İnsanın bu Dünya’da en çok korktuğu
şey nedir? Kaybetmek mi yoksa yalnız kalmak mı?
Çok garip bir yerdi. Bembeyaz. Sonra biri karşıma çıktı. Bu sima çok tanıdıktı. Bu… bu Atlas’tı. Karşıma çıkmıştı. Ona sarıldım ama beni itti ve yere düştüm.
“Sen ne kadar iğrenç bir insansın? Hemen kendini o adamın kollarına bıraktın?”
“Hayır, hayır ben öyle bir şey yapmadım.”
“O adamı kardeşine seçtin. Yazık… senin yüzünden hiçbir suçu günahı olmayan biri, senin kardeşin öldü. Yazık. Nasıl senin gibi duygusuz birini sevebildim anlamıyorum. Umarım vicdan azabından ölürsün.”
“Hayır! Ben kimseyi kimseye seçmedim. Ben senden başka kimseye aşık olmadım, olamadım. DUR! BEKLE LÜTFEN!”
“ATLAS!” Nefes nefese kalktım. Son zamanlarda Atlas’ı rüyalarımda görmüyordum ve bu şekilde görmek beni çok derinden etkiledi. Mutfağa indim ve bir bardak su aldım. O sırada Kuzey’de aşağı inmişti.
“Bağırışlarını duydum. İyi misin?”
“İyiyim.” Tam o anda kapı çaldı. Korkuyla Kuzey’e baktım.
“Arkama geç Beren.” dedikten sonra “Sakın çıkma yoksa kötü olur.” Başımı salladım. Kuzey kapıya doğru yürüdü ve bir an tereddüt etse de kapıyı açtı. İçeriye hızla dalan kişi –insan diyemeyeceğim- bağırmaya başladı.
“Günaydın millet! Ne kadar güzel bir gün değil mi?” arkasından gelen adam ise oldukça ciddiydi.
“Siz kimsiniz acaba?” dedim çekinerek. Ciddi adam bir anda bana dönünce korkudan yerimden sıçradım.
“Bizi patron gönderdi. Bir katili bulmayı becerememişsiniz ve üstüne ajanları onlara kaptırmışsınız. Onlar öldüyse de sizi öldürmekle görevlendirildim. Artık yeni liderinizim.” Yeni liderimiz mi? Nasıl olur? Aslında ben lider olmayı hak etmiyordum.
“Ee benim odam nerede?” dedi ciddi adam. Kuzey ile birbirimize baktıktan sonra Kuzey:
“Burası.” dedi koltuğu göstererek. Adam sinir bozucu bir şekilde gülerek:
“Güzel şakaymış. Madem siz söylemiyorsunuz ben kendi odamı kendim seçerim.” dedi ve yukarı çıktı. Bizde peşinden gittik. Tam Kuzey’in odasının önünde durdu. Bu adam eceline mi susamıştı?
“Burası.” dedi. “Burada kalacağım.” Bu sefer Kuzey sırıtıyordu. Kimsenin beklemediği bir anda yumruğu adamın yüzüne geçirdi.
“Hala istiyor musun?” Adam başını salladığında tam yeniden yumruğunu geçirecekti ki adam Kuzey’den önce davranıp vurduğunda Kuzey’in yüzü kanlar içinde kalmıştı.
“Kuzey! Sen ne yapıyorsun?” deyip yumruğumu yüzüne geçirdim. Bana vuramazdı. Kuzey’in kalkmasına yardım ettim. Tam yine üzerine yürüyordu ki tuttum.
“Kuzey! Yeter! Yürü. Pansuman yapacağım.” dedim ve benim odama girdik. O psikopat adam yine gelmesin diye kapıyı kilitledim. Kuzey odada bir o yana bir bu yana sinirle yürüyordu. Pansuman aletlerini aldım.
“Sende iyice alıştın bana emir vermeye.”
“İyi kendin yap o zaman pansumanını.”
“Sende hemen kızıyorsun. İyi oturdum. Yap hadi.” Omuz silktim.
“Kendin yap.” dedim ve yatağa yattım. Örtüyü kafama kadar çektim. Bir hareketlenme oldu ve Kuzey’ de yattı. Hem de bana sarılarak. Kendimi çektim ve öfkeyle Kuzey’e baktım. Gördüğüm manzara karşısında daha da öfkelendim. Çünkü Kuzey kanlı yüzüyle yatağa yatmıştı. Yumruklamaya başladım.
“Dur kızım. Dur. Nasıl bir güçtür Allah aşkına?” onu dinlemeden yumruklamaya devam ettim. Keşke etmeseydim. Kuzey beni tuttu ve üzerine düştüm.
“E en son bana pansuman yapıyordun.”
“Yoo yapmıyordum.” dedi Kuzey beni kendine çekti. Nefeslerimiz artık birbirine değiyordu. “Yapmıyordun demek ki?” dedi.
“Ev- Yo yapıyordum bir kere.” dedim ve kalkmaya çalıştım ama bırakmadı lanet olası pislik.
“Demek ayı?” demesiyle dudaklarıma yapışması bir oldu. Hemen kendimi çektim. Bu hatayı bir daha yapamazdım. Ona beklediği gibi kızmayacaktım da. Sessizce odadan çıktım. Tam o anda ciddi adamda odadan çıktığı için ona çarptım. Umursamadım fakat o pislik bana bağırmaya başladı. Takmadım.
“Bağırmayı bırakıp aşağıda plan yapmaya gelecek misin artık? Hani arkadaşlarımız katilin elinde ya.”
“Şu sevgilini de çağırıp geliyorum.” Sevgilim mi? Tövbe. Allah korusun.
5 dakika sonra geldiler. Benim kafamda bir plan oluşmuştu.
“Benim kafamda bir plan oluştu. İzniniz olursa sayın liderim anlatmak isterim.” Sayın liderim kısmını bilerek alaycı bir tonda söylemiştim. Sinirlenmişti fakat başını onaylar şekilde salladı. Aslında planım yoktu. Şuan kardeşini öldürüyorlar ve sen nasıl bu kadar rahatsın diyor olabilirsiniz. Ama Kuzey ve gelen şu yeni adamın söyledikleri içimi biraz olsun rahatlatmıştı. Ayrıca bizi bir kere daha arayıp eğer onlara istediği şeyi vermezsek onları öldüreceğini söyledi. Ne kadar sakin görünsem de içimde fırtınalar kopuyor aslında.
“Aslında bir planım yok. Sadece bizimkileri nerede esir tutuyorlar bulacağız ve depoda silah olacaktı onları vurup gömeceğiz ve bizimkileri kurtaracağız. Görev bitmiş olacak ve birbirimizden kurtulacağız.” Hepsi bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu. Kuzey ise sırıtıyordu.
“ Söylemesi ne kadar da kolay değil mi? Çok kolaysa sen yap. Ben canımı hiçe sayamam.” Bu muydu lider?
“Sizin gibi lider olmaz. Ne demek canımı hiçe sayamam?”
“Ben bir plan bulacağım yarına kadar ve ona göre hareket edeceğiz.” Allah Allah herkes salak bir sen zekisin sanki.
“O zaman o zeki planların içinde yerlerini yarına kadar bulmuş ol BAYZEKİ.” Dedim ve odama çıktım. Peşimden gelen ayak seslerini umursamadan odamın kapısını kapadım. Arkamdan hızla açılan kapıyla arkama dönmem bir oldu.
“Oha hayvan. Yavaş ol biraz. İzin aldın mı öküz.” Yüzündeki küçümseyici tavır daha da sinirlenmeme neden oldu. “Kızım sende ne cevherler varmış. Görende kibar efendi bir kız zanneder var ya.”
“Ben gayet kibarım. İçimdeki bu vahşi insan senin yüzünden çıktı.”
“Benim yüzümden ha?” Konuşmayı uzatmayacaktım. İstediği kadar odamda kalsın. Ben kardeşimi o pislik adamın elinden kurtarmak için her türlü planı yapacağım. Kuzey de ister gelir ister gelmez. Onunla daha fazla uğraşamam.
“Neyi düşünüyorsun Kutup Ayısı?” Kutup Ayısı mı?
“Sevgilini nasıl kurtarabilirim onu düşünüyorum hipopotam!”
“Aşk olsun ben o kadar çirkin miyim?”
“Doğru, haklısın. Sen daha çirkinsin.” Kahkaha attım. Ama içimde olduğumuz durum aklıma gelince sustum.
“Kuzey bizim acilen bir plan yapmamız gerek. Ama yaptığımız şeylere bak. Yarın sabaha kadar plan yaptık yaptık yapamadık plansız gidip kardeşimi kurtaracağım. O kendini liderimiz sananlarda kalsın burada.”
“O zaman sabaha kadar burada durup plan yapacağız. Plan bulamazsak direk gideceğiz. Ben de geleceğim seninle.”
“İyi hoşta plan yapsak bile nerede olduklarını bilmiyoruz.” Bir süre düşündükten sonra aynı anda:
“Kendimizi bilerek yakalandıracağız.” Güldük. Plan hazırdı. Oraya girdiğimizde neler yapacağımızı da konuştuk. Biz konuşmamızı bitirene kadar hava kararmıştı. Gece 2 olmalıydı. İşte onların avlarını yakalamak için ortaya çıktıkları saat. Evdekilerin uyuduklarından emin olduktan sonra çıktık. Evden uzaklaştıktan sonra bağırmaya başladık. Amacımız tabii ki de yakalanmaktı.
“İmdat! Yardım edin. Yalvarırım.” Bir süre daha bağırdıktan sonra bir araba geldi. Kuzeyle birbirimize baktık. Korkuyormuş gibi geri çekilmeye başladık. Tam o sırada bir adam silahını çıkardı. Bu sefer gerçekten kelimenin tam anlamıyla sıçmıştık. Konuşmaya başladım.
“Ne olur bize yardım edin. Peşimizdeler.” Kuzey beni onaylarcasına başını salladı ve yanıma gelip elimi sımsıkı tuttu.
“Lütfen kız arkadaşımla bana yard-” Cümlesini tamamlayamadan silah patladı ve dudaklarımda kocaman bir çığlık peyda oldu. Adam hemen beni arabaya atıp arabayı çalıştırdı.
“KUZEEY! Onu bırakamayız ne olur!” Geldiğimiz yere varınca yolda ağlamaktan sesim kısılmıştı ve onlara karşı çıkacak gücüm kalmamıştı. Vücudumu onlar yönetiyordu sanki. Bir saat önce gülüp eğlenirken bu planın böyle işleyeceğini nereden bilebilirdim? Allah’ım ne olur Kuzey ölmesin.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |