

“Ne kadar istiyorsan söyle, zaten senin gibi adamların derdi sadece para.”
Babam gülüyordu, nasıl bir vicdansızlıktı Kuzeyi alaya alır gibi gülüyordu sadece. elindeki tesbihini bir bileğine alarak Kuzey ile arama girip beni arkasına almıştı. Korkudan sadece olanları izliyordum. Kimse bana fikrimi sorma gereği bile duymamıştı hoş ne diyecektim ki zaten. Kuzey olmasa da annem yine zehirleyip babamı beni başkası ile evlendirmeye zorlayacaktı.
“500 bin istiyorum başlık olarak”
Bana biçtiği değer işte bu kadardı. Nasıl fark edememiştim. Bu yaşıma kadar dövmüştü dövmüştü, küfürler etmişti bana sevmemişlerdi biliyordum. Annem her zaman bana hamileyken hasta olduğunu, doğduğumda emzirmek istemediğini bu yüzden zaten hiçbir zaman kızı gibi görmediğini bana hissettirirdi ama bugün sanki pazarlık edilecek bir koyun yetiştirmişler gibi bakıyorlardı bana.
“Tamam ama Kardelen benim kırmızı çizgim eğer ona bir daha dokunursanız usul falan dinlemem alırım onu direk sizden. Ayrıca okula devam edecek. Nişanlı dahi olsak okula göndereceksiniz onu.”
Babam güldü, komik bir şey yoktu ki ortada ama gülüyordu, sanki film izler gibi anneme döndü.
“Duyuyor musun hanım? Biz büyütelim elin oğlu da gelip söz sahibi olsun. Bana bak hoca, ben kızı öyle okula yollayıp da istediğiniz gibi fingirdemenize izin vermem.”
“Ben bırakacağım mesleği zaten. Asıl mesleğime yöneleceğim, okulda olmayacağım rahatça gider gelir. Zaten nişanlım mahalledekilerde karışamaz.”
“Yok öyle bir şey hoca her istediğin zaman mahallede de görüşemezsin kusura bakma.”
Kuzey dişlerini sıkıyordu, babam yolunacak bir kaz bulmuştu tabii ki faydalanacaktı resmen sabrını zorluyordu. Kuzeye baktım, ah! Derin hüzünlü mavileriyle sinir karışmış kendini sakin tutmaya zorluyordu. Ağladıkça sinirleniyordu. Koşup sarılmak onunla bu evden gitmek istiyordum çok uzaklara her şeyden uzağa. Bu olayların hiçbirinin yaşanmayacağa bir yere ama yapamıyordum.
“Tamam ona da tamam. Ara sıra kendim görürüm buraya falan gelip yeter ki okuluna gitsin.”
“Bakarız.”
Dedi annem. Utanıyordum tüm bunları yaşadığım için utanıyordum. Kuzeyi nasıl bir durumda bıraktıysam utancımdan yerin dibine giriyordum.
“Yarın ailemle gelip isteyeceğiz.”
“Yarın ola hayrola. Başlık parasını da unutmayın. Bu rezilliği de görmemiş sayacağım haydi git evine.”
Yanaklarımı ısırmaktan birazdan koparacaktım. Kuzey gitmeden önce bana güven veren gülümsemesini sunup çıktı evden. O gidince ben kendimi çorak arazilerde bir başıma kalmış gibi hissediyordum. Nefret ediyordum ailemden nasıl bir aileydi bu. Ben onlara saygıdan, hizmetten başka ne yapmıştım bir dediklerini iki etmezken onlar beni satmışlardı resmen.
Annem kolumu tutup beni odama doğru fırlattı. Kapıyı kapatmadan önce gizli sevincini göstermeden güldü samimiyetsizce.
“Kırk yılda bir orospuluğun işe yaradı. Bak evleniyorsun aşığınla mutlu ol. Kardeşin senin namussuzluğun yüzünden dedikodu malzemesi olarak doğmayacak en azından. Yetişmedin senin içinde vardı hep bu. Sen hep aşna fişne derdindeydin zaten. Dua et adam zengin yoksa ne okula giderdin ne de ölümden kurtulabilirdin. Yat kalk babanın seni öldürmemesine şükret. Pislik.”
