3. Bölüm
Emine Göksu / Asena Deniz/Gerçek Ailem / 2.BÖLÜM

2.BÖLÜM

Emine Göksu
kitaplar_hayattiir

Oy;4

İyi okumalaaar🦋

Sabah 6.27'de uyandım kalktım elimi yüzümü yıkadım ve sabah koşusu için üstümü giyindim siyah eşofman altı ve siyah bi Crop giymiştim Mayıs ayında ve de İzmir'de olduğumuz için hava iyiydi saçımı tepeden bir topuz yaptım ve spor ayakkabılarımı da giydim balkona çıktım bir sigara içip koşuya öyle çıkacaktım

 

 

 

 

 

 

 

 

 

♣︎

 

Koşunun 52. Dakikasındaydım ve 8 dakikam kalmıştı sahil boyu koşuyordum ve gerçekten iyi gelmişti bi ara spor salonu da bulmam lazımdı 1 saati doldurunca sahil kenarındaki banklardan birine oturdum cebimden paketimi çıkartıp bir sigara yaktım ilk nefesimi çektim bir yandan sahili izliyordum yanımda hareketlilik hissettim kafamı çevirdiğimde benim yaşlarımda bir çocuk olduğunu gördüm o bana bakarken bende onu inceliyorum kahverengi saçlı açık kahve gözlü biriydi

 

"Merhaba"dedi cevap vermeden önüme döndüm "Merhaba dedim"dedi "Sana da Merhaba"dedim ters bir şekilde tam düşünmeye başlayacağım zaman gelmişti bu da sigaramdan bir nefes daha çektim

 

"Tanışalım mı?"dedi

 

"Neden?"dedim

 

"Bilmem insanlar tanışıp arkadaş olabilirler sonuçta ben Arda"dedi ve elini uzattı

 

Bir süre suratına baktım ve eli havada kalmasın diye bende elimi uzattım

 

"Ben de Lidya"

 

"Tanıştığıma memnun oldum ben şimdi gidiyorum tekrar görüşmek üzere" dedi ve el salladı

 

Ben de gülümsedim ve gitti. Aradan bir 15 dakika geçti 2.dal sigaramı da yakacağım sırada telefonum çaldı yabancı bir numara arıyordu telefonu açtım ve kulağıma yasladım

 

"Efendim"

 

"Alo Lidya benim Barış" arkadan çok fazla ses geliyordu

 

"Efendim Barış" dedim

 

"Ee nerdesin"dedi

 

"Sabah koşusuna çıktım bir sorun mu var "dedim

 

"Aslında sorun var ama yok gibi birşey eve ne zaman geleceksin"

 

"Gelirim bir yarım saate artık ne olduğunu söyleyecek misin"

 

"Ee annem geldi ve biz ona babamların seni bulduklarını ve İstanbul'a gittiklerini söylememiştik çünkü seni bulduklarını düşündüklerinde daha Dna testi yapılmamıştı Ve annem de ailesinin yanında Mardin'e gitmişti şimdi geldi Annem ve evi birbirine katıyor kızım nerede diye biraz erken Gelebilirmisin?"

 

Sesli bir of bıraktım dışarıya

 

"Geliyorum" dedim ve telefonu kapattım banttan kalktım eve doğru yürümeye başladım.

 

 

 

 

 

 

 

♣︎

 

Evin kapısındaydım ve Kapıya vursammı yoksa arkamı dönüp kaçsam mı diye düşünüyordum

 

Elimi kaldırdım ve kapıya vurdum kapı 2-3 saniye sonra sarı saçlı yeşil gözlü bir kadın tarafından açıldı sanırım Barış'ın 'annem'dediği kadın buydu kadının bana bakınca gözleri doldu geçmem için kenara çekilince ben de içeriye girdim kadına baktığımda o da bana bakıyordu

 

"Hoş geldin kızım ben Melek" dedi biraz durduktan sonra devam etti "Bir kere sarılalım mı"dedi normalde olsa asla kabul etmezdim ama kadına hayır desem yıkılacakmış gibi duruyordu ve mecburen kafa salladım ve o da bana sarıldı bir süre sarıldıktan sonra geri çekildi

 

"Hadi Salona geçelim birazdan da kahvaltı hazır olur"dedi

 

"Ben aslında odaya çıksam daha iyi olur koşudan geliyorum"dedim

 

"Tamam kızım"dedi ve salona doğru yöneldi bende merdivenleri çıkmaya başladım odaya girdiğimde kendimi direkt banyoya attım duşumu aldım çıktım saçlarımı taradım kuruttum üstümü giyindim üstümde beyaz kare yaka crop'a benzeyen bir bluz ve mavi pantolonum vardı spor ayakkabılarımı da giyip biraz nefes almak için balkona çıktım balkondaki koltuğa oturdum ve bir dal sigara yaktım ilk nefesimi çekerken yan balkona da biri çıktı kafamı çevirdim ki çevirmez olaydım Suratsız Araf ile Buz Savaşın ta kendileriyle göz göze geldim Allahım iki dakika dedim şuraya oturayım diye şimdiyi mı buldu bunlar balkona çıkacak ya neyse önüne dön Lidya.

 

"Sabah sabah neyin efkarı bu "dedi Araf bana doğru

 

"Ney neyin efkarı"dedim

 

"Elindekini diyorum sabahın köründeyiz ya hani"dedi ben ne dicem şimdi buna ya

 

"Senin benimle uğraşmaktan başka işin yok mu"

 

"Var dolu"

 

"E o zaman"dedim ve küllükte sigaramı söndürüp içeriye geçtim biraz da yatakta reels izleyecektim ki kapı tıklatılmasaydı

 

"Gir"diye seslendim kapıya doğru kapı açılınca Barış göründü

 

"Kahvaltı hazır hadi aşağıya inelim"

 

"Yok sen in ben gelmeyeceğim" onların evinde yaşıyorum diye her istediklerini yapıp onlarla aynı sofraya oturmayacaktım

 

"Babam altını çizerek söyledi kesinlikle gelmek zorundaymışsın ve eğer gelmekte zorluk çıkartırsan sırtıma almaktan çekinmeyeceğimi de belirtmek isterim"dedi

 

"Aç değilim ve kahvaltı yapmak istemiyorum"dedim üstüme gelmeye başlayınca kalkmaya çalıştım ama çok geçti beni un çuvalı gibi sırtına atmıştı bile

 

"Bu ne kız yemek yemiyor musun sen hiç"dedi ve kapıya doğru gitmeye başladık koridora çıktığımızda yan odadan Araf ve Savaş'ın çıktığını gördüm

 

"Araf söyle şu kardeşine bıraksın beni"diye bağırdım ama fayda etmedi e günah benden gitti o zaman arkadan bacağını sıktırınca refleks olarak öne doğru eğildi o öne eğilince benim bacağım da eğildi ve bende o an oluşan boşlukta karnına dizimle tekme attım karnına tekme atmamla ikimizde yere yapıştık üstüne düşmüştüm hemen kendimi yan tarafa atıp yerden kalktım ve koşarak odaya gitmeye başladım kafamı arkaya çevirip Barış'a bakmaya kalmadan Savaş'ın sırtında buldum kendimi

 

"Hareket ettiğin anda balkondan aşağıya sallandırırım seni"dedi yapma olasılığı olduğu için susmaya karar verdim masada koyardım bende yumruğumu. Asansöre doğru gitti ve asansörün düğmesine bastı asansör gelince içine bindi ve beni de içine bıraktı ama kolumu bırakmamıştı öküz Araf ve Barış da geldi kapı kapandıktan sonra kolumu bıraktı kapıyı kıramayacağımı biliyor olsa gerek zemin kata geldiğimizde kapı açıldı yine kolumdan tuttu ve Yemek odası olduğunu düşündüğüm yere ilerletti kapıdan girdiğimizde herkes sofradaydı en başta Çağatay bey vardı sağında Melek hanım ve Çağatay bey'in soluna da şimdi Araf kurulmuştu Melek hanımın yanına Yalın oturmuştu Yalının yanına Barış oturmuştu ve barışın yanında da Arel vardı Savaş beni Araf'ın yanına oturtturdu solumda Ayaz ve onun solunda da Savaş oturuyordu Çağatay bey

