
Şarkı koyamıyorum Madem dinleyin aşklarımm.
Yazardan~
Mehir dizlerinin üstünde sayıklarken Safir hızla koşarak yanına ulaşmıştı. Dizlerinin üstüne çöken kızı kollarının arasına almış sakinleştirmeye çalışırken Burak ve Buğra anneleri ile kavga ediyordu. Mehir en kıymetlileriydi ve kimse ona zarar veremezdi.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen ya?! "Safir, Mehir'i uyandırmak için çabalıyordu.
"Mehir'im, sakinleş güzelim." Bir şey değişmediğini fark ettiği an kızı kollarına aldı ve Buğra'ya minik bir hareket yaparak hızla kapıya yöneldi. Mehir'i dikkatlice arka koltuğa bıraktığı an kendini ön koltuğa atmış ve gaza basmıştı. Kendini suçluyordu, çünkü Mehir girmek istemiyordu Safir onu zorla sokmuştu.
Öfkeyle direksiyona vurduktan sonra en yakın hastaneye ulaşmıştı. Mehir'i kucağına aldıktan sonra sedyeye bıraktı. Sedye kayıp giderken Safir doktorun sorularını yanıtlamaya çalışıyordu.
"Nesi var? " Doktorun sorusuna hızlı bir yanıt verdi.
"Sanırım tetiklendi, bilmiyorum." Safir sedyeyi bırakmak zorunda kalmıştı. Kulakları uğulduyordu. Ciddi bir hasar yoktu değil mi? Mehir'e bir şey olma ihtimalini bırak, kelime olarak bile zarar dense çıldırıyordu. Mehir kıymetlisiydi. Safir'in bilmeden yaralarını sarandı. Bir gülüşüyle Safir'in kalbine güneş tutandı. Canozan doğru söylüyordu.
"Bir kadın geldi ve değiştirdi beni. " Kendi kendine mırıldandığında doktorun çıktığını gördü. Büyük adımları anında doktorun önünde bitmişti.
"Endişelenmenize gerek yok beyefendi. Sadece bedeni yorgun düşmüş ve bayılmış, serum verdik. Görebilirsiniz. " Başka bir şey dinlemeden odaya daldığında yatakta saçları yastığa dağılmış kızı görmek kalp ritmini arşa çıkarmıştı. Sedyenin yanındaki sandalyeye çökerek Mehir'in minik elini avuç içine hapsetti. Uyuyan kızı sarıp sarmalamak istiyordu. İç çekti ve güzeller güzeli manzarasını izlemeye daldı.
Mehir'den~
Sarsıldığımı hissederek gözlerimi araladım. Safir'in kucağındaydım ve yürüyordu. Kafamı kaldırdığımda uyandığımı fark edip bana döndü.
"Meleğim uyandın mı? " Kafamı aşağı yukarı salladığımda dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Arabaya ulaştığımızda beni dikkatlice ön koltuğa oturttu. Ben gözlerimi ovuştururken çoktan yerini almıştı ve arabayı çalıştırıyordu. Dönüp saniyeliğine bana baktıktan sonra arabayı sürmeye başlamıştı. Olanları hatırladığımda sessizce yüzümü buruşturdum. Kafamı cama yasladığımda dışarı izlemeye kovuldum. Bir trafik lambasında durduğumuzda park alanında duran dört erkek ve bir kız gözüme ilişti. Sarı saçlı kız aynı göz rengine sahip olduğu adama bakarken gülüyordu. Adamdan kaçmaya başladığında diğerleri hallerine gülüyordu. Adam en sonunda kızı belinden kavradığında ağzından bir isim döküldü.
"Berkay." Uzatarak söylemişti. Adamsa kızın kafasının üstüne öptüğünde ve kucağından indirmeden diğerlerinin yanına gitmeye başladığında araba tekrar hareketlendi ve onları geçtik. Özendiğim bir şeydi. Arkadaş gurubu vardı ve onlardan birisi yüksek ihtimalle sevgilisiydi. Benim ne arkadaştan ne de sevdiğimden yana yüzüm gülmüştü. Safir'i seviyordum. Bir zamanlar sevdiğim ise Emir idi. Safir'in arada bana baktığını anlıyordum ama ben bakmamıştım.
Aklıma gelen Burak ve Buğra ile nefeslendim. Acaba ne durumdalardı? O anneleri olacak kadın ne yapıyordu? Safir sonunda durduğunda onun evine geldiğimizi anlamam uzun sürmedi. Sessizliğimi koruyarak arabadan indim ve peşine takıldım. Apartman kapısını açarak girmemi beklediğinde, onu fazla bekletmeden içeri geçtim. İkizler aklımdan çıkmıyordu. Evet kızgındım ama seviyordum o iki şapşalı. Safir evinin kapısını açtıktan sonra beraber eve girdik. Tek kelime etmeden salonla birleşik mutfağının başına geçtiğinde koltuğa oturdum. Önlüğü üstüne geçirdikten sonra hızla makarna ve tavuk çıkardı. Beynimden vurulmuşa döndüğümde kendi kendimi sorgulamaya başladım. En sevdiğim yemeği mi biliyordu? Gözlerimde oluşan sevgiyi tasvir edemezdim ama gösterdiğimden de emindim. Safir kendini ortamdan soyutlamış yemeği yapıyordu. Koltuktan kalkıp yanına gittiğimde beni fark etti ve gülümsemeye başladı. Tek elimi omuzuna yasladıktan sonra gülümsemesini büyütecek sözleri söyledim.
"Hem güçlü, hem hamarat. Olur senden." Kocaman gülümserken makarnayı tencereye döktü. Kollarını birbirine bağladıktan sonra gözlerimin içine bakarak:
"Hem tatlı, hem neşeli. Olur senden." dediğinde kızaran yanaklarım ve hızlanan kalp atışlarımla bakışlarımı kaçırdım. Kısık sesli gülüşünü duyduğumda ona arkamı döndüm. Tam kaçacaktım ki bileğimi yakaladı.
"Nereye böyle minik fare?" Dirseğimi yavaşça karnına geçirdiğimde yine gülmesi sinirimi bozmuştu. Omuzlarımdan tutarak beni kendine döndürdü. Göz teması içerisindeyken derin bir nefes aldı.
"Evet, en sevdiğin yemeği bildiğim için şu an yapıyorum." Tamam, artık kesinlikle gözlerimden kalp fışkırıyordu. Kollarımı ona doladığımda hiç beklemeden o da bana sarıldı. Kalan vaktimiz onun yemek yapması benim ise konuşmam ile geçmişti. Sonunda yemekler hazır olduğunda midemi tutarak homurdandım.
"Çok acıktım." Masaya oturduğumuz an yemekleri paylaştırması ile yemeğe gömüldüm. Hızlı hızlı lokmamı çiğnerken yine kollarını bağlamış, oturduğu yerden beni izlediğini fark ettim. Gözlerimi kaçırmadan son lokmamı da yuttuğumda beğeni ile mırıldandım.
"Bayıldım, aşçı mı olsan?" Çenesini dirseğine bastırarak gözlerini kızdı.
"Ben yemek yaparken yanımda bıcır bıcır konuşman. Kesinlikle aşçı olmalıyım." Boğazımı temizledim.
"Bugünde çok açık sözlüyüz Beyefendi."
"Söz konusu sizseniz ben hep netim Hanımefendi." Daha fazla morarmak istemediğim için yemeğime gömüldüğümde yine sohbet ederek yemeklerimizi yedik. Masayı beraber toplarken telefonumun çalması ile elimdeki tabakları bıraktım. Anneme kısa bir mesaj çekmiştim zaten. Telefonumu elime aldığımda Buğra'nın beni arıyor olması şaşırmama neden oldu. Telefonu açıp kulağıma yasladım.
"Mehir, iyi misin?" Bir şey mi olmuştu?
"İyiyim Buğra, asıl siz nasılsınız?" Onlara bir şey olması demek benim canımın yanması demekti.
"Mehir, sana çok ihtiyacımız var." Boğazım düğümlenirken yanıma gelen Safir'e yardım istercesine bakındım. Telefonu çekip kulağına dayadığında tuttuğumun farkında bile olmadığım nefesimi güçlükle verdim.
"Mehir, sana çok ihtiyacımız var." İkizlerimin bana ihtiyacı vardı. Safir yanıma geldiğinde sıkıca sarıldı. Kötü olduğumu söylememe bile gerek yoktu.
"Buraya geliyorlar, seni yormak istemedim." Kalbim yine yerinden çıkarcasına atarken bugün kaçıncı olduğunu sayamamıştım. Baba beni izliyorsun değil mi? Bak nasıl insanlarla beraberim. Tanısan çok seversin. Keşke tanıyabilsen. Gözlerimin doluşunu gizlemek adına kapadığım göz kapaklarımın ardında gizlediğim o acı, hiç geçmeyecekti. Safir bizi sarılı şekilde koltuğa oturttuğunda günün yorgunluğu ile kapanan gözlerimi açamadım. Burak ve Buğra'yı merak etsem de kendimi uykuya teslim ettim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Aşklarımmm bölümün geldiii. Umarım beğenirsinizzzzz. Safir'in Mehir'e davranışlarına eridiniz dimiii?? Sşndşendlemdld. Hadi bakam bekleyin yeni bölümü.
Bölüm hakkında düşünceleriniz🌊⭐
İnstagram:kitapkolik948
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |