
Pelin'nın bakış açısı
" Pelin hadi sene geç kalacağız "dedi benim canım arkadaşım " uff ne yapmalıyım annem bir türlü bırakmadı " o sırada kapıdan çıkmıştım bir yandan da çantamdan telefonumu arıyorum dum " diğerileri geldi mı " sordum Ayperiğile gidiyorduk ve geç kalmıştık" hayır Berkan kuzenleri ne gitmiş Mert inde işi çıktı " kısa keserek " peki " dedim çok geçmeden eve varmıştık biz tam zili çalacaken kapının açık olduğunu gördük arasından garip ışıklar geliyordu bizde merakla içeriye girdik salonun ortasında küçülmeye başlayan bir delik vardı.
Buse " burada ne olmuş her yer darmadağın " dedi bende sadece başımı sallayarak onu onayladım yandaki odada bir kadın sesi vardı ve telaşla konuşuyordu bizde yavaşça küçülen deliğe şaşkınca bakıyorduk.
Buse birden beni deliğe doğru yitirdi " ahh "o anda dengemi korumak adına Buse ye tutundum ama o da dengesini kaybederek deliğe doğru düştük" Buse ne yaptın sen " diyerek bağırdım Buse de " bir anda oldu " diye bağırdı bizdeki şansın içine edeyim bu nasıl şans ya biz sadece Ayperiğile gidiyorduk aşağıya bakınca yavaş yavaş yer gözüküyordu bağırarak çığlık atmaktan nefes nefese kaldık.
Sıcak kumun üzerinde hızlıca iniş yaptık " ahh " dedi birden başım dönmeye başladı" burası neresi " diye bağırdım zar zor toparlanarak ikimizde gökyüzüne bakarak bir süre sıcak kumların üzerinde oturduk ve nasıl burada olduğumuzu çözmeye çalıştık.
Birkaç saat sonra kalkıp nerde olduğumuzu belirtmek için yürüdük ama bir türlü ne çölden çıktık nede su bulabildik sadece sıcaktı " Pelin duralım artık çok yoruldum" dedi Buse ye baktığımda gerçekten yorulmuştu karşıya bakarak " bende yoruldum ama şu tepeyi aşalım öyle dinlenelim " dedim o da sessizce tamam deyip yürümeye başladı biz ne yaşadığımız dünyadayız nede konuştuğumuz dil Türkçeydi tam tepeyi aştığımda karşımda dev boyuta akrep vardı ben korkudan hareket edemezken.
Buse arkamdan " Pelin neden durdun " dedi bende " a a a akrep var " dedim o beni duymazdan gelerek önüme geçti benim baktığım yere bakınca donup kaldı akrep bizi daha görmemişti birden bizim olduğumuz yere baktığımda " Pelin kaçalım "deyip hemen koşmaya başladı ben de arkasından koşmaya başladım ikimizde arkamıza bakmadan koştuk Buse birden durunca bende birisine çarparak dura bildim " hayırdır çocuklar " dedi çarptığım kadın Buse nefes nefese " dev akrep var " dedi bende sadece başımla onaylayan bildim kadın " hımm ben halederim " dedi o bizim geldiğimiz yere bakıyordu biraz zaman geçince dev akrep gelmişti kadının elinde mor renkte yelpaze ve üzerinde de uyumlu tül elbise vardı kadın dev akrep bakarak nereden geldiği alamadığım kılıç şekilde buz kütlesi hava asılı durdu .
