"Off, ne diyecektim ya.. Heh, bugün abimin arkadaşlarıyla buluşacağız. Ona göre hazırlan." "Şu gruptakiler mi? Tamam bebek, bu iş bende." dedi Delfin ve yukarı odama çıkınca bana kombin hazırlayacağını anladım. "Delfo, daha değil," "Tamam işte, erken erken yapalım. Oh be, mis." dedi ve yukarı çıkmaya devam etti. "Ben kombinleri hazırlayayım, sen kahvaltıyı." "Off, Delfo." diye söylenerek mutfağa ilerledim.
"Yumurta kalmamış mı ya?" diye kendi kendime konuştum. Bu aralar bunu çok sık yapıyordum. "Neyse, yemeyiverelim bu sefer." yine yapmıştım. Mırıldanarak mutfak tezgahının üstüne kesme tahtasını koydum ve bıçak çıkardım. Daha sonra tekrar buz dolabına gidip domates ve salatalıkları çıkardım. "Ooo, İrem hanım sizden beklemezdik böyle şeyleri." diyerek Alara'nın elinden tutarak mutfağa girdi Zeynep. "Kanka mı oldunuz siz?" "Ne sandın y-" dedi Zeynep bu sefer. "Şşt, öyle şeyler demiyoruz Zeyno." dedim Alara'ya bakarak. "Ne dedim ya ben şimdi?" dedi gülerek. "Kimle buluşucağız ayrıca? Delfin öyle bişeyler diyordu." "He, şu gruptakiler işte. Abimin arkadaşlarıyla." "Ne zaman peki?" "Sorsana abine." diye tersledim. "İrem bak beni ablan gibi görmüyorsun ama.." "Ama?" "Ama öyleyiz. Başka yolu yok." "Ben senden önce buralardan gidersem çok ağlarsın ama." "Tövbe haşa, kız tövbe de." dedi beni sarsarak. "Hıh." diye bir ses çıkardım. "O neydi kız?" diye baktı Zeynep bana bön bön. Kafamı çevirip salatalıkları kesmeye başladım.
☔︎☔︎☔︎
"Afiyet olsun." dedim herkese ve sofrayı toplamaya başladım. Nil de gelip bana yardım etmeye gelince, "Ay ben toplardım." dedim. Ama bana yardım edebilirdi. "Yok olmaz öyle şey." "Teşekkür ederim." "Teşekkür mü edersin?*"
Beyza Alkoç'un Karantina isimli kitabından bir alıntı.
İşte bunu beklemiyordum. "Okudun mu?" diye sordum heyecanla. "Tabii ki." dedi o da heyecanla. "Ay, Zeynep klasik sever. Delfin zaten okumaz. Sonunda benden biri." dedim gülümseyerek ve önüme dönüp bulaşıkları makinaya dizdim.
"Yardımın için teşekkürler Nil." "Ay lafı mı olur." dedi gülümseyerek ve elimi tutup odaya koştu. Koştuk. "Evet, ekip tamamsa Alara bize kombin yapmaya başla." dedi Delfin. Yine yapacağını yapmıştı. Ne mi yapmıştı? Dolabımdan kıyafet seçip yatağa dizmiş ve şimdi Alara'dan bize kombin yapmasını istiyordu. "Birinici bitti." dedi ve diğerine geçti. Daha sonra hepsini bitirince, hepimize birer kağıt verdi. Bana 4 gelmişti. "Tamam. Şimdi herkes kağıdındaki sayının olduğu kombinin yanına gitmişti. En normal kombin bana gelmişti sanırım. Delfin'e siyah çorap, siyah bir bot, pembe bol bir tişört, içine giymesi için siyah bir kazak, gri bir şort ve yine içine giymesi için siyah bir tayt vermişti. Zeynep'e ise kahverengi bir kazak, siyah bir külotlu çorap ile yine daha koyu bir etek vermişti birde unutmadan, beyaz bir spor ayakkabı. Nil'e ise gri bir üst, altına kargo pantolonu, ayakkabı olarak ise krem rengi bir ayakkabı seçilmişti. Son olarak sırada ben vardım. Bana bir kot pantolon, üstüne beyaz bir kazak ve siyah botlar vermişti Alara. "Niye beklemek siz? Giyinmek hızlı." dedi Alara komik bir tonla.
"Abicim, kapıdayım." "Tamam, biz geliyoruz hemen. Bay." dedim ve yine telefonu kapattım. "Abim kapıdaymış!" ben Alara'yı alıp çıkıyorum. "Dur iki dakika ayol!" diye seslendi Delfin makyajını bitirmek üzereyken. "Bitti!" dedi ve yanıma koştu Delfin. "1 dakika içinde gelmeyen Alara'yı sevmiyor!" dedim ve Alara'yı aldım, alt kata inip beklemeye başladık. "Ben geldim!" dedi Delfin. Arkasında Zeynep ve Nil'i görünce kapıyı açtım ve hepimiz dışarı çıktık. "On s aat sizi beklemek yerine on saat sonra alsaydım daha iyi olurdu." dedi abim söylenerek. "Keşke," dedim iç çekerek. "Birşey mi dedin?" "Yoo." dedim ve yola çıktık.
Abimin arkadaşları henüz gelmediği için Alara'yı çocuk kulübüne götürdüm ve Delfin ile kendimize birer kahve aldıktan sonra abimlerin yanına geçtik. Şimdi ise abimin arkadaşları olan, Murat ve Efe gelmişti. "Selam." dedi Efe herkese bakarken. Gözleri en son bana denk geldi. "Selam." dedim ona bakarken. "Selam İrem, gerçekten güzelmişsin." dedi Efe. Şaşkın bir ifadeyle abime baktım. Daha sonra Efe yine konuştu. "Yani seni merak etmiştik, yüzünü falan.. Yani biz Murat'la merak ettik." dedi. Kalbim hızlı mı atıyordu benim? Hemde bir erkek için? Murat'a baktım. Kafasını sallayarak onay verdiğinde şöyle dedim. "Hımm. Anladım." Evet aynen hemde en sert ve tripli halimle demiştim bunu. "Selam veremedim, üzgünüm. Herkese selam." dedi Murat bizi bu sıkıcı durumdan kurtararak. İnşallah hep böyle yapardı.
"Kahve isteyen elini kaldırsın." diye sordum. Herkes elini kaldırınca içeri doğru yürümeye başladım. Önümde uzun bir sıra vardı.
İrem çok güzel bir kızdı gerçekten. Emir, İrem'in fotoğrafını gösterdiği gece uyuyamamıştım. O yüzden saat 1 veya 2 sularında, Murat'ın evine gittim ve ona herşeyi anlattım. Emir'e anlatmam gerekiyordu ama bence bunu daha sonra öğrenmeliydi. O yüzden Zeynep'e önceden mesaj attım ki Emir'i oradan uzaklaştırsın ve diğerlerine planı anlatayım. "Abi," dedi Zeynep planı uygulamak için. "Efendim?" "Bir şey konuşabilir miyiz?" "Tamam." dedi Emir ve ayağa kalktılar. Daha sonra uzaklaşıp gözden kaybolunca konuşmak için hazırlandım. "Evet, size bir şey söylemem gerekiyor," diyerek konuşmaya başladım. "Ben bunu söylemeye çok utanıyorum ama, lütfen Emir'e veya başka kimseye söylemeyin, özellikle İrem'e." dedi bu sefer. "Ben İrem'den fena hoşlanıyorum." Delfin diye bildiğim kız kaşlarını çatarak bana odaklandı. "Ve sizden birkaç ricam olacak." dedim. "Öncelikle, İrem'in bana yakınlaşmasını sağlamısınız?" dedim. "Oldu bil." dedi Delfin. Bu kadar çabuk karar vermiş olamazdı. "Gerçekten mi?" dedim. "Tabii ki." dedi gülümseyerek. "Şimdi, İrem sırada beklerken kısaca size anlatayım. İrem tam 2. sırada olduğunda yanına gideceğim ve siz yer değişikliği yapacaksınız. Daha sonra İrem senin yanına oturacak Delfin. Ve bende onun yanına oturacağım. Bugün ki plan bu. "Yarın da benim evimde doğum günü partim olacak ona gelebilir misiniz? Hepiniz." Nil ve Delfin'den onay aldıktan sonra, konuşmaya devam ettim. " Ve son olarak bizi elinizden geldiğince yakın tutun. Lütfen. Ve ayrıca Zeynep biliyor." Murat bir anda, "Sıra 2." diye fısıldayınca, iki elimi lütfen der gibi birbirine bastıdım ve koşarak İrem'in yanına gittim. "Selam İrem. Yine." dedim olabildiğince sakin kalmaya başlarken. "Selam, yine." dedi benim gibi. Gülümseyerek önüne döndüğünde, onu izlemeye devam ettim. Kavisli ama küçük bir burnu vardı. Kahve tonlarında saçları vardı. Saçlarından daha koyu olan gözleri de çok güzeldi. Arkama dönüp baktığımda, yer değişikliği yapıyorlardı ve uzaktan, Emir ve Zeynep geliyordu. Konuşma ihtiyacı hissederek, "Ee, nelerden hoşlanırsın?" dediğimde bana döndü. "Sen?" "İlk ben sordum." dedim. "Hımm. Ben müzik dinlemrye bayılırım galiba ve evde kalmaya bayılırım."
"Sen?" diye sordu bana. "Gitar çalmayı severim, PlayStation oynamayı da çok severim." dedim. Gözleri çok güzeldi. "Bir gün beraber oynayalım mı?" diye sorunca şaşkınlığımı gizleyemedim. "O-olur." "Siparişinizi alabilir miyim?" diye sordu kasadaki kadın. İrem cevap verdi. "2 latte 1 americano." dedi ve bana döndü. "Murat, sen ve abim ne içersiniz bilemedim." dedi. "E o zaman, bize 2 americano 2 latte." dedim ve kahvelerin hazırlanmasını bekledik.
"Kahveniz hazır." dedi kasadaki kadın yine. Tepsinin üzerindeki kahveleri almak için kasanın yanına gittim ve tepsiyi aldım. İrem'e kafamla gel işareti yapıp, masamıza yürüdük.
Emir, Murat'ta Zeynep'in arasına oturmuş, Deldin ise Zeynep'in yanına oturmuştu. Bizi yan yana oturtmuşlardı. Plandaki gibi. "Ee, niye yer değiştirdiniz?" diye sordu İrem. "Delfin rahat edememiş." diye cevap verdi Emir. "Neyse," biz oturalım." dedim. "Bu dördü latte, bunlar ise americano." dedi İrem. Delfin'in yanına otururken. Ben de onun yanına oturdum. Emir'e baktım. Halinden memnundu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |