
Kalbim ağzımda atıyordu sanki, birbirimize öyle bir bakıyorduk ki sanki yıllardır görüşmeyip birbirimize hasret kalmıştık. Birbirimize bakarken ikimizin de gözlerinin içi parlıyordu. Hele o gözlerime böyle parıl parıl bakarken başka hiçbir şey düşünemiyordum.
“ E sen nöbetçi olmuyordun” dedim gözlerimi gözlerinden hiç ayırmadan.
“ Ben senin için her şey olurum.” Dedi ellerimi sıkı sıkı tutarken. Aramızda ki çekim öyle kuvvetliydi ki sanki derin bir enerji nefes almama engel oluyordu. Birden boynuna atlayıp sarıldım ona sım sıkı. Oda kollarını sırtıma ve belime sarmıştı. Sadece birbirimizin kalp atışını ve nefes alışverişini dinliyorduk. Şuan dünya durabilirdi. Şuan gerçekten dünya dursaydı, gram sesim çıkmazdı.
“ Hadi gel bakalım, daha çok işimiz var.” Dedi bir adım geri çekilip kolumdan çekerken. Birlikte odaya girdik.
İçeri girdiğimiz gibi hapşırmaya başladım. Her yer toz toprak, örümcek ağı doluydu. Yani bu nuhnebiden kalma yeri neden temizlememiz gerekiyordu anlamıyorum. Hadi temizlenecek diyelim, neden biz yapıyorduk bunu. Allah’ım sabır ver.
Hapşırmam kesildiğinde, Mustafa yanıma yaklaşıp başımdan bir öpücük kondurdu.
“Hadi güzelim sen geç şöyle otur, bende buraları halledeyim.”
“ Olmaz öyle şey beraber yapacağız.”
“ Yahu alerjin var belli ki, hem sen böyle yerlerin temizliğini yapmayı nereden bileceksin? Geç otur dedim hadi.”
“Yo gayet de biliyorum.” Dedim kapının arkasında ki kürek ve süpürgeyi elime alarak.
“ Hahaha eminim biliyorsundur.” Dedi kahkahayla…
“ İzle ve gör.” Diyerek süpürgeyle kapının arkasında ki tozları süpürmeye başladım. Ufak bir toz birikintisi oluştuktan sonra küreği tozların olduğu yerde tuttum.
Bu sırada Mustafa kenara köşeye fırlatılmış sıralardan birine yaslanmış. Kollarını göğsünün altında birleştirmiş, bir eliyle ağzını kapatarak beni seyrediyordu. Sanki eliyle ağzını öyle kapattığında ben güldüğünü anlamıyordum.
Küreği pisliklerin önünde tutup süpürgeyle başladım küreğe doğru itmeye. Süpürgeyi çektiğimde pislikler hala yerde duruyordu ama olması gereken kürekte durmasıydı. Çaktırmadan Mustafa’ya baktım. Hal gülerek beni seyrediyordu. Bozuntuya vermedim. Küreği biraz daha geri çektim ve tekrar süpürgeyle pislikleri ittim. Yok yine olmuyordu. Tekrar küreği geri çektim ve tekrar denedim. Yok…
“ Ağğğ yeter ama artık” diyerek süpürgeyle küreği yere fırlattım.
“ Hahaha bırak bırak o öyle olmaz.” Diyerek Mustafa eğilip, yerde ki süpürge ve küreği aldı. Hızlı hareketlerle başladı pislikleri küreğe toplamaya. Başardı da… İyi de bende aynısını yaptım, ne saçma bir sistem bu şimdi.
“ Gördün dimi güzelim nasıl yapılacağını?”
“ Görmeme gerek yok. Ben zaten biliyordum da…”
“ Da ?”
“ Da benim pislikler küreğe gelmek istemedi.”
“ Hahahah vay şerefsiz pislikler onlar kim ki sen demene rağmen gelmiyorlar. Hahaha..” Diye gülerken bana doğru yaklaştı.
Utanmıştım. Heyecandan salak salak şeyler söylemek istiyordum.
“Bende senin yaptığını yaptım ama olmadı işte.”
“Sen benim yaptığımı yapmadın güzelim. Sen küreği çok dik tuttun ama ben hafif eğdim. O yüzden de pislikler küreğe rahat geldi.”
Kolumdan tutup, beni demin ki yerime tekrar getirdi. Bir elime küreği bir elime de süpürgeyi verdi.
“ Gel bak şöyle yapacaksın.” Diyerek hafifçe arkama geçerek, sol eliyle sol elimi. Sağ eliyle de sağ elimi tutmuştu. Ama bana sıkı sıkıya yapışmıyordu. Yine hafif bir mesafe vardı aramızda…
Mustafa’nın bu huyunu seviyordum. Her hareketine her zaman çok dikkat ediyordu. Beni rahatsız etmemek için elinden geleni yapıyordu.
“ Bak şimdi,” diyerek kürek olan elimi sıkıca kavradı. “ Öne doğru eğ hafifçe bunu,” diyerek sağ elimdeki süpürge olan elimi sıkıca tutup ittirmeye başladı. “ Bununla da şimdi it küreğe doğru… Bak işte oldu…”
“ aaa geldiler…”
Ay salak gibi bir de geldiler diye seviniyorum. Gelecekler tabi. Çocuk mala anlatırdı gibi anlattı her şeyi.
“ Evet bak harikasın başardınnn.”
“ Ya ahahah Mustafa bebek mi eğliyorsun yaaa” diye hafifçe göğsüne vurdum.
“ Bebeğimi eğlemek belki de hoşuma gidiyordur, sana ne ki?”
Gözlerime öyle bir bakıyordu ki, elim ayağım tutmuyordu sanki… O sırada elimde ki süpürgeyi unutmuşum ve süpürge tam düşecekken fark edip bir hışımla öne doğru eğilip süpürgeyi tuttuğumda, Mustafa’nın da benimle birlikte aynı hareketi yaptığını gördüm ve başımız birbirine çarptı.
İkimizde birbirimize döndük, fazla yakındık. Hemen saçmalamaya başladım…
“ Yahu Mustafa şu bana çarpma işinden vaz geç artık.” Diye.
Beni öyle sıkı tutmuştu ki geri çekilemiyordum. Bütün yüzümü incelemeye başladı. Tam biraz daha yakınlaşıyordu ki, kapı açıldı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![Sümeyye Sarı / Ben Mafyanın Kendisiyim [ Yarı Texting] / Bodrum](https://cdn.kitappad.com/image/img_thump/1/kralice7-ben-mafyanin-kendisiyim-yari-texting-759.jpg)
| 49.38k Okunma |
3.4k Oy |
0 Takip |
94 Bölümlü Kitap |