
BÖLÜM
Üzerimi çıkarıp Buğlem’in yanına gittim. Yanına Bora vardı ve konuşuyorlardı. Beni fark etmemişlerdi. Gizlice yanlarına gittim. Tam onları korkutacakken konuşmaları ilgimi çekti. “Evet, sence nasıl söylemeliyim?” diyordu Bora. Ama neyi? “Bak şimdi gelince ben gideyim sen söyle işte yemek yemeye gidelim mi falan, gerisini düşünürüz.” Hiçbir şey anlamamıştım. Beni fark etmemişleri hala. O kadar yakınlarında olmadığım için fark etmemişlerdi galiba. Birkaç adım geriye gittim ve öyle konuşmaya başladım. “Ben geldim.” İkisi birden bana döndü. Bora’nın gözleri telaşlı bakıyordu. Acaba Bora başka birinden mi hoşlanıyordu? Yoksa onları duyup duymadığımdan mı böyle bakıyordu. Emin olmak için şunu sordum. “Ne hakkında konuşuyordunuz?” Bora rahatlamış bir ifadeyle Buğlem’e döndüğünde Buğlem uyduracak bir yalan bulmaya çalışıyordu. “Ee, gö- gösteri. Evet, ee, gösteri yaptığımız d-dans dans hakkında.” Kekelemişti. Anlamadık sanki. “İyi misin? Kekeliyorsun.”
“İyiyim, bir anda gelince korktum. Onun etkisi.” Bora Buğlem’e bir daha seninle iş yaparsam bakışı atıyordu. Buğlem kafasını iki yana salladı kendine gelmek için. Ardından konuştu. “Neyse ben gidiyorum.” Bir an afalladım. “Ne? Neden?” Bora gerçekten sabrının son noktasına gelmiş gibi duruyordu. “Ee, şey, a-annem. Eve çağırdı. Erken gel eve dedi de. Seninle gezemeyeceğim kusura bakma.”
“İyi de,” dedim kıkırdayarak. “Annen seni izlemeye gelmedi mi? Perde mi asacaksınız yine?”
“Annem mi dedim? Ay, aptal kafam. Şey kuzen, kuzenim. O çağırdı. Sine- sinema, evet. Oraya gideceğiz. Ay sende ne uzattın be! Gidiyorum işte kuzenimle sinemaya.”
“Senin bu şehirde kuzenin mi vard-”
“Sus be! gidiyorum işte. Gitmek istiyorum gidiyorum sana ne?” Bu lafları beni güldürmüştü doğrusu. Büyük ve kısa bir kahkaha attıktan sonra cevap verdim. “Peki, git. Görüşürüz.” Dayanamadı ve bana sıkıca sarılıp öyle gitti. Bora ile yalnız kaldığımızda yürümeye başladık. “Aslında bir şey itiraf edeyim mi?” dedim. Heyecanla bana döndü. “Söyle,”
“Çok safsınız.”
“Efendim?”
“Gerçekten sizi duymadığımı mı sandınız? Sadece oynuyordum. Yani sen söylemeyeceksen ben söyleyeyim, hadi yemeğe gidelim çünkü kurt gibi açım. Bu arada hesap senden çünkü fikir senden çıktı. Ayrıca söyleyeyim çok yerim.” Bora gözlerini kapamış derin nefesler alıyordu. Utanmıştı saftirik şey. “Nereye gidelim?”
“Bilmem, o kadar planlamışsın, bunu planlamadın mı?” Biraz düşünüp konuştu. “Yoo, düşünmedim.”
“Düşünmen gerekirdi.”
“Tamam, aklımda bir yer var. Gel arabaya bin.”
Yaklaşık 15 dakika sonra lüks gözüken bir restoranın önünde durduk. Arabadan indiğimizde bizi restoranın güvenlikleri karşıladı. Neredeyse önümüze kırmızı halı sereceklerdi. İçeri geçtiğimizde bir kadın bize rezervasyonumuz olup olmadığını sordu. “Evet var.” Dedi Bora. Ona dönüp baktığımda bana sırıtarak bakıyordu. Hafifçe kulağıma eğilip konuştu. “Gerçekten bunu düşünmediğimi düşünmemişsindir umarım.” Hafifçe kıkırdadığımda ‘düşündüm’ der gibi bir bakış attım ve Bora başını iki yana doğru salladı. Bizi bir masaya doğru yönlendirdiler ve siparişlerimizi aldılar. Boş boş etrafa bakınırken Bora konuşmaya başladı. “Ece,” Başımı ona doğru çevirdim ve gülümseyerek baktım. “Efendim?”
“Aslında sana bir şey söylemem gerekiyor.”
“Dinliyorum.” Aha! Çıkma teklifi geliyor. Kalbim çok hızlı bir şekilde çarparken Bora konuşuyordu. “Aslında ben senden uzun süredir hoşlanıyorum. Artık bu takıntıya dönüşecek duruma geldi. Ve senin de bana boş olmadığını hem hissediyorum hem de duydum.” Allah senin belanı vermesin Buğlem! Kesin o söyledi. Bora devam etti. “Uzun lafın kısası, benimle çıkar mısın?” Geldi işte! Ayy, çıldıracağım! Evet mi yoksa evet mi? Buldum! Cevabım evet! Tam ağzımı açıp konuşacakken arkadan bir kadın sesi duyuldu. “Bora? Senin bu kadınla ne işin var?” Anlamaz gözlerle arkamı döndüğümde tanımadığım bir sıfat ilişti gözüme.
Yeni bölümü nasıl buldunuzzz! umarım seversiniz. ama eğer beklediğim tepki bu kitaba da gösterilmezse buraya daha bölüm atmayacağım diğer kitaplarımdan devam edeceğim
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |