33. Bölüm

"33"Otel

Kupa Kızı
kupakizii0

 

 

 

 

ᥫ᭡ ִֶָ𖤐

 

 

 

 

"Duygusal olmayı kendine yediremediğin için öfken ön plana çıkar. Bazen ağlayacağın meseleleri bile sinirlenerek bastırırsın."

 

 

 

 

ᥫ᭡ ִֶָ𖤐

Davet günü.

Öğleden sonra sıcaklık bunaltıcı bir seviyeye yükseldi, Bahar nihayet ısıtan güneşi ve uzun günleriyle gelmişti. Odanın terasından tepemdeki gökyüzünde devasa bulutlar toplanıyordu yakında fırtına koparacağını bilerek gökyüzünü izledim.

Çok yakında Azrail dönecekti o zamanlar nihayet tam bir nefes alabilecektim. Nihayet rahatlayabilecektim.

Onu özlediğimi biliyordum. Günler onu beklerken bir asır gibi geliyordu. Öğleden sonrayı davet için hazırlanarak geçirdim. Otelin kuaföründe saçlarımı yaptırırken bakışların sık sık üzerimde gezilmesi hakkında düşünmek bile istemiyordum.

Akşam için saatler sonra hazırdım. 10 dakika sonra üzerimde eflatun bir elbise ile lobiye girdim. Omuzlarıma dökülen saçlarımın arasına beyaz inciler yerleştirmişlerdi. Sol gözümün üstünde eflatun, geçici bir lavanta resmedilmişti. Asansörle alt kata inerken telefonum elimdeydi.

Koridora çıktım birkaç garsonun ve davetlilerin yanından geçerken hiçbiri bana dikkat etmedi ki buna sevindim. Az sonra ne olacağından emin değildim ama kulaklarım uğulduyordu. Boş bir masaya yaklaştığımda yüzüm yanıyordu.

Başarısız olma ihtimalim yoktu. Nikki için gidebildiğim kadar ileri gidecektim. Bakış açıma Louis girdi. Tanımadığım yüzlerin yanında bir masadaydı elinde şampanya vardı dikkati önünde duran adamlardaydı. Masanın üstünden onu izledim meyve suyundan bir yudum aldım ve gizli bir şekilde izlemeye devam ettim. Avuçlarımın terlemeye başladığını hissettim.

Nikki'nin mutlu göz yaşları gözümün önünde canlanınca umut göğsümde adetâ kanat çırpıyor kalbime hız ve şans bahşediyordu. Günlerdir bu günü beklediğim için hazır olduğumu biliyordum. Sarkık avizelerin loş ışığına rağmen her seferinde başımı kaldırıp onlara bakardım. Louis'in üzerinde altın yaldızlı cübbesi vardı. Masaların ortasında dans eden konukları izliyordu. Bazen çevremde dolanan adamların gözlerinin beni izlediğini hissederek ürperiyordum.

Telefonum ile oyalanırken aklıma yine Azrail geldi. O öpüştüğümüz gece. Dudakları, sıcaklığı. Tenimi yakan dokunuşları aklıma gelince bütün düşünceleri çabucak unuttum.

Şuan burada olduğumu öğrenseydi büyük ihtimalle o öfkesinden korkardım. Belkide zor bir ihtimalde olsa kızmazdı.

Garsonlardan biri bana şampanya uzattı ve bunun yan masadaki beyefendiden olduğunu söyledi. Geri çevirince adamın sivilceli yüzünün kızarması beni tatmin etmişti.

Otel sahibi bu ak­şam bu davet için fazlaca masraf etmişti. Poker masaları, kumar masaları bile altından yapılmıştı. Kaç milyon dolar harcandığını ancak tahmin edebilirdim. Her yer buram buram altın kokuyordu.

Otel bir gecede en lüks kumar­hanelerinden birine çevrilmiş ve özel salonunda dikilen zengin züppelerinin bu gecede ya milyarder olacağı ya da beş parasız kalacağı kesindi.

