
ᥫ᭡ ִֶָ𖤐
"Bir gün baharı yaşarsak en güzel çiçekleri biz açacağız.."
ᥫ᭡ ִֶָ𖤐
Masanın üstünden eğildim. "Doğruluk mu cesaret mi?"
Koltukları kabarmıştı. Leonardo'dan sonra doğruluk demekten utandığını gözlerinden okudum.
"Cesaret." dedi.
Doğruldum. "Bu odadaki birimizi seç ve dans et." dedim.
Beni kafadan elerdi. Leonardo onu döverdi. Nikki hayır onun nişanlı konusunu öğrenmişti. Geriye bir tek Hannah kalmıştı. Hannah bunun bilincindeydi en baştan ne yapmaya çalıştığımızı anlayınca üzgün bir şekilde bana baktı.
Umarım yanlış bir şey yapmıyorumdur.
"O zaman efendimiz." deyince kızlarla aynı anda, "Ne?" dedik.
Leonardo kahkaha attı. Hannah üzülmeyi bırakıp oda güldü. Nikki ile birbirimize baktık.
"Saçmalama Carlos. O benim." dedim.
Leonardo ayağa kalktı, "Bana uyar." dedi.
"Yaa." dedim kıskançla.
Carlos dil çıkardı, "Kıskan, kudur." dedi.
Kollarımı göğsümde kovuşturdum. Nikki'nin bile sırıttığını görünce gözlerimi devirdim. İzlemeyecektim işte. Asla.
"Hadi kızlara nasıl dans ettiğimizi gösterelim.."dedi Carlos.
Sinsi bir gülümsemeyle bana bakınca kafamı çevirdim. Carlos'u kıskandığım için aptal olmalıydım ama ben daha dans etme fırsatım olmamışken o ediyordu. Gıcık şey.
" Erkekler dans etmez. "dedi Carlos yumruklarını göstererek," Dans ettirir. "
Oha dövüşeceklerdi. Dövüş dansı.
Bunu izleyebilirdim.
" Ama yaralısın dikişler. "dedim.
"Merak etme çabuk hallederim, " dedi. Beni rahatlatmak için gülümsedi.Ben de gülümsemeye çalıştım ama başaramadım.
"Carlos, merak etme çok dalga geçmeyeceğim." dedim imalı bir şekilde. Kaşlarını çattı, ne demek istediğimi anlamaya çalışıyordu.
Bir an düşündü ve tekrar Leonardo'ya baktı. Carlos yumruk attı ama Leonardo daha hızlıydı. Sadece savunuyordu. Saldırmıyordu.
" Dokunulan kaybeder. "dedi Carlos.
" Güzel. "dedi Leonardo. İlk kim rakibine dokunmayı başarırsa kaybederdi. Onları izlerken ağzımız açık izliyorduk. Biz bu zamana kadar dövüşmüyormuşuz.. Bunların ki başka bir şeydi.
Fazla profesyonel fazla hızlılardı. Gözlerim hareketlerini takip ederken yorulmuştu. Leonardo bana uzaktan öpücük atınca Carlos omzuna yumruk attı.
"Kazandım." diye bağırdı. Bir çocuk gibi yumruğunu havaya kaldırdı. Ama Leonardo'nun bilerek yaptığını anlamıştım. Hannah izlerken kazanmak istemedi.. Yaa benim centilmen kibar prensim ama.. Yerim ki.
"Tebrik ederim." dedi Leonardo elini sıkarak.
"Yaralısın yoksa benim kazanma şansım olmazdı." dedi alçak gönüllülük yaparak. Ama bize dönüp sırıttı. Tekrar oturdular. Leonardo bu sefer sol tarafıma oturdu. Carlos şişeyi çevirdi.
Bingo bingo. Şişenin ucu Carlos'a diğer ucu Hannah'a gitti. Heyecandan kalbim duracaktı. Nikki alttan elimi tuttu. Gerçek eğlence buydu.
Carlos ifadesini sabit tuttu. "Doğruluk mu cesaret mi?"
Hannah, "Doğruluk." dedi.
"Hiç aşık oldun mu?" diye sordu. Heyecanla Hannah'a baktık. Gözlerini dikmiş Carlos'un yüzüne bakıyordu.
Leonardo elini bacağımın üstüne koydu. Yavaşça eteğimin içine doğru dokunmaya başladı.
"Napıyosun?" dedim fısıltıyla.
Kulağıma fısıldadı, "Dans ediyorum." dedi nefesini dudaklarıma üfleyerek. Her dokunuşunda kalbim deli gibi çarpıyordu. İki kez bana baktı. Kalbimin sesini duymuştu mutlaka.Bu kusursuz yaratığa bakmamak için elimden geleni yapıyordum. Her bakışımda güzelliği canımı yakıyordu.
Ben diğerleri görür diye utanıyordum ama Leonardo son derece rahattı, her yerde her istediğini yapardı. Çekinmez ve utanmazdı.
"Evet," dedi Hannah kaşlarını çatarak.
"Kim o şanssız adam." diye karşılık verdi Carlos, gülümseyerek. "Adamın başının etini yemişsindir. Bu yüzden mi ayrıldınız?"
Başka bir tarafa baktı, "Hayır," Omuz silkti. "Hiç sevgili olmadık." diye mırıldandı. Carlos şaşkındı ama küçük bir an sevindi gibi geldi.
Gözlerim Leonardo'ya kaydı. Meraklı gözlerle beni izliyordu. Gözlerim merakla parlıyordu. "Bir şeymi söyleyeceksin?" diye fısıldadım.
Gözlerinde tahrik edici ve şehvetli bir ifade vardı. "Söylemekten çok yapmak istediklerim diyelim." dedi.
Gülümsedim, bacağımın üstünde ki elini çekmek istedim ama beni uyarır gibi elini daha çok bastırdı; ben de tereddütle elimi çektim.
Hannah şişeyi alıp çevirdi. Şişe benim ve Nikki'nin önünde durdu. Soruyu Nikki soracaktı.
" Doğruluk mu cesaret mi?"
"Doğruluk." dedim.
"Efendimize en çok sinir olduğun yer neresiydi?"
Leonardo konu kendisine gelince elini çekip yüzüme baktı. Büyük bir merakla.
"Yarış günü yanında o sarışın yellozu gördüğüm geceydi.. Öyle mükemmel görünüyorlardı ki kıskancımdan ikisini fena benzetmek istemiştim." dedim itiraf ederek. Yine aklıma geldi ve yine sinir oldum.
Carlos kahkaha attı. "Evet, öyle ki kızı tek tokatla hallettin.. Yani şimdi senin yerinde hangi kadın olsa kıskanırdı. Samuel mankendi. Taş gibi kadındı yani."
Masanın altından ayağına tekme atınca ayağını ovaladı.
"Doğruları duymak canını yakıyorsa kulağını kapat." dedi sırıtarak.
Gözlerimi devirdim. Ölmüştü ama ne yapayım kıskanıyordum işte. O gece çok havalıydılar. O uyumları aklıma geldikçe canım yanıyordu.
"Samuel içi boş bir kadındı." dedi Leonardo.. Yüzüne bakmayınca çenemden tutup kendi yüzüne çevirdi. "Başka bir kadınla nasıl göründüğüm asla umrumda olmaz. Ben yanımda bir kadın olmadan bile binlercesinin bakışlarına maruz kalıyorum.. Yinede yardımı olacaksa güzelim ben o gece senin güzelliğinden başka hiç kimseye bakmadım." dediğini duyunca şapşal şapşal sırıttım.
" Ya gerçekten mi? "
Buna mutlu olduğumu görünce güldü."Gerçekten."
Boynuna atladım. Kolları belime dolandı. O kadar güzel ve içten sarılıyordu ki bırakmak istemedim. Ben geri çekilene kadarda o bırakmadı zaten.
"Ee, böyle film gibi sizi mi izleyeceğiz?" dedi Carlos imalı imalı.
Kendimi geri çektim. "Kıskanç."
"Senin kadar olamam."
Şişeyi alıp çevirdim. Ahhaa! bu sefer Hannah Carlos'a soruyordu.
Carlos anında, "Doğruluk." dedi.
Hannah aklında bir soruyla takılıp kaldı. Sorup sormama konusunda fazla kararsızdı. Belkide Carlos'un vereceği tepki onu geri çekilmeye zorluyordu. Soruyu değiştirdiğini yüzündeki yenilgi ifadesinden anladım.
Derin bir iç çekti. "Şuan aşık olduğun biri varmı?"
Ayy, mükemmelsin kızım. Bu güzel bir soruydu. Carlos düşündü düşündü. Buda demek oluyor ki gerçekten aşık olduğu biri vardı. Yoksa anında cevap verirdi.
"Aşık değilim. Ama bir kadın var.. Onu gördüğüm zaman tuhaf bir hisse kapılıyorum." dedi Hannah'ın gözlerinin içine derin derin bakarak. Heyecandan Leonardo'nun elini tuttum. "Sanki heyecan gibi. Beni heyecanlandırıyor ve meraklandırıyor.. Bazen onun hakkında bir şeylerin sorusunu sormak isterken buluyorum kendimi.. Emin olun ben hayatımda hiçbir kadını merak etmem. Buna aşkmı dersiniz başka bir şeymi bilemeyeceğim."
Aşktı işte. Yada hoşlantı.. Ne bileyim. O kadının kim olduğunu öğrenmek zorundaydım. Ama şuan sorarsak ve düşük bir ihtimal Hannah değilse bu kız yarın gider bebeği aldırırdı. Bunu göze alamazdım.
Hannah şişeyi aldı ve hiçbir şey demeden çevirdi. Kader onları sanki bir araya getirmek ister gibi bu sefer tam tersi oldu. Carlos sordu. Kendimi sinema filmi izler gibi hissediyordum. Çok heyecan vardı. Bol adrenalin.
"Doğruluk mu cesaret mi?"
Hannah düşünmeden "Cesaret." dedi.
"Bir şey itiraf et." dedi.
Hannah bana baktı.. Sonra da Carlos'a. Leonardo'nun parmaklarını heyecanla sıktım. Kulağıma fısıldadı, "Onlar bu kadar heyecanlanmıyor." dedi.
"Merak ediyorum." dedim fısıltıyla.
" Çocukken noel babaya çok inanırdım. Her noelde kar yağarken camın kenarında uyurdum ve bana gece hediye getirmesi için beklerdim. Çocuktum.. Ama her noel hâlâ bekliyorum. Sabah uyandığımda yastığımın altına bakıyorum. "dedi.
Gözlerim dolmuştu. Carlos'un çok dikkatli bir şekilde dinliyor olması gözümden kaçmamıştı.
Carlos aldı ve şişeyi çevirdi. Ben Leonardo'ya soruyordum.
" Doğruluk "dedi tek seferde.
Gözlerinin içine bakarak," Nikki'nin sorusunun aynısı. Bana en çok sinirlendiğin yer neresiydi? "
" Yarışta benim arabama binecek gibi yapıp o aptalın yanına binmendi.. Ve öfkemi o gece maalesef şuan pişmanlıkla söylüyorum canını yakarak çıkarmıştım. Hayatımda ilk kez bir kadını o gece kıskandım.. Çok öfkelendim çok kızdım kendime."saçlarıma dokundu." O gece canını yaktığım için özür dilerim prensesim. "
"Seni kışkırtmak için yapmıştım. O gece gerçekten kıskandığını görünce bu hoşuma gitmişti."
Dudağının kenarı yukarı kalktı. "Kıskanılacak bir güzelliğin var." dedi.
"Teşekkürler canım sevgilim." dedim sarılarak. Kolları bedenime dolandı.
"Yaramaz prensesim."
Dünyanın en mutlu kadınıydım şuan. Daha ötesi bir mutluluk düşünemiyordum. Zirvedeydim ve o da yanımdaydı.
Nikki şişeyi çevirdi. Carlos' a soracaktı.
"Doğruluk." dedi Carlos.
Nikki boğazını temizledi. " Hannah hakkında ne düşünüyorsun?"
Evet, açık sorumuz geldi. Carlos'a meraklı gözlerle bakarken Hannah'ın da merakla dik durmaya çalıştığını görünce mutlu oldum. Hâlâ umut olduğunu gösteriyordu.
Carlos bir süre konuşmadı. Ne düşünüyordu? Gerçekten kafasının içinde neler vardı? Hepimiz bunu duymak istiyorduk ama o dakikaları uzatarak bize işkence yapıyordu.
"Güzel.." dedi sadece.
"Onun hakkında ne hissettiğini sordu." dedim üsteleyerek.
Hannah'a baktı. Gözlerine, yüzüne, saçına ve bedenine. Sonrada karnında durdu.. Sanki iki düşünce geçti aklından ama bir tanesini uygun buldu.
"İyi bir arkadaş. Kurallı ve bir çok erkeğe diz çöktürecek kadarda güçlü. Üzmek istemeyeceğim biri." dedi.
Kafam karışmıştı. Evet iltifat etti ama öyle bir şekilde söyledi ki bunun hoşlantı mı yoksa düz bir hislerini söyleme yöntemi mi anlamadım.
Hannah umutsuzca omuzlarını düşürdü. Şişeyi Carlos çevirdi. Bana sordu.
" Cesaret. "dedim..
Sinsi bir şekilde sırıttı. Bela geliyorum demezdi. Carlos'u gönderirdi.
" Telefondan rastgele birini ara ve onunla flört et. "dedi.
" Carlos! "dedi Leonardo uyarırcasına.
" Burada yanımızda konuşacak hadi eğleniriz. Hem zaten profesyonel bu konuda. Nikki'nin babasıyla gayet flört etti. "
Omuzlarımın içine sindim. Pislik her defasında bunu hatırlatıp duruyordu. Elime telefonu aldım ama Leonardo telefonu çekti. "Böyle birşey olmayacak." telefonumu cebine koydu.
Carlos'a dil çıkardım. Kollarını göğsünde kovuşturup bize küstü.
Şişeyi çevirdim. Şimdi bittin Carlos. "Söyle bakalım Doğruluk mu cesaret mi?"
"Cesaret."
"Gel benimle." dedim ayağa kalkarak.
"Nereye?"
"Sana bir kostüm giydireceğim bize palyaçoluk yapacaksın."
"Hayatta olmaz." dedi yerine oturarak.
"Leonardo bir şey söyle." dedim dudağımı büzerek.
"Carlos git giy hemen." dedi.
Carlos ayağa kalkıp dişlerini sıktı ve öfkeyle bana baktı. Onu arkasından takip ettim. Yanında yürürken beni itti.. Oyun mu istiyordu? Bende onu itttim.
O daha hızlı itince duvara çarptım
"Yavaş olsana öküz!"
"Sus kız! Bak beni efendimize şikayet edip durursan sonu fena olur."
"Beni tehdit ha.. Leonardo sevg.."
Eliyle ağzımı kapatınca elini ısırdım.
"Ne vahşisin sen ya."
"Geliyor musun gelmiyor musun?"
Bıkkınlıkla odaya girdi. Arkamızdan kapıyı kapatıp ışığı açtım. Ama ortalıkta kıyafet felan yoktu. Amaç onu köşeye sıkıştırıp bir şeyler öğrenmekti.
"Hani nerede kuyafet?"
"Kıyafet yok seni buraya getirmek için bir bahaneydi."
Şüpheyle gözlerime baktı. "Beni neden buraya gizli saklı çekmek istedin Maria?"
"Şimdi dökül bakalım." dedim
Elleriyle göğsünü kapattı. "İnanamıyorum benden ne istiyorsun?"
Şaşkınlıkla bakakaldım. Kahkaha atınca koluna vurdum.
"Salak mısın sen?"
"Evet yenimi öğrendin..." dedi sırıtarak.
