
oy sınırı:10 yorum sınırı:12
Mehir'den~
Sabah içimdeki mükemmel huzur ile uyandım. Anlamadığım bir şekilde çok mutluydum. Yataktan kalkıp şarkı söyleyerek hazırlandım. Seke seke evden çıktığımda aynı şekilde devam ederken ismimin seslenilmesiyle arkamı döndüm. Safir gelmişti.
"Günaydın." Dedi sırıtarak. Yerimde bir kaç kez zıpladım ve karşılık verdim.
"Günaydın!" Safir neşeli halimden keyif almış gibi daha da çok güldü. Elleri cebindeydi. Yanyana yürümeye başladığımızda sohbet ederek okula ilerlemeye başladık. Okul göründüğünde homurdandığını duydum. Merakla ona bakmaya başladım.
"Ne oldu? " Meraklı gözlerimi gördüğünde yüzünden tatlı bir tebessüm oluştu.
"Hiç bir şey meraklı bıdık. " Burnumu sıktığında kaşlarımı çatıp ona baktım. Okulun girişine geldiğimizde yan gözlerle bana baktı.
"Bu şekilde baktığında daha tatlı oluyorsun. " Olduğum yerde kaldığımda kalbimde bir kıpırtı olmuştu. Bu iltifatı çok fazla duyardım ama o söyleyince neden böyle olmuştu ki? Kafamı zorlukla iki yana salladım ve koşarak ona yetiştim. Çatık kaşları ile etrafı süzüyordu.
"Ve ben o zaman sana bakan herkesi kıskanıyorum. " Yanına geldiğimi gördüğünde adımlarını yavaşlatmıştı. Yan yana yürüyorduk. Beni sınıfıma bırakırken kimse için kendimi üzmemem gerektiğini iyice tembihlemişti ve eğer dediğini yaparsam bana çikolatalı süt alacağını söylemişti. Çikolata için kafa bile atardım! Sırama oturduğumda Burak ve Buğra daha gelmemişti.
Bu aralar kendimi dinleyemediğimi düşünüyordum. Emir'i bırakmıştım, ama anonim ve Safir ne oluyordu? Ofladım ve kafamı sıraya koydum. Çok sıkıcıydı. İkizler yoktu. Safir de yoktu. Kafamı tekrar kaldırdığımda ders zili çalmıştı. Dersin hızlı geçmesini umarak beklemeye başladım.
İkizler dersin ortasında gelmişti ama beni takmamışlardı. Aramız bozuk değildi ki. En azından öyle düşünüyordum. Ders bittiğinde ikisininde omuzlarını dürttüm. Beni dinlemeden kalkıp gitmişlerdi. Surat asarak Safir'i aramak için bahçeye çıktım. Onu gördüğümde tam seslenecektim ki yanındaki kızı fark ettim. Siyah uzun saçları ve çekik gözleri ile çok güzel görünüyordu. Safir düz bakışlar atsa bile kız gülüyordu. Nedensizce canım acıdığında onlara arkamı döndüm. Bugün kırıcı geçecekti. Sınıfa girmek istemiyordum çünkü ikizler orada olabilirdi. Ama başka bir yere gitmek ile de uğraşamazdım. Kafamı sıraya yaslayıp gözlerimi kapadım.
Yazardan~
Sınıfa giren Emir uyuyan kızı gördüğünde durdu. Kalp ritmi arşa çıkarken sertçe yutkundu. Zaten tatlı olan Mehir, uyurken ayrı bir şey oluyordu. Emir hiç düşünmeden çantası ile Mehir'in yanına oturdu. Kafasını kollarına yaslayıp uyuyan kızı inceledi. Tombul yanakları kızarmıştı. Mehir bir şeye üzülmüş olmalı diye düşündü içinden. Mehir ağlayamadığında yanakları kızarırdı. Emir iç çekti. Keşke her şey böyle olmasaydı diye geçirdi. Keşke önümüzde yıkamayacağım engeller olmasaydı da seni sevdiğimi bilebilseydin demek istedi. Ama sustu. Zaten o hep susmak zorunda kalmıştı. Ama artık yeterdi. Ne olursa olsun Mehir' e iyi davranacaktı. Mehir yerinde kıpırdandığında, Emir'in içini heyecan kaplamıştı. Mehir yerinde dikleşip gözlerini ovalamaya başladığında Emir artık kalbinin varlığından şüphe ediyordu. Mehir sonunda yan tarafına döndüğünde Emir'i görmesi ile kaşlarını çattı. Emir telaş ile kendini açıklamaya başlamıştı.
"Sadece oturdum lütfen kovma beni, seninle kalmak istiyorum." Gözlerini yansıtan bu sözler Mehir'i düşündürdü. Emir'in ısrarına dayanamadı. Beraber bahçeye çıktılar ve bir banka oturdular. Başta ikiside çok gergindi ancak Emir'in konu açması ile sohbetleri akıp gitmişti.
Mehir'den~
Emir'in sözlerinin hemen ardından kahkaha attığımda o da bana katıldı. Eğlenceliydi, Emir ile vakit geçirmek.