Louis kumar masalarından birine arkadaşları ile geçince dikkat çekmeden onlara doğru yaklaştım. Hemen yan masalarında durdum. Hannah uzaktan Siyah elbisesi ile göz kamaştırıcı bir giriş yapınca bütün gözler ona çevrildi. Hiçbirinin ağzının sulanmasını umursamadan yanıma geldi. Saçlarını savurdu.

"Plan nasıl gidiyor?"

Göz ucuyla kurbanınımıza baktı.

"Şimdilik bir sorun yok. Sen odayı hallettin mi?"

"Evet, katı gaz sıkıntısı olduğunu söyleyerek boşalttırdım. Davetliler öğrenmesin diyede bana baya para ödediler."

Çantasında ki dolarları gösterince sırıttım. "Bununla bir tatili hak ediyoruz." dedim.

"Bence dubai ye gidelim."

"Ya da Maldivler."

"Bence her ikisinide paramız yeter."

"Evet."dedim ve dikkat çekmeden tekrar masaya baktım." Oyun başlayacak kumar oynamayı biliyor musun? "

​​​​​​" Pek değil ama bu parayla deneyebiliriz."dedi Hannah. Göğüs dekoltesini biraz açarak saçlarını arkaya attı. Ağır adımlarla masaya yaklaştık.

​​​​​​" Beyler birimiz için yer varmı? "Hannah Louis'in karşısında ki sandalyeye oturdu. Bende hemen arkasında durdum. Louis'in gözleri önce Hannah'a çevrildi. Sonrada bana. Ve hemen gözleri parıldadı. Işıl ışıl oldu. Beni gözüne kestirmişti.

​​​​​​" Elbette hanımlar. "dedi Hannah'ın yanında oturan orta yaşlarında ki adam. Kabul etmeliyim yaşına göre çok havalı duruyordu. Adamdan resmen hem erkeksi hemde odunsu kokuyu almıştım. Kibarca bize gülümsedi.

​​​​​​" İsmim Harper, Harper Lovincende. "

Nazikçe elini Hannah'a uzattı.

Hannah cilveli bir edayla, "Hannah, Hannah Grander."

Louis ayağa kalkıp elini bana uzattı. "Louis Sirromdan."

Elimi uzatarak, "Katty." soyadımı söylemedim. Biraz gizem olayın tuzu biberi olacaktı.

​​​​​​Louis boşalan şampanya kadehini kaldırın­ca, duvarın dibinde duran garson öne doğru fırladı. Gümüş buz kovasından şişeyi alırken elleri titriyordu.

​​​​​​"Hanımlar," Ben de "Edward Durresten. Bu otelin sahibiyim."

Louis'in yanında oturan ellili yaşlarda adam bize elini uzattı. Kızı yaşındaydık ama gözlerindeki bakış iğrenç ötesiydi. Edward'ın alaycı sesini duydum.

"Sizce beyler karşısında şansınız var mı?"

İsmini bilmediğim ve önemsemediğim iki adam masanın üstünden kahkaha attı. Hannah'a baktım. Kartları aldı ve ustaca dizdi. Zarlar elindeydi. Göğüslerini ortaya çıkarmak ve adamların bakışlarının hedefi olsun diye masanın üstünden biraz eğildi. Bu kız işini iyi biliyordu.

"Şans ve biz çok uzun zamandır beraberiz beyler."

Harper yorgun bir edayla yüzünü sıvazladı. "Bu hanımefendilerin şansa bile ihtiyacı yok. Eminim her kumarda kazanıyorlardır."

Ve oyun başladı. Hannah tahmin ettiğimden daha iyi ilerliyordu. Adamları ezip geçmesi bir yana onların eğlenmeleri ve biraz bize açılmarı işimize geliyordu.

Bu sırada Louis ile sürekli bakışlar üzerinden flört ediyorduk. Onu ağıma kesin olarak düşürmüştüm. Oyun iki saati aşkın bir süredir devam ediyordu. Hannah, Louis'in yorgun­luğunun gerçek mi yoksa rol icabı mı olduğunu kestiremiyordu.

Belkide kumardan başka bir kumara geçmek için acele ediyordu.

"Bu oyundan sonra hanımefendiler geceyi bize katılarak geçirmezler mi?" Edward'ın cümlesinde ki ima asla üstü kapalı değildi. Açık açık şu lanet kumarı bitirelim ve yatağa geçelim diyordu.

"Şimdilik eğlenmeye devam edelim beyler. Gecenin bize ne sürprizler getireceğini bilemeyiz. "demiştim.

" Peki öyle olsun Katty. "dedi Louis.

Şuan Azrail burada olsaydı ve pisliğin biriyle flört ettiğimi görseydi kim bilir nasıl bir facia yaşanırdı. Bunu her düşündüğümde vicdanım sızlıyordu.

Ama şu adamları benim odama sokabilirsem bu sürede işkence etmeye başlayabilirdim. Şansım yaver giderse o bilgileri A planında alırdım ve bu lanet oteli terk ederdim. Yine de kendimi Azraile karşı suçlu hissediyordum.

​​​​​​Harper, "Bu gece planınız varmı hanımlar?" diye sormuştu.

"Geceyi sizinle geçirmemiz için ikna etmeyemi çalışıyorsun?" diye sordu Hannah.

Kulaklarına kadar kıpkırmızı kesilen Harper, "Ne?"demişti.

" Neden doğrudan sormuyorsun? "

Harper burnunu çekti." Peki bu gece bizimle hoş vakit geçirmek ister misiniz? "

" Harper... " diye homurdandı Edward. "Louis, böyle geceler bize katılmaz, karısının üstüne gül koklamaz,"

Harper yerinde kıpırdandı. "Biliyorum Louis, Çoğu zaman saygı görür, dikkatlidir, hesabını bilir ve akşam ye­meğinde yarım kadeh şarap içer. Fakat ayda bir kez, kumarbazlarla boy ölçüşen bir kanun kaçağıymış gibi takılmaktan hoşlanır, ama karısının üstüne gül koklamaz." Alaycı ifadesi onunda bir şeyleri bildiğini açık açık belli etmişti.

" Tabi Edward gibiler, koluna güzel bir sarışın at­maktan da geri durmaz."diye de eklemeyi unutmadı.

Louis dudaklarını büzdü. “Bu kadar ahlaklı olduğumu bilmiyordum."

Zengin kahkahası masayı titretirken kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum.

Bu arada oyun iyice kızışıyordu. Hannah Edward ile başa baş gidiyordu. Şans oyunlarında Edward iyiydi.

Louis tekrar oyundan çekilip nefesini öfkeyle, uzun uzun bo­şalttı. Son iki saattir yavaş yavaş kaybetmekteydi. Bahisleri artı­rırken hep temkinli davranmıştı fakat bu akşam şans da para da ondan yana değil gibiydi. Louis sıfırı tüketirse onu masada nasıl tutabilirlerdi ki?

Ama Hannah bu konuda sanki yılların tecrübesini taşıyordu. Şans bir yana erkekleri cezbediyordu. Esmer şekerimiz harikalar yapıyordu.

Diğer büyük oyuncular Hannah'ı cezp edebile­cekler miydi? Salonda bir kaç grup bizi izliyordu. Duvar diplerin­den oyunu izliyor, ayrılan olursa yerini almak için fırsat kolluyor­lardı. Bizim çevirdiğimiz gerçek oyundan hiçbirinin haberi yoktu.

Harper, Hannah'ın kadehini doldurmak için eğildiğinde Louis'in aynı hamleyi üzerimde uygulaması gecikmedi.

“Şans oyunları pek sana göre değil sanırım? "diye mırıldandığını duydum. Masanın karşısına tekrar oturan Louis'e baktım.

​​​​​​" Şansımı farklı bir oyun üzerinde kullanmayı deneyeceğim. "dedim cezbedici bir ifadeyle adamı süzerek.

Hannah, kıkırdayarak," Sanırım kaybediyorsunuz beyler. " dedi.

Louis sırıttı, belli ki halinden memnundu." Başka bir şeyde kazanıyoruz sanırım. "

" Bazen seni tanıyamıyorum Louis, "dedi Edward iç geçirerek.

" Beni tanımak biraz zordur. "dedi iğrenç iğrenç sırıtarak.

Hannah elindeki şişeyi düşürüverdi, yere şampanya döküldü.

Eğilirken göğüs dekoltesine Harper'in dikkatli bakışları gözümden kaçmamıştı.

​​​​​​" Bana bir bira doldur. "Garsonu parmağını şıklatarak çağırdı." Bunları neden işe aldım bilmiyorum. Çok yavaşlar. Bir robot alsam daha hızlı çalışır. "diye homurdandı Edward.

Garson aceleyle geri çekilirken, lafın kendisine söylendiğini anlayınca kızardı ve kovulacağını düşünerek yüzünde keder belirdi.

Hannah'ın omzuna dokundum ve çaktırmadan saati gösterdim. Hannah paniğe kapılıp omuz silkmiş ve son kozları için çabalamaya başladı.

Harper parmaklarını Hannah'ın siyah saçlarında gezdirerek, "Çok güzel olduğunu söyleyen oldu mu?" diye sordu. Sonra da ipek gibi saçlarına masanın üstünde duran canlı küçük kırmızı çiçeği taktı. "Ve bununla daha güzel oldun."

 

Hannah arkasına yaslandı, parmaklarıyla zarların üstünde tempo tutuyordu. Harper'in gözü buna takılmıştı. "Teşekkürler." dedi. Yüzünde nadiren yanılan bir cilve ifadesi vardı.

"Neden teşekkürü başka bir şekilde vermiyorsun..."

Hannah işveli bir edayla, "Ah, bunu çok isterim. Bu oyun zaten sıkmaya başladı."deyince, Edward gözlerini devirmemek için tavana baktı." Bütün akşam burada oturup duracak mıyız?"dedi. Sabırsızlığı buruşmuş yüzüne yansımıştı.

Louis şaşkınlığını gizlemeye çalıştı. Bütün derdimiz zaten ada­mı odaya götürebilmekti. Şimdi fırsatı yakalamıştık.

Suratımda hafif inatçı bir ifade belirdi.

"Yalnız sadece iki kişi.." dedim Edward'ı ortadan kaldırmak için

Edward'ın burun deliklerinin titrediğini fark edince, Louis sakinleştirmek için omzuna dokundu.

"Hanımefendiler ile biraz güzel sohbet etmeye gidiyoruz. Sana söz veriyorum sonra sen geleceksin."

Orospu çocuğu. Sen önce ağlayarak ayaklarımın önünde diz çök sonra dünya kaç bucak göreceksin.

"Fark etmez." demeyi başardı. "Onlar gibi çok kadın var."

Bira şişesini suratına çarpmak vardı. Ama neyse. Hannah göz ucuyla gitmemiz gerektiğini söyledi. Bu, işaretti. Öne doğru atılıp Louis'in koluna girdim.

Harper nazik bir hareketle Hannah'ın kolunu tutması için uzattı. Davetlilerin ve ağır bakışların arasından geçerek asansöre bindik. Bir tiz sesiyle asansör çalıştı.

"Ayrı oda mı istersiniz?" diye sordu Harper, Sesi fazla tiz çıkmıştı. "Yani hangisi sizin için rahat olur?" bu kez de fazla kısık.

Louis cömertçe, "Ben ayrı olmasını tercih ederim." dedi. "Şampanya ve kadın. Harika ikili." kendine pek güveniyordu.

"Biz aynı oda istiyoruz. Aslında suit oda güzel olurdu." dedim gülümseyerek.

"Fazla iddialı." dedi Harper.

Hannah ile göz göze geldik.

"Katty'e katılıyorum."

"Peki sizleri kıracak değiliz." dedi Louis. Bir telefon görüşmesi yapmadan önce kolunu tuttum. "Ben o odayı kiraladım zaten. Kimseye haber vermeye gerek yok."

Louis'in tedirgin bakışları arasında gerinirken, gözlerini bir an benden ayırmadı.

"Çok gizemlisin Katty." dedi.

"Para ve erkekler her zaman ilk favorimdir. Zevkine düşkün bir kadınım."

"Hadi ama beyler. Bizim gibi iki şirin hanımefendiden korkmuyorsunuz değilmi?" dedi Hannah dudaklarını büzerek.

Harper öne çıktı, ne söyleyeceğinden emin değildi, sadece ,"Bize uyar. "dedi.

Elini sırtımda gezdiren Louis, kulağıma fısıldadı." Bir su kadar güzelsin Katty. "

Yüzümdeki iğrenme ifadesini göstermemeyi umarak gülümsemeye zorladım kendimi. Zira birazdan o eli kıracaktım tek temennim buydu.

Otel odama giriş yaptık. Kapıyı kapatırken kilitlemeyi unutmadım. Louis yatağın üstüne Harper ise koltuğa oturdu.

Şampanya için dolaba yaklaştım. Bardaklara kırmızı içecekleri sarhoş edici ve kendinden geçiren bayıltıcı şurup döktüm. On dakika baygın kalmaları bize yeterli zamanı verecekti.

Bardakları adamlara uzattım ve karşılarına oturdum. Gerçekten de onlara zarar verebileceğimize asla inanmıyorlardı belkide egoları bunun mümkün olacağını düşünmüyordu. Tek dikişte içtiler.

"Kızlar neden yanımıza gelmiyorsunuz?" Harper elini uzattı. İkimizde kıpırdamadık.

"Beyler neden soyunmuyorsunuz?" dedim bacak bacak üstüne oturarak. "Bu gecenin muazzam geçmesi ve ağır çekimde olmasını istiyorum. Hızlı olursa pek keyifli olmaz."

Louis hayretle ayağa kalktı. "Görünüşün ve söylediklerin çok farklı Katty. Seni normal bir zamanda görsem bu tür olaylardan uzak olduğunu düşünürdüm."

Birazdan yapacaklarımı görünce bakalım böyle düşünecek misin?

Bu sefer gülmedim. "Ben daha yeni başlıyorum." dedim.

Hannah önündeki biraları işaret etti. "İçin!"

Biraları içerken soyunmaya başladılar, ceketlerini yatağın üstüne atıp ancak pantolonları kaldığın da ikisininde aynı anda başı dönmeye başladı.

"Uff, fazla mı içtim?" dedi Harper. Bira şişesini sabit tutmaya çalışarak.

"Dostum ben sabaha kadar içsem sarhoş olmam." dedi Louis ve ancak o zaman içeceklerin içinde bir şey olduğunu anladı. Salak adam artık çok geçti.

Louis ayağa kalkıp ceketinde ki tabancalarına uzandı. Hannah şampanya şişesini kavrarken, Harper da kendi silahlarına davran­maya ya da korunmak için yere atlamaya hazır bir şekilde geriye doğru çekildi.

"Siz kimsiniz?" Louis ayakta durmakta zorluk çekiyordu.

Topuklu ayakkabımı suratına geçirince yatağın kenarına çarptı ve sertçe yere düştü. Harper sadece kemerini çıkardı.

Harper gırtlağını temizleyip, "Bize ne içirdiniz?"

Hannah yapmacık bir kayıtsızlıkla "Yoksa korktun mu pislik? Az önce pek iddialıydın. Birde kendine adam mı diyorsun?"

"Bizi öldürecek misiniz?" diye sordu Harper kendini tutamayarak. Oda sessizliğe gömüldü.

Sesim soğuktu. "Öldürmek asla, öldürmekten beter edeceğiz."

"Bu ne küstahlık!" dedi Louis. Sökülmüş dişlerini yerden toplama zahmetinde bulunmadı."Karşında Rusya büyük elçisi duruyor. Derhal bu aptallığı bir son verin."

Louis'e ters ters bakarken Harper öfke dolu bir ifa­deyle, "Bayanlar büyük bir yanlış içindesiniz. Bizi hemen bırakırsanız bu olayı unuturuz." dedi. Sesinde şaşkınlık seziliyordu.

"Pekâlâ, "dedim, kahverengi gözlerim kasvetliydi." Tanışma faslını geçelim. Louis elimde seni yerle bir edecek kanıtlar var. Mesela örnek vereyim. Sinsirella. Bu isim sana bir şey çağrıştırıyor mu? "

Şok ifadeyle yüzüme baktı. Kendini aptal gibi hissediyordu. Büyük oyuna getirilmişti ve bunun henüz farkına varıyor olması boş egosunu zedeliyordu.

" Seni sürtük! "diye bağırdı." Beni kandırdın. "

" Yoo, ben hiçbir şey yapmadım. İlk yazan sendin. İlk çıplak fotoğrafını atan sendin. Kendinden yaşça küçük bir kızla sexs muhabbeti yapanda sendin. Sence bu konuşmalar yanlışıkla basının eline geçse kariyerine ne olur? "

Üstüme atılmak için harekete geçince namlunun ucunu alnına dayadım. Korkuyla duraksadı.

" Senden tek bir şeyin cevabını istiyorum. Tek soru ve ben doğru cevabı alamazsam. Yemin ediyorum yazışmalarının kopyasını çıkarır şehrin en yüksek binasından bütün ülkeye kağıtları fırlatırım."

Korku, panik, hüzün hepsini aynı anda gözlerinde görüyordum.

" Ne istiyorsun? "diye sordu.

" Bruce'un mezarı nerede? "

" Sen onu nereden tanıyorsun? " diye sordu Louis çaresizlikle." O yetimdi ailesi yoktu. "

Öfke bir karınca gibi benliğimi sardı o an.

" Onun bir ailesi vardı seni orospu çocuğu!"Suratına o an öfkeyle sert bir yumruk atınca başı sallandı kalan dişlerinden bir kaç tanesi bir yerlere savruldu.

Kanlı öksürüğü ayağımın dibine kadar ulaşınca tiksinti midem de dolanıyordu.

" Kimsin sen? "diye sordu öfkeyle." Kim?"

" Kız kardeşiyim. Yerini söylemezsen senin arkandan üzülecek tek bir aile ferdini bırakmam. Hepsini senin yanına cehenneme yollarım. "

" Hayır, o yetimdi kız kardeşi yoktu." dedi aynı öfkeyle. "Yalan söylüyorsun kimsin sen?"

"Söylemek için sana beş dakika veriyorum. Eğer mezarının yerini söylemezsen seni bütün dünyaya rezil ederim. İnsan içine çıkamazsın."

Benim o boğuk, tehlikeli uyaran ses tonumu o zaman duymuştu.

"Üstünden çok zaman geçti bilmiyorum." dedi kekeleyerek.

" Dört dakika. "dedim.

Gözleri öfkeyle parladı." Ben.. " diye başlamıştı Louis ama Harper konuşmayı sürdürmüştü.

​​​​​​" Tehlikeli sularda yüzüyorsunuz. Birazdan yokluğumuzu fark edecekler ve sizin için kötü bir son olacak. "

​​​​​​" Bize bir şey olmaz. Kendiniz için endişelenin." dedim tehditkar ses tonuyla.

"Üç dakika Louis. Karar verme zamanı. Bütün ifşanı, Hem de herkesin gözü önünde paylaşırsam işi­nin bittiğini biliyorsun değilmi? Sırf çenemi kapalı tutayım diye bana o lanet mezarın yerini söylemek daha mantıklı değil mi? "

"Doğruyu söylediğini nereden bileceğim?" demişti Louis soluk soluğa, hevesle."Belki herşeyi öğrendikten sonra yine de rezil edeceksin beni."

Topuklu ayakkabımın ucuyla yerdeki eline bastım ve ezmeye başladım. Kemiklerinin çıtırdama sesi hoşuma gitmişti.

"Kor­kunç, değil mi? Hayatının bir başkasının elinde olduğunu bilmek." dedim yüzüne eğilerek. "Senin beş para etmez hayatında benim elimde. Ben öyle ya da böyle bu bilgiyi senden alacağım. Öyle işkenceler biliyorum ki sen ancak hayal edersin."

Hatasını anlayan Louis'in sesi biraz daha yükseldi. "O sıra­dan bir bir yetim," diye haykırmıştı. "Kendiliğinden öldü. Benim damadım olacaktı. Neden ona zarar vereyim. Ben iyi bir adamım.Ben iyi bir adamım!"

"Bu söylediğine eminim sen bile inanmadın. Kardeşimi sen öldürdün. Biliyorum. Ama tek istediğim mezarını bulmak. Ver yerini sende kurtul bende kurtulayım."

Louis ürperdi. Hemen arkamdan, Harper ile göz göze ge­lebilmek için çömeldiğini gördüm. Elini dizlerinin üstüne koyarak,"Söyleyeceğim.."dedi.

" Dinliyorum. "

Biraz düşündükten sonra başını iki yana salladı." Gözlerimin önünde o mesajları ve fotoğrafları silersen tabi. "dedi.

" Şart koşacak durumda değilsin. Vakit kazanmaya çalıştığının farkındayım. Ama bunlar sadece zaman kaybı. Şimdi ya söyle ya da yarın manşetlerde adın en ön sayfada olsun. "

Louis'in ağzı küçük bir O şeklinde açıldı."Bunu neden yapıyorsun? "

"Sen anlamıyor musun yoksa aptal mısın? Senin gibi biri nasıl Rusya büyük elçisi oldu anlamıyorum?"

Louis, "Buradan sağ çıktığım zaman ne olduğunu gördüğün zaman anlarsın küçük kız." diyerek derin bir nefes aldı, sesinde korku ve zafer vardı.

"Sen hâlâ o rütbede kalmayı başarırsan beni yakalamana izin vereceğim." başımı yana yatırdım. "Belki senin yerine büyük elçi ben olmalıyım. Şöyle derler : Rusya büyük elçisi Louis, küçük kızlara duyduğu iğrenç duyguları yüzünden mesleğinden atıldı. Yeni Rusya büyük elçisi onu alaşağı eden Maria Murshell Rusya Büyük Elçisi olarak atandı."

Öfkeden kudurmuştu. Son gücüyle üstüme atılmaya çalıştı ama bira şişesini kafasına geçirdim ve kanlar içinde yere yığıldı. Dağılan saçlarımı topladım.

​​​​​​" Kızlar, benim suçum ne? Ondan istediğiniz bir şey var peki ya beni neden tutuyorsunuz? "Harper korkuyla yerde yatan arkadaşına bakıyordu.

Hannah kravatın dan tutup yüzüne yaklaştırdı. Korkudan gözlerine bakamıyordu.

​​​​​​" Zevk tatlım. Bizimle gelmeye çok hevesliydin, bizde çok nazik kadınlar olduğumuz için seni davet ettik. "Hannah dişil enerjisini konuşturuyordu.

​​​​​​" Burada olan olayları kimseye anlatmam yemin ederim. Beni bırakın gideyim. İstediğiniz para olsun size bir ömür yetecek kadar param var. "

Saçlarından tutup kafasını geriye yatırdım." Mesela ne kadar verebilirsin?"

Kekeledi bir kaç dakika düşündü." Ne kadar istiyorsunuz? "

Kafasını ittirdim. Koltuğa düştü. Ayağına sertçe basınca haykırışları odada yankılandı.

​​​​​​" Herşeyini istiyoruz. Bütün mal varlığını. Senetleri getir Hannah. "

Hannah yatağımın altından dosyaları getirdi. Baş parmağını kestim ve hepsini zorla damgalattım.

"Bunu yapmayın, bir ailem var."

Hannah suratına tokat attı. "Biliyoruz. Çok tatlı bir kızın var. Seni çok seven bir eşin vardı."

Adam korkuyla, "Vardı derken?"

"Aldattığın fotoğrafların hepsini eşine attık. Artık eşin ve kızın yok. Mal varlığının hepsini onların üstüne geçiriyorsun."

Dosyalara bakınca alıcının ismini görünce öfke ile korku yer değiştirdi.

"Yemin ediyorum bir daha yapmayacağım. Söz veriyorum. Bu ülkede parasız yaşayamam. Yalvarıyorum."

Dosyaları alıp çantama koydum. "Artık çok geç ha şirketlerinden birini üstüme geçirdim. Sorun olmaz diye düşünüyorum. Zaten batmak üzere. Ülkenin en zengin kumarhanesini kurmayı düşünüyorum. Bu yüzden Black şirketi artık benim."

"Hayır," diye haykırdı. "Bana bunu yapmayın?"

"Öff, yeter çok konuşuyorsun." Hannah kafasının arkasına vurunca bayıldı. O sırada Louis uyanıyordu.

"Hadi Louis bu işi bitirelim." Masanın üstüne attığım işkence aletlerinden kerpeteni alırken Hannah kollarından tuttu.

Boğuşmaya başladı ama nafileydi. Hannah adamı öyle sıkı tutuyordu ki kolunda ki kemiklerin çıtırtısı kulağıma gelince kahkaha attım.

​​​​​​" Seni konuşamayacak duruma getirmeden önce bize söyle. Belki bir kaç dişinin kalmasına izin veririm."

"Söyleyeceğim. Söz veriyorum."

"Söyle o zaman nerede?"

"Oturduğumuz evin bahçesinde. Çiçek çardağının altına gömdüm."

Kan beynime sıçramıştı. "Lan orospu çocuğu kızının nişanlısını oturduğunuz evin bahçesine mi gömdün?"

"Başka çarem yoktu."

Hannah kafasını sehpaya öyle sert vurdu ki adam bir kez daha baygınlık geçirdi.

"Hadi şu işi bitirelim." Yazışmaları ve fotoğrafları alıp otelin en üst katına çıktık. Kağıtların yarısını aşağı fırlattım. Bedenimin ve ruhumun huzura erdiğini hissediyordum.

Daha da ileri giderek otelin kalabalık lobisine kağıtları attık. Bizi kimsenin görmemesi şanstı. Ama büyük gürültü koparmıştı. Gazeteciler yerdeki fotoğrafların her santimini çekmişlerdi. Anlaşılan yarına gerek kalmayacaktı.

O sırada Hannah ile beraber Otelden çıkış yapıyorduk ki kapıda onlarla karşılaştık.

Azrail ve Carlos.

Kıyamet şuan kopmuştu.

☆☆☆

Ne bölümdü ama? Halk kahramanı gibi değillermi ? Kadınların savunucuları resmen. Tek başlarına bir ordu gibiler.

Seviyorum bu kızları.

Eh kambersiz düğün olmaz. Yarın bizi biraz eğlenceli biraz hüzünlü bir bölüm bekliyor. Hüzünlü kısmı hani bir defasında bir bölümde şey demiştim. Meryem'in bağlanması çok tehlikeli diye. İşte yarın bu bağlanmayı göreceksiniz.

Heyecanlı bir bölüm sizi bekliyor. Yarın görüşürüz. 😍

 

Bölüm : 09.05.2025 12:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...