
Uzağımda, ama her gece kalbimde uyuyor
Rize 2008
Poposunu kıvıra kıvıra en yakın arkadaşı olan Umay 'ın yanına doğru ilerledi Hilal. Babasının ona pazardan aldığı boncukları Umay'ın gözüne sokarcasına salladı. Umay anlamıştı. Hilal yine ona hava atıp duracaktı. Ve sonu da ikisinin kavga etmesiyle biteceğini bildiği için Hilal'i takmadan yanında ki Hilal'den sonra en yakın arkadaşı olan Efsun'a döndü.
" Yakan top oynayalım mı? " Dedi. Dirseğiyle arkadaşının koluna yavaşça vurdu. Efsun ne demeye çalıştığını anlamıştı. Bu ' Evet de ' demekti.
" Hı hı hadi hep beraber oynayalım. " Dedi ve Hilal'e döndü.
" Dimi Hilal? " Dedi.
" Madem bu kadar ısrar ediyorsunuz. " Dedi Hilal bilmiş bilmiş.
Önce atıcı olarak Umay ve Efsun atacaktı. Hilal ise ortadaydı. Umay'ın ve Efsun'un sert atışlarından rahatlıkla kaçıyordu. Çünkü bu mahallenin en güzel yakan top oynayanı hilal'di. Ve bu durumdan mutluluk duyuyordu. Mahallenin diğer kızları onun gibi oynayamadığı için Hilal'i kıskanıyolardı.
Ardından top Umay'a geçti. Umay topu en sert atışıyla Hilal'e fırlattı. İşte o an Hilal'in beklemediği bir şey oldu.
Umay Hilal'i vurdu. Hilal'i ayağından vurmuştu. Hilal şok olmuş bir şekilde Umay'a doğru baktı. Aslında Umay da Hilal'i vurabileceğini düşünmüyordu ama her şey çok ani bir şekilde gelişmişti.
Umay mutlu bir şekilde Hilal'e döndü.
" Seni vurdum. Şimdi ben ortadayım. " Dedi Hilal'e havalanarak. Hilal sinirle ayağını yere doğru vurdu. İşte şimdi Karadeniz damarı atmıştı.
" Tamam sen şimdi görürsün. " Dedi ve atıcılığa geçti.
Top Hilal'den başlıyordu. Hilal topu bir kaç kere yere doğru vurdu sonra eline aldı ve topu en sert atışıyla Umay'a fırlattı. Umay toptan hızlıca kaçtı. Böyle böyle derken top tekrardan Hilal'e geçti. Hilal içinden bu sefer seni vuracağım dedi. Topu sertçe Umay'a doğru savurdu. Ve Umay'ı vurdu. Umay'ı vurdu vurmasına ama onu tam yüzünün ortasından vurdu. Korku ve dehşet içinde Umay'a baktı.
Umay ilk başta anlayamamış bir şekilde baktı. Ama sonra alt dudağı titredi ve bağırarak ağlamaya başladı.
Hilal öne atılarak.
" Umay! Umay! " Diye bağırarak Umay'a doğru koştu. Umay deli gibi ağlıyor. Susmak bilmiyordu. Hilal korku ile arkadaşına doğru bir adım atacakken annesinin sesini işitti.
" Hilal yine ne yaptın! Kızım sen niye olduğun yerde bir duramıyorsun! " Diyerek kendisine doğru geldiğini gördü.
Sağına baktı. Umay hüngür hüngür ağlıyırdu Efsun da yanı başında durup ona bakıyordu. Soluna baktığında ise Efsun'un oturduğu apartmanı gördü. Aklına gelen ilk şeyi yapacaktı. Ve yaptı da. Kimse fark etmeden Efsun'un apartmanına doğru koştu. Koşa koşa merdivenlerden çıktı. Demir kapıyı tüm gücüyle ittirdi. Apartmanın içine girdi ve hemen demir kapının arkasına yaslandı. Dizlerine kendine doğru çekti. Annesinin ve Efsun'un ' Hilal! Hilal! ' bağırdıklarını duydu. Daha çok olduğu yere sindi.
Bu sırada asansörün sesi geldi. Biri çıkmıştı. Hilal korkudan gözlerini sıkıca kapattı.
Hilal'i gören Han şaşırmıştı. Onu burada hemde gözlerini korkuyla kapamış bir şekilde görmeyi hiç beklemiyordu. Büyük adımlar ile Hilal'e doğru yürüdü. Onun boyuna göre eğildi. Ve gözlerinin sıkıca yummuş küçük hanıma doğru baktı. Gözlerini açmamakta ısrarcıydı. Belliydi. Yine Umay'la kavga etmişlerdi.
" Küçük hanım? " Dedi. Sorgular bir şekilde. Hilal bu sesi hemen tanımıştı. Hazer Han. Gözlerini huzur ile açtı.
Hazer Han bir kere daha Hilal'in mavi gözlerine hayranlık ile baktı. Bir insanın daha doğrusu Hilal gibi 7 yaşındaki bir çocuğun gözlerinin bu denli mavi olması onu her seferinde hayrete düşürüyordu.
" Hazer Han " Dedi Hilal. Hazer ondan 8 yaş büyüktü ama ona abi demeyi hiç sevmiyordu.
" Evet. Küçük hanım yine ne yaptınız? " Dedi sorgular bir şekilde.
" Şeyy, " Dedi Hilal. Lafı geçiştirmeye çalışıyordu.
" Dinliyorum, küçük hanım. Yine ne yaptınız? " Dedi .Hilal artık ayağa kalkmıştı ama Han hayla daha dizinin üstündeydi. Çünkü Hilal onun yanında kısa kalıyordu.
" Şey, Han. Ben Umay ve Efsun'la ortada sıçan oynarken"dedi. Duraksadı yutkundu ve devam etti.
" Ben Umay'a top attım. O da ağlamaya başladı. " Dedi
" Hımm, peki Umay'ın yüzüne top attığın için mi ağladı? " Dedi aklından geçmiş gibi. Hilal sadece kafasını aşağı yukarı sallamakla yetindi.
" O zaman şimdi Umay'ın yanına gidelim ve ondan özür dileyelim. Olur mu? " Dedi Hilal gözlerini korku ile açtı.
" Olmaz! " Dedi.
"Olur." Dedi Han Hilal'in minik elini kavrayarak.
" Olmaz. " Dedi ve elini hızlıca geri çekti.
" Annem bana çok kızar. " Dedi.
" Ben seni korurum annen sana kızamaz. " Dedi ve Hilal'in minik elini tekrardan kavradı.
" Söz mü? " Dedi Hilal. Emin olamamış gibi.
" Söz. Hemde Han sözü " Dedi Hazer Han.
" Ama bir şartla. " Dedi Hilal. Fırsattan istifade istediğini yaptıracaktı.
" Ne? " Dedi Han.
" Hani bana geçen gün bir çikolata almıştın ya, ondan. " Dedi.
" Eti karam mı? " Dedi Han.
" Hı hı. Ondan. " Dedi Hilal.
" Ama söz ver. Beni koruyacaksın. " Dedi Hilal.
" Söz dedim ya, hemde Han sözü dedim daha ne olsun? " Dedi ve demir kapıyı açtı ve Hilal'le birlikte Umay'ın yanına doğru gittiler.
Hilal annesini gördüğünde Han'ın elini daha sıkı kavradı. Sonra annesinin ona karşı olan ' sen bittin' der gibi olan bakışlarını görünce bir eliyle de Han'ın gömleğinin uçlarından sıkıca kavradı.
Ardından Azize sultan Hilal'e tam bağıracağı sırada Han duruma el attı ve Hilal'i korudu. Ona istediği çikolatayı aldı.
O an ikiside fark etmedi ama aralarında büyük bir güven oluştu.
Ve hiç bir şey yaşanmamış gibi her gün tekrarlandı.
Ta ki Albay Sami'nin Hilal'in babası binbaşı Cevdet'in tayinini Mardin'e çıkarına kadar.
Yeni kurgumdan selamlar,
OY VE YORUM ATMAYI UNUTMAYINIZ NE KADAR OY VE YORUM O KADAR BÖLÜM DEMEKTİR!!!!
2008
Poposunu kıvıra kıvıra en yakın arkadaşı olan Umay 'ın yanına doğru ilerledi Hilal. Babasının ona pazardan aldığı boncukları Umay'ın gözüne sokarcasına salladı. Umay anlamıştı. Hilal yine ona hava atıp duracaktı. Ve sonu da ikisinin kavga etmesiyle biteceğini bildiği için Hilal'i takmadan yanında ki Hilal'den sonra en yakın arkadaşı olan Efsun'a döndü.
" Yakan top oynayalım mı? " Dedi. Dirseğiyle arkadaşının koluna yavaşça vurdu. Efsun ne demeye çalıştığını anlamıştı. Bu ' Evet de ' demekti.
" Hı hı hadi hep beraber oynayalım. " Dedi ve Hilal'e döndü.
" Dimi Hilal? " Dedi.
" Madem bu kadar ısrar ediyorsunuz. " Dedi Hilal bilmiş bilmiş.
Önce atıcı olarak Umay ve Efsun atacaktı. Hilal ise ortadaydı. Umay'ın ve Efsun'un sert atışlarından rahatlıkla kaçıyordu. Çünkü bu mahallenin en güzel yakan top oynayanı hilal'di. Ve bu durumdan mutluluk duyuyordu. Mahallenin diğer kızları onun gibi oynayamadığı için Hilal'i kıskanıyolardı.
Ardından top Umay'a geçti. Umay topu en sert atışıyla Hilal'e fırlattı. İşte o an Hilal'in beklemediği bir şey oldu.
Umay Hilal'i vurdu. Hilal'i ayağından vurmuştu. Hilal şok olmuş bir şekilde Umay'a doğru baktı. Aslında Umay da Hilal'i vurabileceğini düşünmüyordu ama her şey çok ani bir şekilde gelişmişti.
Umay mutlu bir şekilde Hilal'e döndü.
" Seni vurdum. Şimdi ben ortadayım. " Dedi Hilal'e havalanarak. Hilal sinirle ayağını yere doğru vurdu. İşte şimdi Karadeniz damarı atmıştı.
" Tamam sen şimdi görürsün. " Dedi ve atıcılığa geçti.
Top Hilal'den başlıyordu. Hilal topu bir kaç kere yere doğru vurdu sonra eline aldı ve topu en sert atışıyla Umay'a fırlattı. Umay toptan hızlıca kaçtı. Böyle böyle derken top tekrardan Hilal'e geçti. Hilal içinden bu sefer seni vuracağım dedi. Topu sertçe Umay'a doğru savurdu. Ve Umay'ı vurdu. Umay'ı vurdu vurmasına ama onu tam yüzünün ortasından vurdu. Korku ve dehşet içinde Umay'a baktı.
Umay ilk başta anlayamamış bir şekilde baktı. Ama sonra alt dudağı titredi ve bağırarak ağlamaya başladı.
Hilal öne atılarak.
" Umay! Umay! " Diye bağırarak Umay'a doğru koştu. Umay deli gibi ağlıyor. Susmak bilmiyordu. Hilal korku ile arkadaşına doğru bir adım atacakken annesinin sesini işitti.
" Hilal yine ne yaptın! Kızım sen niye olduğun yerde bir duramıyorsun! " Diyerek kendisine doğru geldiğini gördü.
Sağına baktı. Umay hüngür hüngür ağlıyırdu Efsun da yanı başında durup ona bakıyordu. Soluna baktığında ise Efsun'un oturduğu apartmanı gördü. Aklına gelen ilk şeyi yapacaktı. Ve yaptı da. Kimse fark etmeden Efsun'un apartmanına doğru koştu. Koşa koşa merdivenlerden çıktı. Demir kapıyı tüm gücüyle ittirdi. Apartmanın içine girdi ve hemen demir kapının arkasına yaslandı. Dizlerine kendine doğru çekti. Annesinin ve Efsun'un ' Hilal! Hilal! ' bağırdıklarını duydu. Daha çok olduğu yere sindi.
Bu sırada asansörün sesi geldi. Biri çıkmıştı. Hilal korkudan gözlerini sıkıca kapattı.
Hilal'i gören Han şaşırmıştı. Onu burada hemde gözlerini korkuyla kapamış bir şekilde görmeyi hiç beklemiyordu. Büyük adımlar ile Hilal'e doğru yürüdü. Onun boyuna göre eğildi. Ve gözlerinin sıkıca yummuş küçük hanıma doğru baktı. Gözlerini açmamakta ısrarcıydı. Belliydi. Yine Umay'la kavga etmişlerdi.
" Küçük hanım? " Dedi. Sorgular bir şekilde. Hilal bu sesi hemen tanımıştı. Hazer Han. Gözlerini huzur ile açtı.
Hazer Han bir kere daha Hilal'in mavi gözlerine hayranlık ile baktı. Bir insanın daha doğrusu Hilal gibi 7 yaşındaki bir çocuğun gözlerinin bu denli mavi olması onu her seferinde hayrete düşürüyordu.
" Hazer Han " Dedi Hilal. Hazer ondan 8 yaş büyüktü ama ona abi demeyi hiç sevmiyordu.
" Evet. Küçük hanım yine ne yaptınız? " Dedi sorgular bir şekilde.
" Şeyy, " Dedi Hilal. Lafı geçiştirmeye çalışıyordu.
" Dinliyorum, küçük hanım. Yine ne yaptınız? " Dedi .Hilal artık ayağa kalkmıştı ama Han hayla daha dizinin üstündeydi. Çünkü Hilal onun yanında kısa kalıyordu.
" Şey, Han. Ben Umay ve Efsun'la ortada sıçan oynarken"dedi. Duraksadı yutkundu ve devam etti.
" Ben Umay'a top attım. O da ağlamaya başladı. " Dedi
" Hımm, peki Umay'ın yüzüne top attığın için mi ağladı? " Dedi aklından geçmiş gibi. Hilal sadece kafasını aşağı yukarı sallamakla yetindi.
" O zaman şimdi Umay'ın yanına gidelim ve ondan özür dileyelim. Olur mu? " Dedi Hilal gözlerini korku ile açtı.
" Olmaz! " Dedi.
"Olur." Dedi Han Hilal'in minik elini kavrayarak.
" Olmaz. " Dedi ve elini hızlıca geri çekti.
" Annem bana çok kızar. " Dedi.
" Ben seni korurum annen sana kızamaz. " Dedi ve Hilal'in minik elini tekrardan kavradı.
" Söz mü? " Dedi Hilal. Emin olamamış gibi.
" Söz. Hemde Han sözü " Dedi Hazer Han.
" Ama bir şartla. " Dedi Hilal. Fırsattan istifade istediğini yaptıracaktı.
" Ne? " Dedi Han.
" Hani bana geçen gün bir çikolata almıştın ya, ondan. " Dedi.
" Eti karam mı? " Dedi Han.
" Hı hı. Ondan. " Dedi Hilal.
" Ama söz ver. Beni koruyacaksın. " Dedi Hilal.
" Söz dedim ya, hemde Han sözü dedim daha ne olsun? " Dedi ve demir kapıyı açtı ve Hilal'le birlikte Umay'ın yanına doğru gittiler.
Hilal annesini gördüğünde Han'ın elini daha sıkı kavradı. Sonra annesinin ona karşı olan ' sen bittin' der gibi olan bakışlarını görünce bir eliyle de Han'ın gömleğinin uçlarından sıkıca kavradı.
Ardından Azize sultan Hilal'e tam bağıracağı sırada Han duruma el attı ve Hilal'i korudu. Ona istediği çikolatayı aldı.
O an ikiside fark etmedi ama aralarında büyük bir güven oluştu.
Ve hiç bir şey yaşanmamış gibi her gün tekrarlandı.
Ta ki Albay Sami'nin Hilal'in babası binbaşı Cevdet'in tayinini Mardin'e çıkarına kadar.
Yeni kurgumdan selamlar,
OY VE YORUM ATMAYI UNUTMAYINIZ NE KADAR OY VE YORUM O KADAR BÖLÜM DEMEKTİR!!!!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |