
(Nil'in Anlatımıyla)
Şaka yapıyor olmalıydı. Kim isterdi ki kardeşinin ölmesini?
"İstiyorum." dedi Zeynep. Sanki zihnimi okurcasına. "Onun ölmesini istiyorum. Delfin'i benden çalıyor ve Emir ise benim abim. Onun olamaz." dedi. "Sen bilirsin." İşimi kolaylaştıracaktı.
Kapıyı açtım ve bıçağı arkamda sakladım. İrem ve Delfin'in kaldığı oda ile bizim oda arasında, -yani koridor- 100 cm falan olmalıydı çünkü 2 adımda onların kapısının önüne geldim. Kapıyı minik bir aralıkla açtım ve İrem ve Delfin, uyumuş mu diye baktım.
Uyuyordu.
Dudağımın kenarına küçük bir gülümseme yerleşti ve kapıyı biraz daha araladım. en sonunda ise tamamen açıldı. Arkamdaki kişinin nefesini ensemde hissediyordum. Zeynep olmalıydı. Zeynep kimdi de bana karışıyordu? Ablamın istediğini yapmak zorundaydım. "Zeynep." diye fısıldadım. "Yapamayacağım."
"Yapmak isteyen sendin." dedi hiç bir duygu belirtisi göstermeden.
"Ben değil, ablam istedi." dedim. Onları sevmiştim. Ama bu işi bitirmezsem bir daha nasıl ablamın yüzüne bakardım?
"O zaman neden o yapmıyor?" diye sordu. Soruyu sorunca afalladım. Arkamda olduğu için yüzünü göremiyordum fakat kaşını kaldırdığına emindim. "B-ben.. Bilmiyorum." dedim. Neden hiç ona karşı çıkmamıştım?
İrem'e yaklaştım. Huzurlu uykusundan uyandırmadan işini bitirecektim.
Tek bir adım attım ve artık dizlerim yatağın karyolasına değiyordu. Elimdeki çakıyı İrem'e yaklaştırdım. Sırtımda bir acı hissettim.
Hayır.
Bu acı ruhsal değil fizikseldi.
(Zeynep'in Anlatımıyla)
"Salaksın sen." dedim Nil'e. "O kadar salak ve aptalsın ki aramıza yeni gelen biri için kardeşim ve arkadaşımı satacağımı sandın." Öyleydi. Asla arkadaşlarımı satmazdım. İhanet haricinde. Yeşim gibi. "Eğer onlar ablan gibi olsaydı çoktan bunu yapmıştım."
"Ablam mı?" diye sordu şaşkınlıkla.
"Sürpriz! Ablanın sana ihanet edeceğini öğrenmiş bulundun!" dedim alay ve ciddiyet karşımıyla. "Belki kardeşim veya ablam değildi ama en yakın dostumdu." dedim. Yavaşça arkasına dönmeye çalıştı. Bıçağı sırtına daha çok sapladım. Arkasına dönmekten vazgeçti.
"Neden girdin aramıza? Ablanın planı ne?"
"Kendisine sormaya ne dersin?" dedi. Ama konuşan Nil değildi. "Eski dostum." Yeşim'in ta kendisiydi. Karın boşluğumda büyük bir acı hissettim ve karnıma baktım.
Yeşim.
Kendi çakısını bana saplamıştı.
İçimdeki Yeşim'e karşı olan bütün nefretimi uzun bir küfürle dışarı attım..
Ama bu beni rahatlatsa da Yeşim'i sinirlendirmişti ve çakı karnımda daha da saplanmıştı.
Bayılmak üzereydim...
Dengemi kaybetmek üzereydim...
Kendimi kontrol edemeyecek kadar kötü hissediyordum kendimi...
Bir çığlık beni kendime getirdi. Tam olarak sayılmasa da, İrem'in çığlık attığını anlamıştım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |