
Kafamı hızla kaldırıp suratına baktım.
"sen yeter ama artık lan bi adam gibi dön şuraları kimsin olum sen bininciye bana çarpıyosun."
"Bi kalkarsan..."
Hemen kalktım yerden. Oda kalktı. Etrafımıza orda bulunan bir kaç kişi toplanmıştı. Lavuk kalktıktan sonra önce elleriyle ceketini temizledi ve bir yandanda yüzüme bakmadan,
"Belkide sen bininciye bana çarpıyorsundur." Dedi.
Gözlerimi far görmüş tavşan gibi büyütüp kaşlarımı kaldırıp hafif tebessüm ettim. Bunu beklemiyordum ahahaha bu cesaret nerden acaba? der gibi gözlerimde alaycı bir gülüş vardı.
Etrafımızda ki ‘öhö’ diye öksürüp çocuğu çaktırmadan dürtüyordu.
Yanıma alt sınıflardan berkeler duruyordu. Sağ kolumu Berkenin omzuna koydum. Sol elimiyse eteğimin cebine soktum. Berkenin omzuna koyduğum kolumun baş parmağıyla önce bi burnumu kaşıdım. Herkes sessizdi.
“Kim bu?” dedim etraftakilere bakarak, “yeni mi?”
“ Pek değil ama sayılır” dediler.
“Anladım.” Dedim lavuğun gözlerine bakarken, “Ondan bu rahat konuşmaların…Neyse zamanla tanırsın bizi”
Hafif dudağının sağ kenarıyla gülümser gibi oldu. Ama alaycı gülümsemek.
Gözlerinde kendinden eminlik vardı. Başınıda dimdik tutuyor gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Onun gözlerinde ki bu kendinden eminliği anlamaya çalışırken aklıma neden koştuğum geldi. Hızla Berke’nin omzundan indirdim kolumu,
“Neyse neyse haydi dağılın herkes yoluna baksın.” Diyerek çocuğa doğru yaklaşıp elimle omzunu hafif sıkarak geçtim yanından.
O sırada Sıla’yla Burcu belirdi yanımda. “Ne oldu Allah aşkına ne dedi müdür? Kapıya gelemedik bizide hoca kenara çekti sizin bir alakanız var mı diye”
Harbiden normal de ben müdürün odasından çıktığımda kapıda bilmem kaç kişinin dizili olması gerekiyordu. Bu sefer kimse yoktu…
“Nasıl sizi çekti ya?”
“Basbayağı , kızım normal bizi de çekmeleri neden şaşırdın buna bu kadar?”
“Bu sefer siz elinizi bile sürmediniz bu yüzden bir sorun oluşmasını hiç istemem.”
Konuşurken bir yandanda o cocuğun sınıfına varmıştık. Dank diye daldım içeri, zaten öğle paydosuydu. Sınıfta bir kaç kişi vardı. Biz sınıfa girdiğimiz anda sessizlik oldu. Hepsi bize bakıyordu.
“Sakin… bir şey yok.” Diyerek elimle oturmaları için rica ettim. Hepsi oturdular.
“Şerefsiz sapık nerde?”
“Yok o.” Dedi aralarından bir tanesi
“Nasıl yok o? Daha bi iki saat önce muttap oldum onunla…”
“Öğleden bir önceki ders çıktı.”
“Allah Allah. Bir kontrol edelim bakalım” diyerek burcuya elimle sınıf defterine bakması için işaret ettim.
Bende iki elimi iki cebime koymuş sınıfta ileri geri yürüyordum. Herkes sessizdi. Demin ki çocuğa takılmıştı aklım, bakışları gözümün önünde çok kendinden emindi. Açıkcası bu hoşuma da gitmişti… Karşımda korkulu bakan değilde gerçekten ben gibi birini görmek tuhaftı…
“Doğru söylüyorlar. Çıkmış bi önceki ders yok yazılmış.”
“Tamam.” Dedim Burcuya bakarak. Sonra sınıfa döndüm bitanesinş gözüme kestirdim, “Sen, kalk bakalım ayağa”
Hemen ayağa kalktı, “ Adın ne senin?”
“Semih”
“Bak semih, arkadaşın bu okula ve bu sınıfa adım attığında ilk bana söyleyeceksin anlaştık mı?”
Başıyla onayladı beni.
Sınıftan çıktık.
Kantine inip her zaman ki masamıza oturduk. Yanda ki çocuklar tost ve çayımızı getirirken bizde olanları konuşuyorduk. Birden Burcu yükseldi, “Çabuk bak çabuk şurda geliyor.”
“Ne kim?” Derken Burcunun işaret ettiği yere doğru baktım. Demin yukarda çarpıştığım çocuk kantine doğru giriyordu.
“Ne yani şimdi bu ne olmuş?”
“ işte tavlayacağın çocuk”
“ HAHAHAHAHAH” diye bir kahkaha patlattım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![Sümeyye Sarı / Ben Mafyanın Kendisiyim [ Yarı Texting] / İşte tavlayacağın çocuk](https://cdn.kitappad.com/image/img_thump/1/kralice7-ben-mafyanin-kendisiyim-yari-texting-759.jpg)
| 49.38k Okunma |
3.4k Oy |
0 Takip |
94 Bölümlü Kitap |