Buse yorgunluktan dayanamayıp bayılıp düştü o bizi umursamadan dev akreple uğraşıyordu ben bu manzaraya sadece şaşkınca bakabildim kısa sürede etkisiz halde kalınca kadın hiçbir şey olmamış gibi yanımıza geldi bende şoktan dolayı titriyordum kadın bu halime bakarak " bana neler olduğunu anlat bakalım yabancı kız " dedi zorla kendimi toplayarak başımıza gelenleri anlatım kadın dinledikten sonra " hımm o zaman şimdi ne yapacaksınız " dedi bende " belki eve dönmenin bir yolunu buluruz " dedim kadın bu dediğime gülerek " bu biraz imkansız çünkü bu boyut büyücüsün işi " dedi ben duyduklarım idrak etmeye çalışırken bizi bir çadıra götüdü " boyut ney " dedim o sırada bir adam bana su veriyordu aslında kadının deminki yaptıkları açıklıyor " büyücüsü sizi buraya getiren kişi " dedi şimdi o deliğin ne olduğu işe yaradı " başka boyut büyücüsü bizi evimize götüremez mı ? " sordum soğuk suyu içerken bir umutla " götür ama kesin evinize gidemesiniz" dedi " neden " " çünkü boyut büyücüsü sadece gördüğü yerlere gider " dedi.
Bu duruma nasıl geldik anlamadım kadın " aslında bir yolu var ama " çekinerek dedi ben içimdeki son umutla " ikinizden birisi boyut büyücüsü olur ve evinize götürecek enerjiye sahip olursanız gidebilirsiniz" dedi ben " sizin gibi büyücü olunca mı " sordum o da beli belirsiz kafasını salladı sonra dan " kaç yaşındasınız " konuyla alakasız olsa da " ikimiz de 16 " dedim hala neler olup bittiğini anlamayarak " hadi neyse bakalım " deyip elime tülden elbise verdi " al bakalım bunları giyi " dedi bende elbiseyi alarak başımızda bekleyen adama baktım kadın baktım yere bakınca gülerek parmaklarını şıklatarak adamı gönderdi elimdeki fazla açık olmayan elbiseyle üzerimi değiştirdim bu sıcakta iyi gelmişti
Buse hâlâ uyanmamışıtı birden önümde berilen kız yanıma gelip busenın üzerinde değiştirdi yakından bakınca kızın aslında insan olmadığını farkettim ben tekrar titreiken kadın normal bir şekilde " korkma o deminki adam gibi kukla " dedi kız aynı insan gibi dursa da dikkatlı bakınca insan olmadığı anlaşılıyordu boynunu arkasında parlayan bir taş vardı ben şaşırırak " nasıl yanı " " Yani bu özel büyü ile yapılmış kukla " dedi bu duruma alışmak oldukça zor olacak.
Buse kendine az çok geldiğinde olanları özet geçmiştim kadın " artık isimlerinizi öğrenebilir miyim " kaldığımız durumda anca aklıma geldi ilk ben başlıyalarak " ben Pelin koç " Buse de " bense Buse keriz " dedi kadın oturduğu yerden kalkıp "bende Helen North tanıştığımıza sevindim " North mu soyadı Ayperi'nın soyadıyla benziyor belki benzer soyadı vardır.
Buse de benle aynı fikirde olduğu için seslenmedi " evet kızlar benim bu krallıkta bir kaç işim var " derin nefes alıp " beraber gidelim hem sizi bu dünyayı tanıtayım " dedi bende" şey bize neden yardım ediyorsunuz yanı tanışalı yeni oldu " şüpheyle sordum aslında hem ondan korkuyorum hemde güvende hissetiriyor.
Helen hanım soruma " çok düşünmeyin çocuklar " diyerek konuyu kapatı deminki adam ve kız gelip kaldığımız çadırı topladı kocaman çadır iki dakika da kalktı Buse etrafına bakarak " şey yürüyerek mı gideceğiz " dedi aslında bende bu soruyu merak ettim.
Helen hanım gökyüzüne görsetere " hayır tabiki onla gideceğiz" dedi birden çölde olmayacak esinti geldi onla beraber üzerimize büyük gölge düşürmeye başladı karşımızda kocaman siyah renkte kaplumbağa duruyordu ikimiz şaşkınca bakarken Helen hanım " sizin geldiğiniz yerde bunu gibi araçlar yok mu ? " diye sordu ben şaşkınlıktan ağızım açık kaldı.
Buse kafasını sallayarak " yok bizim orda ne büyü ne de bu canavar diye bir şey var" Helen hanım bu duruma şaşırmıştı " nasıl olur sizin orayı daha çok merak ettim " dedi Helen hanımın bizi kuklaları taşıyarak dev kaplumbağa taşıdı adamla kızda bir anda kayboldu ardından havalanarark gökyüzünede uçmaya başladık ilk başta korkutucu gelse'de sorna dan alıştım bir süre sonra aşağıya indik karşımızda uzun bir sıra vardı biz sıraya girmeden yandaki kapıdan içeri girmeye çalıştık " durun bakalım önce kimlikleri göreyim" şövalye görünümlü bir kişi adamın üstünde eskilerin kullandığı şövalyezırhı vardı.
Helen hanım hiç umursamadan değişik Kart verdi adam karta bakıp kartı verirken eğilirerek" buyrun Leydi Helen hanım" dedi ardından bizim de geçmemize izin verdi bizde arkasından girdik önümüzde kocaman sokak vardı burda pek çok şeyler var sanki etrafımızdaki herşey 18 yüzyıl da kalmış gibi biz incelerken oda hiç bir şeyle bakmadan önden hızlıca ilerledi.
Annemi şimdiden çok özlemiştim iç çekerek bizde arkasından bir binaya girdik bizi gürültülü kalabalık karşıladı zor bela öne geçince karşımızda bir adam diz çökmüş vaziyette önündeki kıza yalvarıyordu herkes bunu normal bir şekilde izliyordu adam parlak sarı saçlı tahminen uzun boylu ve oldukça genç bir adamdı elinde bir demet hiç görmediğim renkte çiçekler vardı kızsa aynı şekilde uzun boylu anladığım kadarıyla lacivert saçlı ilginç bir renk ela gözlü bir bayandı " lütfen tekrar olmayacak afet beni" kız biraz yumuşamışken " söz bir daha seni unutmayacağım aslı " kız bu kelimeyi duyunca kızmaya başlıyacak iken " ne aslısı ceren oda değil Cara su şey buldum Sıla" ve ardından tokat sesi nasıl tokat sesi ise yankı yaptı kız da bir hışımla çıkıp gitti bizde deminki adama yanına gittik adamsa hiç olay yaşanmamış gibi Helen hanıma yanına gelip elini tutup" Leydim hoş geldiniz neden geldiğiniz öğrenebilir miyim " diye sordu hâlâ yanağında kıpkırmızı el izi ile duruyordu.
Helen hanım hiç etkilenmeyerk " ben Helen North Mert bey ile görüşücektim" dedi adam bunu duyunca çekinmeden " leydi kimliğinizi görebilir miyim " dedi Helen hanım kimliğini görserek " o zaman yanımdaki çocuklara kimlik çıkartın ve onu çağrın " dedi adam bize bakarak " tabiki efendim siz nasıl isterseniz " diyerek bizi bir odaya götürdü oda da hiç bir şey yoktu sadece orta da havada asılı küre vardı.
Adam küreyi göstererek " kürenin üstüne bir kaç damla kan vermeniz gerekiyor " dedi ikimizde gerilemiş tik adamın elinde ne zaman aldığını alamadığım küçük hançer vardı ilk önce Buse korkarak hançeri eline aldı elinin küçük kısmını kesti küreye damla tı küre önce mavi renge büründü sonra ilginç bir şekilde Helen hanımın kimliğinden aynısı oluştu o sırada sıra bana gelmişti.
Bende aynı işlemi uygulayıp kimlik elime aldığım üstünde bir şey yazmıyordu " ilk bir kaç saat bir şey yazmaz" açıklayarak aydınlatı ardından bizi Helen hanım yanına götürdü odaların yanında ilginç resimler vardı adam bir anda durunca bizde durmak zorunda kaldık adam sessizce kapıya kulaklığını yalayarak dinlenmeye başladı bir günde bu kadar şey yaşadık daha neler ile karşılaşacağız acaba iç çekerek beklemeye başladık.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |