Nolur yağmur yağdır Allah'ım...

Mustafa bana bir bakış attıktan sonra başını eğdi. Her zaman ki ağır abi tavırlarıyla takımının ceketini hafif düzeltip, "nasılsınız?" Diyerek Yazar beye elini uzattı. Yazar birden ayağa kalkıp ,"oo kardeşim benim hoşgeldiniz.." diyerek Mustafayla ve yanında ki ekürisiyle tokalaştı.

Bir kişide bu lavuğu sevmese şaşardım gerçekten buradada buldu beni Yarabbim sabır ver...

Aslı masanın altından elimi sıkmaya devam ediyordu.

Yazar hepimize bir göz atıp, "çalışma arkadaşlarımızla tanıştırayım seni..." diyerek hepimizin sırayla adını söylemeye başladı. En son sıra bana geldiğinde, "Bu kızımızda geleceğin parlak yazarı Mine.." diye belirtti. Mustafa gülümseyip başıyla beni selamladı. Bende onu selamladım.

"Memnun oldum..." diyerek gülümserken sakince sandalyeye, tam karşıma oturdu.

Kalbim yerinden çıkacaktı. Bu böyle karşımda otururken ben nasıl şuan buraya adapte olacağım?

Ay Allah'ım sabır ver...

Yazar birden , " Evett nerde kalmıştık gençler?" Diyerek soru yöneltti..

Allah'ım nolur şiirimi okumasın. nolur okumasın. Nolur nolurrrr...

Aylar önce hafif dövdüğüm aptal Emirhan namıdeğer editörümüz birden, "Mine'nin şiirini okuyacaktık en son..." dedi

Ağzını kırdığımın lavuğu sen simdi naneyi yemedin mi?

Emirhan cümlesini bitirdikten sonra Mustafa kaşlarını kaldırıp şaşırmış bir ifadeyle yüzünü bana çevirdi.

Allahım sana geliyorum...

Bundan daha beter ne olacak derken , birden yazar bey yükselip,

"Hah evet ama burada şairimiz , sunucumuz Mustafa bey varken şiir okumak bize yakışmaz.." demesin mi?

Aaaaa diye çığlık atmak istiyorum. Hayır hayır hayır.

Benim Mustafa'ma yazdığım şiiri Mustafa okuyamazdı... Okumamalıyfı.. Allah'ım bu bir kabus olmalı... kalbimi dizginleştirmeye çalıştım...

"Mine hanımda müsade ederse neden olmasın?"

Dedi Mustafa meraklı gözlerle.

Şuan asla hayır diyemeyemem.. Hoş nasıl diyecektim böyle bir ortamda...

"Olur tabi siz nasıl isterseniz Mustafa bey..." dedim kalbim ağzımda atarak...

Yazar bey elinde ki gazatede benim yazımın kısmını açıp Mustafa'ya doğru uzattı.

Allah'ım kurban olduğum Allahım tavandan yağmurlar yağdır, karlar yağdır ıslat şu gazeteyi okuyamasın Rabbim yardım et. Nolur çay dök üstüne Allah'ım bir şey yap...

Mustafa hafif bir boğazını temizledikten sonra, o eril eril akan sesiyle başladı şiiri okumaya...

Kelebegime...

Yine sen yoksun...

San ki varmişsınn gibi

Beraber yaptığımız şeyleri tek başıma yaptım.

Açtım her zaman ki sıralanmış şarkaları

Aldım elime bir bulmaca, bir kalem..

Çözemesem de baktım öylece..

Sanki sen çözüyormussun gibi baktım..

Begenmediğin yüzüklerimi çıkartıp masaya koydum.

Sanki sen varmışsın da dalga geçiyormuşsun gibi..

Yine kalktım ayağı

O yana bu yana gezinmeye basladim.

Aynı o gün ki gibi

sıkılmış görünümlü

Mutluluktan uçacakmış gibi..

Ama tek fark vardi bu sefer...

Mutluluktan uçacakmış gibi degil de,

Acıdan parçalanacakmış gibi gezdim.

(Ay ben yazarken o ana gittim resmen çocuklar ellerim buz kesti aksndjdj berbat bir andı berbat..

Diğer bölüme gazeteki kısmı atacağım...)

Oy verip takip etmeyi unutmayınn😍