78. Bölüm

⏳️

Sümeyye Sarı
kralice7

Ayşe ortalığı süpürürken Savaş girdi içeriye, "Güzelim başka rahatsız olduğun şeyler varsa Ayşe'ye mutlaka söyle. O hepsini halleder. Değil mi Ayşe?" Dedi bakışlarını Ayşe'ye çevirirken. Bense Savaş'ı dinliyor gibi yaparken odanın kapısını açık bıraktığı için çaktırmadan diğer yerleri görmeye çalışıyordum. Odanın kapısının tam çaprazında amerikan mutfak gözüküyordu. Belli ki mutfağın hemen karşısında salon vardı. Ev fazlaca lükstü. Mutfak dolapları, tezgah, yer döşemeleri gerçekten lüks döşenmişti her yer.

"Tabi efendim, her ne isterseniz ben size yardımcı olurum." Diye Ayşe cevap verdiğinde kafamı hızla Ayşe'ye çevirip gülümseyerek teşekkür ettim.

Ayşe de bana ufak bir gülümseme segiledikten sonra hemen işine geri döndü. Savaş'tan gerçekten çekiniyordu. O yokken ki enerjisiyle o geldiğinde ki enerjisi 360 derece değişiyordu. Anlayamıyordum neden böyle bir adamın yanında çalışıyorlardı?

Ayşe işini bitirene kadar Savaş yanımızda bekledi. Belli ki Ayşe'ye pek güvenmiyordu. Ayşe'nin işinin bitmesinin ardından bir helikopter sesi duyulmaya başladı. Ses git gide çok yakınlaşıyordu. Telaşla Savaş'a döndüm. "Ne oluyor?"

Bu sıra da Ayşe odadan çıkıyordu. Kapıyı kapatmadan son bir kez bana baktı. Bir şeyler anlatmaya çalıştı o bakışlarda ama ne olduğunu anlayamıyordum. Ses beni fazlaca rahatsız ediyordu. Ayşe kapıyı kapatıyor gibi yaparken, kapıyı birazcık aralık bıraktı. Çok akıllı bir kızdı. Az biraz bile olsa kapının önünden gelip geçenleri görebiliyordum. Ama yine de Savaş fark etmesin diye çok bakmamaya çalışıyordum. Savaş bu sırada sağımda duran güneşliği kapalı camın önünde durmuş, perdeyi hafif aralamış dışarıya bakıyordu. Bense göz ucuyla onu kontrol ede ede kapının önünde olanları görmeye çalışıyordum. Yaklaşık 3 tane takım elbiseli adam vardı. Belli ki buranın korumasıydı. Daha salonda 3 tane geziyorsa kapının önünü düşünemiyordum. İçim sıkışmaya başladı. Bu sıra mutfakta bir hareketlilik oluştu. Gelen gidenin çoğusu burda, odada dizilmiş olanlardı. Belli ki mutfakta bu kadrodan başkası yoktu. Savaş güneşliği geri kapatırken hemen Savaş'a döndüm.

"Sana soruyorum, ne oluyor?" Anlamaya çalışır gözlerle gözlerine bakıyordum. Gülümsedi. "Sakin ol güzelim, helikopter geldi sadece."

"Neden geldi?" Diye sordum telaşla.

" Bizim için geldi. Geceye doğru yola çıkacağız."

"Nereye?"

"Dedim ya, başka bir bağ evine geçeceğiz."

"Neden burda durmuyoruz?" Telaşlanmaya başlamıştım. Şuan her ne oluyor bilmiyorum ama her ne oluyorsa bu durum canımı sıkıyor, içimin sıkışmasına neden oluyordu.

"Burası oturduğunuz şehre yakın. Biraz daha uzağa gideceğiz."

"İyi de neden?"

"Sen bana alışana kadar seni kontrol altında tutmalıyım. Sen bana alıştıktan sonra da zaten evleneceğiz."

Aklımı oynatacak gibi hissediyordum. Gerçekten dediğini yapar mı? Ben bu kadar insan varken bu kadar kısa sürede nasıl bir plan yapabilirdim? Daha dışarıda neler olduğunu bile bilmiyorum. Allah'ım aklıma mukayyet ol!

"Savaş, babam seni öldürür."

"Hahahah baban bana hiç bir şey yapamaz."

Gözlerim dolmaya başlamıştı.

"Babamı tanımıyorsun, babam seni gerçekten öldürür."

"Baban bana ulaşana kadar, ben babanı zaten öldürmüş olacağım."

Yutkunamadım... Her kelimesi sanki bir bir boğazımda düğümleniyordu.

"Sen ne yaparsan yap, seni hiç bir zaman sevmeyeceğimi sende biliyorsun." Dişlerimi sıkarak konuşuyordum. Göz yaşlarımın akmaması için bütün yüz hatlarımı sabit tutmaya çalışıyordum.

"Seveceksin, o Mustafa'yı unutacaksın. Bana aşık olacaksın. He olmuyor mu? Unutamıyor musun? Gerekirse Mustafa'yı da öldürürüm."

Demek Mustafa yaşıyordu... Göz yaşımı tutamadım ve yanağımdan süzülmeye başladı. Şükürler olsun... Şükürler olsun...

Savaş hızla yanıma yaklaştı ve önümde diz çöküp, avucunu yanağıma koydu. Baş parmağıyla göz yaşımı siliyordu.

"Onu gerçekten bu kadar çok mu seviyorsun?"

"Evet" dedim başımı eğip, göz yaşlarım hızla akarken.

Birden avucuyla çenemi kavrayıp başımı kaldırttı.

"Artık sevmeyeceksin!" Dedi dişlerini sıkarken.

Sinirden delirecek gibi hissediyordum. Şuan istesem ellerimle onu gebertebilirdim ama sonra ne olacaktı? Burdan nasıl çıkacaktım?

"Anladın mı beni?!" Dedi çenemi hızla sıkarken.

"Hı hı" dedim. Başımı ellerinden kurtarmak istercesine sertçe çevirirken...

"Aferim işte böyle..." dedi ayağa kalkarak... Ve devam etti.

"Ben şimdi buradan çıkacağım. Biraz işlerim var. Sende uslu dur ve şu ağlamanı durdur. O aptal için göz yaşını dökmene tahammül edemiyorum." Hızla odadan çıktı ve kapıyı sertçe kapatıp gitti.

Artık ne olacaksa olacaktı. Burdan daha uzağa gitmektense kaç şansım varsa deneyecektim.

Hızla ellerimi çözdüm, kelepçeyi belime taktım. Yarısı içerde yarısı dışarı doğru sarkıyordu. Ayaklarımda ki ipi de attırdıktan sonra hemen pencerenin önüne geçtim. Pencerenin kulbunu sıkıca kavrayıp açmaya çalıştım ama kilitliydi. Belimde ki kelepçeyi çıkarttım ve kelepçenin sivri yerlerini camın arasına sokmaya çalıştım. Ama nafile kelepçede ki demir tam istediğim şekilde girmiyordu ve gücü pencereyi çekiştirmeme de yetmiyordu.

Telaşla dışarıya göz gezdirdim. Etrafta ne var ne yok görmeye çalışıyordum. Pencerenin hemen önünde ince dar bir dikgörtgen bahçe vardı. Hemen ardındaysa büyük, her yeri kapatacak kadar büyük bir duvar. Belli ki burası evin arka tarafıydı. Camı son kez zorladıktan sonra perdeyi düzelttim.

Bu sırada bir araba sesi duydum. Araba çalıştırma sesi... Savaş çıkıyordu muhtemelen. Ses uzaklaşana kadar bekledim. Araba harekete geçtiği an büyük demir kapı sesi duyuldu. Anlaşılan evin ön tarafında demir kapı vardı.

Seslere tamamen odaklanınca az buçuk evin yapısı ve tarzı gözümde canlandı. Araba sesi uzaklaştıktan sonra demir kapı tekrar kapandı. Belli ki Savaş gitmişti. Diğerleriyle işim daha kolay olacaktı.

Bir kaç saniye daha bekledikten sonra, kapının arkasına geçip kapının dışına doğru seslendim.

"Birisi bakabilir mi?"

Bir kaç saniye geçmeden içeri hızla bir koruma girdi. Odanın içine girdikten sonra ayağımla kapıyı kapattığım gibi arkadan boğazına tırnaklarımı geçirdim.

"Sessiz ol." Deyip, çenesini ve başının tepesini kavradım ve hızlı bir hamleyle çevirdim ve direkt bayıldı. Hızlı olmam gerekiyordu. Birileri peşinden gelirse bu adamı halletmiş olmalıydım. Hemen korumanın belinde ki silahı aldım ve belinde ki kemeri çıkarttım. Çıkarttığım kemerle ellerini sırtına doğru birleştirip bağladım. Biraz onu sürükleyerek kapının arka hizasına getirdim. Silahı hızla yerden alıp sım sıkı tuttum. Tam tahmin ettiğim gibi bir kaç saniye sonra adım sesleri duydum. Bu lavuk geri çıkmadığı için merak edip zaten bir bir gelecektiler.

Kapının kulbuna dikkatle bakıyordum. Evet adım sesleri yaklaştı, kulp yavaşça aşağı doğru iniyordu. Kalbim ağzımda atıyordu. Diğer korumada içeri girdiği anda etrafa bakındı, yerde yatan diğer kişiyi gördüğü an ona meyillendi. Bende tekrar kapıyı itip silahı karnına dayadım. Gözleri kocaman olmuş bir şekilde bana bakıyordu.

"Eğer sesini çıkartırsan, seni de arkadaşım gibi gebertirim." Dedim. Halbu ki diğerini daha gebertmemiştim. Ama bunu onun bilmesine gerek yoktu.

"Ellerini kaldır, arkanı dön!" Dedim sessizce.

Oda olayın şokuyla dediğimi yaptı. Silahın arka tarafıyla hızla ensesine vurdum. Anında yere düşüp bayıldı. Diğerine yaptığım gibi onunda hızla kemerini çözüp, ellerini sıkıca bağladım. Bütün gücümle onuda sürükleyerek kapının arkasına doğru çektim ve beklemeye koyuldum.

Gelen giden yoktu. Diğer koruma sanırım bahçe tarafındaydı.

Ama tarzan gibi ortalarına atlamaya hiç niyetim yoktu. Orada kaç kişi var bilmiyordum ve bu kadar ilerlemişken kendimi riske atamazdım. Hızla pencerenin önüne gittim ve perdeyi camın yarısına kadar açtım.

Beni bağladıkları sandalyeyi sıkıca kavradım. Camın biraz uzağına geçerek, bütün gücümle cama fırlattım. Büyük bir gürültü koptu, camın yarısıysa anında tuzla buz oldu. Hemen sandalyeyi yere fırlattım ve kapının arkasına geçtim. Bir kaç saniye geçmedi bir kişi daha girdi içeriye, kaçtığımı düşünecek olacak ki telaşla cama doğru meyillendi, kapıyı kapatıp ensesine silahın arkasını geçirdim. Canım babam iyi ki bana bunca şeyi öğretmişti... Ona sırf bu yüzden teşekkür edeceğim hiç aklımın ucundan bile geçmezdi...

Bölüm : 16.02.2025 04:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...