
Emir keskin~
(Mehir'i ilk görüş.)
Kapşonlumu kafama geçirmiştim. Ellerim cebimde insanlara sinirli bakışlar atarak kantine adımlarken insanların beni görüp kaçışması, ağrıyan kalbimi daha da ağrıttı. Korkulacak biri miydin ben? Gerçi kimsin ki?
Kantine ulaştığımda bir kahve aldım ve masalardan birine kuruldum. Kimdim ben? Bir isim ve soy isimden oluşan, hayatta bir işlevi olmayan biriyim. Ailem var, ancak yoktu. Zaten sadece kendi çıkarı için çocuğuna bakan aile, aile değildir. Zifir misali kahvemi dudaklarıma yasladığımda ailemle ettiğim kavganın asabiliği vardı üzerimde. Gerçi artık doğal geliyordu. Dışarıya iyi bir aile imajı çizerken, aslında çöp kadar kötü bir ailelerdi. Kaçmaya çalıştıkça sizi içine çeken bir kasırgaydı. Öfkem geçmek bilmezsen kahveyi dudaklarımdan ayırdım. Sinirimi bastırmak için etrafa bakınırken göz göze geldiğimiz kız sayesinde bedenimden bir titreme dalgası geçti. Koyu saçları upuzundu ve omuzlarından sarkıyordu. Büyük gözleri ile kırpıştırdığı kirpiklerinin uyumu, minik dudakları ile tamamlanmıştı. Gözlerimin içine bakarken derinleri görmek isteyişi o mesafeden bile seçiliyordu. Sertçe yutkundum. Bakışlarımı çekmek istedim ama sanki beynim yetkiyi üzerimden almıştı. Yüzümü incelerken öyle güzel gülmesi beklemediğim bir şeydi. Kulaklarım uğuldamaya başlarken tek odağım gülüşüydü. Tek bir gülüşü ile beni mest eden bu güzel kız kimdi? Silkelenmek istedim. İmkansız olan bu yola girmemesi için kalbimi söküp çıkarmak istedim ama bunlardan hiçbirini yapamadım. Sadece uzun uzun ismini bilmediğim o güzeli izledim. Kalbim uzun zaman sonra korku dışında hızlandığında içten içe ona bağlanacağımı biliyordum.
Yanlıştı, yapmamalıydım ama ilk kez kural dışına çıkmak istedim. Ne de olsa aşk kural sevmezdi.
(Anne öğrenişi)
Korktuğum başıma gelmişti. Annem Mehir'i sevdiğimi öğrenmişti. Basit bir şey gibi gelse de değildi. Onlar ebeveyn değildi. Kontrol makineleriydi. Sözlerinden çıkıldığında deliriyorlardı. Şimdi karşımda sağa sola gezen ve saçlarını çekiştiren annem bu sözlerimi doğruluyordu. Öfkeli gözleri bana döndüğünde oturduğum koltukta yayıldım.
"Sen! " Gürleyen sesi başladığımızın işaretiydi.
"Sen sözümden nasıl çıkarsın!" Umursamazca süzdüm onu.
"Seveceğim kişiye de mi sen karar vereceksin? "
"Evet! Seni uyardım yaparsan acımam dedim! " Sırıttım.
"Beni evlendirebileceğini mi sanıyorsun? " Öfkeli gözleri ile yüzünde tehlikeli bir gülüş oluştu.
"Bunu yapabileceğimi ikimizde biliyoruz. " Tehlikeli sesi beni korkutmadı. Omuz silktim.
"Evlenmek bana kalmış bir mesele. Reşitim unuttun mu? Benim kararım dışında bir şey yapamazsın. " Topuklularının çıkardığı o sese yüzümü buruşturdum.
"Eğer bu saçmalığa devam edersen evlenirsin! "
"Hayır." Dedim rahatça. Yayıldığım koltuktan kalktım. Salondan çıkacakken adımlarım bıçak misali kesildi.
"Eğer evlenmezsen o kızı bitiririm! " Hızla ona döndüğümde istediğine ulaştığı için gülümsedi. Adımlarım önünde bittiğinde işaret parmağımı yüzüne doğru salladım.
"Sakın! " Dedim adeta tıslarcasına.
"Onu karıştırma. " Alayla gülümsemesi sinirimi daha da bozuyordu.
"O zaman dediğimi yap. " Kırmızı rujlu dudaklarını büktü.
"O kıza kötü davran. Üz, canını yak. Öyle bir yak ki yeterli gelsin ve bende onun canını yakmayayım. " Sinirle ona arkamı dönüp evden çıktım. Başımı gökyüzüne çevirdiğimde yıllar sonra gözlerim kaybetme hissi ile doldu.
"Ne olur Allah'ım onu benden almalarına izin verme. " Titreyen dudaklarım bana yabancıydı.
"Yalvarırım, bıraksınlar bende kalsın. " Gözümden akan yaşlar ay ışığına yansıdı. Ama acım hiç geçmedi.
(Mehir'e açıldığında.)
Yine her şey tam istediğim gibi giderken mahvolmuştu. Zaten ne zaman mutlu olabilmiştim ki? Mehir'e onu sevdiğimi söylemiştim ama o kadın öğrenmişti. Sadece bir gün, rüya gibi bir günün ardından rüyadan uyanmıştım. Yine kırmızı ruju sürdüğü dudakları öfke ile hareket ediyordu. Duymuyordum. Artık tehtitleri can sıkıcı boyuta gelmişti. Asıl can sıkıcı olan ise tehtitlerinin boş olmamasıydı.
"O kıza tekrar kötü davranacaksın! " Kafamı bir robot misali aşağı yukarı salladım. Kontrolün onun elinde olmasından nefret ediyordum. Mehir'e kavuşamadan bırakmak ölümden beterdi. Yapmam gerekiyordu.
(Mehir'i Safir'e giderken gördüğünde)
Mehir, güzel Mehir. Benim olmamış ve asla olmayacak Mehir. Artık kalbi doluydu. Bu güzeldi çünkü o artık beni Mehir ile tehtit edemeyecekti. Kalbim acıyordu ama acır acır geçerdi. Artık mutlu olacaktı. Onu mutlu edecek biri ile birlikteydi. Sorun yoktu. Elimde duran fotoğrafa bakmaktan çekinerek ayı izlemeye koyuldum. Pencereme vuran ışık fotoğrafı aydınlatırken işim zordu. Mehir bir fotoğrafla bile gülüşünü içime işleyebiliyordu. İç çekerek baktım güzel yüzüne. Artık ağlamayacak yüzüne. O melekti. Herkesin sevdiği, temiz, kocaman kalpliydi. Ben ise her kesin korktuğu, baskı altında yaşayan, kirliydim. Sevdiği kızdan uzak durmak zorunda olan ahmaktım.
"Aniden sen geldin ve mahvettin beni. " Diye mırıldandım gülümseme ile.
"Ben böyle güzel bir hata görmemiştim hiç. " Hatam değildi. Hata olamayacak kadar mükemmeldi. Keşkemdi. Hep öyle kalacak ve rüyalarımı süsleyecek bir peri masalıydı; Mehir. Ay ışığı yüzüme vururken mırıldandım.
"Mehir'im. Asla benim olamayacak Mehir'im. " Derin bir nefes aldım ve başımı ederek iki yana salladım. Ellerimi destek aldığım pencere pervazından çektim ve bedenimi yatağa attım.
"Uyursun gece beni, sevmesem de sendin hayaller kurmayın. " Sensiz ben* şarkısı Mehir ve bendi. Gözlerimi yumdum. Ve onlu hayallere daldım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Merhabalarrrr. Emir'in ağzından bölüm sözüm vardıı buyurunnn. Üzüldünüz de mi LDNDLDNND. Burayı okuyan varsa diye söylüyorum bence Mehir ve Emir'i anlatan bir çok şarkı var ve onlardan biri de'Hiç iyi değilim'. Ayrıca ig den takip etmeyi unutmayın şık şık kitaplar hakkında spoi verıyorum ya da bölümle ilgili bişiler paylaşıyorumm.
Bölüm hakkında düşünceleriniz🌊⭐
İnstagram;kitapkolik948
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |