kalktım ve karşımdaki adamı yumruklamaya başladım. Tüm hınçımı, tüm öfkemi kustum. Keşke onun hayatına dahil olup, bunları o'na yaşatmasaydım. Bu kadar aciz bir hale geleceğimi-zi nereden bilebilirdim, mutlu olmayı bilmezken, mutlu edebileceğime olan güveni nereden almıştım ki!!!

Bölüm : 04.12.2024 23:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...