Kapıyı suratıma çarparak çıktığında hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Odanın içinde yankılanan telefonumun zil sesi ile hemen kapıyı kilitleyip Kuzeyin aradığını görünce bir nebze kendimi topladım. Açtığımda endişeli sesi kulaklarımda yankılanıyordu.
“Güzelim!”
Onun sesini duyunca daha çok ağlamaya başlamıştım. Ben ağladıkça canı sıkılıyordu ama utancımdan konuşamıyordum benim yüzümden ne hale düşmüştü. Her şey benim yüzümden di en çok da kendimden nefret ediyordum.
“Özür dilerim.”
“canın yanıyor mu güzelim?”
Yanaklarım acı sa ne olurdu ki? Ruhum acıyordu tüm bu yaşananlar yüzünden. Hiçbir zaman ait hissetmediğim bu ev bana cehennemden başka ne yaşatmıştı ki?
“Özür dilerim.”
“Özür dilenecek bir şey yok güzelim. Lütfen ağlama artık bak söz veriyorum her şeyi düzelteceğim.”
“Kuzey özür dilerim, gerçekten benim yüzümden öğretmenliği bırakmanı istemiyorum, benim yüzümden istemediğin bir evliliğe kurban olmanı da.”
O an yüksek sesle durdurdu beni, gönlümün efendisi.
“İstemediğim bir evlilik mi? sen benim hayallerimin tek kadınısın. İleride zaten evlenecektik daha erken olması, sadece sana daha erken kavuşmam demek. Ben zaten öğretmen değilim ki? Asıl ben özür dilerim ben senin ailenin canını bu kadar yaktığını bilseydim daha önce gelirdim çekip alırdım seni yapamadım affet.”
Nasıl bir adamsın sen Kuzey? Nasıl gönlün bu kadar geniş olabilir? Neden benim suçumken her şeyi kendin sırtlanıyorsun? Çok seviyorum ama ilk kez söylemeye utanıyorum.
“Ben her şey için ne desende özür dilerim eğer yakalanmasaydım anneme bunlar olmayacaktı.”
“Bir daha özür dilemeni yasaklıyorum sana.”
Hafif sitemli konuşurken yine de şefkatinden eksik hissetmiyordu beni. Gökyüzü kadar sonsuz gibiydi sevgisi. Ferahlatıcı, bitmeyecek gibi hissettiriyordu.
“Biliyorum, her şey zor gibi görünüyor ama asla öyle olmayacak. Yarın ailemle konuşup seni isteyeceğiz ama merak etme ben ben asla senin istemeyeceğin bir şey yapmam. Bu evden taşınacağım zaten beraber seninle buradan daha uzakta güzel bir ev alacağım. Rahatça okula gidebileceğin, rahatça arkadaşlarınla buluşacağın ama sadece kız arkadaşlarınla. Ben de kendi işimi yöneteceğim. Üniversite sınavında da nereyi kaznaırsan oraya yerleşiriz. Söz veriyorum her şey çok güzel olacak ne olur artık ağlama ve sana vurmaya çalışırlarsa benden saklama asla.”
“beni hiç sevmediler.”
“Hayır! Bazı aileler zehirlidir güzelim bunun sorumlusu sen değilsin. Onlar sevgisizlik ile zehirlenmişlerse bunun bir çözümü yok onlar seni sevsin diye her şeyi kabul etmek sadece kendine yapacağın bir kötülükten başka bir şey değil.”
HAKLIYDI, annemler kapımı çaldığı anda korku ile kapatıyorum deyip kapattığımda korka korka açtım kapıyı. Vuracaklar sanmıştım ama vurmamışlardı. Annem tiksinir gibi bakarken babam alacağı para ile gülümsüyordu ve ben onların kirlenmiş ruhlarını şu an daha net görebiliyordum.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 134.57k Okunma |
6.06k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |