Okumak istersen öylesine sözler ......

Yağmurun hiç dinmediği bir şehirde, bir kadın yıllardır kalbinde taşıdığı kırık bir aşkın yasını tutmaktadır. Elif Saraçoğlu, hayatına yalnızlığı seçmiş, geçmişe gömülmüş bir edebiyat öğretmenidir. Yıllar önce, büyük bir aşkla bağlandığı adam, Ömer Aytaç, hiçbir açıklama yapmadan bir gün çekip gitmiştir. Ardında kalan sessizlik, Elif’in içindeki yankıya dönüşmüş; onu, yitip giden umutların arasında hayatta kalmaya zorlamıştır.Ancak geçmiş, daima bir şekilde geri döner. Elif’in hiç okumadığı bir mektup, hiç sorulmamış sorular ve yarım kalmış vedalar; hepsi birer birer karşısına çıkar. Ömer’in neden gittiği, Asya’nın yıllarca sakladığı gerçekler ve babasının sessizliğinin ardındaki büyük sır… Elif, kendi iç yolculuğuna çıktığında sadece kaybıyla değil, ailesiyle, çocukluğu ve kendisiyle de yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu, bir kadının yalnızca bir erkeği değil, aynı zamanda geçmişini, korkularını ve içindeki gölgeleri uğurlama hikâyesidir. Elif ve Ömer’in yolları yeniden kesiştiğinde, kalpleri hâlâ birbirini tanıyordur ama zaman artık onların lehine işlememektedir. Ölüm, bu aşkın tam ortasında nefes alıp vermeye başlar. Ve son perde, bir hastane odasında, iki elin birbirine kenetlendiği o anla kapanır. Çünkü bazı aşklar, bir ömür sürmez… Ama ölene dek sürer.

Bozkırın sarı sıcağında, bir çoban türküsü gibi yavaş yavaş yanar gönüller… Hatice ile Mehmet, geçmişin acılarına, ailelerin suskun düşmanlığına ve zamanın hoyrat akışına inat, sevdayla sarıldılar birbirlerine. Ama bazen en çok seven, en önce gitmek zorunda kalır. Ve bazı aşklar, göğsüne bozkırın rüzgârı gibi eser, ama asla sönmez… “Gönlüm Bozkırda”, bir köyün taşlı yollarında büyüyen, gelenekle aşkın, kaderle direnişin çarpıştığı bir sevdadır. Gönül Dağı’nın eteklerinde sessizce ağlayan bu roman, kaybedişin içinde bile umut taşıyan bir sevdayı anlatır. Yüzyıllık suskunluklara rağmen atılan her adımda, kalbin derinliklerinden bir türkü yükselir: “Gönül dağı yağmur olur da sel olur…” Bazı sevdalar vardır ki… Ne zaman bir yel esse bozkırdan, o sevda yeniden düşer insanın yüreğine. Kaybedişin içinde bile umut taşıyan bu roman, seni hem ağlatacak hem de içindeki sevdayı hatırlatacak. H.N.Ç (Yazarın gerçek hayat hikayesinden uyarlanarak yazılmıştır. Kendi harbimi kaleme aldığım bu eseri siz değerli okuyucularıma teslim ediyorum. )

Bilinmeyen numara: *Bir video gönderildi.* Videoda piyona çalarken ki görüntüm vardı.

Uçaklar Nasıl Uçarlar?

Taç başıma hiçbir zaman oturmadı. Ama boynumda ki gölge gibi her adımıma sinmişti. Waveyx` in kırmızı taşlı tahtı ve kırmızı taşlı tacı kimseye ait değildi artık. Yalnızca onu kazananın olacaklardı. Bu diyarın savaşı, kan dökülmeden bitmeyecekti...

Sadece oku şiddet burada baby

Bir filmden uyarladım güzel olucağını düşünüyorum

Parla ve Alaz`ın geçmişten gelen hikayesi. Bir intikam sonucu yıllar sonra yolları tekrar kesişen iki kişi ya aşkı yada intikamı seçecek. Fakat her türlü büyük kayıplar verilecek.

Zorba ve sonraki hedefi

gece rastgele bir numara sallayan su abisinin arkadaşı olduğunu çok geç fark etti çünkü çoktan aşık olmuştu

Gökçenin doğumda karıştığını düşünmüştü ve düşündüğü gibi olmuştu ve gerçektende doğumda karışmıştı ve 1 ikizi ve 8abisi olmuştu.

Gidişine, belkide son nefesime...

Umay babasının kumar oynayan biri olduğunu bilmemektedir. Ta ki babası Umayı bir mafyaya satana kadar...

Teknoloji bağımlısı bir çocuk, geçmişte sokakta oynayan çocukların dünyasına yolculuk yapar. Gerçek hayatın güzelliğini fark eder, tableti kapatıp dışarı çıkar.

Koşuyordum ama ayaklarım artık tutmuyordu Tam yere düşücem sıra biri kolumdan tutu.

Neva ASLAN, intikam kelimesi onun için herşeydir, Neva ailesinin intikamını alıcaktır ve bu yolda karşısına ne çıkarsa çıksın intikam bütün duygularını bastırıcaktır

Kendim istediğim şekilde yazicağim. Yazgı 17 yaşında bir kızdı ama ani bir haberle hayatı alt üst oldu Kitabım bana özgü olucak almazsanız sevinirim.

Savcı olan Ayça`nın ailesi ile yaşadığı imtihan ve bu sırada onu tek mutlu edebilecek olan adam ile karşılaşması...

İki genç kız ve onların hayatları

mavi güzel bir ailede büyümüş düşünceli ve güzel bir kızdır fakat ansızın hayatına giren mavi gözlü çocuk herşeyi mahvedecektir denizin yaktığı ateşten kaçarken başka bir denizde boğulanlara

Depresif bir 11. Sınıf öğrencisi olan Rüzgar bir gün sınıfta otururken ve camdan dışarı bakarken aşık olduğu Alya ve içerisinde bulunduğu düşünce ve duygu okyanusundan oluşan bir lise kurgusudur. İyi okumalar! <3

Nina Metselidze, Artvin`in sert ve soğuk dağlık topraklarında büyümüş, Gürcü kökenli bir Muay Thai dövüşçüsü. Ailesiyle yıllardır arası soğuk,onun için ringler hem bir mücadele hem de bir kaçış yolu. Ayaz Karahan, Doğu Karadeniz`in gölgelerinde hülüm süren soğukkanlı,acımasız bir mafya lideri. Acımasız dış dünyasında sert ve kontrolcü, ama Nina`ya karşı yumuşak bir taraf saklıyor. İkisi de geçmişlerinin karanlık yükleriyle boğuşurken, kader onları Artvin`in dar sokaklarında bir araya getiriyor. Kan,ter ve yasak aşkla örülü bu hikayede, sevgi ve sadakat en büyük sınavları oluyor. Doğu`nun zorlu doğasında yükselen bu destan,hem kalbin hem gücün gerçek savaşı.

Onsuz da bir hayat varmış... Ben onsuz da güçlüymüşüm. Ceviz ağacının altında.” Buse, sevmeyi sessiz öğrendi. Yusuf’un iki dudağı arasında kaldı yıllarca. O sustu. Yusuf sustu. Ağaçlar bile sustu. Ama kalbi hep konuştu. Bu kitap, bir kadının yalnızlıktan değil — terk edilişten doğan gücünü anlatıyor. Bir adamın gölgesinden çıkan bir kadının, başka kadınlara nasıl ışık olduğunu… Açılmamış mektupları, ağlamadan geçen geceleri, suskun kahvaltıları… Ve her şeye rağmen hâlâ yaşayan bir sabrı. Buse sadece terk edilmedi… Buse kendine döndü. Şimdi o ceviz ağacının altında, beklemek için değil; anlatmak için oturuyor. Çünkü bazı kadınlar artık susmuyor. Bu kitap, onların sesi. Bazı hikâyeler fısıldanmaz. Bazı kadınlar sessizliğini bağırır. Bu, onlardan biri.

“Karanlıkta doğmuş olabilirim... ama ışığı seçmek benim seçimimdi.” Dina Riddle, karanlığın en derin gölgesinden doğdu — Tom Riddle’ın kardeşi. Ama o, kendi yolunu seçti. Kardeşinin aksine, kaderini kendi kalemiyle yazmak isteyen bir kızdı o. Gözleri karanlığı tanıyordu, ama kalbi ışığın özlemini taşıyordu. Hogwarts’a adım attığında sadece bir öğrenci değil, bir sırdı. Harry Potter’la doğan bağ, Draco Malfoy’un kıskançlığı ve Tom’un gölgesinde büyüyen bir kalp... Dina artık sadece bir isim değil, bir seçim, bir direniş, bir umut. Bu hikâye, karanlığın içine doğan ama ışığa ulaşmayı seçen herkes içindir. Aşk, sadakat, kardeşlik ve kendi yolunu çizmenin hikâyesi. “Ben Dina’yım. Riddle olmam kaderimdi. Ama kim olacağım, benim seçimim.”