11. Bölüm
🌹 / BEKLENEN, YAŞANAN, ÖDENEN / HERKESİN GERÇEK YÜZÜ

HERKESİN GERÇEK YÜZÜ

🌹
kireina

Gözleri titredi Aryanın bu karşısında kendisine acıyan sözler söyleyen adam gerçekten kocası mıydı? Kerem hala öfkeyle bakıyordu kendisine sanki bu zamana kadar içinde tuttuğu her duygu bir anda patlama etkisi yaratmıştı ve şimdi kendisini istese de durduramıyordu.

Kerem hala kendisine sadece sessizlik ve ağlayan gözlerle bakan karısından o anda daha da nefret ettiğini hissetti hatta bu his için bile kendisine şaşırdı halbuki o Aryanın yüzüme bakmaya doyamazdı hayranlıktan. Savsak adımlarla ayağa kalktı ve Aryanın bedenini önemsiz bir eşyaymış gibi yatağa fırlatır gibi bıraktı.

“Hani sana demiştim ya Arya asla ümidimi kaybetmeyeceğim, pes etmeyeceğim diye. Bugün son buldu o sözlerim, ben bugün elimde senin için kullandığım son imkanı da kullandım ama olmadı bugün ben kabullendim sen asla iyileşemeyeceksin her zaman bu sandalyeye mahkum olacaksın.”

Kalbi kırılmaya alışıktı ama biliyordu, hissetmişti Arya böyle olacağını bildiği için zaten en başından beri kocasının da boş vaatlere kanmasını istememişti ama sonunda yine acı çeken kendisi olmuştu çünkü bu kez sadece sağlığını değil yıllardır her saniye büyüttükleri aşkını da kaybettiğini de hissediyordu.

“Şimdi bu yatakta rahatça yat Arya.”

Kerem, Aryanın bakış açısından çıkarak odanı diğer yanında bulunan koltuğa doğru ilerledi ve o gün evliliklerinde bir dönüm noktası yaşandı. Kerem içinde kendisi ile verdiği savaşta yenilmiş ve Aryanın yıkılmasını, kırılmasını umursamadan aşklarındaki ilk parçalanmayı gerçekleştirmişti.

O gece uyuyamadı Arya, başını koyduğu yastık yanaklarından kulağına doğru süzülen acı gözyaşları ile ıslandı ama bir gram bile uyuyamadı ne garip ki Kerem uyudu. Hayatta bir kere bile kırmamıştı Kerem onu, bir kere bile incitmemişti ama bu gece kalbini, ruhunu parçalamasına rağmen gönlü kırık bir serçe gibi bırakıp uyumuştu. Canı yanıyordu. Nasıl geçireceğini bilemezken isyan etti Allaha.

“Neden ben? Rabbim ne olur ya al canımı ya da kurtar beni bu dertten bu acı benim için dayanılmaz ne olur”

Yalvarıyordu içinden. Saatler ilerlerken yapılan bu konuşmadan kimsenin haberi olmadı ve gece yine gündüze bıraktı bu olayı içinde örterek.

Kerem uyandığında başına saplanana ağrılar ile rahatsızca kalktı uyuduğu koltuktan, saat kaç olmuştu? Gece ne yaşanmıştı yavaş yavaş ağrı saplanan zihnine bölük pörçük görüntüler yüklendiğinde gözleri hemen yatakta ıslanan yastığında yarı bilinci açık yarı kapalı uyuyan Aryaya kaydı. Ayağa kalktığında bir süre dengesini sağlamakta zorlandı yine de düşmeden yatağın başına gelmeyi başarmıştı. Huzursuz, kırgın bir şekilde uyuyan yüzüne baktı karısının. Neler söylemişti ona? En önemlisi ise bu sözler sinirle bir anlık değil içinde verdiği savaşı kaybedişinin gerçekleri idi. Aryanın her zaman kıyamadan okşadığı o güzel kahverengi saçlarına doğru uzattı parmaklarını ama eli havada asılı kaldı, tereddüt etti ilerlemekte ve bir anda hızla geri çekip odadan çıktı.

Arya gözlerini araladığında, duyguları incinirken şahit olan odasının tavanını seyretti o sırada içeriye giren hizmetçiler ile Keremin gittiğini anlamıştı ama iyi ki gitti diye düşünü dün yaşanan onca şeyden sonra kocasının gözlerine bakmaya hazır değildi Arya. Evet böyle olsun istememişti bu yaşanan felaketin asla olmaması için şu an her şeyini verebilirdi ama olmuştu ve sebebi kendisi idi. eğer o gün söz dinleseydi kendisi de dahil kimse bu hale gelmeyecekti belki de bu yüzden ne kadar kırılırsa kırılsın Keremi suçlayamıyordu. Hiçbir zorunluluğu yoktu, suçu yoktu ama en az kendisi kadar acı çekmişti, kederlenmişti. Dünkü sözler incitti ama gerçeklerdi ve yadırgamadı. Keremin hayatını daha fazla mahvetmek istemedi Arya. Kalbi acıyordu, ruhu acıyordu ama bakıma muhtaç bir et yığınına kim yıllarca katlanabilirdi ki? Keremi en çok istediği babalık duygusundan mahrum etmek istemiyordu ama derdini nasıl anlatacaktı. İstemiyordu boşanmak kelimesi bile içini sızlatırken nasıl bunu gerçeğe dökebilirdi? Yine ağlamaya başladı.

Hizmetçiler odadan çıkarken bakıcısı Aryayı aşağı kata indirip tekerlekli sandalyesini uzun büyük boydan camın önüne getirdi. Dışarıdaki manzarayı seyrederken sahi kaç ay geçmişti? Dışarıda kar vardı tam altı ay olmuştu. Dışarıda lapa lapa yağan kar ruhunu temsil ediyor gibiydi sanki Arya da içinde kar taneleri gibi parçalara ayrılıyordu. Salonun geniş camlarından manzarayı izlemeye daldığı sırada arkasında duran hizmetçilere kulak misafiri oldu. Sessiz konuştuklarını sanıyorlardı ama Arya duymuştu.,

“Dün gece Kerem Bey delirmiş gibiydi gördün mü?”

“Hayır ne oldu ki?”

“Gece eve geldiğinde bodrum kata indi ve elinde paketlerle yukarı çıktı bir ihtiyaçları var sanarak bakayım dedim. Yukarı kata çıktığımda Arya hanıma bağırıyordu.”

“Ne! Ciddi misin? inanamıyorum kadın zaten felçli, konuşamıyor neden bağırdı ki?”

“Kerem beyi de anlamak lazım, adam yakışıklı, genç ama karısı felçli ve hiçbir ihtiyacını karşılayamıyor. Demek ki doldu dolu patladı. Ah benim kocam olacaktı var ya of. Her gece koynundan çıkmazdım.”

“Kimden bahsediyorsun böyle?”

“Kerem beyden.”

“Karısı duyacak şimdi böyle şeyler söyleme patronun hakkında.”

“Aman, baksana duysa ne yapacak ki kadın bırak konuşmayı daha düzgünce ağzını bile açamıyor.”

Gözyaşlarının izlediği yol artık bir iz bırakmıştı yanaklarında, haklılardı Keremin hangi ihtiyacını karşılayabiliyordu? Hangi eş vazifesini yerine getirebilirdi artık? Şu an kendisi hakkında konuşan bu hizmetçilere bile bir şey diyemez haldeydi onları göremiyordu. Yemek saatinde kendisine yemek yedirirlerken baktı hizmetçisinin yüzüne. Ne kadar saygılı duruyordu ama o an görmeye başladı Arya herkesin kendisine gülümseyen o bakışlarının altındaki acıyan, vicdansız gerçek yüzlerini görmeye başladı.,

Kerem yine geç geldiğinde odada aynı yerde bekliyordu kocasını. Kerem yine içmiş bir şekilde odaya girdiğinde yavan bir şekilde gülümsedi ve sanki kraliyet ailesinin önünde serenat yapar gibi eğildi. Geri kaldırdığı bakışlarda yine gerçeği gördü Arya. Soğuk, nefret dolu, suçlayıcı bakışlar.,

“Oooo! Bak bak karım beni beklemiş, uyumadan. Zahmet etmiş ama kapıyı açmadın darıldım bak.”

Arya ağlamaya başladığında Kerem gözyaşlarını görmek için yakınlaştı ve kahkaha atmaya başladı.

“Anca ağlarsın zaten. Aylardır tek yaptığın şey ağlamak zaten. Boş boş bakıp ağlıyorsun hep böyleydin zaten çocuk gibi sürekli gözlerin dolar ağlardın. Sokakta gördüğün yavru kedilere de ağlardın. Çöp toplayan çocukları görünce de. Ne kadar ağlak bir kızdın ve o zamanlar bunlar hoşuma giderdi duygusallığını severdim ama şimdi ağlamanı gördükçe içimde bir şeyler kaynıyor.”

Kahkahasının yerini ciddi bakışlar aldı ve sicim gibi akmaya başlayan gözyaşları ile daha sinirlenerek Aryanın iki kolundan tuttu. Bakışları sabitlendi.

“Ağlamayı kes artık.”

Ama bu sözler karısının daha da çok ağlamasına sebep oluyordu. ağladıkça Kerem delirdiç

“Ağlamayı kes dedim sana kes KES KES KES”

“LANET OLSUN ARTIK KES AĞLAMAYI.”

Bir anda odada bulunan aksesuarları alıp yerlere fırlatıp odayı dağıtmaya başladı. Olduğu yerde içinde çırpınan Aryayı umursamadan eline ne geçerse fırlatan Kerem. Farkında bile olmadan eline aldığı vazoyu tam Aryanın ayağına doğru fırlattı parçalara ayrılan vazonun bir kısmı Aryanın yüzüne doğru saçıldığında cam vazo yüzünün bazı kenarlarını kesti. Kerem bunu görene kadar birkaç eşya daha parçalamak ile meşguldü. Aryanın yüzünün belli kısımları ince çizgiler halinde kanamaya başladığında durdu Kerem ve ifadesiz bir şekilde baktı karısına.

“Canın yanıyor mu?”

Sessizlik yanmıyordu keşke yansaydı ama yanmıyordu. Kanına karışan gözyaşları ile çenesine doğru ilerleyen gözyaşlarına takıldı bakışları Keremin ve acı acı gülümsedi.

“Acımıyor değil mi? artık benim de içim sana karşı acımıyor. Keşke keşke ölsen Arya en azından bu azaptan kurtarırdın beni, yasını tutardım ama her gün ölmekten daha iyi olurdu. Bu halinden nefret ediyorum. Senden artık sadece nefret ediyorum.”

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 29.11.2024 20:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...