2. Bölüm

İLK İLETİŞİM

Melis Naz ŞENSOY
kitapsatirlarim

Uykumdan nefes nefese uyanmıştım. Rüya mı denir kabus mu bilemedim? Kuzey ile birlikteydik ve çok yakındık. Allah’ım bana neler oluyordu? Hemen banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Ama kahretsin ayağımı burktuğumu unutmuştum ve üstüne öküz gibi abandım. Neyse şuanda acıyı düşünemezdim. Buraya geleli 4 gün olmuştu ve daha bir planımız bile yoktu. Aşağıya kahvaltıya indiğimde herkesin orada olduğuna ilk kez sevinmiştim.

“Acilen bir plan yapmamız lazım. Ormanda bir katil var ve tehlike altındayız.” Kuzey söze girdi:

“Tamam o zaman planını söyle de harekete geçelim Liderim.” Son sözü baskın ve küçümseyerek söylemesi sinirimi bozmuştu. Bu adam daha önce de dediğim gibi cahil olabilir miydi?

“Bir planım olsa size danışmazdım herhalde. Bunu anlayamıyor olamazsın.” Bu ona iyi bir cevap olmuştu. O bunu hak etmişti.

“O zaman neden lidersin? Bunu akıl edebilecek ve plan kurabilecek bir lidere ihtiyacımız var.”Bu çok fazla oluyordu. Anlaşıldı bunlarla bir bok olmayacaktı. Odama doğru çıktım. Tam kapıyı kapatacakken biri kapamamı engelledi. Sinirle kapıya döndüm ve şaşırmadım. Tabi ki de Kuzey’di.

“Sen ne yap – “ sözümü tamamlayamadan kapıyı ittirip içeri girdi ve kapıyı kapatıp kilitledi. Ben ise kapıyla Kuzey arasında kalmıştım. İşte şimdi yandım. Beni kapıyla kendi arasına almıştı.

“Bana bak amazon kızı. Ne oldu korktun mu? Bu işler bana kafa tutmaya benzemiyormuş dimi?” Evet benzemediğini anladım. Ama tek düşündüğüm şey birbirimize çok yakın olmamızdı. Nefeslerimiz birbirine değiyordu. Birbirimizin gözünün içine bakmaktan başka bir şey yapmıyorduk.

“Bana öyle bakma amazon kızı.”

“Nasıl bakıyor muşum ki sana?”

“Bana bakma.” İnadına gözümü ona diktim, kocaman açarak. Bir anda yüzüme daha da yaklaşarak:

“Yapma şunu.” Onu sinir etmenin bir yolunu bulmuştum. Keyifle sırıttığım anda bir anda dudakları dudaklarımı buldu. Kendimi çekmeye çalıştım fakat elleri belimi sarmıştı. Nedensizce hoşuma gitmişti fakat karşılık versem mi bilemiyordum. Verirsem bana bunu koz kullanacaktı ama vermezsem pişman olacaktım. Neden pişman olacaktım ki? O benim neyimdi? Duygularımı dinledim ve karşılık verdim. Bundan keyif almış olacak ki daha hızlı öpmeye başladı ancak hemen ayrıldı. Ne oldu ki şimdi? Hoşuna mı gitmedim? Pişman mı oldu?

“Bunu yapmadım say. Bir anlık hataydı.” Ne yani? Bir anlık hata mıydı? Dalga mı geçiyordu bu adam? Hemen odadan çıktı. Çok sinirlenmiştim. Bu nasıl bir anlık hata olabilirdi? Hışımla yatağa girecekken telefon çaldı. Ne yani 1 hafta geçmiş miydi? Patrona ne diyecektim? Daha bir tane planımız dahi yok mu diyecektim? Korkuyla telefonu açtım.

“Alo. Merhaba küçük kız. Nasılsın? O yakışıklıyla öpüştüğüne göre çok iyisin. Unutma bu son iyi günlerin.” Ardından kahkaha sesleri yükseldi ve telefon kapandı. Hemen pencereye döndüm. Kimse yoktu. Çok korkuyordum. Koşarak odadan çıktım. Kendimi Kuzey’in odasının önünde kapısını çalarken buldum. Umarım odasındadır. Kapı açıldığı an ağlamaya başladım. Neden bende bilmiyordum fakat kendimi daha güvende hissediyordum.

“Sen iyi misin? Niye ağlıyorsun?” artık nefes alamıyordum.

“İçeri girsene amazon kızı. Ne oldu?” İçeri girdim ardımdan kapıyı kapadı.

“Anlat ne oldu?” ifadesi ciddileşmişti. Sakinleşmeye çalıştım.

“B-b-b beni biri aradı. Saçma sapan konuştu. Bu son iyi günlerin falan dedi. Kahkaha atıp kapattı. Çok kötüydü Kuzey. O katil. Bizi izliyor.” Lafımı söyledikten sonra yine ağlamaya başladım çünkü yeniden hatırlamak bile beni korkutmuştu. Bir dakika o şuan bizi izliyor olabilirdi. Koşarak panjuru perdeyi her şeyi kapadım. Odada bir oraya bir buraya hızlı hızlı yürümeye başladım. Kafayı yiyordum.

“Beren sakin olur musun? Beren sana diyorum. Beren!” Beni omuzlarımdan tuttu. Ağlamaya devam ediyordum.

“Beren lütfen sakin ol. Halledeceğiz tamam mı? Hadi sakin. Derin nefes al, ver. Evet böyle hadi.” Sesi ilk kez bu kadar merhametliydi. Kendimi tutamadım. Sarıldım. Büyük ihtimalle beklemiyordu. Ama sonra oda bana sarılınca içimde bir şeyler tamamlanmıştı sanki.

“Teşekkür ederim. Bana iyi geldin. Ama ben bir daha o odaya geri dönemem. Deren ile kalacağım büyük ihtimalle.”

“Bence bunu hep beraber konuşmalıyız.”

“Ama ya bizi duyarsa?”

“Duysun. Biz buraya onu bulmaya gelmedik mi? Zaten eninde sonunda yüz yüze gelecektik.” Sanırım haklıydı.

“Tamam ama eşyalarımı almalıyım. Deren’in odasına geçeceğim ya.”

“Peki sen al o zaman ben salona geçiyorum.”

“Ama ben korkuyorum. Rica etsem benimle gelebilir misin?” Şaşırmıştı. Biraz düşündükten sonra: “Tamam hadi gidelim.” dedi. Attığım her adımda etrafıma bakıyordum. Büyük ihtimalle o adamı bulup öldürsek bile artık bunun etkisinden çıkabileceğimi sanmıyordum. Ki büyük ihtimalle bu hiçbir şeydi.

“Amazon kızı biraz sakin mi olsan?”

“Olamıyorum işte.” Son sözümden sonra hiçbir şey demedi. Beni anlamıştı büyük ihtimalle. Eşyalarımı aldım ve Deren’in odasına gittim ve kapıyı çaldım. Açan olmadı veya ses bile gelmedi. Telaşla kapıyı açtım. Kimse yoktu.

“Kuzey! Deren yok!”

“Pelin’in odasına gidelim. Belki oradadır.” Başımı onaylar gibi salladım. Pelin’in odasına gittik. Kapıyı çaldık ve girdik. Pelin şaşırmıştı.

“Deren burada mı?”

“Görüyor musun?”

“ Bak bana atar yapma!” Kuzey hemen araya girdi.

“Sakin olun!” İkimiz birden sinirle ona döndük.

“Gel Amazon Kızı Deniz’in odasına da bakalım.” Pelin’in odasından çıktık. Deniz’in odasının kapısını tıklattık ve içeri girdik. Deren oradaydı.

“Deren! İyi misin ne oldu? Neden ağlıyorsun?”

“Beni birisi aradı-”

“Beni de aradı.” Dedim hemen.

“Kuzey sen hemen Pelin’i çağır. Buraya gelsin. Toplantı yapacağız.

KUZEY’İN DİLİNDEN

Beren’in isteği üzerine Pelin’in odasına doğru gittim. Direk içeri girdim.

“Pelin çabuk Deniz’in odasına!” Sinsice gülümsedi.

“Aaa aşkım neden? Ne istiyorsan burada da yaparız.”

“Pelin saçmalama! Yürü!” Beraber Deniz’in odasına doğru gittik.

BEREN’İN DİLİNDEN

Herkes toplanmıştı ki telefon çaldı.

“Deniz çabuk aç. Bende camları her şeyi kapıyorum.” Başını onaylarcasına salladı.

“Alo?” dedi. Sesini bu kadar sakin tutabilmesi beni şaşırtmıştı.

“Alo. Merhaba küçük bey. Nasılsın. İyisindir iyi. Ama bu son iyi günlerin. Şuan senin yanında bulunan arkadaşlarının da son iyi günleri. Selam söyle hadi. Görüşeceğiz.” Deniz donup kalmıştı. Perişan haldeydi. 10 dakika konuşmadan durduk. Sessizlik huzurumu bozmuştu. Tam o an Deniz konuşmaya başladı.

“ Sizin de yanımda olduğunuzu biliyor. Bu son iyi günleriniz. Selam söyle hadi görüşürüz, dedi.” Bu adam çok oluyordu.

“ Bu kadarı da fazla ama. Yarın ormana çıkıyoruz. Her şeyinizi hazırlayın. Bu adamı bir an önce bulmamız gerekiyor.” dedim. Büyük ihtimalle herkes korkmuştu.

“ Beren bu çok tehlikeli bir şey biliyorsun değil mi?”

“Şu an tehlikede değil miyiz yani? O adam istese hepimizi öldürür. Herkesi görüyor. Sesimizi bile duyuyor belki.” Bu sefer bana hak veriyordu sanırım.

“Peki o zaman. Herkes gelmek istiyor mu?” İsterlerse hiç biri gelmesin. Ben o katili tek başıma da bulurdum.

“Ben gelirim.”

“Ben de gelirim.” Bakışlarım Kuzey’e döndü.

“Geliyorum.” dedi sadece. Hepimiz Pelin denen kıza döndük.

“ Ne bakıyorsunuz be. Gelmeyeceğim tabi ki.” Bu kız nasıl bu kadar iğrenç olmayı başarıyordu?

“Peki sen burada kalabilirsin. Biz yarın sabah yola çıkıyoruz.” dedim.

“Beren kimseyi burada bırakamayız.” Şaka mıydı bu? Bir kişi yüzünden planı mahvedemezdik.

“Kusura bakma ama bir kişi yüzünden planı mahvedemem. Sen istiyorsan Pelin ile kalabilirsin.” Deniz’e döndüm.

“Geliyor musunuz?” Birbirlerine baktılar.

“E-e-e şey. Yani e-e” Ben cevabımı almıştım.

“Peki ben cevabımı aldım. Gelmeyin ben tek başıma gideceğim. Çünkü bu evde 1 gün daha duramam.” Pelin sırıtmıştı ama şu anda onu çekemezdim. Kavga başlatmak istemiyordum.

“Sence seni tek başına yollayacak mıyız?”

“Yollamanız için izin alan yok sizden zaten.” dedim. Ve “gideceğim” diye ekledim.

“Boş ver aşkım. Giderse gitsin.” Kuzey’e sarıldı. Birde aşkım mı demişti o? Koşa koşa odama gittim ve kapıyı kilitledim. Yatağımın yanına oturdum. Dizlerime sarıldım ve ağlamaya başladım. Burası bana hep eski anılarımı hatırlatıyordu. İçeriden bağırışlar geliyordu.

“Konuşmalarına dikkat etsene.” dedi Deren. Çünkü beni tek anlayacak kişi oydu.

“Aşkım dememde ne gibi bir sıkıntı var acaba? Ayy yazık kıskandı mı yoksa. E tabi onun böyle yakışıklı sevgilisi yok.” O kız benim acılarımı nasıl anlayabilirdi ki? Neler çektiğimi nasıl bilebilirdi? O kız istediği her şeye sahipti.

“Sen onu tanıyor musun ki? Bak kızım sinirlendirme beni!”

“Kızlar yeter artık!” Deniz susturmuştu onları. Kuzey’den ses seda yoktu. Ama umurumda bile değildi. Keşke beni anlayan bir tanecik insan olsaydı. Çok istemiyorum ya bir tane. Ben bu kadar mı iğrenç biriydim? Kapım tıkladı.

“Abla benim.” Koşarak kapıyı açtım. Deren’e sarıldım. Hüngür hüngür ağlıyordum.

“ Deren.” Devamını getirememiştim.

“ Abla ne olur. Sana yine bir şey olursa kaldıramam.”

“Deren çok acı çekiyorum. Dayanamıyorum artık.” Dizlerimin üstüne düştüm. Gücüm kalmamıştı.

“Abla ben sana su getirip geliyorum tamam mı?” Cevap vermedim. Hiçbir şey yapmadım. Gitti. Ölmek istiyordum. Hayatımda kimse yoktu. Kimse üzülmezdi. Balkona çıktım. Demirliklerin öbür tarafına geçtim. Tam o sırada kapı açıldı.

“Ablaaa!” bardağı elinden düşürdü.

“Kuzeeeyy koşun. KUZEEYY! DENİİİZ!” Elimi demirden çektim ve kendimi bıraktım. Bir dakika! Hiçbir yerim acımıyordu. Biri beni kolumdan ve aynı zamanda belimden tutmuştu. Birinin kucağındaydım ama kimin bilmiyorum. Gözümü açmaya cesaret edemiyordum fakat illaki açacağımdan dolayı yavaş yavaş gözlerimi araladım. Kuzey’in kucağındaydım. Beni nereye götürüyordu.

“Beni nereye götürüyorsun?” cevap gelmedi. Alışmıştım artık. Ama sormaya devam ettim.

“Beni nereye götürüyorsun dedim.” Bu adam beni delirtmeye mi çalışıyordu? Eğer öyleyse başarmıştı çünkü.

“KUZEY!” Sesim çok yüksek çıkmıştı. Kucağından inmek istiyordum fakat kolları öyle sarıyordu ki hareket bile edemiyordum. Bende artık konuşmamaya başladım. O bana bir şey derse ben de ona cevap vermeyecektim.

Bölüm : 05.03.2025 20:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...