22. Bölüm

21. Bölüm

Kübra Karaçar
kubrakaracaarrrr

Mahperi: beni ve geleceğimizi düşünmen beni sevindirse de uykusuz kalmanı istemem.

Mahperi: ayrıca geçmişini çok merak ediyorum.

Mahperi: yaşanması gerekirken yaşanmayan ne seni bu hale getirdi?

Mahperi: sana değer veren biri olarak bunları merak etmem de bence normal.

Mahperi: o yüzden lütfen merak ediyorum diye bana kızma.

K. : sana kızmıyorum güzelim.

K. : haklısın merak etme konusunda.

Mahperi: peki bana anlatacak mısın?

K. : bir gün belki.

Mahperi: hala bir gün ve belki diyorsun ama.

Mahperi: ben bu kadar senin için üzülüp merak ederken böyle yapman kırıcı.

K. : şuan gerçekten anlatmanın zamanı değil.

Mahperi: neyse K.

Mahperi: ben işe gidiyorum.

K. : dur bir dakika.

K. : kızdın mı?

Mahperi: hayır.

K. : kızdın.

Mahperi cevap vermemişti.

K. : böyle yapma üzülüyorum.

K. : şuan anlatmanın zamanı değil gerçekten.

Mahperi: görüşürüz.

K. : keşke beni biraz anlasan.

Mahperi: seni anlamak için bunlar oluyor zaten K.

Mahperi: ama sen anlatmıyorsun.

Mahperi: görüşürüz.

K. : görüşürüz.

Mahperi evden çıkarken neden K. ' nın geçmişini anlatmadığını anlamaya çalışıyordu. Bir süredir beraberlerdi ve güvenmiyor olamazdı. Çünkü zaten çok seven ve ilk mesajı atan oydu. Anlatmamakta ısrar etmesinin bir sebebi olmalı diye düşünüp kulaklığını takmış ve yola çıkmıştı Mahperi.

Asaf öğleden sonra işleri az olduğu için izin almış şirketten çıkacakken kapıda karısı onu durdurmuştu.

- İzin alıp erken çıkmışsın hayatım. Bir şey mi oldu?

- Ardil abi hastaneye gidecekmiş. Gelmene gerek yok dedi ama ben merak ettim gideceğim. İşler az ya zaten şu sıralar sıkıntı etmedi patron.

- Aaaa neyi var acaba Ardil abinin?

- Öğrenince haber veririm güzelim.

- Umarım kötü bir şey değildir. Dikkat et hayatım.

-Tamamdır. Görüşürüz.

- Görüşürüz.

Asaf arabasına doğru yürürken Ardil'i arayıp hangi hastane olduğunu sormaya karar vermişti. Ardil telefonu ikinci çalışta açmıştı.

- Efendim.

- Napıyorsun Ardil abi?

- Hastaneye gidiyorum. Sen napıyorsun?

- Bende yanına geleceğim de hangi hastane?

- Ya gerek yok dedim ya Asaf. Sen işine bak.

- İzin aldım geliyorum valla. Söyle hastanenin adını.

Ardil sinirlenmiş Asaf çok zorlayınca hastanenin ismini söylemişti.

- Ha şöyle ya Ardil abi. Başından niye söylemedin?

- Yahu çocuk değilim ha! Kendim giderim hastaneye.

Asaf kahkaha atmıştı.

- Demek çocuk değilsin HAAA!

- Ulan sen benim ağzımla dalga mı geçiyorsun?!

- Yok yav ne dalga geçmesi. Haddime değil reis.

Asaf'ın kıkır kıkır gülüşünü duyan Ardil daha fazla dayanamamış telefonu kapatmak istemişti.

- Kapat lan!

- Bak ya kızıyor hemen de.

-Tamam kapat hadi uzatma.

- Hastanede görüşürüz ağabey.

- Görüşürüz.

Ardil telefonu kapatıp son ses şarkı açmış ve yola odaklanmıştı.

"Bir bilsen ne hâllerdeyim.

Öldüm de gömülmelerdeyim.

Depremsiz başıma yıkıldı evim.

...

İlk gençlik mutlu bir hatıra.

Bir şehri ilk kez görür gibi.

Saklayacak bir mezar var mı beni?"

________________________________

Mahperi öğle molasına çıkmış son ilgilendiği danışanının hikayesi aklına takılmıştı. İnsanlar nasıl böyle şeyleri yaşayıp hala ayakta kalabiliyordu? K. ' nın yaşadıkları böyle miydi yoksa daha mi kötüydü? O nasıl bunca zaman ayakta kalabilmişti? Düşüncelere dalmışken hastanedeki arkadaşlarından biri yanına oturmuştu.

- Hayırdır aşık mı oldun kız?

- Ay yok dalmışım öyle.

- Nereye daldın öyle peki?

- Az önce çıkan danışanımın yaşadıkları çok ağırdı. Nasıl kaldırabildiğini düşünüyordum da.

-Anladım. Hayat gerçekten bazı insanlara karşı çok acımasız.

- Öyle evet maalesef.

Bir yandan sabah hazırladığı sandviçi yiyor bir yandan da arkadaşıyla sohbet ediyordu Mahperi.

Ardil hastaneye girerken Asaf da gelmiş arabadan inmişti. Önden giden Ardil'i görmüş neden karnını tuttuğunu anlamaya çalışmıştı. Yanına yaklaşır yaklaşmaz ne olduğunu sormuştu.

- Karnına ne oldu ağabey. Onun için mi geldin?

- Önemli bir şey değil. Evet onun için geldim.

- Önemli bir şey değil ne demek ya?! Niye tutuyorsun o zaman?

Acil bölümüne sıra almak için ilerleyen Ardil bıkmış bir tavırla cevap vermişti.

- Ufak bir kesik Asaf.

- Oha! Ne kesiği lan?! Ne zaman oldu? Bana niye anlatmadın?

- Oldu bir ara bir şekilde işte. Ne çok soru soruyorsun ya sen?!

- E napayım merak ediyorum. Sen anlat ne zaman nasıl oldu bu?

Ardil cevap vermemiş Asaf tedirginlikle konuşmuştu.

- Yine kendine zarar mı verdin yoksa Ardil abi? Niye cevap vermiyorsun?

- Ya yok ne zarar vermesi! Kendime zarar verecek olsam sence karnımı mı keserim?

- Senin işin belli olmaz abi.

Ardil dalga geçer gibi gülmüştü.

- O zaman neden oldu söyle?

-Haddini bilmesi gereken biriyle uğraşırken oldu Asaf.

Asaf rahat bir nefes vermişti çünkü Ardil'in sık sık birilerini dövdüğünü biliyordu. Bu intihar etmeye çalışmadığını gösterdiği için sevindiriciydi.

- Yine kimi dövdün be reis?

- Kim olduğu önemli değil.

- Öldürmedin inşallah?

Ardil cevap vermemiş sıra gelene kadar sigara içmek için kapıya çıkmıştı.

- Öldürdün mü lan?!

- Lan derken?

- Yani adam mı öldürdün abicim. Bir saattir soruyorum cevap vermiyorsun da.

Asaf'ın korkup ince bir sesle konuşması Ardil'i güldürmüştü.

- Öldürdüysem öldürdüm öldürmediysem öldürmedim. Takılma.

- Çok açıklayıcı bir cevaptı ya!

Ardil cevap vermemiş ister misin der gibi sigara uzatmıştı.

- Yok reis ben almayayım.

- Niye?

- Ben normalde de içmiyom biliyon.

- Arada dal alıyorsun ama.

- Bugün canım istemedi.

- Teklif var ısrar yok.

Bu sözden sonra ikisi de konuşmamış uzaklara dalmıştı. Ardil'in sigarası bitince içeri geçmişler 10 dakika sonra sıra gelmişti. Ardil içerl girerken Asaf sormuştu.

- Pansuman yaptıracaksın değil mi?

- Evet.

- Bende geliyorum.

- Gerek yok.

-Gerek var reis.

Asaf Ardil'in arkasından içeri girmişti. Doktor şikayetleri dinleyip Ardil'e pansuman yapmaya başlamıştı. Asaf Ardil'in sanki canı yokmuş gibi hiç ses çıkarmamasına şaşırmıştı.

- Acımıyor mu abi ya? Hiç sesin çıkmıyor.

Doktor gülmüştü.

- Acı eşiği yüksekse demek.

- Ondan mı diyorsunuz doktor bey?

-Muhtemelen ondan.

Ardil bir şey demiyor tavanı izliyordu. Asaf doktorun pansumanı bitirdiğini görmüştü.

- Tavanla bakışman bittiyse çıkalım mı Ardil abi?

Doktorla beraber Asaf gülmüş Ardil cevap vermeyip ayağa kalkmıştı.

- Pansuman malzemelerini reçeteye yazdım düzenli yapın. Hiç özenli bakılmamış yaraya ondan kötü olmuş.

Asaf Ardil'e sitem etmişti.

- Yahu niye düzgün bakmıyorsun yarana be abim?!

Ardil'in cevap vermediğini gören Asaf yüzünü doktora dönmüştü.

- Tamam doktor bey ben hallederim pansumanı. Sağolun.

- Görevimiz. Geçmiş olsun.

Asaf teşekkür edip Ardil'in peşinden çıkarken neden bu kadar sessiz ve dalgın olduğunu anlamaya çalışmışti. Ama Ardil kendisine kızgındı.

- Sen niye benim peşime taklıyorsun?! 30 yaşında adamım Asaf çocuk değilim!

Asaf alınmıyordu çünkü Ardille çocukluktan beri beraberlerdi ve onun yapısı böyleydi.

- Yav merak ettim geldim işte. Hem geldiğim iyi de oldu bak düzenli pansuman yapılması gerekiyormuş. Sen birkaç gün bizde kal ben yaparım pansuman.

- Gerek yok Asaf kendim yaparım.

- Yapamazsın reis.

- Uçuşum oluyor kalamam sizde filan.

- Evden birkaç kat kıyafetle eşyalarını alırz dert değil.

- Evde hallederim pansumanı.

- Bir kere de beni dinle yaa!

Ardil oflamış Asaf sözlerine devam etmişti.

- Hadi yaa gel işte bize.

- İyi tamam.

- Sonunda beee!

Ardil arabasına doğru ilerlerken cebinden sigara çıkarıp yakmıştı.

- Önce senin eve gidip eşyaları alalım.

- Bir gün kalır evime dönerim Asaf.

- Yav bir gün ne?

- Bir gün yeter de artar. Hem Begüm de rahat edemez.

- Eder ya sen bizim abimizsin.

- Bir gün yeter dedim Asaf.

- İyi peki.

Ardil sigarasını bitirip arabasına binince Asaf da kendi arabasına binmişti. Ardil'in hz yaptığını gören Asaf ona meydan okumaya karar vermişti. Asafın kendisiyle yarışa koyulduğunu fark eden Ardil gaza daha fazla yüklenmişti. Yarışın sonunda kazanan Ardil olmuş arabadan inip Asafı beklemişti. Asaf gelince hüzünlü bir ifadeyle konuşmuştu.

- Sen nasıl her seferinde beni geçebiliyorsun yaa?

- Bilmem.

- Ama ben korkuyorum ya ondan bence.

- Neyden korkuyorsun ölmekten mi?

- Hem ondan hem de öldükten sonra arkamda bırakacağım ailem karım arkadaşlarımın düşeceği halden korkuyorum.

Ardil gülmüştü.

- Bak işte o yüzden ben her seferinde daha fazla hız yapip seni geçiyorum.

Asaf demeye çalıştığı şeyi anlamamıştı.

- Nasıl yani?

- Çünkü benim arkamdan ağlayıp kötü olacak kimsem yok Asaf.

Asaf bu sözün üzerine içinin burkulduğunu hissetmiş anahtarla kapıyı açan Ardil'i izlemişti. Ardil içeri girerken kendisine üzüldüğü için uzaklara daldığını bilmediği arkadaşına seslenmişti.

- Aşık gibi daldın yine uzaklara. Girsene oğlum içeriye!

Asaf kendini toparlayıp içeri geçmiş ve salondaki koltuğa oturmuştu. Ardil üst kata çıkarken konuşmaya devam etmişti.

- Begüm'e haber versene. Ona da emrivaki yaptım ayıp oldu.

Karısını aramak için telefonu açan Asaf cevap vermişti.

- Ne emrivakisi ya sen bizdensin abim.

Asaf Begümle konuşmasını bitirmiş Ardil aşağı inmişti.

- Ne diyor Begüm?

- Buyursun gelsin tabi diyor. Bir misafirimiz daha varmış bugün.

- Kimmiş?

- Gidince görürsün reis.

- Oğlum niye heyecan yaptırıyorsun dizilerdeki gibi? Söylesene işte.

Asaf gülmüş cevap vermeyip evden çıkmış ardından arabasına binmişti. Kapıyı kilitleyip arabasına binen Ardil kim olduğunu merak etmişti.

_______________________________

Begümle beraber sofrayı kuran Mahperi kapi çalınca ben açarım deyip kapıya koşmuştu. Karşısinda sadece Asaf'ı bekleyen Mahperi Ardil'i de görünce şaşırmıştı.

- Aaaa hoş geldiniz.

- Hoş bulduk.

Ardil önden içeri girerken Asaf konuşmuştu.

- Begüm sana söylemedi mi?

- Yok söylemedi.

- İkinize de sürpriz oldu o zaman. Bende Ardil abime senin bizde olduğunu söylememiştim.

Mahperi gülerek mutfağa Begüm'ün yanına gelmişti. Birden aklına K.' nin hala mesaj atmadığı gelmişti. Acaba işi mi vardı yoksa ondan mı bekliyordu mesaj atmasını? Arkadaşının dalgın olduğunu gören Begüm sormadan edememişti.

- Ne oldu birtanem bir sıkıntı mı var?

- K. hala mesaj atmadı da sana anlattıklarımdan sonra. Onu düşünüyordum.

- Senin atmanı bekliyordur belki de. Yemeğimizi yiyelim mesaj atarsın hemen.

-Öyle yapayım.

Asaf salondan kızlara seslenmişti.

- Yemekler çok güzel koktuu.

- Kalk yardım et de daha çabuk kavuş yemeklere beyefendi.

Asaf ayağa kalkarken Ardil'in de kalktığını görmüş kızmıştı.

- Yav sen otur abi zaten yaran var.

Konuşulanları duyan Mahperi ne olduğunu merak etmiş hemen Begüm'e sormuştu. Begüm olanları anlatmış Mahperi üzülmüştü. Ardil Asaftan önce mutfağa girince bu sefer kızan Begüm olmuştu.

- Ardil abi sen otursaydın keşke biz hallederiz.

- Olmaz öyle ya bari sofrayı kurmanıza yardım edeyim.

Asaf ben bir şey yapmadım der gibi Begüm'e bakmış eline aldığı masa örtüsüyle içeri gitmişti. Begüm çatal kaşıkları ve kaseleri peşinden götürmüştü. Mutfakta başbaşa kalan Ardil ve Mahperi bir süre konuşmamıştı. Sonunda dili çözülen Ardil

Mahperiye sormuştu.

- Ben neyi salona götüreyim?

- Tabakları götürebilirsin.

Ardil etrafa bakınmış göremeyince Mahperi parmağıyla göstermişti. Tabakları almak için Mahperi'nin arkasından geçmek zorunda olduğunu fark eden Ardil durmuştu. Mahperi anlamaz gözlerle bakmıştı.

- Tabaklar orda arkandan geçip seni rahatsız etmek istemiyorum. İşin bitince alırım.

Mahperi Ardil'in ince düşüncesine karşı gülümsemişti.

- Yok rahatsız olmam geçebilirsin.

Ardil kafa salladıktan sonra arkasından geçip tabakları almıştı. Ardil'in teni kendi tenine değince ürperti hisseden Mahperi neden böyle olduğunu anlamamıştı. Ardil tabakları almış tekrar arkasından geçerken Mahperi nefesini tutmuştu. Ardil hızla salona geçmiş tabakları koymuştu. Her şey hazırlanmış masaya oturmuşlardı. Ardil sessiz sessiz yemeğini yiyor Mahperi K. yı merak ediyordu. Yemek boyunca kimse konukonuşmamış kten sonra kızlar kahve yapmaya gitmişti. Begüm kahvenin başında beklerken Mahperi mesaj atıyordu.

Mahperi: napıyorsun?

Mahperi: neden mesaj atmadın?

Telefonu bırakan Mahperi sehpaları hazırlamak için salona geçmişti. Asaf'ın Ardil'e pansuman yaptığını gören Mahperi hüzünle bakmıştı Ardil'e. Ama Ardil'in canı yanmıyor gibiydi. Asaf sanki Mahperi'nin içini okumuş gibi konuşmuştu.

- Acı eşiği yüksek ondan.

- Yaaa. Çok geçmiş olsun

- Teşekkür ederim.

Akan kanı görünce daha fazla duramayacağını anlayan Mahperi mutfağa geçmişti. Begümle beraber kahveleri alıp salona geldiklerinde pansuman bitmiş ikisi de oturuyordu. Kahveleri içerken Ardil yüzünü Mahperiye dönmüştü.

- Kan mı tutuyor seni?

- Evet maalesef.

Ardil anladım der gibi kafa sallamış kahvesini içmeye devam etmişti. Begüm ortaya bir konu açmış konuşmaya başlamışlardı. Ardil her zamanki gibi çok konuşmuyordu. Mahperi arada bir katılsa da aklı K. daydı. Asaf Ardil'in yanında getirdiği poşete bakmış içinde kitap görünce şaşırmıştı.

- Bizleyken de kitap mı okuyacaksın be abi?

- Gece uyku tutmazsa okurum muhtemelen.

- Hee.

Begüm Asafa gülerken Mahperi kitabı sormuştu.

- Hangi kitap acaba?

Asaf'ın elinden kitabı alan Ardil Mahperiye doğru göstermişti.

-Tolstoy'dan İvan lyiç'in Ölümü.

- Bu kitabı her yerde görüyordum. Bakabilir miyim?

-Tabiki.

- Nasıl gidiyor?

- Gördüğün gibi ince bir kitap zaten hızlı okunuyor. Ben severek okuyorum.

- Ben Rus edebiyatı klasiklerini okurken zorlanıyorum biraz. Sende öyle olmuyor sanırım.

- Bazen karakter isimleri çok değişik geliyor ya da çok fazla karakter olup kafa karıştırıyor ama okudukça alışıyorsun.

- Bu kitabı önerir misin peki?

- Öneririm ama depresif bir havası var sen sever misin bilmiyorum. Daha çok genç yetişkin ya da romantik seviyorsun.

Mahperi romantik okumayı sevdiğini ilk tanıştıkları gün söylemişti ama genç yetişkini söyleyip söylemediğini hatırlayamamıştı.

- Tanıştığımız gün söylemiştin.

Mahperi hatırlamiş gibi yapmıştı.

- Doğru hatırladım.

Begüm'e kaş göz yapınca Begüm bir şeyler olduğunu anlamış mutfağa geçmişlerdi.

- Ne oldu kuzucum?

- Ben Ardil'e genç yetişkin okuduğumdan bahsetmiş miydim? Sanki o gün sadece romantik kitaplardan bahsetmiştim diye hatırlıyorum.

Begüm gülerek cevap vermişti.

- Yoksa sen hala Ardil abinin K. olduğunu mu düşünüyorsun? Ondan nerden biliyor diye düşünüyorsun.

- Ya aslında o değil biliyorum ama sadece merak ettim.

- Benimde hatırladığım kadarıyla genç yetişkinden bahsetmemiştin.

- Dimi öyle olmuştu.

- Tahmin etmiştir ya bence Ardil abi.

- Herhalde öyle olmuştur.

Begüm şüpheyle bakan Mahperi'nin ellerini tutmuştu.

- O olamaz birtanem gerçekten. O olsa senden hoşlandığını bize söyler numaranı isterdi. Hem hatırlamıyor musun "K." Ardille olan fotoğrafi görüp çıldırmıştı. O fotoğrafı kim çekti K'ya kim yolladı bu bir. İkincisi kendi kendini kıskanamaz ya kimse.

Mahperi arkadaşının haklı olduğunu biliyordu.

- Söylediklerinde haklısın da işte ben çok merak ettiğim için ufak bir şeyden nem kapıyorum.

-Valla bende çok merak ediyorum. Kendini göstersin ya artık.

- Keşke.

- Acaba Ardil abiye K. dan bahsetsen ne tepki verir?

- Bilmem ki. Denesek mi? Yanlış filan anlamasın.

- Yok kız anlamaz yanlış filan.

Begüm Mahperi'nin koluna girmiş beraber salona geçmişlerdi.

Asaf merakla sormuştu.

- Ne konuştunuz ya o kadar? Yoksa bizim dedikodumuzu mu yaptınız?

- Ay yok niye sizin dedikodunuzu yapalım. Mahperi'nin aklını karıştıran biri var da onu konuşuyorduk.

Ardil Asaftan önce sormuştu.

- Aklını karıştıran biri mi? Kimmiş o?

- Bir süre önce tanımadığım bir numaradan birisi mesaj attı da bana. Kim olduğunu neden karşıma çıkmadığını anlamıyorum.

- Korkak biri herhalde.

Begüm Mahperiye kaş göz yapmıştı.

- Korkak değil de ne bileyim çıkmiyor karşıma.

- Kim olduğunu bilmiyorum ama bana korkak gibi geldi. Ne diye yazmış sana?

Ardil'in bu sert çıkışı ve merak edişi kızları şaşırtmıştı.

- Beni seviyormuş.

Ardil dalga geçer gibi gülmüştü.

- Seviyorsa karşına niye çıkmıyor?

- Orasını anlamaya çalışıyorum işte bende.

- Saçmalık.

Mahperi K.'nin kendisi hakkında böyle konuşulduğunu duysa ne tepki vereceğini düşünmüştü. Muhtemelen kavga çıkardı.Bunu düşündüğü için kendine kızsa da kavga etseler acaba kim kazanır diye aklından geçirmeden edememişti. Asaf'ın sesi düşüncelere dalmış Mahperi'nin gerçek hayata dönmesini sağlamıştı.

- Sen neden bu kadar merak etmene rağmen karşına çıkmayan birisiyle konuşuyorsun?

Mahperi'nin yerine Begüm cevap vermişti.

- Çünkü onu seviyor.

Ardil anlamaz gözlerle bakarken Asaf konuşmuştu.

- Nasıl yaa?! Hiç tanımadığın etmediğin görmediğin birini nasıl seviyorsun?

- Henüz göremesem de zamanla onu tanıyorum. Bir gün göreceğime de eminim.

Ardil yine gülmüştü.

- Bence o kadar emin olma yaa.

- Neden?

- Bana saçma geldi açıkçası bütün bunlar. O yüzden karşına çıkacağını da sanmıyorum.

- K. verdiği sözü tutacaktir.

- Demek K.

- Evet.

- Bu kadar savunduğuna göre sen baya seviyorsun.

Mahperi cevap vermemiş Ardil ciddileşmişti.

- Neyse. Umarım seni üzmez.

- Neden?

- Birilerinin seni üzmesini istemem.

Mahperi ne diyeceğini bilememiş susmuştu. Ardil koltukta geri yaslanırken acıyla elini karnına götürmüştü.

Mahperi:

- Ağrı mı girdi?

- Evet.

Mahperi paniklemişti.

- Yaa neden ki? Güldün ondan mı?

- Bilmem. Geçer ya şimdi.

- Umarım hemen geçer. Senin için yapabileceğim bir şey var mi?

Ardil tebessüm etmişti.

- Yok teşekkür ederim.

- Nasıl oldu?

Bu soru karşısında Ardil'in tebessümü solmuş Asaf onun yerine cevap vermişti.

- Haddini bilmesi gereken biriyle uğraşırken olmuş. Bana öyle dedi yani.

- Hiç kavgacı birine de benzemiyorsun halbuki Ardil.

- Kavgacı derken? Hikayeyi benim tarafımdan dinlemeden önyargıda bulunma bence psikolog hanım.

Psikolog hanım kelimesini duyunca kaşları çatılmıştı Mahperi'nin.

- Psikologların önyargıyla yaklaşmayan insanlar olduğunu düşünürdüm.

- Öyle normalde ama Asaf abinin dediği şey nedense bana öyle bir şeyi düşündürdü. Kavgacı olduğunu yani. Özür dilerim kalbini kırdıysam.

- Kalbim böyle ufak bir şeye kırılmaz merak etme. Kaç büyük darbe atlattı o.

__________________________________

Düzenli oy verip yorum atan okuyucularıma teşekkür ederim. Bu bölüme 30 oy ve 30 yorum gelirse yeni bölüm gelecek. Lütfen görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın.

Bölüm : 04.06.2025 20:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...