 

"Afiyet olsun"dedi ve herkes yemeğe başladı ben dışında yemeyeceğim dediysem yemeyecektim arka cebimden telefonumu çıkarttım ve kısık sesle reels izlemeye başladım Çağatay bey

 

"Niye kahvaltını etmiyorsun Deniz"dedi

 

"Benim adım Deniz değil"dedim

 

"Senin adın Deniz"dedi

 

"Benim adım Deniz değil Çağatay bey "derken telefonumu kapatıp cebime atmıştım

 

"Senin adın Deniz kızım"

 

"Hayır değil"deyip ayağa kalkıyordum ki Araf kolumdan tutup geri yerime oturtturdu.

 

"Öncelikle kahvaltını yap Deniz sonra kalkabilirsin" dedi.

 

"Benim adım Deniz değil dedim"diye bağırdım çok bile dayanmıştım ama bir sorun vardı ki ilaçlarımı almam lazımdı o yüzden var gücümle Araf'ı ittirip elimi kurtardım ve koşarak yemek odasından çıktım merdivenleri hızlı hızlı tırmanarak odaya geldim ve kapıyı kapatıp kilitledim hemen valizlerimin üstünde duran çantama uzandım titreyen ellerimle ilaçları çıkardım kutudan ve komodinin üzerindenki sürahiden bardağa su doldurup ilaçları içtim 3.derece sinir hastasıydım mecbur kalmadıkça ilaçları kullanmıyordum ama herhangi bir kriz anı bana sağlam koyardı bardağı geri yerine bırakıp balkona çıktım bir dal sigara yakıp aşağıya bakındım atlayabileceğim bir yer var mı diye sol tarafta kalan bir çıkıntı vardı orası bana yardımcı olabilirdi yetimhanede az kaçmamıştım hem orası 3.kattan daha yüksekti yapabilirdim bence

 

 

 

 

 

 

 

 

 

♣︎

 

Saat 18.03'dü ve bir Cafe de oturuyordum saat 10.30 da evden kaçmıştım ve saat 12.00'dan beri arayıp duruyorlardı bende en sonunda telefonu kapatmıştım sabahtan beri Cafe'de zıkkımlanıyordum ve artık hesabı ödeyip biraz sahile inecektim oturduğum masadan kalktım ve telefonumun arkasından Akın'ın benim için çıkarttırdığı içinde kendi paramın olduğu kartımı çıkarttım kasaya gittim hesabı ödeyip çıktım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

♣︎

 

Saat 21.07 olmuştu bile sahilin önündeki banklardan birine oturmuştum ve şu anda da telefonumu açıyordum telefonumu açar açmaz 4 farklı yabancı numaradan 42 kere arandığımı gördüm ayrıca Akın Sedef ve Can'da aramıştı diğerlerinin aramasını yok sayarak bizimkilerle görüntülü grup aramasına bastım anında açtılar etrafta ışıkları ve ses vardı dışarıdaydılar galiba

 

"Ne yapıyorsunuz la"dedim

 

"İyi kardeş sen napıyorsun"dedi Akın

 

"Valla ben de iyi sahilde oturuyorum siz neredesiniz"dedim

 

"Biz hani şu Selin vardı ya Aktaş holdingin kızı onun doğum günü partisi varmış ona geldik de çok sıkıcı ya" dedi Uraz katıldığını belirten bir ifade ile kafa salladı Can

 

"He o Selin e dışarıdaysanız tutmayayım sizi eve geçince konuşuruz bu arada iyi ki doğdunlarımı iletirsiniz"dedim

 

"Tamam kardeşim iletiriz görüşürüüz"dedi ve el salladı Sedef diğerleri de görüşürüz dedi ve arama kapandı.

 

Arama kapanır kapanmaz telefonum tekrar çalmaya başladı yine yabancı bir numara arıyordu biyolojiklerden biri olduğunu biliyordum ama hangisiydi acaba kapattım bi 10 saniye sonra başka bir yabancı numara aradı en sonunda dayanamayıp açtım

 

"Ne var"karşı taraftan Ayaz'ın sesi geldi

 

"Neredesin sen kaç saattir seni arıyoruz açmıyorsun telefonları"

 

"Ne yapacaksın nerede olduğumu gelmiyorum canım ne zaman isterse o zaman gelirim"

 

"Zaten nerede olduğunu bulduk bile güzel kardeşim ama ben yine insanlık yapıyorum ki sen gel diyorum hiç zorlamadan."

 

"Gelmiyorum zorluyorum lan gelde al şimdi"deyip suratına kapattım

 

 

 

 

 

 

 

 

♣︎

 

Saat 23.01di ve şu anda evin kapısındaydım Yeterince dışarıda kalmıştım ve artık gelme zamanım gelmişti elimi kaldırdım ve kapıya vurdum kapı açılır açılmaz Araf beni kolumdan tuttu ve Salona doğru çekiştirdi

 

"Elini kolumdan çek"

 

"Çekmiyorum yürü"Salonun kapısından içeriye girdiğimizde kolumu elinden çektim bütün aile oturmuş beni bekliyordu Araf pisliği sinirli bir sesle konuşmaya başladı

 

"Neredesin sen bu saate kadar kaç saattir arıyoruz açmıyorsun"

 

"Nerede ne yaptığım seni ilgilendirmez istediğim zaman istediğim yerde olurum"

 

"Nerede ne yaptığın beni ilgilendirir"

 

"Öyle mi kimim olarak ilgilendirir?" Benim de sesim yükselmişti

 

"Abin olarak lan abin olarak"

 

"Öyle mi o zaman sana gerçeği söyleyeyim sen benim abim falan değilsin hiç olmadın ve hiç olmayacaksın ki sadece sen değil hiç biriniz benim ailem değilsiniz"en sonunda Çağatay bey araya girdi

 

"YETER artık kavga etmenizi istemiyorum abin bu konuda haklı Deniz bu saate kadar nerede olduğunu ve neden hiçbir haber alamadığımızı bilmemiz gerekiyor"

 

"Birincisi Çağatay bey dediğim gibi nerede ne yaptığım sizi ilgilendirmez siz benim hiç birşey değilsiniz ikincisi o benim abim falan değil üçüncüsünü ise yine ve son kez söylüyorum benim adım Deniz değil."

"Tamam Lidya bize haber vermeden geç bir saatte geldiğin için 3 gün boyunca bahçeden dışarıya adım ataman yasak" dedi Çağatay bey

"Şaka mı yapıyorsunuz?"dedim geliyorlardı bana

"Hayır Lidya şaka yapmıyorum" Araf'a döndü "bahçedeki bütün adamlara söyle Lidya'nın balkonunun altına fazla adam koysunlar bir de bahçedeki korumaları arttırsınlar 3 günlük ev hapsi var"

"Ya sikerim sizin cezanızı da şeyinizi de siktirin gidin kendiniz oturun evinizde"dedim salondan çıkıp merdivenlerı çıkmaya başladım odaya girdiğimde kapıyı kapatıp kendimi balkona attım balkondaki koltuğa oturup masanın üstündeki paketten sigara yaktım ve onu içmeye başladım bir yandan da reels izliyordum Bir nefes daha aldım sigaramdan ve bir nefes daha sigaram bitince küllükte söndürdüm ve ayağa kalkıp odanın içine geçtim giyinme odasını yerleştirmemiştim daha valizden siyah pijamalarımı çıkarttım ve onları giydim uyku ilaçlarımı içip kulaklıklarım da kulağıma taktım ve şarkı eşliğinde uyumaya çalıştım.

 

 

Evett 2. Bölümümüzün sonundayız arkadaşlar lütfen oy vermeyi unutmayalım umarım beğenmişsinizdir

İyi günleeer🐞

 

 

Bölüm : 06.01.2025 15:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...