14. Bölüm

Seeeellllaaaam gençliiiik

Nasılsınız yaz tatiliniz nasıl geçiyoooor bakalıııım

Benim bomboş yapıcak hic bir şey yok neeeeyyyseeem bölüme geçelim

.......

"Abi benim kuzenimin eski sevgilisi avukattı ben bi' arayayım onu."

Yakın zamanda mahkemeye gidecektik, avukat arıyorduk. Yoldan geçen bir savcı onu bulup karakola götürmüştü, tabii ki elinde deliller vardı kolayca hapise attıra bilirdi bu yüzden dava açmıştı.

Bora kuzenini arayınca kuzeni, eski sevgilisine soracağını sonra da Bora'ya geri döneceğini söyleyip telefonu kapatmıştı. Yaklaşık beş dakika sonra bir kafede buluşabileceklerini söylemişti, bunun üzerine hepimiz ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledik. Mavi'nin ölümünden sonra kimsenin yüzü gülmüyordu, herkes ona o kadar bağlanmıştı ki...

Kafe'ye vardığımızda bir masaya geçip oturduk, tatlı bir kafeydi. Sandalyelerden birinin çekilme sesi geldiğinde kafe'yi incelemeyi bitirdim, karşıma kumral, mavi gözlü bir kadın oturmuştu Bora'nın kuzeninin eski sevgilisiydi sanırım. Hemen söze girdi "Merhaba, ben İdil." Dedi "İdil Akay."

Cıvıl cıvıl bir kızdı onun enerjisine dayanamayıp bende gülümsedim, hepimiz kendimizi İdil'e tanıtıp dava sürecini konuşmaya başladık. Dava hakkında yapabileceklerini söyledikten sonra kendisine ve bize kahve söyleyip resmi tavırından çıktı. "Nasılsınız iyi misiniz?" Gülümseyerek sorduğu soruya karşı Ata, "İyiyiz canım, seni gördük daha iyi olduk." Yanımda oturan Ata'nın koluna dirsek attım ama tabii ki "Ya ne yapıyorsun Asena? Kolum göçtü!" Diye cevap vermişti. İdil'e bakıp gülümsedikten sonra bana yan bir bakış attı, İdil çantasından çıkardığı sigara paketini hepimize uzattı ama itiraz ettik, başını sallayarak çantasından çakmak çıkardı. Sigarasını yaktıktan sonra çakmağı masaya bırakınca çakmağın üzerindeki desen ilgimi çekti. "İdil çakmağın üzerinde hangi desen var merak ettim." Diye benden önce soran tüm çöpçatanlığıyla Ata'ydı. İdil gülümseyerek çakmağı gösterince Ata'nın yüzü düşmüştü çünkü çakmakta beşiktaş'ın arması vardı ve Ata galatasaraylı'ydı.

"Ah be İdil sen beşiktaşlı mısın?"

"Tabii ki."

Ata üzgünce başını salladı ve telefonunu parmağıyla masanın üzerinde döndürmeye başladı. İdil'in telefon zil sesinin beşiktaş marşı olmasını bekliyordum ancak beni şaşırtarak aşk yok olmaktır çalmıştı, telefonu açınca hemen konuşmaya başladı. "Efendim?" Karşıdan gelen cevaba kaşlarını çatarak "Ay Tugay valla gelemem seninle Antalya deplasmanına. Ben senin avukatınım menejerin değil. Kapat." Dedi. Sinirli bir tavırla telefonu masaya bırakınca kilit ekranı açık kaldı, kilit ekranında yine beşiktaşlı bir fotoğraf vardı. Bu kız galiba beşiktaşlıydı.

Masadan kaltığımızda İdil'in karşısına hemen kumral, uzun boylu bir beyefendi oturdu, Ata heyecanla adama bakarak konuştu "Oğlum bu beşiktaşın yeni santraforu değil mi?" Bora ve Demir adama bakınca şaşkınca onayladılar.

İdil masadan hızlıca kalkıp bize gülümseyerek arabasına binerek son sürat buradan uzaklaştı, yanımıza strafor bey gelip "Şey, İdil sizi taniyor galiba konuşsanız benimle Antalya deplasmanına gelse?"

"Niye sizinle gelmesini istiyorsunuz ki?" Diye sordum.

"Ya ben orada yanlışlıkla kavga falan çıkarırım yanımda bulunsun avukatım olarak diye dedim de ben." Sona doğru sesi kısılmıştı, içimden yanaklarını sıkasım gelmişti ama kaç euro'luk adam yani. Kafamı salladığımda teşekkür ederek ve yüzünde kocaman gülümsemesiyle arabasına binip uzaklaşmıştı.

Bizede arkasından şaşkınca bakmak düşmüştü.

...

Bugün mahkeme günüydü ve ona müebbet hapis cezası verilmişti. Savcı olmasaydı en fazla alacağı ceza 5-10 yıldı ama iyi ki savcı hanım vardı.

Adalet en sonunda yerini bulmuştu.

.........

Finitooooo idil'imi nasıl buldunuz efeniiim???

Ben idil'i çooooook seviyorum çok cıvıl cıvıl

Birdeee strafor köpüğümüz var canım tugaycım

Yavrum kızı yanında çanta gibi deplasmanlara götüremezsin bu anla gayet aklı başında adamsız tatlı tutlu bişeysin kavgaya mavgaya karışamazsın

Bir sonraki bölümde görüşürüz canolarrrrrr sizleri seviyorum 🖤🖤