
Oy;25
Yorum;5
İyi okumalaar💙
~Geçmiş
Elindeki elbiseler ile merdivenden iniyordu küçük Asena abileri salonda oturuyordu ve hangi elbiseyi giyeceğini seçmesi için abilerinin yardımına ihtiyacı vardı merdivenlerin sonuna yaklaştığında salonun görüş açısına girmişti sonunda kardeşinin merdivenden inerken zorlandığını gören abisi Savaş hemen yerinden kalkıp kardeşinin yanına gitti ve düşürdüğü elbiseler ile birlikte kardeşini kucağına aldı
"Abicim niye bize seslenmiyorsun" Sessiz kaldı küçük Asena abisi kucağında Asena ile salona girdiğinde abisi ile birlikte koltuğa oturdular Asena abisinin kucağından kalktı ve elinden elbiseleri aldı bütün elbiseleri orta sehpanın üzerine dizdi bunu yaparken abileri de onu izliyordu elbiseleri dizdikten sonra mor elbiseyi ve Pembe elbiseyi Arslan abisine doğru kaldırdı
"Abi şimdi ben şimdi sana sırayla elbise göstereceğim sen de seçeceksin tamam mı"
"Tamam abicim göster"
"E biz neyiz burada"dedi küçük Barış Asena abisine omuz silkti ve işine devam etti
"Hangisi sence"
"Bence mor olan"
"Tamaam" pembe elbiseyi Savaş abisine fırlattı ve mor elbiseyi geri yerine koydu bu sefer mavi ve Sarı elbiseyi kaldırdı
"Bencee mavi olan"
"Tamaam"Sarı elbiseyi de Ayaz abisine fırlattı
"Ee geriye mavi ve mor elbise kaldı hangisi sence"
"Bence mavi elbise çok güzel"dedi Barış.Asena Arslan abisinden göz temasını kesmedi
"Bence de mavi elbise çok güzel abicim" dedi
"Tamam o zaman onu giyerim"
"Giy güzel kardeşim giy de bu kadar elbise seçtirmeler anneme saç modeli yaptırmaları falan ne oluyoruz neden bu kadar hazırlanıyorsun"diye korumacı abi tavrına büründü hemen Yalın
"E abi Arda'nın doğum günü partisi var ya" abilerinden topluca bir ses yükseldi
"Arda mı?"
~
Gözlerimi açtığımda saat 6 buçuğa geliyordu yataktan kalktım ve banyoya geçtim elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstüme beyaz bir askılı crop altıma da mavi baggy pantolonlarımdan birini giydikten sonra balkona çıktım bir sigara içip sürahideki su bittiği için aşağıya su içmeye inecektim yada önce aşağıya inip su mu içseydim evet ya önce su içeyim geri odaya girdim ve komodinin üzerindeki sürahiyi alıp aşağıya inmeye başladım mutfağa keldiğimde evin içinden çıt çıkmıyordu demiştim ki
"Oha bu kadar dövmeyi nerede yaptırdın"Hasssiktir hemen arkamı döndüm ve sesin kimden geldiğine baktım Barış'dan geliyordu
"Şş Sessiz ol bak kimse duymasın" dedim
"Ne oluyor lan ne dövmesi"diyen Barış mutfağa girmeden önce
"Oha"
"Bana bakın ikinizde sesinizi kesin yoksa elimde kalacaksınız"
~
"E tamam da diğerlerinin haberi neden olmayacak ben onu anlamadım" dedi Barış
"Ya oğlum bilmeyecekler diyorsam bilmeyecekler işte" bilmeseler daha iyi olurdu çünkü gerek yoktu bir de onlara hesap vermek istemiyordum kimse de benden hesap soramazdı zaten ama bilmemeleri daha iyiydi
"Ben söylerim banane" dedi Barış. odaya çıktığımızdan beri gözünü dövmeli kollarımdan ayırmayan savaşa döndüm yönümü
"Sen ne düşünüyorsun"
"Gizlenmemesi gerektiğini"
"O anlamda söylemedim söylemeyeceksin bir şey değil mi"
"Düşünmem lazım"
"Of tamam uzatmadan söyle ne istiyorsun"
"Şu anlık hiçbir şey aynı zamanda şüphe etmen gereken kişi ben değilim"dedi kafasıyla Barış'ı göstererek
"Bana bak söylemeyeceksin hiç kimseye bir şey"dedim Barış'a
"Ya banane söyleyeceğim işte"
"Ulan Barış sen ne istiyorsun"
"Bana abi de"
"Siktir lan oradan"
"O zaman söylerim bende"
"Siktir git söyle pezevenk herif gelme bir daha da bu odaya"
"Söylerim bak"
"Söyle"
"Tamam"
"Tamam kalk git lan odadan"dedim sonunda ve o da kalkıp odadan çıktı oturduğum yataktan kalktım ve komodinin üzerinden sigaramı ve çakmağımı aldım balkon kapısının açıp geri yatağa oturdum ve paketten sigara çıkartıp ucunu yaktım Savaş da paketten bir sigara aldı ve çakmağım ile onunkini de yaktım
"Neden bilmelerini istemiyorsun"
"Hesap vermek istemiyorum"
"Tek nedeninin bu olmadığını ikimiz de biliyoruz bence"kalktı ve sehpanın üzerindeki kültürü alıp getirdi yatağa geri oturdu
"Neymiş o neden"
"Bilmelerini istemiyorsun çünkü kendine yediremiyorsun bu yaşına kadar başına buyruk takılıp da birden bire hayatına girip senden açıklama istememizi kaldıramıyorsun ve bu da hareketlerine yansıyor" doğruydu dedikleri bildiğimi bildiğim için tekrar söyleme gereği duymadım sessizlikle birlikte sigaralarımızı içtik
"Barış söyler mi harbi"
"Söyler"
"Kapatmama gerek yok yani" dilini damağına vurarak bir onaylayan bir ses çıkardı sigarasını bir nefes daha çekti ve küllüğe bastırıp söndürdü yataktan kalktı
"Ben aşağıya iniyorum gelirsin"
"Tamam"odadan çıktı bende sigaramı söndürdüm ve elime telefonumu aldım telefonu elime alır almaz çalmaya başladı Sedef arıyordu açıp kulağıma yasladım
"Dinliyorum"
"Napıyorsun kuşuuum"
"İyi"
"Ee bizde ne yapalım işte uçaktan indik kahvaltıyı nerede yapsak diye düşünüyorduk"
"Ne şaka"
"Yok değil"
"Neredesiniz şimdi"
"Ee aşkım valizleri eve bırakmaya geçiyoruz sonra da dışarıya kahvaltı yapmaya çıkacağız hadi hazırlan sende geliyorsun"
"Tamam konum atarsın"tam kapatıyordum ki
"Dur kapatma Lidya bir şey isteyeceğim"
"Hayır Sedef"
"Of hadi ama bee ben senin için o kadar yol gelmişim beni mi kıracaksın"
"Evet"
"Ya Lidya ne olur valla ne istersen yaparım ya"
"Ne istersem mi"
"Evet"
"Tamam lan ama ne istersem yapacaksın"
"Tamam hayatım kapattıııım" dedi ve telefon kapandı yataktan kalktım ve aşağı inmek için Kapıyı açtım merdivenlere yöneldim ve inmeye başladım aşağı indikçe sesler artmaya başladı zemin kata geldiğimde hepsinin salonda oturduğunu gördüm bende salona geçtim ilk gören Arel oldu
"Lan"
O bana bakarak öyle söyleyince hepsinin gözleri bana döndü ve gözleri şaşkınlıkla açıldı
"Of ne bakıyorsunuz ya"
"Sence neye bakıyorlar gerizekalı"dedi Barış
"Kapat çeneni sikerim belanıı"diye dilimle dişim arasında seslendim Barış'a
"Nasıl açıklamayı düşünüyorsun kızım" dedi Çağatay bey
"Bir şey açıklamayı düşünmüyorum açıkçası Çağatay bey vardı ama sadece siz görmüyordunuz bu kadar"
"Biz niye görmüyorduk peki Deniz"Deniz demesiyle çenemi sıkmaya başlamıştım bile
"Canım göstermek istemiyordu Çağatay Bey"
"Reşit değilsin nasıl yaptırdın" diye atladı yine hukuk bekçisi Yalın
"Silah zoruyla"
"Silahı nereden buldun"
"Sen benimle taşşak mı geçiyorsun"
"Abin var karşında doğru konuş benimle"
"Konuşmuyorum konuştursana"
"Allahım Sabır ver"
"Ben dışarıya çıkıyorum geç gelirim"
"Nereye daha kahvaltı yapmadın bu arada biz birazdan çıkacağız söylemiştim zaten davetliyiz diye yarın akşama anca geliriz"
" Tamam kahvaltıyı da dışarıda yapacağım" dedim ve ne dediklerini dinlemeden yukarıya çıktım şimdi Sedef'in istediğini gerçekleştirme zamanıydı. Odaya çıktım giyinme odasına geçtim ve Sedefin valize zorla tıkıştırdığı elbiselerden birini aldım biliyordum bu elbiseyi Mavi kolları kurdeleli askılı mini bir elbiseydi hemen elbiseyi üstüme giydim ve beyaz mavi detayları olan spor ayakkabımı da ayağıma giydim ve odaya geçtim makyaj masasının önündeki pufa oturup gri saçlarımı taramaya başladım boyattırmaya gitmem lazımdı Sedef ile buluşmuşken saçımı hangi renk yaptıracağımı da konuşurduk saçlarımı taramayı bitirip yüzüme de hafif makyaj yapmak için makyaj malzemelerimi çıkardım makyajımı da tamamlayınca hazırdım konum da gelmişti zaten kalktım ve Kapıyı açtım merdivenleri inmeye başladım merdivenlerden inerken gözüm salona çarptı sadece Yalın Arel ve Savaş oturuyordu merdivenlerden inmeye devam ettim merdivenler bitince yönümü kapıya çevirdim kapının kulpuna elimi koydum ve Kapıyı açacakken elimin üstüne bir el daha kapandı ve Kapıyı açamadım kafamı yanımdaki bedene çevirdiğimde Yalın olduğunu anladım
"Ne yapıyorsun"
"Üstünü değiştirir misin"
"Anlamadım"
"Üstündeki çok ince aynı zamanda hava serin üstünü değiştir öyle çık"
"İyi misin sen hava 30 derece"
"Abicim ben sen hasta olma diye söylüyorum hem bu kıyafetin çok kısa"
"Siktir git sinirlerimi bozma benim şimdi mi aklına geldi abim olduğunu"sesimi biraz kıstım ve devam ettim"bana vururken neredeydi abiliğin"
"Bana bak çık yukarıya üstünü değiştir sonra nereye çıkarsan çıkarsın"
"Değiştirmiyorum sanane seni ne ilgilendirir benim ne giydiğim" sesimiz yükselmişti ve salonda oturan Savaş ve Arel de gelmişti
"Gayet de ilgilendirir üstünü değiştirmeden bu kapıdan çıkamazsın"
"Sikerim seni de abiliğini de bak çık önümden geliyorlar bana değiştirmiyorum şimdi mi geldi aklına"
"Ne oluyor" dedi Esmer bombacığım gelmişti sonunda
"Kardeşin önümden çekilmiyor"
"Neden"
"Abi giydiği elbiseye bakar mısın 2 karış şey giymiş değiştirsin sonra çıksın"dedi Yalın. Demirciğim kafasını üstüme bile çevirmeden konuştu
"Çık kapının önünden Yalın.Kardeşim ne giyip ne giymemesi gerektiğini bilecek yaşta"
"Ama abi"
"Çık dedim Yalın"sonunda Yalın kapının önünden çıktı ve sinirle içeriye gitti diğerleri de kapının önünden dağıldığında Demir ve ben kaldık.
"İstersen ben bırakabilirim ya da Polat'a söylerim o bırakır"
"Polat kim"
"En güvendiğim adamım diyebiliriz"
"Gerek yok birinin bırakmasına kendim gidebilirim"
"Olmaz öyle Asena'm birimizden biri bıraksın işte"
"Neyse tamam yeterince zaman kaybettim zaten o bıraksın beni" onaylayan bir kafa hareketi yaptı ve kapıyı açtı dışarıya çıktığımızda kimse kafasını yerden kaldırmıyordu köşede toplanan diğer adamların yanında duran birini yanına çağırdı Polat bu olmalıydı sanırım ama ben bunu bir yerden tanıyorum
"Polat gitmek istediği yere bırakırsın Asena'yı dönüşte de birlikte eve dönersiniz"
"Hayır gerek yok ben kendim gelebilirim beklemesin"
"Beklesin beklesin o taraflarda işi var zaten Polat'ın da"
"Hayır beklemesine gerçekten gerek yok ben döneceğim zaman arayayım o zaman gelip alsın"tekrar reddedecekti ki
"Ya o zaman götürmesin de"
"Of tamam döneceğin zaman ararsın"
"Tamam"
"Lidya Hanım isterseniz arabaya geçelim" dedi ve yakınımızdaki arabayı gösterdi kafamı salladım Polat benden önce arabanın yanına ulaştı ve arka kapıyı açtı
"Buna gerek yok sen benim şoförüm değilsin ayrıca öne oturacağım"
"Nasıl isterseniz"bu sefer ön kapıyı açtı ve arabaya bindim ön taraftan dolaşıp o da bindiğinde arabayı çalıştırıp bahçr kapısından da çıktık
"Kemerinizi bağlar mısınız"dedi aynı zamanda o da kemerini taktı ve bende
"Bana siz kullanarak konuşmana da gerek yok yada hanım kullanarak konuşmana da direkt Lidya diyebilirsin"
"Olmaz Lidya hanım"
"Neden Arel'e direkt Arel diyorsun ya da Araf'a da Araf diyorsun bana da Lidya de işte"
"Çünkü onlar benim patronum ve de emir aldığım kişi değiller ben Arslan bey'den emir alıyorum"
"E ona kalırsa benden de emir almıyorusun" bıkkın bir nefes verdi
"Tamam Lidya nereye gittiğimizin konumunu gösterir misin yada yerin adını"cebimden telefonumu çıkarttım ve konumu açtım ona uzattım o da telefonu eline aldı yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuktan sonra varmıştık kapının koluna elimi attığımda
"Numaranı vermeyecek misin"bir süre algılayamayıp suratına baktım
"Hani sen beni arayacaksın ya Lidya almaya geleceğim seni"
"He evet"dedim ve numaramı ezbere bilmediğim için
"Aslında numaranı sen söylesen daha iyi olur"
"Neden"
"Çünkü numaram ezberimde değil"
"Tamam söylüyorum yaz" numarasını da aldıktan sonra arabadan indim ve bizimkilerin oturduğu Cafe ye doğru yürümeye başladım
~
Bölümümüzün sonuna geldiik bölüm hakkında düşüncelerinizi bilmek isterim lütfen okuyan arkadaşlar olarak biraz yorum falan yapın ya
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |