
Ne kadardır buradaydım bilmiyorum ama çok da umrumda değildi. En son hatırladığım Hakan'ın bana ve abisine ihanet etmesiydi. İnsan öz abisine bunu yapar mıydı? Beni bir odaya götürmüşlerdi. Kalktığımda yatağın ve odanın ne kadar güzel olduğuna baktım. Ben etrafı gezerken odanın kapısı çalındı ve içeri artık baş düşmanım olan Aden girdi. "Oooo güzelim uyanmışsın" dedi ve elinin tersiyle yanağımı okşadı. Tabii ki bunun uzun sürmesini istemedim ve elini ittim. "Şerefsiz hem beni kaçırıp hem bana sevgi gösterileri nasıl yapıyorsun ya!" Bunu söylediğimde kaşlarını çattı. "Burada senin beni eleştirme hakkın yok anladın mı! Ama emin ol güzelim yakında bana alışacaksın. Ayrıca bir daha benim iznim olmadan Anıl ve Hakanı görmeyeceksin." bana bunları söylerken gözlerim doldu ama hayır ağlamayacaktım. "Ne oldu güzelim? Gözlerin doldu." o bana rahatça istediğini söylüyordu ama lanet olsun ki ben hiçbir bok yapamıyordum! "Sen kimsin ki bana ne yapacağımı söylüyorsun yavş-" diyemeden beni duvarla kendi arasına sıkıştırdı ve dudağıma yapıştı. Onun bu tepkisi sonrası ne yapacağımı bilemedim. Hayır ona karşı asla tutku veya arzu beslemiyordum tam tersi ondan nefret ediyordum. Ancak bu esnada başımın döndüğünü hissettim. Onu elimden geldiğince kendimden uzaklaştırdım ve dudaklarımızın arasında oluşan boşluktan faydalanıp fısıldayarak "Aden başım dönüyor" dedim. O beni dikkatle süzerken artık dayanacak gücüm kalmadı, gözlerim karardı ve Aden'in kollarına yığıldım. Son duyduğum Aden'in Hakan ve Anıl'a seslendiğiydi.
3 saat sonra
"Pe- Pelin" öyle bir hışımla olduğum yerden doğruldum ki gözümü açınca bile baş dönmesinden yattığım yere yine uzandım. Benim sesimi duyunca Aren yanıma geldi. "İyi misin güzelim neden bağırdın?" diye sorduğunda aklıma gördüğüm kabus gelmişti ama o an aklımda olan tek soruyu Aden'e sordum. "Pelin'i neden öldürdün?" ama onun verdiği cevap kanımı dondurmaya yetmişti "Pelin kim? Siktir! O senin en yakın arkadaşındı dimi? Ama hayır onu ben öldürmedim." Ne! Ne diyordu bu adam. Tam ona bir tokat atacakken elim havada kaldı. "Ne oldu güzelim güzel yüzüme vurmaya kıyamadın dimi" o an onun dediği umrumda bile değildi çünkü aklım Pelin'in bana tuvalette canıyla cebelleşirken söylediği o sözdeydi "NOTA BAK" bu sözlerden sonra aklımda sadece Pelin'in daha önce defterimin arasına koyduğu nottaydı.
Yarın veya daha sonra yAnında olamazsan şunu unutma heR zaman ve ne olursa olsun yanınDa olacağIM, sana söz vEriyorum canım kardeşim hayaTımı tamamlayan güzel kadın...
-Pelin-
Pelin bu notu bana doğum günümde vermişti. Daha doğrusu defterimin arasına sıkıştırmıştı ve bana söylemişti. "Aren siz gittiğinizde Pelin tuvalette miydi? Aren o anı hatırlamaya çalıştı ve "Hayır biz seni bulmak için tuvalete gittiğimizde yerde kan izleri vardı ama sanırım biri onu sürükleyip götürmüş kan dağılmıştı. Ayrıca bana ne kadar güvenirsin bilmem ama onu biz öldürmedik." dedi. "Aren telefonumu çabuk getir birşey göstermem lazım!" dediğimde Aren önce bir durakladı ama sonra içeri gidip çantamı getirdi. Neyse ki o notun fotoğrafını çekmiştim. "Aren bak Pelin'in bana doğum günümde yazdığı mesaj. Bazı harfler daha kalın ve büyük yazılmış." Bu harfleri birleştirince "YARDIM ET" yazılıyordu. Aren şaşkınlıkla bana baktı. Sonra birşey hatırladı ve aniden kaşları çatıldı. "Şerefsiz köpek ben demiştim yapacak diye" şaşkınlıkla Aren'e baktım ve "Aren ne oluyor çabuk söyle!" diye bağırdığım sırada bana sadece bir isim söyledi. "MİRZA ÇAKIR"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |