Üzgün olduğum için uyuyamıyor dediler benim için.
İçim ölüydü bilmiyordu kimse söyleyemediğim için...
Bir gün düzelir ve sonsuz uykuya dalar dedi doktorlar;
Ne ben inandım ne de hayatımdaki insanlar...
Ölüm için çok genç dedi annem, babam; Neden yaşamak istemiyor bizim oğlumuz/ kızımız ?
Diyemedim; ben gençliğimi yaşayamıyorum.
Son günlerimde geldi misafirler, Başsağlığı dilediler ben ölmeden. Ben yaşıyorum ölü olan sizin gözleriniz diyemedim.
Yaşıyorsun dediklerinde karşı çıktım kendi içimde ölüyorum dedim!
Ölüyor dediklerinde de karşı çıktım
Kendi kendime yaşıyorum dedim.
Ben her şeye karşı çıktım da,
Zalim birinin seni sevmiyorum diyişine karşı çıkamadım...
...
Melih'den
"Kalbinde başkası olan birine;
bana da yer ayır diyemezsin"
Sırama oturmuş bir şekilde ingilizce dersini dinlemeye çalışıyordum.Aklım bu aralar çok doluydu.
Ela'ya baktım o da benim gibi düşüncelere dalmıştı.
Hoca'nın kimseye bakmadığı bir anı kollayıp Ela'ya odaklandım.
"İyi misin?"diye sordum, cevabını merakla beklerken.
"Bilmiyorum"dedi fısıldarcasına.
"Ne halde olduğumu bilmiyorum"diyerek devam etti.
"Uğultu yapmayın"diyen hocanın sesini duyduğumda Elayla aynı anda gülümseyerek birbirimize baktık.
Ela dersi dinlemeye odaklanmaya çalışırken ben de kendi kendime bir şeyler yazıp çiziyordum defterime.
Ela uçlu kalemini defterime değdirip "Sence bir insan gerçekten seviyorsa ne yapar?"yazdı.
Böyle basit ve herkes tarafından bilinen sorulara cevap vermeyi hiç sevmedim bu zamana kadar.Ama Ela'nın cevabını bildiği halde yanılmak istediğini fark ettim.
Elime kalemimi tekrardan alarak "Adımlar atar sürekli, konuşmak için, sevilmek için. Bir şeyler olsun diye çabalar, sürekli senden adım beklemez bu sorduğun sorunun çok cevabı var aslında, bilmen gereken tek şey seven insan bekler aceleci değildir hiçbir şey yapmayan ve korkaklık yapan insan sevmiyordur"yazdım ve onun gözlerinin içine baktım.
Gözlerinde hem umut hem hayalkırıklığı gördüm, Ela'nın masumluğuna şaşırdım. Onu farklı kılan bakışları ve sessizliğiydi. Sessizliği çok şey anlatıyordu bilmek isteyene.
Onun hakkında düşündüğüm her şeye karşı çıkmak istedim şimdiden. Onunla yakın olursam o da benimle konuşmayı keser ve diğerleri gibi görmezden gelir. Düşündüklerimi onun hissettiğini düşünüp gözlerimi ondan kaçırıp duvarda asılı olan saate baktım.
Yelkovan akrepi kovalayadursun, düşüncelerim de, aklımı sıyırmak istiyordu dersin bitimine kalan son dakikalarda.
...
Ela beni dürttüğünde kendime geldim "Zil çaldı"dedi hatırlatmak istercesine.
"Duymamışım"diyerek masaya koyduğum başımı kaldırdım ağrıyan boynuma elllerimle masaj yapmayı denemdim beceremesem de.
"Kantine gidelim mi?"dediğinde "Olur"dedim onun teklifini reddetmek kabalık olurdu sonuçta.
Koridora çıktığımızda Ela'nın durduğunu fark ettim baktığı yöne kafamı çevirdim Melisa Murat'a ahtapot gibi sarılmıştı.
Ah Melisa ah bilmez misin "Kalbinde başkası olan birine bana da yer ayır diyemezsin"dedim içimden.
"Çok mu seviyorsun onu?"diye sordum Ela'nın ne zaman aktığını fark etmediğim gözyaşlarına bakarken.
"Ben onu her zaman sevdim, onu Melisa'nın yanında görmeye katlanamıyorum"diyip çatık kaşlarıyla bakmaya devam etti onlara.
Gözleri öfkeye bürünürken bir şeyler daha söylemek istedi benim yanında olduğumu unutmuş ve yeni fark eder gibi dudaklarını açtığı gibi tekrar kapattı.
"İstediğini söyleyebilirsin sorun değil. Ben Melisa'ya karşı bir şeyler hissediyorum diye sen de Melisa'yı sevmek zorunda değilsin"dedim onun için rahatlayacaksa önemli değildi söyleyecekleri.
"Bir yanlış anlaşılma var Murat'a zorla sarılmış gibi duruyor baksana"dedim.
"Zorla bile olsa neden sarılmasına izin verir bir insan?"
"Çok önyargılısın"dedim onun adımlarını takip ederken.
"Görmüyor musun birbirlerine olan bakışlarını?"dedi benim de onunla aynı fikirde olmamı ister gibi.
"Sevmiyor işte beni bana ümit verirken bile o kız hep etrafında"diyerek savunmaya devam etti kendisini.
Kendimi duygusuz gibi hissettim.Kızların düşünceleri hep bu kadar detaylı olmak zorunda mıydı?
Sınıfa varıp tekrardan sıramıza oturduk. Defterim onunmuş gibi bir şeyler karalamaya başladı.
Çizdiği şeye baktığımda ürkmüş gibi gözükerek Ela'ya baktım.
İki tane başı olan bir kız çizmişti. Başlardan birinin yüzünde korkunç bir gülümseme ve saçları dağınık bir kız vardı. Diğeriyse dünyadan habersiz mutlu bir yüzdü saçları uzun ve rüzgarda savruluyormuş gibiydi.
Düşündüklerimden alakasız bir şekilde "Bence resim kursuna git sen de yetenek var"dedim.
Ela kahkaha atıp "Aynen gideyim de kovulayım ilk günden, dalga geçsinler benimle"dedi.
Defteri onun önünden çekip kapağını kapattım. "Çizdiğin şey hem komik hem ürkünç aslında"diyip ona baktım.
Biraz afallayıp yüzüme baktığında onun suskunluğu hoşuma gitmişti.
Onun suskunluğuna karşılık olarak ben de sustum.
...
Lütfen sevgili okuyucularım bir oy bile verseniz okusanız bile çok minnettar olurum 💗💗
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
1.75k Okunma |
303 Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |