28. Bölüm
Gözde Aktaş / Yayıncı (Yarı Texting) / 21. Bölüm

21. Bölüm

Gözde Aktaş
ktssgzd

~ 4 ay sonra ~

Kıyıya çarpan dalgaların sesi keyifli bir melodiyle kulaklarıma doluyordu.
Gökte uçan kuşların ötüşmesiyle birleşen sesler huzurun sesi olabilirdi, ruhumu saran bir dinginlik vardı. İçim yeni hayatımın getireceği sürprizlere karlı kıpır kıpırdı.

Yeni hayatım demiştim, çünkü atlattığım kaza benim için bir dönüm noktasıydı. Hayatın ne kadar kısa olduğunu ve sevdiğimiz kişilerin kıymetini bilmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştı. Yaşamanın, sevmenin ve sevilmenin güzelliğini…

 

Yaslandığım teras duvarından belime sarılan ellerle ayrıldım. Vücudumu hafifçe yana çevirdiğimde Tugay’ın yakışıklı yüzüyle karşılaştım.
“Beni yatakta uyur halde bırakıp, manzaranın keyfini tek başına çıkarmanı yakıştıramadım İzem hanım”

”Çok tatlı uyuyordunuz Tugay bey, uyandırmaya kıyamadım.”

Tugayın yüzünde oluşan gülümseme büyürken kollarını biraz daha belime sardı ve bir süre manzarayı izlemeye koyuldu.
Bu sefer odağımı ona verdiğimde geçirdiğimiz 4 ayı düşünmeye başladım.
Tugayla konuşmamızın üzerinden günler geçmişti, ikimizin de hataları vardı. Ama hayat sorunları uzatıp birbirimizi üzmek için çok kısaydı.
Bize geldiği gün tüm sorunlarımızı konuşmuş, sağlıklı bir ilişki sürdürebilmek için birbirimizi daha çok dinlemeye karar vermiştik.
En doğrusu da buydu zaten, aradan geçen günlerde aramız eskisinden de iyi hale gelirken ben de kendimi fiziksel ve mental olarak toparlayabilmiştim.

Vücudumdaki kırıklar yüzünden tedavi sürecim uzun ve yıpratıcı olsa da Tugay bu süre zarfında beni asla yalnız bırakmamıştı. Kendini suçlu hissettiği birçok an olmuştu ve bunları bana destek olarak bastırmıştı.
Nihayet tedavi sürecim bittiğinde de uzun bir tatilin ikimize de iyi geleceğini düşünmüş ve Maldivler’de ıssız sayılabilecek bir adada tatil ayarlamıştık.
buraya gelişimizin birinci haftası dolsa da hala ilk günkü gibi heyecanlıydık. Çünkü ada doğal güzellikler açısından aşırı iyiydi ve her gün şaşıracak bambaşka bir şey çıkarıyordu karşımıza.

Tugayın boyun girintime doğru başını yaklaştırmasıyla düşüncelerimden ayrıldım. Yönümü ona çevirip kollarımı boynuna sardığımda artık gözgöze gelmiştik.
“Güzelim kahvaltıyı hazırlamışlardır, acıktıysan eğer gidelim mi?”

”Olur hayatım, gidelim.”

Kollarımı boynundan çözdükten sonra hafifçe uzaklaşıp odaya doğru adım attım. Adanın sıcak havası yüzünden giymek için çok fazla seçeneğim olmasa da kafamda kombin yapmaya başladım.

Altıma kısa pembe bir şort etek, üzerine de kısa kollu beyaz bir crop seçtikten sonra başıma güneş geçmemesi için kombinimle uyumlu pembe bir şapka aldım. Gözüme de güneş gözlüklerimi taktıktan sonra hazırdım.
Ayakkabılarımı giymek için kenara geçerken bir yandan da Tugay’ın ne giydiğine bakıyordum.
Kısa beyaz bir şort ve üstüne de lacivert polo yaka tişört giymişti. Her zamanki gibi çok yakışıklı gözüküyordu.

Hazırlanmamız bitip kahvaltı yapacağımız yere geçtiğimizde her şeyin çoktan bizim için hazırlanmış olduğunu gördük. Masaya doğru adımlayıp oturduğumuzda kahvaltı etmeye başladık.
Tugay kaldığımız butik otelin şefine kahvaltı için özellikle sıkı bir konuşma yapmıştı. Yemek yemeyi çok sevdiğini bilmeme rağmen kahvaltıya bu kadar düşkünlüğü beni bir tık şaşırtmıştı.
Masadaki kahvaltılıklarda tabağına alırken tadını beğendiklerinden benim tabağıma da koymasını yüzümde hafif bir tebessümle izledim.
Hayat Tugay’ın yanındayken gerçekten beni mutlu ediyordu. Onunla yüz yüze tanışmadığım zamanlarda yaşadığım her şeyde bir burukluk var gibiydi, şimdi o gelmiş ve eksik olan tüm yanlarım tamamlanmıştı.

Kahvaltımız bittikten sonra Tugay beni elimden tutup kaldırmış ve birlikte gezmeye başlamıştık. Burada geçirdiğimiz süre zarfında birçok anı biriktirmiş, çokça fotoğraf çekilmiştik ve çekilmeye de devam edecektik.

Öğlene kadar gezdikten sonra akşamüzeri denize girmeye karar verdiğimiz için odaya dönüp üzerimizi değiştirmiştik.

üzerime yeşil bir bikinip giyip saçıma da bikinimle uyumlu bir toka taktığımda dışarıda beni bekleyen sevgilimin yanına ilerlemiştim.
eşyalarımızı sahildeki şezlonglara bıraktıktan sonra çantamdan çıkardığım güneş kremiyle Tugaya dönmüştüm.
“Aşkım sırtıma sürer misin?”

Tugay elimden kremi alıp arkama geçtiğinde ben de oturup kremi sürmesini bekledim.
Kremi eline sıkıp sırtıma değdirdiğinde aniden irkilmiştim. Yavaş hareketlerle kremi sırtıma sürdüğünde etkisine kapılmamak için kendimi zor tutmuştum. Eli sırtımdan yavaşça göğüs oluğuma uzanırken elinden kremi alıp bu sefer ben onun arkasına geçtim.
Oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi bozulan moraliyle önüme oturan sevgilimin yanağına sesli bir öpücük kondurup sırtına yanmaması için güzelce krem sürdüm.

İşimizi hızlıca hallettikten sonra beni beklemeden denize doğru koşan Tugayın arkasından yaramaz erkek çocuk annesi gibi hissetmiştim.
Uslanmaz birisiydi gerçekten, ama her ne olursa olsun onu çok seviyorum.

Ben de adımlarımı denize yönlendirdiğimde suyun sıcaklığı ideal olduğu için alışmam zor olmamıştı. İleri doğru açılan Tugayın yanına yaklaştığımda kollarını açıp beni yanına çağırmıştı.
Açtığı kollarına girdiğimde arkamızda batan güneşin bıraktığı manzara ve kolları arasında olduğum adam tam bir seyir zevki sunuyordu.
Yüzlerimizi birbirine yaklaştırdığımda sonrasını tugay tamamlayıp dudaklarımızı birleştirmişti.
“Sen benim dünyadaki cennetimsin İzem, seni çok seviyorum.”

@tugayatlastürker kaydırmalı bir post paylaştı.

 

Gülüşün bana oksijen 🤍2

1milyon beğeni, 479 bin yorum

 

 

Selam canlarım, uzun bir aradan sonra hepinize merhaba,

biliyorum sizi çok beklettim ama okul açıldığından beri içimde hiçbir yazma hevesim yoktu. Şu an finallerimin de bitmesiyle anlık gelen bir istek üzerine bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz.

Aradan geçen zaman yüzünden etkileşim azalmış. Sizden istediğim oy verip bol bol yorum yapmanız 🩷

Şimdiden hepinize teşekkür ederim 🩷

Günün hangi saatinde okuyorsanız umarım şu anınız az öncekinden çok daha güzel geçer. Hepinizi kocaman öpüyorum, kendinize dikkat edin 🥰🌺2

Bölüm : 17.01.2025 01:30 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...