

GÖRSEL: LAVİN
Vefaya gülümsemek isterdim gerçekten. Tedirgin bir şekilde bakışı beni çok üzmüştü ama normaldi, üzerimde dünden kalma yemek lekesi olan bir elbise giyiyordum, banyo yapmamıştım, saçlarım taranmamıştı kim bilir ne jadar iğrenç görünüyordum. Eskisi gibi her istediğimde aynanın karşısına geçemiyordum, camdaki yansımama bakabiliyordim sadece.
Kerem gitmek için ayaklandığında ne zaman bir saat geçmişti böyle anlamamıştım bile.
"Yarın tekrar geleceğim Arya, şu an ne kadar zor bir durumun içerisinde olduğunun farkındayım ama lütfen inanmayı bırakma."
İnanç artık ruhumda beni ilk terk eden duygu olabilirdi, yine de her zaman ki gibi sessizlik içerisinde baktım ama tam bakışlarımız kesişmiyordu Vefanın boyu uzundu ben ise bakışlarımı ancak boynuna kadar çıkarabiliyordum. Vefanın gidişinin ardından yine ben ve yalnızlığıma gömülmüştüm. Vefa gerçekten sözünü tutarak beni her gün ziyarete gelmeye başlamıştı ama hayatımda değişen bir çok şey oluyordu. Kerem artık yüzüme bile bakmıyordu bile, eve geliyordu üzerini değiştirip geri çıkıp sabaha karşı tekrar gelip uyuyordu ve sabah birkaç saatlik uyku ile bu rutini devam ettiriyordu ben ise hafta bir banyo ve üzerimin değiştirilmesi ile resmen kenarda bırakılıp küflenen artık gibiydim. Yüzümü her an görmesem bile artık eski güzelliğimden bir eser kalmamıştı buna emindim belli hissizdim ama ruhum çürüdükçe bence bu yüzüme de yansıyordu. Kerem tam bir şeytan olmuştu babamın ziyaret edeceği günler beni esktra yıkayıp sanki hiçbir şey olmamış gibi bana sevgi dolu davranıyordu o anlarda öyle güzel rol yapıyordu ki ben bile gerçek olduğunu sanıyordum bazen ama bu sadece birkaç saatliğine sürüyordu. Bir keresinde beni birdan babam alıp götürsün diye yalvarır gibi bakıp ağlamama rağmen Kerem asla beni bırakmayacağını her zaman pes etmeden devam ettiğini söyleyerek bakışlarımı bastırmıştı.
Gece bittiğinde tekrar nefretle dolduruyor kırıyordu beni. Kaç ay daha böyle çileli geçti bilmiyorum ama o ana kadar dayanma sınırlarımın çoktan geçmek üzereydik ve bir gece dönüm noktamızı dönülmez bir hale soktu.
Artık öyle bir haldeydim ki her şeyi kabullenmiştim. Vefa karşımda bana teselli adı altında caresiz ve boş sözler söylerken bile tek düşündüğüm bu halim ile nasıl ölüme giderdim buydu. İntihar değildi ama böyle bir anda kalp krizi falan geçirmek istiyordum. Ölmek istiyordum, bu halim ölümden daha beterdi.
Bakıcılar beni sokak köpekleri gibi iterek odamıza resmen fırlattıklarında evin hizmetçileri bile benimle sadece dalga geçiyorlardı. Kerem onların yanında öyle aşagılıyordu ki beni bundan cesaret almışlardı belki de bana saygıyı bırak her şeyde benimle alay ederek eğleniyorlardı. Çevrem maske takan gerçeklerle çevrili idi ve bu yalanlar silsilesi beni boğuyordu.
O gece saatlerce bekledim, bir ara altımı değiştirmek için gelmişlerdi ama özel bölgemin temizlenmesi gerekiyordu, bana öyle şeyler söylediler ki ağlarken bile o halim ile dalga geçiyorlardı. Tam bu sırada o gün erkenden gelen Kerem odaya girmiş ve bu ana şahit olmuştu. Ağlarken puslu görüyordum onu bana yardım etsin diye yalvarırca bakıyordum. Bakıcılar Keremi görmeyi beklemiyorlardı, telaşla sustular. Kerem bir onlara bir bana baktı kısacık bir an sessizlik oldu. Birkaç adımda yanımıza geldi ve bakıcıya eğilerek.
"Şu görüntünün iğrençliğine bak valla işiniz zor."
Diyerek kahkaha atmaya başladı. Bakıcılar o an sırıttılar birbirilerine bakarak otuz iki diş.
"Evet Kerem Bey, bu kadar güzel bir kadından bu kadar bok çıkması inanılmaz."
Kerem o an bana küçümseyici bir şekilde baktı ve kibirle.
"Artık bir bok çuvalından farkı yok da ondan."
Diyerek hep beraber kahkaha atmaya başladılar. Kaybetmiştim. Her şeyimi kaybetmiştim. Onurum, gururum yoktu artık. Kerem ona olan her şeyimi kendi elleriyle, sözleriyle bitirmişti. Ben onun tüm öfkesini anlamaya çalışmıştım. Beni aldattığına asla inanmamış sadece öfke demiştim ama artık bu öfke değildi, gözlerindeki nefret saftı ve gerçekti. Sözleri bir tokat gibi çarptı yüzümde. O an kendime gelmiştim sanki bir aydınlanma yaşıyordum. Evet ben onlara muhtaçtım belki hayatımın sonuna kadar bu sözleri, muameleyi görecektim ama öbür dünya da Allah soracaktı hesabını. Başka elimde bir dayanak yoktu ki.
Bakıcılar çıktığında baktı bana kibirle, artık bir canavarı andırıyordu gözleri.
"Evdeki hizmetçileri gönderdim bundan sonra akşama kadar durup gidecekler eee artık dışarı çıkmaktan yoruldum koskaca evim dururken neden sevgilimle dışarıda görüşeyim ki?"
Bakışlarım titredi, hayır bu kadar ileri gidemez derken o benim aksime gülümsüyordu. Evin zil sesini duyduğumuzda o an gözleri parladı. Bana sönmüş dipsiz bir kuyu olan gözleri şu an yıldızlı bir gece gibiydi.
"Bak geldi görüyor musun? Hahaha tabii ki göremiyorsun ama merak etme birazdan göreceksin tabii ki seni sevgilimle tanıştıracağım."
Odadan çıkarken kendimi zorluyordum, ayağa kalkıp buradan defolup gitmek istiyordum ama lanet olası bedenim kurşun gibi ağırdı.
Merdivenden çıkan ayak sesleri ile tekrar otomatik olarak ağlamaya başladım. Neydi bu Allah'ım ne olur kurtar beni lütfen. kerem odanın kapısında durdu diğer eli arkaya doğru saklanmış gibiydi
"Bak karıcığım seni sevgilimle tanıştıracağım demiştim."
Diğer elini tutmuş bir şekilde içeriye giren Lavini görmem ile içimdeki son sütun da kırılmış ve altında kalmıştım.
Lavin üzerindeki kırmızı, en seksi elbisesini giymiş, hatlarını belli eden fiziği ile cilveli bir şekilde gülüyordu. Beni görünce bir an mhacupmuş gibi dudaklarını büzüp tekrar kahkaha atarken bu anın bir kâbus olmasını diliyordum. İkisi de bana doğru yürüdüler.
"AAh! Sevgilim şuna bak yavru köpeklere benziyor." Dedi Lavin sanki beni ilk kez görüyor gibiydi. Kerem Lavinin elini bırakmadan tam önümde durdular. Kerem elini bırakıp Lavinin belini kavrayıp kendine yapıştırdi o an kıkırdadı Lavin.
"Artık yavru bir sokak köpeğinden farkı yok zaten."
Lavin o an bana doğru eğildi ve kirli halime baktı, gözleri değişikti. Dostum dediğim her anımda yanımda olan neşeli insandan çok daha farklı hırslı bakıyordu.
"Ne oldu şaşırdın mı?" Şaşırma, daha en başında Kereme olan hislerimi bilmene rağmen onunla evlendin sen. Benim olanı çalmaya kalktın ve bak sonunda yine ait olması gerekene döndü."
Bilmiyordum, hiçbir zaman bana Kerem ile ilgili bir şey dememişti neler saçmalıyordu. Masum bir şekilde Keremin boynuna doladı ellerini Kerem de onu öptüğünde bana baktılar yine kibirle.
"Bırak şu pisliği sevgilim, hadi biz odamıza gidelim."
"Yaa sevgilim bizim odamız mı var?"
"Tabii ki, evin en büyük güzel odasını hazırlatmıştım artık bizim odamız."
Lavin çığlık çığlığa neşeyle haykırdı ve bana baktı neşesi kaçmış gibi burun kıvırdı.
"Bu ne olacak?"
O an Kerem lavini odanın çıkışına doğru yönlendirirken bana igrelti ile baktı.
"O mu? O artık atılmayı bekleyen bir çöp onu dert etme hadi gidelim sevgilim seni çok özledim."
Kapıyı üzerimden kapatırlarken Lavinin kahkahasını hala duyabiliyordum sonra ise bir kapının kapanma sesi. Sadece ağlayarak bakabilmiştim ama bugün o kapı kalbim de de kapanmıştı en sevdiğim, en güvendiğim iki insanın ihaneti kapatmıştı o kapıları. Ertesi gün ben yarı bilincim kapalı iken Gittiklerini duyabiliyordum sabaha karşı çıkmışlardı galiba ama bir dönüm noktası da Kerem yaşayacaktı o gün çünkü eve geldiğinde beni bulamayacaktı.
SEVGİLİ OKURLARIM LAVİNE SÖVMEK SERBEST
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |