25. Bölüm

24. Bölüm

KitapKolik ★
kitapkolik948

 

Yıllar sonra~

 

"Safir!" Yatakta oturmuş üzerimdeki çiçekli elbise ile yayılabildiğim kadar yayılmıştım. Koşarak gelen Safir'in endişeli gözleri karnımı buldu. Bebeğimizi.

 

"Ne oldu güzelim, canın mı yandı?" Dudak büzerek kafamı iki yana salladığımda yanıma geldi ve yatağa çökerek saçlarımı okşadı.

 

"Ne olmuş benim karıma?" Dudaklarımı büzerek karnımı gösterdim.

 

"Karının canı hamburger çekti kocacım." Ona her böyle seslendiğimde gözleri gülümsemekten kısılıyordu. Saçlarıma bir öpücük kondurdu ve nefeslendi.

 

"Karısı ister de kocası yapmaz mı?" Memnuniyetle gülümseyerek ona sokuldum.

 

"Bu minik obur beni şişmanlattı." Bir anda dolan gözlerimle kafamı kaldırarak gözlerinin içine baktım.

 

"Ben kilolu muyum Safir?" Beni alıcı gözleri ile süzdükten sonra kafasını iki yana salladı.

 

"Hayır güzelim bence hamile birine göre çok zayıfsın." Sırıtarak karnımı okşamaya başladı.

 

"Eminim kızımız da senin kadar güzel olacak." Kıkırdadım.

 

"Evet, umarım o da bir gün kendi Safir'ini bulur." İçten dileklerimi bitirdiğim an Safir'in gözleri karardı ve bana döndü.

 

"Kızımı da karımı da ömrüm boyunca yanımdan ayırmayacağım." Keskin sesi ve uyarıcı bakışları çok hoşuma gidiyordu.

 

"Hem kıskanç hem korumacı olur senden." Hatırlamış gibi derince gülümsedi ve devam ettirdi.

 

"Hem tatlı hem hilebaz olur senden." Bana içi gidermiş gibi bakıyordu. Ona gittikçe daha da aşık oluyordum.

 

"Şimdi kocası gidip lezzetli bir hamburger yaparken bu minik tırtıl ve annesi burada uslu uslu beni bekleyecek anlaşıldı mı?" Sözlerini bitirip karnıma doğru eğildi ve okşayarak kızımıza fısıldadı.

 

"Sende anneyi çok yorma olur mu kızım? Anne hala kocasından çekinmeye devam ediyor." Son sözlerinde yaptığı göndermeyi anlamamak imkansızdı. Evet yorulduğumu kabul edip köşeye çekilmiyordum çünkü tüm yükü ona bırakamazdım. Geçen sene Safir'in babası Akif, -teknik olarak benim de babam- Safir'i arayarak tüm hisselerini ve yönetme işlerini ona devretmişti. Hem şirketle hem de evle ilgilenmenin onu yorduğunu görebiliyordum. Bu yüzden bulabildiğim her boş vakitte-genelde o evde yokken- ev işlerini ve yemekleri yapıyordum. Sonunda haşatım çıkıyordu ancak o da daha az yoruluyordu. Tabii Safir bu durumdan hoşlanmıyordu. Uyarıcı bakışlar attıktan sonra önce kızımızı sonra beni öptü ve mutfağa gitti. Elime telefonumu alarak ikizlerden gelen mesajlara baktım. Ufak bir seyahate çıkmışlardı. Babaları işten dolayı gitmesi gerek yere yaşlılıktan gidemeyince mecbur giden ikizler olmuştu. Gitmeyi hiç istememişlerdi. Onların dilinde küçük kız kardeşlerinin hamilelik sürecini görmek çok önemliydi. Bu yüzden her gün arıyor ya da mesaj atıyorlardı. İşlerinin bitmesine bir aydan az süre kalmıştı ve bu beni çok mutlu ediyordu. Sohbetten çıkarken gözüme nasıl olduysa annemin numarası çarptı. En son attığı mesajda hamileliğimi kutlamıştı. O hayatımdan tamamıyla çıkmıştı. İlk zamanlar bir kaç arama ve mesajla varlığını unutmama engel oldu. Sonra hayatımdan tamamen çıktı. Belki babam yaşasa bunlar hiç yaşanmazdı. O zaman çok güzel bir aile olurduk.

 

---

 

"Kızım," Karşımda kanlı canlı duran bu adam benim babamdı. Heyecanla öne doğru atıldım.

 

"Baba! Babacım!" Yüzünde hep sevdiğim gibi sıcak ve şefkatli bir gülümseme belirdi. Kollarını açtı bana. Koşarak kollarımı ona sardığımda gerçekten o sıcaklığı hissetmek gözlerimden akan yaşları arttırdı.

 

"Babacım," Dedim ona daha çok sokulurken. Kokusu bile aynıydı. Yıllarca aramıştım, dükkan dükkan gezmiştim kokusunu da kaybetmemek için. Şimdi burnuma dolan koku çarpılmışım gibi hissettirdi. Ben babamın kokusu unutmuştum. Safir de babam gibi kokuyordu.

 

"Babam," Dedim bir kez daha. Benden ayrılarak şişmiş karnıma baktı. Sessizce izledi ardından karnımı sevmeye başladı. Ben ağlarken o bebeğimi sevdi.

 

"Çok güzel bir anne olacaksın kızım." Kafasını karnımdan kaldırarak gururla baktı bana. Babamın o gururlu gözlerini görmeyeli o kadar zaman oluyordu ki. Yanıma yaklaşıp saçlarımı okşadı.

 

"Canım kızım, gözüm hiç arkada kalmadı. Safir sana da torunuma da çok iyi bakacak. Seni çok sevdiğimi hiç unutma olur mu?" Benden uzaklaşmaya başladığında onu tekrar kaybetme korkusuyla çığlık attım.

 

"Baba, gitme baba!" Yerinde durmasına rağmen uzaklaşıyordu sanki. Koşsamda yetişemiyordum. Uzaklaşırken bile o güzel gülümsemesi yüzündeydi.

 

Sıçrayarak uyandığımda Safir endişe ile beni kollarını arasına aldı. Babamın kokusunu almak beni daha da kötü yaptı ve ağlamam şiddetlendi. Safir ben sakinleşene kadar saçlarımı okşadı. Kendime geldiğimde derin bir nefes aldım.

 

"Safir," Dedim buruk sesimle.

 

"Efendim güzelim." Burnumu çekerek gözlerinin içine baktım.

 

"Babam beni ve kızımızı sana emanet etti." Donakaldı. Gözlerinden bir şeyler aktı geçti ancak anlayamadım. Sonrasında yüzünde gururlu bir ifade oluştu.

 

"Emaneti emanetimdir." Kollarını sıkıca bana sardığında yeniden doğru kişiyle evlendiğimi anlamış oldum.

 

 

Bir kaç ay sonra~

 

Şu an dışarıda yürüyüş yapıyorduk. Safir ise kafamı dağıtmaya çalışıyordu. Evdeyken bir anda ikizleri özlediğim için ağlama krizine girmiştim. Safir hemen onları aradığında üçü birden beni sakinleştirmeye çalışmıştı. İkizlere kırgın hissediyordum. Gelmiyorlardı, bir türlü gelmiyorlardı ve ben buna çok sinir oluyordum.

 

Karnım artık kocaman olmuştu. Doğuma bir kaç haftamız kalmıştı. Safir ikimizi bir banka oturttuğunda etrafı izlemeye başladım. Gözüme ustaların hala çalıştığı bir inşaat ilişti. Gördüğüm tuğlalar iştahımı kabartırken hırsla Safir'e döndüm.

 

"Safir," İlgiyle ellerimi okşadı.

 

"Efendim güzelim?" İnşaatı işaret ettim.

 

"Tuğla yemek istiyorum." Yüzüme boş boş baktıktan sonra bir oraya bir bana baktı.

 

"Ne yemek istiyorsun anlayamadım sanırım." Dudaklarımı büzdüm.

 

"Tuğla!" Gözlerimin içine bakmaya devam ettiğinde bir anda ayağa kalktı ve beni de kucağına aldı.

 

"Safir! Beni artık kucağına almamalısın ağırım ben." Ters bir bakış attıktan sonra önüne döndü.

 

"Bu kasları boşa yapmadık güzelim." Eridim resmen. Kocam diye demiyorum baya klas bir adamdır. Kendi düşüncelerime kıkırdadıktan sonra kendimi kollarına bıraktım. Hamilelik yüzünden her an uyuyordum. Uyku da koalalar bir ben ikiydim. Yine kendimden geçtim ve uykuya daldım.

 

 

---

 

Dürtülmemle gözlerimi araladığımda karşımda Safir, elindeki tabakta bir tuğla vardı. Gözlerimi ovuştururken bir anda dehşete düştüm. Safir'in elinde tuğla vardı! Heyecanla gözlerimi ona çevirdim. Dikkatle incelediğimde aynı tuğlaya benzeyen bir pasta yapmıştı. Gözlerim anında dolduğunda Safir kaşlarını çattı.

 

"Safir..."

 

"Ne oldu, beğenmedin mi?" Kafamı iki yana salladım ve gözlerinin içine baktım.

 

"Çok güzel bu, bu..." Gözlerimden yaşlar ardı ardına akarken sevgiyle baktım ona. Alt taraf bir istek diyebilirdi, uyuduğum için unuttuğumu düşünebilirdi ama o bütün bu ihtimalleri umursamadan sırf istedim diye bana tuğlaya benzeyen-hatta aynısı olan- bir pasta yapmıştı.

 

"Seni çok seviyorum Safir." Tabağı kenara bırakarak beni kollarının arasına aldı.

 

"Bende seni çok seviyorum Mehir'im." O gün benim için kusursuzdu. Ha, bu arada pasta da çok lezzetliydi.

 

 

 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Yarın fınal bölümüyle görüşmek üzere bebeklerim🥺🫂💝

 

İnstagram-tiktok:kitapkolik948

Bölüm : 30.06.2025 19:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...