67. Bölüm

😇

Sümeyye Sarı
kralice7

"Mine kutay derhal odama!"

 

Haydee şimdi işin yoksa bir de müdürle uğraş. Birde anons etmiyor mu şöyle Yarabbim çıldırıyorum.

Koridordan ilerleyip merdivenlerden aşağı indim. Müdürün kapısında derin bir nefes alıp kapıyı tıkladım.

"Gir!"

" Buyrun hocam."

"Geç otur şöyle" diyerek masasının önünde ki koltuğu işaret etti.

"Tamam" diyerek işaret ettiği yere oturdum.

Gözünde ki gözlüğü çıkartıp, " çay da söylememi ister misin sana?"

" Yok hocam sagolun..."

" Yok yav içseydin... Kızım sen neden ders saatinde yine dışardasın? Ben bıktım artık senden."

 

Sessiz bir of çekerek nefes verdim.

" Valla hocam açıkcası bende bıktım artık her şeyden. "

 

Şuan dik başlı olmak yerine maduru oynamaya karar vermiştim. Biraz manipülasyon gerekiyor belli ki. Yeter be ben dik durdukça iyice savaş çıkıyor. Biraz da ben kurban madur olayım bakalım işler nasıl ilerliyor görelim...

 

Başımı yere eğip gerçekten çaresiz bir yüz ifadesine büründüm. Ağzımı hafif büzerek, gözlerimi sıkar gibi kapatıp başımı sakince sağa sola sallıyordum, derdim çok büyükmüş gibi...

Devam ettim.

 

"Vallahi billahi bende bıktım hocam. Artık benden ne istiyorlar anlamıyorum. Canımı mı istiyorlar ne nedir yani?"

 

" O ne demek o?"

 

Enerjisi sakinleşmişti.

 

" Hocam ben artık derslerimde başarılı bir insan olmak istiyorum. Ve bunun için çok gayret ediyorum... ama..."

"Ama?"

"Ama öğretmenlerin benimle ne derdi var gerçekten anlayamıyorum."

Sesim çok yumuşak çıkıyordu. Devam ettim.

"Hocam siz söyleyin Allah aşkına, daha sabahın körü sınıfıma girmişim, hocamı sakin sakin bekliyorum tam diyorum derse güzelce odaklanacağım, hoca bir geliyor, girer girmez bana saldırıp sınıftan kovuyor.

Sonra derslerim kötü diye bana kızıyorsunuz. Soruyorum hocam size , giremediğim, öğrenemediğim bir derste nasıl başarılı olmam bekleniliyor?"

 

" Sen hiç bir şey yapmadan mı oldu bütün bunlar?"

 

"Evet. Dilerseniz bütün sınıfı çağırın anlatsınlar, hatta öğretmene sorun yahu nefreti kadar yalanıda büyük değilse oda doğruyu söyleyecektir."

 

"Düzgün konuş öğretmeninin hakkında..."

 

" Haklısınız hocam. Özür diliyorum. Ama öyle üzgün ve çaresiz hissediyorum ki artık bende ne yapacağımı nasıl davranacağımı inanın bilmiyorum..."

 

" Tamam kızım sen çık. Kantine falan geç koridorlarda dolanma..."

 

" Tamam hocam..."

Etrafa bakındım çaresizce... " Ben dediğiniz gibi yapayım madem.. zaten elden başka bir şey gelmiyor..

Sizede çok teşekkür ediyorum ayrıca..."

Dedim ayağa kalkarken.

 

" Bana neden teşekkür ediyorsun?"

 

"İlk defa birisi beni dinledi. Benim sanırım zaten buna ihtiyacım varmış... kolay gelsin hocam..."

 

Diyerek çıktım odasından.

Ay içim daraldı. Ama yok artık belli ki hepsine böyle davranacağız anlaşıldı. Başka türlü uslanacağı yok hiç birinin...

Hızlıca kantine gidip çay aldım kendime. Her zaman ki masama oturup keyifle çayımı yudumlarken telefonuma mesaj geldi. Çıkartıp masanın altından baktım.

 

"Güzel mi bari çay?"

 

Mesaj atan Mustafa'ydı. Etrafa bakındım, kantinin kapısının karşısında durmuş beni kesiyordu. Gülümseyip telefona döndüm tekrar.

 

" Çok güzel al kendine bir tane..."

 

Mustafa telefonunu cebine koyup kantine girdi. Çaktırmadan onu izliyordum. Oda izlendiğinin gayet farkında olacak ki, kasıla kasıla yürüyordu.

Çayını aldıktan sonra çaprazımda ki masaya geçti. Kantinde bir o vardı bir ben..

 

Dışarıya bakıyormuş gibi Mustafa'yı izlerken mesaj yazdığını gördüm. Telefona baktım hemen.

" Çok güzel olduğunu söylemiş miydim?"

 

Telefona bakarken salak salak sırıtmaya başladığımı fark ettiğim an, hemen bir sirkelenip kendime geldim. Ama Mustafa çoktan o salak suratımı görmüştü. Çaktırmadan gülüp bana bakıyordu. Ama bu gülüşünde dalga geçer gülüşü yoktu, beni güldürebilmenin verdiği haz ve neşe gülüşü vardı.

 

" Söylemiştinnnn" dedim ona bakarak sırıtırken...

Sonra sırıtmamı durdurup tekrar mesaj yazdım.

"Ayrıca sen neden derste değilsin de dışardasın?"

 

"Sen neden derste değilsin."

 

"Hadi beni kovdular, sen neden?"

 

" Müdürün seni anons ettiğini duydum."

 

"Ee?"

 

"Bir sorun mu var diye merak edince dersten çıkmam gerekti. Öyle seni ararken müdürün odasından çıkarken gördüm, çaktırmadan peşinden gelince de bende kendimi kantinde buldum..."

 

Gülmeye başlamıştım.

"Ee tamam gördün iyiyim işte git derse..."

 

" Şimdide çay aldım asla gidemem, çay önemli..."

 

"Ya yok ya yok... Ben zaten bir deli yetiyordum okula bir sen eksiktin gerçekten... şimdi tam olduk işte (: "

 

" Doğrudur ben de seni ilk gördüğümde böyle düşünmüştüm biliyor musun?"

 

"Nasıl?"

 

"Seni gördüğümde dedim ki, şimdi tam oldum işte, sanki yarımdım da seni görünce bütünlendi ruhum..."

 

Mesajı okuduktan sonra başımı kaldırıp, gözlerim dolu dolu olmuş bir şekilde onun gözlerine baktım... Oda telefonu bir kenara bakarıp arkasına yaslandı ve sadece gözlerime bakıyordu.

Tenefüs zili çalana kadar sadece çayımızı içip, birbirimizin gözlerini , bakışlarını seyrettik...

Zil çaldığında herkes sınıflarından çıkmaya başlamıştı. Kantine ilk gelen Oğulcan , Hakan, Noyan olmuştu. Hemen peşlerinden Burcu ve Aslı geliyordu.

Hepsi aynı anda kenardaki masalardan sandalye çektiler. Hakan oturmadan önce Mustafa'ya bir göz gezdirip derin bir nefes verip öyle oturdu.

Oğulcan öfkeli bakışlarla söze girdi.

" Ne oluyor Mine neden çağırdı bu müdür seni yine?"

" Ya hoca sınıftan atınca oda her zaman ki gibi kameradan gördü ve çağırdı işte de bi sıkıntı yok hallettim ya.."

"Ben bu hocayı dövücem bak cidden elimde kalacak."

"Oldu Oğulcan başka isteğin var mı? Kadın hem öğretmen hem kadın... El mi kalkar öğretmene veya kadına? Cins cins konuşma."

" Kalkmaz. Ama oda bir haddini bilsin artık."

"Yapacak bir şey yok Oğulcan bir şekilde bitecek bu saçma okul..."

 

Sinirini hala atamamıştı bu sırada çayımın son yudumunu alıp , karton bardağı masaya koyup hafifçe ittim. Oğulcan öfkesini atamamış bir şekilde masaya dalmış düşünüyordu. Zaten hepimizde bir sessizlik vardı. Hepimiz masaya dalmış duruyorduk. Boş karton bardağımın yanına bir el dolu bardak bir çay koydu.

Hepimiz kafamızı kaldırıp, çayı kimin koyduğuna baktık.

Mustafa sakince masanın ortasına , daha doğrusu bana yaklaşık bir şekilde çay koyup, hiç bir şey söylemeden arkasını dönüp gitti.

Bölüm : 29.01.2025 22:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...