

Tam olarak iki yıl geçmişti, iki yıldır Ülke içinde aranmadık tek bir yer bile bırakılmamasına rağmen Aryanın sır dolu kaybı devam ediyordu. Keremin evine gelen güvenlik şirketindeki görevliler Kameralarda elektrik iletiminde bir sorun oluştuğu için devre dışı kaldıklarını söylemişlerdi. Kerem her eve Lavinle geldiğinde zaman ne kadar geçse de Aryanın her zaman manzarayı seyrettiği pencereye bakarken buluyordu kendini tabii zamanla bu durum bir alışkanlığa dönüşmüştü. İlk başlarda gerçekten korkmuştu ama bunun nedeni belki de Aryaya kötü davrandığını öğrenecekler korkusu olmuştu fakat yıllar geçtikçe Aryanın ölümü ile ona olan davranışları da mezara gittiğini sanıyordu. Aryanın babasının gözlerinde yaş kalmasa da kalbinde umutlar asla eksik olmuyordu ne zaman Kerem ile karşılaşsalar damadına sarılarak kaybolan kızı için ağıtlar yakmıştı fakat bugün bu durum sona eriyordu. Avukatlar belirli şartlar göz önüne alındığında kayıp Arya ile evliliklerinin feshedilmesi için uğraşmışlardı ve bugün bu durum olumlu sonuçlanarak kayıp Arya ile Keremin evlilikleri belirli koşullar dahilinde feshedilmişti. Kerem bürodan çıkarken Lavin koluna girmiş sevinçle yürüyor, yeni müstakbel kocası ile aralarındaki en büyük engelin kalkmasından ötürü sevinçle cilveleniyordu fakat Keremin içinde bir burukluk vardı. iki buçuk yıl önce nasılda sevinçle evlenmişlerdi şimdi ise hayatta olduğu artık şaibeli karısı ile evlilikleri bitmişti.
“Artık bütün engeller gitti sevgilim.” Diye sevinçle şakıdı Lavin fakat Kerem o an dalgın olduğu için anlayamamıştı. Lavin bozulmuş bir şekilde dürttü Keremi ancak o zaman kendine gelebilmişti.
“Hıh?”
“Hıh mı? beni dinlemiyorsun değil mi? aşk olsun Kerem ne o yoksa karından ayrıldığından için üzgün müsün? Felçli, kayıp karından?”
“Hayır, hayır Lavin ben sadece dalmışım ondan kusura bakma. Ne diyordun?”
Lavin dayanamayarak içi içine sığmayan bir coşku ile tekrar eski neşesine kavuştu.
“Düğünümüz diyorum artık yapabiliriz değil mi?”
Dalgınca başını salladı Kerem.
“Evet artık yapabiliriz.”
Lavin tam dört ay boyunca düğün hazırlıkları ile uğraştı, çevreleri en başta da ailesi karısının en yakın arkadaşı ile evlenmesini biraz garipseseler de karşı çıkmamışlardı. Aryanın babası dua edeceği bir mezarı bile olmayan kızı için artık sessizce döküyordu gözyaşlarını. Dört ayın sonunda Kerem ve Lavinin düğün gününde Aryanın annesinin mezarı başında idi Gökmen Bey. Masmavi gözleri yine ağlamaktan kıpkırmızı olmuş bir halde ölen karısının mezar taşını okşadı.
“Beni affet güzel karım, ben bana bıraktığın en güzel emanetine sahip çıkamadım”
O an yağmur yağmaya başladı sanki gökyüzünü ölen karısının ruhu kaplamış gibi Gökmen Beye cevap veriyordu.
“Biliyorum sende ağlıyorsun güzel karım, kızımıza nasıl sahip çıkamadığımı görüp kızarak ağlıyorsun bugüne kadar içimde hep çıkıp gelecek bir yerlerden diye bir umutla yaşardım ama olmadı. Bak bugün eski damadım evleniyor, bugün sanki kızımın ölümü doğrulanmış gibi silip herkes yeniden başlıyor hayatına ben hariç, senin ruhun hariç. Biliyor musun? Evlenirken sanki senin gençliğine benziyordu, o kadar duru bir güzelliği vardı ki sanki senin gençliğin duruyordu karşımda. Kaderi sana benzemesin istedim, ömrü senden benden çok olsun istedim ama duamı yine yanlış etmişim güzel karım. Kızımız önce hayattan yaşarken koptu ve daha sonra kaybolup gerçekten…”
“Baba!”
Gökyüzü o anda büyük bir gürüldeme ile yankılandı. Gökmen bey ilk başta titrek duyulan bu sesi duyamamıştı, ölen karısından af dilerken ıslanmış bedeni değil ama mahcup ruhu ağırlaşıyor eziliyordu karısının karşısında.
“Baba!”
Bir kez duyuldu ama bu kez sesi gök gürültüsüne karışmamıştı sanki babasının duymasını ister gibi sessizce yağmaya başladı yağmur birden. Gökmen bey şimşek hızıyla bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdiğinde Vefanın ellerini sımsıkı tutmuş bir şekilde iki ayağının üzerinde dimdik ve sapasağlam kendisine ağlayarak bakan aryayı gördüğü anda bir elini kalbine götürerek arkaya ilerledi.
“Aman yarabbi!”
Arya, yağmura karışan gözyaşları içinde bakıyordu babasına. Yüzü daha fazla ağlamamak için kırışıklıklar içerisinde kalmıştı.
Gökyüzü bir kez daha gürledi o an sanki zaman durmuştu üçü içinde. Göğüs kafesi titredi Gökmen Beyin ve ne yapacağını bilemedi karşısındaki kızı idi. gerçek miydi?
Arya daha fazla dayanamadan Tuttuğu Vefanın elini bırakarak ara sıra sarsılsa da birkaç adımda babasına doğru ilerleyip ona sarıldı. Çamur toprağın üzerlerini kirletmesi umurunda bile değildi, sonunda hasret kaldığı babasının güvenli kollarında idi.
“Kızım!”
Gökmen bey kızını kollarına aldığında ancak o zaman gerçek olduğunu anladı. sımsıkı sarılırken Vefa da gözyaşlarını tutamıyordu. Ne kadar zaman geçti bilmiyorlardı ama sonunda yağmur durmuştu ve affedilen bir kalpte açan güneş gibi aydınlanmıştı gökyüzü o an Gökmen bey karısının kendisini affettiğini hissetti. Güzeller güzeli kızının kızarmış yüzüne baktı.
“Neredeydin bunca yıl neredeydin?”
“Baba”
Dedi hala titrek sesle Arya sanki dokunsalar yine üç saat boyunca durmadan ağlardı.
“Ben, ben böyle olsun istemedim özür dilerim baba ama iyileşmeden karşına çıkamazdım.”
“Ah Arya, canımdan can gitti kızım, sensiz keşke haber verseydin en azından bir yerlerde yaşadığını bilseydim yeterdi bana bak Kerem. Kerem senin öldüğünü sandı o bugün başkası ile evleniyor hadi ona söyledin mi?”
O an çehresinden bir kararma geçti Aryanın. Toparlanmış bir şekilde ayağa kalkarak üzerinin çamur olduğunu umursamadan babasını da kaldırdı.
“Hayır baba, Kereme bir şey söyleyemem bu olanların hepsini zaten ben planladım.”
O an Gökmen bey hiçbir şeyden habersiz bir şekilde merakla baktı.
“Nasıl yani Arya, Vefa neler oluyor?”
“Sonra öğreneceksin baba şimdi katılmamız gereken bir düğün var değil mi? Keremi bu güzel gününde tebrik etmemezlik olmaz.”
SEVGİLİ OKURLARIM DÜN UYGULAMAYA GİREMEDİM O YÜZDEN ŞU AN İKİ BÖLÜM ATIYORUM DÜNÜN BÖLÜMLERİ DİYE DÜŞÜNÜN 🌸✨
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |