
Güzelim mi? Güzelin miyim gerçekten... Hihihihi....
Telefonu kilitlemeden önce saate baktım. 2 ye yaklaşıyordu. Şöyle bir üst başıma baktım. Ben neden pijama giydim ki ya offf... Şimdi miss gibi uyumak vardı... Sabır Mine sabır...
Odama gidip rahat hareket edebileceğim bir şeyler giyindim. Ne beni çok darlatacak kadar dar, ne de hareketlerimi kısıtlayacak kadar bol. İkisinin tam ortasıydı.
Saat geldiğinde dış kapının sesini duydum. Belli ki babam çıkıyordu. Ufak bir çanta alıp, içine ne olur ne olmaz diyerek bir çakı koydum ve hızlıca aşağı indim.
Babam arabaya binmiş sigara içiyordu. Arabaya bindiğimde yanağımdan bir makas aldı. Ufaktan bir şarkı açıp yavaş yavaş arabayı kullanmaya başladı...
"Şimdi ki görevimiz nedir baba? Nereye gidiyoruz?"
"Orhan Taşdüzerlerin evine..."
Bir hışımla babama döndüm.
"Hani birdaha gitmeyecektik oraya? "
"Öyle gerekti kızım..."
"Gidip ne yapacağız?"
" Onların elinde bir flash bellek var, onu alacağız."
"Neden ne var onun içinde?"
"O kısımlar seni ilgilendiren kısımlar değil güzel kızım."
"Peki, flash evin neresinde?"
"Onuda tam bilmiyorum açıkcası."
"Baba sorması ayıptır biz hangi akla hizmet gidiyoruz oraya?"
"Sorması ayıpsa sorma kızım ahahahahaha"
"Ay çok komiksin baba ya valla yarın bana hatırlat bu esprine bir tur daha gülelim çünkü yetmedi şuan ki gülüşler espri boşlukta hissetmesin kendini."
Cevap vermeden gülmeye devam etti. Bende dışarıyı izlemeye koyuldum. Yani düşün düşün bir yere varamayacağız gibi duruyor, her ne olacaksa olacak. Zaten ben düşününcede bir şey değişmiyor yine olması gereken oluyor... Oraya gittiğimizde göreceğiz her ne olacağını...
Kendimi serbest bırakınca biraz radyoda çalan şarkıyı mırıldanmaya başladım.
"Heh şöyle benim güzel kızım biraz keyfin yerine gelsin." Diyerek müziğin sesini babam biraz daha açtı.
Sanarsın savaşa değil, düğüne gidiyoruz...
Yaklaşık 40 dakika sonra meşhur köşke varmıştık.
"Şimdi ne yapıyoruz?" Diye sordum
Babamsa kapıya doğru yöneldi. Şaşırmış bir şekilde babamı seyrediyordum.
"Ne yapıyorsun?"
"Kapıdan gireceğiz."
"Ahahahah adamlarada şey mi deriz biz bir flash bellek almaya geldik onu alıp çıkacağız?"
"Yok öyle demeyeceğiz kahve içmeye geldiğimizi söyleyeceğiz."
"Evet adamlarda bizi sağ bırakacak öyle mi?"
"Bizim camiada kimse evine gelen misafirin kafasına sıkmaz kızım. Racona ters. O yüzden buradan girdiğimiz gibi çıkacağız. Rahat ol."
"Flashı ne yapacağız?"
"Eğer müsaitlik bulursan, tuvalete gidiyorum bahanesiyle evi dolaş, ara bul... Senden kimse şüphelenmez."
"Baba, ya yakalanırsam veya bulamazsam ?"
"Yakalanmazsınnn ben sana güveniyorum. Ayrıca bulamazsanda bunu dert etme. Bir daha ki geldiğimizde hallederiz.."
Öfkeyle babamın gözlerine baktım. Zerre korku yoktu gözünde, demek ki bir bildiği var diye kendimi rahatlatmaya çalıştım. Derin bir nefes verdim...
Ve babam kapı zile bastı...
Büyük duvarlarla çevrili olan evin bahçe kapısı yavaşça açıldı. 3 tane takım elbiseli adam açmıştı kapıyı, babamı iyice süzüp içeri girmemiz için kapıyı iyice açtılar. Babam girdikten sonra peşinden sakince girdim. Adamlar kapıyı kapattıktan sonra babamın üstünü aradılar. Hiç bir şey bulamadıktan sonra bana doğru yöneldiler. Elimle durmaları için işaret ettim.
"Temas yok."
Başlarını eğip bir iki adım geri çekildiler ve devam etmemiz için elleriyle işaret ettiler. Bir tanesi de önden giderek yolu gösteriyordu. Bizde babamla takip ediyorduk.
Havalara bak yani sanarsın buraların paşası.
Lavuklar daha geçen gün boyunlarını kırmamışım gibi önden artist artist yürüyor birde...
Ensesine doğru baktım. Kafasını tutup, boynunu hafifçe kırdığımı hayal ettim. Çok canım çekiyordu çok...
Sonunda git git bitmeyen aptal evi git git bitirebilip salona vardık.
Bir yanım deli gibi heyecanlıydı.
Orhan Taşdüzeri ne kadar kötü diye anlatsalarda bir yandan da aşırı güçlüydü. Yıllardır merak ediyordum onu. Simasını tabiki biliyordum ama karşısında oturmak hareketlerini inceleyebilmek benim için güzel bir deneyim olacaktı...
Salona girdiğimizde şöminenin başında oturmuş olan adam çok ağır bir hareketle kalktı.
"Hoşgeldiniz." Dedi gayet ciddi bir tavırla babama bakarak.
Sakince başını bana doğru çevirdi.
"Sende hoş geldin küçük hanım." Dedi ve gülümsedi. Şaşırmıştım. Onun bu kadar sempatik birisi olacağını hiç tahmin etmezdim.
"Hoşbuldum." Dedim başımla hafif selam vererek.
"Buyrun" dedi oturacağımız yeri göstererek. Hemen hareketlenerek işaret ettiği yere oturdum. Kollarımı birbirine bağlayarak babamları dinlemeye koyuldum...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![Sümeyye Sarı / Ben Mafyanın Kendisiyim [ Yarı Texting] / 🔪](https://cdn.kitappad.com/image/img_thump/1/kralice7-ben-mafyanin-kendisiyim-yari-texting-759.jpg)
| 49.38k Okunma |
3.4k Oy |
0 Takip |
94 Bölümlü Kitap |