Doğu Krallığından gelen gizemli prensesin gönderdiği mektubun yanlışlıkla başka krallığa gitmesiyle başlayan bir serüven.

Annesi babası tarafından asla sevilmeyen, onu seven kişiyi de toprağa veren bir kızın hikayesi. Zorluklara karşı her zaman dik durmuş bu kız, yıllar sonra abisinin arkadaşlarıyla karşılaşır ama hayatı eskisi gibi olmaz. Orada hayatının aşkı ve abileri olur...

“En Dayanılmaz Olanı Ne Biliyor Musun Ayşe? Nedir? “Umutla Başını Koyduğun O Yastıktan Hayal Kırıklığı İle Kaldırmak.."🥀

O mahallede her şey başlamıştı… Ve bir gün, her şey orada bitmişti. Mahi’nin kalbinde hala cevaplanmamış sorular, yarım kalmış cümleler vardı. En yakın arkadaşının sırtından sapladığı ihanet, onu uzaklara savurdu. Ama bazı yerler, kaçsan da seni geri çağırır… Yıllar sonra dönüşü, sadece bir mahalleye değil; geçmişin gölgelerine, susulmuş acılara ve beklenmedik bir aşka olacak. Peki kalbi bir kez kırılan bir kız… Aynı sokakta tekrar sevebilir mi?

Kimler perdenin ardını görmeye hazırdı. Çoğu kişinin hazır olmadığı kesindi peki ya Helia Altan… Ya karşısına yıllar önce onu soğuk bir mermerin üzerinde terk eden ailesi çıkarsa. Helia Altan’ın tepkisi ne olurdu? Sevinmeyeceği aşikardı. Peki ya üzülecek miydi? Yıllardır mahrum kaldığı ailesi, onu bir yabancı olarak gördüğünde üzülmeyecek miydi? Ya da hiç mi ‘keşke’ demeyecekti. Helia Altan güçlüydü. Anne ve babası, Helia’ya ilk olarak güçlü kalmayı öğretmişti. Helia sırf kaybettiği annesini üzmemek adına ne üzülecekti ne de ‘keşke’ diyecekti. O yıllardır aile bildiği insanlar ile geri kalan yaşamını sürdürmeye devam edecekti. Yani en azından o bunu umuyordu.

Ben İpek Yağmur amma yetimhanedekilerin deyimiyle "Yanlızlık Kraliçesi", "LăL" ve daha fazlası... Bir şans verirseniz sevinirim.

"Firkatle mühürlediğin kalbinin, onun fısıltısıyla titrediğini hissetmek. Aklın zindanında mahpus kalırken, ruhunun çoktan hür olduğunu anlamak. Bir yeminle kilitlediğin kaderin, tek bir bakışla bozulmuş gibi..."

Kitaplarım hakkında merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.

“Önce sana sonra kızıma sonra sana sıkıcam Simge!”en son babamın ağızında bunlar çıkmıştı ama annem konuşmamıştı …

Arkadaşıyla tatile giden bir kızın başına aksilikler geliyor, Hayatının gerçeklerini öğreniyor.

Kader bir sabah, ürkütücü bir rüyayla uyanır: karanlık gökyüzü, çökmüş bir okul çatısı ve gizemli bir kulede hapsedilmiş arkadaşlar… Başta bunun sadece bir kâbus olduğunu düşünür. Ama okulun çatısında gördüğü hasar, rüyasının bir uyarı olduğunu kanıtlar. Üstelik Yasemin ve Yağmur da ortadan kaybolmuştur. Kader artık biliyordur: Bu bir tesadüf değil. Onları kurtarmak için,ona mucizeler sunan iyilik perisi Yakaya’ya ulaşmalı, sihirli bir yolculuğa çıkmalıdır.

İki farklı kişilik bir bedende bulunur muydu? Evet bulunur. Bende var ama sizin bildiğiniz psikolojik rahatsızlıklardan değil. Ben bir doktorum, başarılı ve ödüller alan. Ben bir katilim, acımasız ve intikam alan. İşte benim kan dolu hikayem...

Suikastçılar kaçarken hayatlarını değiştiricek bir şey yaparlar

Erna hayatı boyunca zorluklar yaşamız bi kızdı. Hayatı hakkında gerçekleri kendisi dışı herkes biliyodu yıllar sonra oynadığı oyunda doğruları öğrendi, ve intikam için oynadığı oyunda aşkı taddı. Adam Erna`nın yaralarını sarabilcek mi yada yeni yaralar mı açacak.

Pencerenin kenarında tekerlekli sandalyede, ölmeyi bekleyen adama! Berdel olarak verilmiştim.. Urfa`nın dar sokakları üstüne, üstüne gelirken savaşmak hiç bu kadar zor olmamıştı... Liya Dağdeviren Hazar Harzemşah @! Tüm haklar şahsıma aittir. Çalıntı veya kopyalama durumunda yasal işlem başlatılacaktır!.

Beklemek için zaman mı gerekir, ağlamak için gözyaşı mı dökemeli insan? Özlemek için ayrılmak mı gerekir her zaman. -Duyulmak istiyorum, ama sesiz çığlıklarım izin vermez buna...-

Daha doğmadan birbirlerine bağlanan ferideyle baran`ın hikayesini anlatıyor

Özet: Lina annesini kaybetmiş ve yaşamını yetimhanede sürdürmek zorunda olan bir çocuktur. Eski bir devlet adamı olan Mümtaz`ın kendisini evlat edinmesiyle hayatı farklı bir noktaya gider. Mümtaz, Lina`nin daha önce hiç görmediği, çok yabancı olduğu şeyi vermeye başlar. Gerçek sevgiyi... onu evladı gibi benimser ve onu en iyi şekilde yetiştirmeye çalışır. Fakat bu sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Hem Mümtaz`in hem de Lina`nin peşinde dolaşan karanlık simalar bulunmaktadır.

-Beni sevmek için ilk başta kitapları sevmen lazım leeknow -Senin için buradaki her kitabı okuyabilirim jisung...

Sadece bu kız...

Donzel Moretti, İtalya`nın Floransa şehrinde tanınmış bir aile tarafından evlat edinilmiş, sevgi içinde büyümüş genç bir adamdır. Dışarıdan bakıldığında her şeye sahiptir: karizmatik bir duruş, güçlü bir beden, zeki bir zihin ve düzenli bir hayat. Ancak içinde, adı konulmamış bir boşluk, geceleri uykusunu kaçıran garip sesler ve anlam veremediği rüyalarla büyümüştür. Bu huzursuzluk, gerçek ailesi hakkında hiçbir şey bilmemesinden kaynaklıdır. Bir gün eve gelen gizemli bir misafir, Donzel’in hayatını sonsuza dek değiştirecek bir sırrı ortaya çıkarır: Onun gerçek adı Azat’tır, ve o bir Kürt çocuğudur. Yıllar önce yaşanan karanlık bir olay sonucu İtalya’ya kaçırılmış, geçmişi unutturularak yeni bir kimlikle büyütülmüştür. Şimdi Azat, kendi köklerini, geçmişini ve gerçek ailesini bulmak için yola çıkacaktır. Ancak bu yol, sadece özle değil, kan, gözyaşı ve yüzleşmelerle örülüdür.

Hayali arkadaşlar için oku

+20 , Sahip victor elife hükmediyor

Hayatta her şey tesadüf müdür sizce? Yoksa tüm olanlar kurulu bir planın parçası mı? Bu kitap bir Anka kuşunun hayata karşı hatta kendi ailesine karşı verdiği büyük mücadelesini anlatacak bizlere. Siz okurlarımın da belki kendi yaşamından bir parça bulabileceği bu ana karakterimizin hayatında sizce nasıl zorluklar olacak ve Anka’mız bu zorlukların üstesinden gelebilecek mi? Evet o zaman hadi bakalım başlayalım. Umarım Anka kuşunun hikâyesini beğenirsiniz çünkü ben çok sevdim… Keyifli okumalar <3

Bir zindanın içindeydim şimdi karanlık sinsi bir duman gibi her yanımı sarmıştı. Göğsümde çıkan bir yangın vardı. Yangın git gide büyüyüp her yerimi kavurmaya başlamıştı. Kurtulmak istedim debelendim, çırpındım var olduğunu bile bilmediğim zincirler ellerimi kesmeye başlamıştı. Sonra onu gördüm üstünde küçük beyaz bir elbise gece gibi siyah saçlarının yarısı koparılmış. Burası ona göre değildi burdan gitmesini istedim. Bir şeyler söylüyordu ama derin soluklarım onu duymamı engelliyordu. Yanına biraz daha sokuldum. “Bul onları “ dedi. Kimi bulmamı istiyordu ? “Bul onları “ tekrar tekrar söylediği kelimeler soluklarımı sıklaştırıyordu. Eliyle bir yeri gösteriyordu. Gösterdiği yere doğru başımı çevirdim. Göğsümde ki yangın dindi, hızlanan nefeslerim yerini ruhsuz bir göz yaşına bıraktı. Arkamı döndüğümde küçük kız gitmişti. Ve o zaman anladım. Burası bir zindan değildi burası benim evimdi. Ellerimde zincir değil saçlarım vardı. Göğsümde bir yangın değil bir Demirkan vardı.