"Selam canım, ben amcanım. " Yüksek sesli bir kahkaha daha attığımda Emir sırıtıyordu. Gözümden akan yaşı sildiğimde fark ettiğim şey ile anlamsızca kalbim hızlanmıştı. O an Emir'in şakalarından, beni ilk defa gülümsetmek için ağlatmadığından da önemli bir mesele vardı. Safir, tam karşımda kitlenmiş gibi bize bakıyordu. Olduğu yerde kalmıştı ve gözleri bize öyle bir bakıyordu ki. Benim ona baktığımı gördüğünde hızlı hızlı yürüyerek yanıma geldi ve bileğimi tutarak beni göğsüne yasladı. Bizi bu şekilde yürütmeye başladığında çocuk gibi huysuzlandı.
"Ne konuşuyorsun onunla, benimle konuşsana. " Kıkırdadığımda kafasını eğip bana baktı.
"Sen git kız arkadaşlarınla konuş. "
"Hayır, seninle konuşacağım. "
"Ama ben seninle konuşmak istemiyorum. " Kaşlarını çattı.
"O çocukla mı konuşmak istiyorsun?" Bileklerindeki damarlar bile belli olmaya başlamıştı.
"Belki de, seni ne ilgilendirir ki?" Öfkeyle bileğimi bırakmadan beni göğsünden ayırdı ve bizi yüz yüze getirdi.
"İlgilendirir tamam mı?! İlgilendirir! " Bana bağırması ile bende ona bağırmaya başladım.
"Neden, sen sadece arkadaşımsın?! " Öfkeyle onu ittiğimde gerilemedi bile. Göğsündeki ellerimi sıkıca kavradı.
"Değilim arkadaşın falan! Asla da olmayacağım. " Daha sakin bir halde gözlerime bakarken kalbim çarpıyordu.
"Arkadaşın değil, sevgilin olmak istiyorum. " Gözlerinin içine bakakalırken ikinci bir şok daha yaşadım.
"Çünkü, ışığımsın sen benim. " Yerimde sarsıldığımda bileğimi bırakmak zorunda kalmıştı. Bunca süredir üçü arasında kendim ile çelişirken o benden bunu nasıl saklardı? Kendimi suçlarken nasıl görmezden gelebilirdi? Gözlerim yavaştan dolarken sadece baktım. Böyle bir tepki beklemiyor olacak ki kalakaldı.
"Amacım kötü değildi sadece sana, "
"Neden yazdın bana? " Sesim öyle uzak, öyle soğuk çıkmıştı ki ben bile tanıyamadım. Gözlerinde oluşan kırıklığı görmezden geldim.
"Emir'i seviyordun. " Güçsüz çıkan sesi omuzlarını düşürmüştü.
"Hala seviyorum belki de, ne değişti? " Kafasını kaldırdığında burukça gülümsedi.
"Evet, hala seviyorsun hala vazgeçmedin ama yine de denemek istedim. Biraz olsun yakınında olmak istedim. İçimde dolup taşan bu sevgiyi arkadaşça bile olsa birazcık hisset istedim. Tek amacım buydu. Sen o sırada Emir'den uzaklaşmaya başlamıştın. Daha ilgiliydin. Ben unuttun sandım. " Gözleri dolmuştu. Ama yüzündeki o burukluk hala geçmemişti.
"Hala vazgeçmediğini, içinde ondan az da olsa bir parça kaldığını görebiliyorum. Ama sana kızmıyorum, kızmadım, kızmayacağım. " Elini kalbinin üzerine bastırdı.
"Sen hep burada olacaksın. " Gider diye bekledim ama gitmedi. Gözleri çaresiz bakıyordu. Titreyen sesi ile:
"Ben sana arkamı dönüp gidemem, gidemiyorum sen gidebilir misin? " diye sorduğunda kalbim ağrıdı. Dayanamadım ve gözümden yaşlar akarken ona arkamı döndüm. Ne olursa olsun beni düşünüyordu. Tıpkı babam gibi... Yağmur altına çıktığımda aklımdan geçen şarkı sözleri içimi yakıp geçmişti.
"Gitmesen olmaz mı? En azından bir gece." Safir'in bana haykırmak istediklerini anlatıyordu. Kalbim yanıyordu. Ama onunki paramparçaydı. Yağmur altında sırılsıklam olmuşken onunda aynı durumda olduğunu hissediyordum. Sanki kalplerimiz bir birine bağlanmış gibiydi. Ya da ruhlarımız. Bu sabahki mutluluğum aklıma dolduğunda daha çok ağladım. Ne kadarda mutlu uyanmıştım. Demek ki kısa süreli mutluluklar uzun süreli umutsuzlukları getirirmiş. Bir kez daha anladım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Öncelikle merhaba gökteki en parlak yıldızlarımmm bölüm gecikmesi yüzünden özür dilerimm. Malum okul falan yetişemedimm. Bide bölüm nasıl olmuş LDMSLELNDLS tamam kızmayın ya temel attık işte. Ehehe.
Bölüm hakkında düşünceleriniz⭐🌊
İnstagram:kitapkolik948
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |