80. Bölüm

🌳🌳🌳🌳🌳

Sümeyye Sarı
kralice7

Koşmaya başladım. Mustafa elimden sım sıkı tutmuş bir şekilde bana güç vermeye çalışıyordu. Öyle yorulmuş hissediyordum ki kendimi daha fazla nefes i hızlı alacak mecalim kalmıyordu. Ara ara yavaşlıyordum, Mustafa'nın elimden çekmesiyle tekrar hızlanıyordum.

Artık ilerleyemeyeceğimi anladığım yerde durdum, Mustafa'nın elini bırakıp ellerimi dizlerimin üstüne koyup hafif eğildim ve nefes almaya çalıştım.

"İyi misin?" Diye sordu Mustafa nefes nefese...

"Bak artık zaten iki kişiyiz, kaçmak yerine savaşalım." Dedim. Her kelimemde nefes alıp verip zor konuşuyordum.

"Ne diyorsun Mine, onca adamın arasına seni atıp savaşmanı mı izleyeceğim?"

Nefes almaya gayret ederken bir yandanda düşünüyordum... Mustafa benim daha diğer tarafımı bilmiyordu haklıydı o yüzden hem beni de bir kenara koyuyorum Mustafa ya başaramazsa? Tek başıma hangi biriyle gerçekten savaşabileceğim. Gerçekten dişe diş savaşsak belki yine alırdım ama onlar silahlılar bu düşündüğümden daha tehlikeli olurdu hele ki şu aşamada...

"Evet haklısın..." dedim Mustafa'nın elinden tutarak.

Elimi sıkıca tuttuğunda birden gülmeye başladı.

"Ne?" Dedim nefesimi toparlamama az kalmış bir şekilde.

"Bir şu haline bak bir de kurduğun cümlelere hahaha. Sen neyine kimle savaşacaksın acaba? Yorgun savaşçı seni, yeter bu kadar dinlenme hadi biraz daha gayret..."

Gülümsedim. Gözünde ki çıtı pıtı Mine'yi öldürmek istemiyordum. Hızla yürümeye başladık. İleride orman yolu görmeye başlamıştım.

"E yol var." Dedim heyecanla.

"Evet ama bir araba geçmesi gerekiyor ki bizi kurtarsın. En azından yol üzerinden yürüyelim ki geçen birisi olduğu an yardım isteyebilelim." Diyerek yola doğru yürümeye başladık.

"Ama yolda ağaçlar bu kadar sık değil. Biz araba bulalım derken alanımız çok açık diye ya savaşlar bizi daha rahat bulursa?"

Derin bir nefes verdi Mustafa. "Şuan başka çaremiz yok. Seslerini duyduğumuz an tekrar ormana dalarız en fazla."

"Senin araban nerde? Ya da onuda geçtim sen nasıl buradasın? Nerden geldin Savaşlar mı kaçırdı seni?"

"Savaşlar mı? Hayırdır Mine Hanım ne bu samimiyet?"

"Ya ahahaha" diyerek kahkaha attım. O hızla Mustafa hemen ağzıyla elimi kapattı. "Şş şş sessizzz."

"Ayy pardon tamam da yani Mustafa konumuz bu mu şuanda?" Diye sorup bu sefer sessizce kıkır kıkır gülmeye başladım. "Yani bi şu halimize bak, ormandayız ormanda. Üstümde hala kanlı kıyafetler bir sürü adamdan kaçıyoruz bir de soruya bak... Sahi sen ne zaman iyileştin?"

"Ya gülüm asıl sana sormalı o soruları, konumuz bu mu şuanda? Konuşacağız, hepsini konuşacağız az biraz sabır..."

Sustum. Bir yandanda hala Mustafa'nın elinden tutmuş onu takip ediyordum.

"Burası çok karanlık..."

"Korkuyor musun?"

"Bilmiyorum."

"Hahahah bilmiyorum mu? Korkuyorum demek gerçekten bu kadar zor mu?"

"Korksak korktuk deriz herhalde."

"Tabi tabi..."

Bu sırada yolun uzağında ışık görmeye başladık.

"Sanırım bir araba geliyor."

"Evet ama önce şöyle bir gel." Dedi beni eliyle bir ağacın dibine doğru çekerken, " şuan hemen güvenemeyiz ya onlardan biriyse?"

"Ya değilse ve bizi görmeden giderse ve biz son şansımızı kaybetmiş olursak ve..."

"Şşş tamam tamam o zaman sen dur burada ben arabaya el atacağım."

Birden omuzlarımı elleriyle kavradı. Bende başımı kaldırıp ona doğru baktım. "Bak Mine, eğer onlardan biriyse hemen burdan kaç." Tekrarladı. "Bana her ne olursa olsun, sen kaç. Duydun değil mi beni?"

"Saçmalama istersen nereye kaçıyorum seni bırakıp olmaz öyle şey. Ya beraber ya hiç."

"Kızım sen ne deli bir şey çıktın ya..."

"Bu daha ne ki..." dedim ağzımda yuvarlayarak.

"Ne?" Dedi tekrar duymak istercesine.

"Hiç, yok bir şey... Evet ne yapıyoruz şimdi son karar?"

Mustafa derin bir nefes verdi. Kafası karman çormandı sanki her yaptığı hareketle beni riske atmaktan korkuyordu. Arabanın bize yaklaşmasına az bir zaman kaldığı anda demin geldiğimiz ormanlığın içinden fenerlerin yansıttığı ışıkları görmeye başladım.

"Mustafa geliyorlar."

Mustafa orman tarafına döndü hızla. "Başka çaremiz yok." Dedi ve karşıdan gelen arabanın önüne atladı.

"Dur ! DUR!"

Araba durduğunda Mustafa hızlıca cama tıklatıp, "yardım lazım yardım." Dedi. Bir yandanda telaşla arkasına bakıp duruyordu. Sesler git gide iyice yaklaşıyordu. Çok gerilmeye başlamıştım. Fakat gerilmemde ki bir tek sebep korku değildi, hadi diyelim bizi yakaladılar, ya onlar bize bir şey yapacaktı ya biz onlara... Bu sefer gerçekten onların canına kast etmemek adına söz veremiyordum kendime. Bunu nasıl kontrol etceğimide bilemiyordum. Savaş'ın gözü döndüğü kadar benimde gerçekten dönmüştü. Çok sıkıldım şuan bu koşuşturmadan.

Bende bir yandan ormanın içine bakıyor, bir yandanda Mustafa'nın dibine kadar varmıştım. Bir den silah sesi patladığı için ikimizde aynı anda arkamızı dönüp ormana doğru baktık.

Bu sırada arabanın arka ve ön kapıları aynı anda açıldı ve iki tane takım elbiseli adam indi. Biz daha ne olduğunu anlayamadan bir tanesi burnuma ve ağzıma eterli pamuğu yapıştırmıştı. Birden bağırmaya ve çırpınmaya başladım ve gözlerim artık zifiri karanlıktı.

Bölüm : 19.02.2025 00:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...