11. Bölüm

11. BÖLÜM

Buğlem Yücelik
kitaplardakaybolms

 

 

11. BÖLÜM

 

 

 

Birkaç saat sadece Esat’ın evinde ağladım. Evet, sadece ağladım. Ardından Esat’ın anne babası geldi. Onlarla da ağladım. Ardından Cemil, ve Esat’ın kuzenleri, akrabaları, herkes… Herkes sadece ağlıyordu. Şimdi ise Esat’ın teker teker seçtiği ve oturduğu, uzandığı koltukların, sandalyelerin üzerine oturmuş birbirimizi teselli ediyorduk. Cenaze yarındı. Cemil sağ olsun bir insanlık yapmış ve babamla konuşmuştu. Cenazeden sonra Cemil ile dönecekim. “Fatoş abla,” dedim ruhsuz bir ses tonuyla. “Bir gelir misin?” Beraber başka bir odaya geçtiğimizde ikimizin de gözlerindeki yaşlar kurumuştu. “Şey, abla… Ben cenazeden sonra Antalya’ya dönüyorum.”

“Niye kızım?”

“Anlatamayacağım şeyler oldu. Ama söz her hafta arayacağım. Yani, senden istediğim Esat’ın birkaç eşyasını ben alsam?”

“Almak senin de hakkın kızım. Ben seni gerçek kızım gibi sevdim. Sen Esat’a güzel bir kardeş oldun. Gel ayarlayalım sana vereceğimiz şeyleri.” Yüzümde bir gülümseme oluştu. Mutlu ama hüzünlü bir gülümseme. “Teşekkür ederim!” O da bana aynı gülümsemeyle baktı.

 

 

Esat’ın bende anlamı büyük olan şeyleri küçük bir çantaya koyduk. Tam salona dönecekken aklıma o kuş geldi. Belki de korkumu yenmem için bir işaretti. “Abla sen geç, ben bir şeye bakıp geleceğim.” Başıyla onayladığında adımlarım Esat’ın yatak odasına doğru ilerlemeye başladı. Odanın kapısını açıp ardımdan yine kapıyı kapattım. Sessizce yatağın üzerinde duran kuş ben girdiğim an kafesine girmişti. Esat benim yanıma gelmeden önce kafesini açmış olmalıydı. Yavaşça kafese doğru ilerledim. İçimde korku vardı. Ama cesaret ağır basıyordu. En azından Esat’ın korkumu yenmemi çok istediğine sığınabiliyordum. Kafesin karşısında durduğumda kuşun beni hatırlayıp hatırlamadığını çözmeye çalışıyordum. Kocamandı. Geçen günkü gibi...

 

Derin bir nefes alıp kuşa doğru elimi uzattım. Kuş bir anda koluma konunca küçük bir çığlık attım. Ama o Esat’ın kuşuydu. Kolumu kafesten çıkarıp kuşun başına dokundum. Yatağın üzerine oturup kuşla oynamaya başladım. Kapının açılma sesini işittiğimde başımı kaldırdım. Kapıda Fatoş abla duruyordu. “Sen götür onu. Ne kadar oğlumun olsa da çok korkuyorum onlardan.” Sadece gülümsemekle yetindim. “Bende korkuyordum. Ama bu kuş Esat’ın. Bu arada ismi neydi?”

“Çıtır gibi bir şeydi galiba.” Tekrar ağlamaya başladım. Çıtır ikimizin kelimesiydi. “Abla sen bana hep annemmişsin gibi davrandın. Beni Esat’tan ayrı tutmadın. Çok teşekkürler,” Tam şu an gideceğimi söyleyecektim. “Çok teşekkürler abla ama benim buradaki hikayem Esat’la beraber bitti. Annemle babamı az çok biliyorsun abla. Ben buraya gizlice kaçarak geldim. Babamda beni buldu. Gel diyor. Galiba beni evlendirecekler. Ben gitmeden önce biri vardı. Beni istiyormuş. Abla, lütfen kimseye söyleme.” Kadın donup kalmıştı. “Cemil? O yüzden mi geldi? Seni almak için,”

“Sayılır. Esat ile onlar da çok yakın arkadaştı. En çok onun için geldi ama bende varım tabi.”

“Kızım. Sen daha çok gençsin. Daha yeni 18 olmadın mı? Üniversite sınavına girmen gerekmiyor mu senin?” Bu sabah girmiştim. Ne yazık ki! Girmez olaydım! Esat’a haber vermez olaydım. Bir daha konuşmasaydık ama ölmeseydi! “Girdim sınava ama, kazansam da bir şey değişmeyecek. Babam okutmamakta kararlı. Yani geri dönsem üniversite için bu sefer daha kötü olur. Hiç uygulamadığı şiddeti uygular.” Fatoş ablayla biraz daha konuştuktan sonra odada biraz daha kalmak istediğimi söyleyip yalnız kaldım. Fatoş abla çıkar çıkmaz içeri Alparslan geldi. Bizi dinlemişti. Ona bakmadığımı fark edince yanıma geldi. Yatakta yanıma oturunca yüzümü ona çevirmek zorunda kaldım. “Ne var Alparslan?”

“Bana sadece kızdığında Alparslan diyorsun.” Doğruydu ama bende yeni fark ediyordum. Bir şey demeyince tekrar konuştu. “Bana neden kızdın Rüya?” Başımı hızla ona çevirdim. “Neden mi kızdım? Bu durumda bunu mu soruyorsun? Ama sen rahatlamayacaksan söyleyeyim, eski en yakın arkadaşımla yatmışsın. Ben yedinci sınıfta senden hoşlandım, sonra o geldi lise birde seninle yatmış! Onun benimle takıldığını bile bile yatmışsın! Çocuğun olmuş iki tane! Bunu yapa yapa beni niye öpmeye çalıştın!? Bu kadar mı önemsemedin bunu yaparken? Rezil oldum rezil! Aramızda hiçbir bağ yokken beni öpmeye çalıştın sonra eski arkadaşım geldi ve çocuklarımın babasıyla nasıl böyle olursun diyor! Beni öpmeye çalıştın sonra ne tesadüfse senden olduğunu bilmediğin çocuklarının annesiyle karşılaşıyoruz!” Kafasını hiç kaldırmıyor, öylece yeri seyrediyordu. “Peki, haklısın, ama gerçekten gidecek misin? Baban sana gerçekten vurur mu?” “Evet, gerçekten gideceğim. Belki evleneceğim. Belki şiddet göreceğim, ama bir daha döneceğimi pek sanmıyorum.”

“Gitme,” Sesi yalvarır gibi çıkıyordu.

“Bu niye bu kadar umurunda ki Alp?”

“Bilmiyorum, yani biliyorum eskiden hiç konuşmuyorduk. Şimdi de o kadar yakın değiliz ama sanki sen benimmişsin gibi hissediyorum.”

“Ben kimsenin değilim Alp. İstediğin gibi hissedebilirsin ama gideceğim. Gitmezsem sen mutlu olacaksın ama bir yabancının mutluluğu için kendi vücuduma zarar gelmesine izin veremem. Babam bunu yapar.”

“Niye polise gitmiyorsun ki?”

“Polise gitsem ne olacak. Birkaç bin lirayla kurtulacak. Ondan sonra da iş hayatını mahvettim diye daha fazla kızacak. Saçma.” Ayağa kalktığımda o da benimle beraber kalktı. “Bir daha seni göremeyecek miyim?” Derin bir nefes aldım. “Kader bizi buluşturursa neden olmasın…” Odadan çıktığımda direk salona geçtim. Eski yerimi aldıktan sonra soru yağmuruna tutuldum. “Esat’ın nesi oluyorsun yavrum?” Babaannesi sormuştu. “Cemil ile ben Esat’ın yakın arkadaşıydık.”

“Nerede tanıştınız?” Kuzenlerinde biri. “Lisede.”

“Ne ara bu kadar yakın oldunuz? Arkadaşlıktan öte mi?” Halası ve onun kocası. “Lisede arkadaşlık kurabileceğim doğru insanlar çok yoktu. Esat’a güvenmeyi seçtim. Yakından çok kardeş olduk zaten. Arkadaşlıktan öte sadece kardeşlik var. Başka bir şey yok.” Ve daha bir sürü soru. Esat’ın ailesi çok tatlı. Hepsi cana yakın. Sadece Esat’ın dilinden düşürmediği büyücü yengeyle tanışamadım. Almanya’da olduğu için daha sonra mezarını ziyaret edecekmiş. Ne kadar biri ölse de ortam hüzünlü ve rahatlatıcıydı. Orada istediğim kadar ağladım. Sonra kah gülümsemelerle kah küçük kahkahalarla bitirdim günü. Akşam o evde kalamayacağımı bildiğim için yine göz yaşlarıyla Cemil’le otele döndük. Ertesi gün dönecektik. En azından gömüldüğünü görmüştüm. Yarın dönüyorduk. Benim İstanbul maceram da bu kadarmış. Artık eskisi kadar rahat uyuyamayacağım…

 

 

Karakterleri paylaşmayı düşünmüyorum. herkesin kafasında nasıl canlanıyorsa öyle kalsınn ama tabiki de belirlediğim modeller var

 

 

Bölüm : 18.02.2025 21:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...