"Şimdi bak Carlos ciddi olacağım. Sen bana vefat eden ikiz kardeşimi hatırlatıyorsun.. Oda senin gibi hep benimle uğraşırdı. Ama yinede çok bağlıydım ona.. Şimdi seni gördükçe hep onu hatırlıyorum. Biliyorum şuan yeri ve zamanı değil ama söylemek istedim."
O alaycı ifadesi kayboldu. Ciddi bir şekilde," Gerçekten beni çok sevdiğin birinin yerine koyman çok güzel Maria. Teşekkür ederim. Benim için değerlisin.. Şimdi dökül bakalım.. Beni buraya neden sürükledin? "
Bu adam dram sevmiyordu. Gerçekten böyle duygulardan kaçıyordu. Bu zamana kadar Carlos'un hikayesini bilmediğimi fark ettim. En yakın zamanda öğrenmeliydim.
" Hannah! "dedim gülümseyerek."Gerçekten ondan hoşlanıyor musun? "
Kaşlarını çattı." Bu ne saçma soru. "dedi tersleyerek.
" Hayır ya da evet demediğine göre bir şeyler var yanılıyor muyum? "
" Bak Maria ben ilişki adamı değilim. Ciddi ilişkinin lafı olsa ben tüyerim ortamdan. Birine bağlı kalmayı sevmiyorum. Bağımsızlık benim prensibim. Bir kadının yükünü omuzlarıma alamam. Dram, ciddi ilişki bunların düşüncesi bile yoruyor beni. Bana neden beni aramadın dese, mesaj atmadım diye trip atsa 'Siktir git' ayrılıyorum derim. Beni anlıyor musun? "
Of, Carlos gerçektende zor bir adamdı. İlişki sevmeyen birinin gerçek anlamda birine bağlı kalması, sevmesi çok zordu.
" Seni anlıyorum, tek gecelik kadınlarla ilgileniyorsun peki. Senin hayatın senin sorumluluğun seni yargılayamam. Ama bana şunu söyle. Hannah hakkında ne hissettiğini, ondan hoşlanıp hoşlanmadığını öğrenmek istiyorum."
Ellerini cebine koyarak, bıkkın bir sesle,"Bunları sana Hannah mı söyletiyor? "
" Hayır, ben sadece merak ediyorum yemin ederim. "
" Etkilenebileceğim birisi inkar etmiyorum.. Onunla vakit geçirmek güzel ve eğlenceli. Bazen ne yaptığını düşünüyorum ama bu çok kısa bir süre. Hislerim hemen değişebilir.. Ona bir söz versem yada ciddi ilişki içine girsek bir ay sonra ondan soğuyabilme ihtimalim kaç sence? "
" Yani gerçekten ciddi düşünmüyorsun. "
" Bunu istemiyorum. Bu özgürlüğü seviyorum. "
" İyi ama bak Leonardo ve beni görüyorsun. Ne kadar mutlu olduğumuzu.. "
Başını iki yana salladı." Sizin durumunuz farklı. Leonardo zaten sana aşıktı ve kader sizi birleştirdi. Leonardo serttir katıdır ama gerçekten ilk defa birini sevdiğine değer verdiğine şahit oluyorum.. Dünyanın en şanslı insanısın sen. O böyle hissettiriyor sana. Ama Ben bunları Hannah'a veremem. Anım anıma sığmıyor benim. Yarın bir gün üzerim umursamam. Böylesi daha iyi. "
Hannah üzümlü kekim.. Çok zor bir adamı sevmişti.
" Anlıyorum Carlos.. Ama bir gün Hannah'ı başka bir adamla gördüğün zaman asıl kaybettiğini o zaman anlayacaksın.. İnsanlar elindeyken hiçbir şeyin kıymetini bilmezler.. Umarım o gün gelmeden bir şeyler yaparsın."
Kendisine tokat atmışım gibi bakıyordu.. Onu öylece orada bırakıp içeri diğerlerinin yanına gittim. Carlos olmadan dönünce Hannah merakla sordu." Hani nerede palyaçomuz? "
" Mızıkçılık yaptı. "dedim Leonardo'nun yanına oturarak.
" Leonardo fısıltıyla, "Demiştim." dedi.
Gerçekten de Carlos'tan ümit yoktu. Elimizden başka bir şey gelmiyordu. Ama Hannah'ın bebeğini aldırma fikri umarım değişirdi. Çünkü ileride çok pişman olurdu.
Bir kaç dakika sonra Carlos geldi. O alaycı ifadesi yoktu. Düşünceliydi. Hiç konuşmadı..
Şişe tekrar çevrildi soruyu ben Leonardo'ya soruyordum.
"Doğruluk prensesim."
"Hiç kimseye söylemediğin bir sırrın var mı? Nedir?"
Vahşi gözleri kısılınca bir sırrı olduğunu anlamıştım..
" İlk cinayetimi 16 yaşında işledim. Öz teyzem gizli bir örgüt kurduğumdan şüphelenmişti. Bir kaç kez sorusuyla sıkıştırdı beni. Sonra bir şekilde öğrendi. Bende ortadan kaldırdım.. Bütün aileden gizlemem çok zor olmuştu. Cesedini hâlâ bulamadılar. Aslında krallığın içinde yaşadığım evin altına gömdüm. Ondan sonra cinayet işlemek bana zevk vermeye başladı. Bir defa tadını almıştım. "
Hayretle," Teyzenin cesedinin olduğu evde yıllarca mı kaldın? "
" Evet, "
" Korkmadın mı? "
Başını iki yana salladı." O zamanlar korku diye bir duygu bende yoktu. "
" Çok zor olmalı. "dedim yanağına dokunarak.
" Zor olmadı güzelim. Ben bunlardan etkilenmem. "
Sonra şişeyi Leonardo çevirince ucu Carlos'a geldi.
" Doğruluk. "
" Son günlerde ilişkin oldu mu? "
Yan gözle Hannah'a baktı. Aslında sormak istediği Hannah'tan sonra biriyle olup olmadığı.
"Hayır." deyince gözle görülür bir şekilde Hannah rahatlamıştı.
Carlos şişeyi çevirince sorma sırası kendisine geldi.
"Doğruluk mu cesaret mi ?"
"Doğruluk." dedi Leonardo.
"En büyük korkun ne?"
Siyah gözleri hüzünlü ve pişmanlık duygusuyla benimkileri örttü.
"Prensesimi kaybetmek." dedi. Gözlerim dolunca sarıldım. "Seni şu dünyada var olabilecek herşey den daha çok seviyorum." diye fısıldadı kulağıma.
"Bende seni çok seviyorum."
Leonardo şişeyi çevirince Nikki'ye sordu.
"Doğruluk."
" Seni en son ağlatan şey neydi?"
"Bruce'un cesedini çıkardığım zaman çok ağladım. Günlerce, hatta aylarca bilmeden cesediyle aynı evde yaşadığımı öğrenince günlerce ağladım. Babamdan nefret ettim."
Gözleri tekrar dolunca destek için sarıldım. "Baban cezasını çekecek ve senden af dileyecek."
"Biliyorum ve o gün için sabırsızlanıyorum." dedi göz yaşlarını silerek. "Neden artık uyumuyoruz?" Nikki ayağa kalktı ve bize iyi geceler diledi. Hepimiz odalarımıza dağıldık. Masada hâlâ oturan Carlos dışında tabi.. Söylediğim cümlelere çok etkilenmiş olmalıydı. Umarım faydası olurdu.
Odaya girince Leonardo'yu döndüm. "Carlos ile nasıl tanıştınız?"
"Küçükken.. Benim kol saatimi arakladı o zaman tanıştık." dedi bir anıyı hatırlayarak. Gülümsedi. "Ben daha önce öyle ustalıkla hareket eden insan görmedim. Bir çocuğa göre beden dilini iyi kullanıyordu. Konuşmaya başladığında kol saatimi bileğimden nasıl aldığını fark edememiştim."
"Gerçekten en iyi hırsız ünvanını almalı." dedim. "Ama sorum bu değil. Yani nasıl bir geçmişi var?"
"Şaşırtıcı ama babası valiydi.. Vali babanın hırsız oğlu. Kulağa tuhaf geliyor değil mi?"
Şaşkınlıkla, "Yani, ihtiyaç için çalmıyor."
"Zevk için. Aslında ilk başlarda babası yüzünden çalıyordu, ona ders vermek hayatını zorlaştırmak için yapıyormuş. Babası annesini komşu kadınla aldatırken yakalamış.. Carlos için travmaydı tabi.. Babası insanlar arasında çok sevilen çok saygı duyulan biriydi. Kilisenin papazı bile ona saygı duyar İsa'nın torunu dermiş.. Böyle bir sevilen ve saygı duyulan bir adam karısını aldatıyor ve bunu 10 yaşındaki oğlu görüyor.. Travmasını babası hakkında düşündüğü bütün toz pembe hayallerinin yıkılışını düşünebiliyor musun? "
Yıkılmış bir ifadeyle yatağın üstüne oturdum..." Carlos yıkılmış olmalı."dedim.
" Yıkılmak mı? Carlos mu? O canının yanmasındansa yakmayı daha çok sever. Kendi babasını bu aldatma üzerinden tehdit etti yıllarca. Parasını abuk subuk şeylere harcadı. Uyuşturucu kaçakcılığı yaptı. Ülkenin en iyi uyuşturucu mafyasının bir ton uyuşturucusunu çaldığın da On dokuz yaşındaydı.. Ve bu suçu babasının üstüne yıkıp ona müebbet yedirdi. "
Hayranlık ve hayret arasında gidip geldim.." Babası yüzünden böyle olmuş. Mükemmel bir baba profili bir aldatma yüzünden yıkılınca ne saygıya boyun eğmiş ne de sevgiye. Hayatı bile alaya almaya başlamış.. Gerçekten çok üzücü."
" Evet. "
" Peki ama siz daha sonra ne zaman karşılaştınız?"
"Küçük yaşta zaten tanışmıştık. Kol saatim anneme aitti. Bana aldığı İlk ve son hediye. Bu yüzden peşine düştüm. İki yıl sonra buldum şerefsizi."
"Ne iki yılmı?"
"Evet, saklanmayı iyi biliyor."
"Peki sonra."
"Sonra bana çalışması için onu ikna ettim. Babasının gereken cezayı alması için zamanı geldiğinde yardım edeceğimi söyledim.. Müebbet kararını hakime ben verdirdim."
"Siz ikinizin düşmanı olmak istemem." dedim.
"Bırak bunu düşmanlar düşünsün." dedi sırıtarak.
"Hannah için senden bir iyilik isteyebilir miyim?"
"İsteyebilirsin."
"Biliyorsun o hamile. Beni özgür bıraktığın gibi onuda özgür bırakabilir misin? Bebeğine zarar gelsin istemiyorum."
"Hmm," dedi boğuk bir sesle. "Elbette yapabilirim. Zaten sen söylemesende planım buydu. Masum bir bebeğin kanı ellerime bulaşsın istemiyorum."
"Şu Türkiye'de ki gizemli şahıs hakkında bir bilgi varmı? Kimmiş öğrenebildin mi?"
"Maalesef.. Parmak izini bırak sanki evrenden silinmiş adam.
" Beni tanıyan biri olmalı. O gazete çok eskiydi. "yataktan ayaklarımı sarkıttım. Geçmişimden ve bana getireceklerinden korkuyordum.
Yanıma gelip oturdu." Bunu sormak istemiyorum ama.. "elimi tuttu." Acaba bütün ailenin öldüğüne emin miyiz? Belki birileri o patlamadan sağ çıktı. Sadece sen bilmiyorsun. "
Parmaklarımın arasında ki parmaklarını sıktım." Doktorlar bana herkesin öldüğünü söyledi. Bilmiyorum belkide yalan söylediler. Belki hayatta kalan bir ailem vardır. "
" Türkiye'ye gittiğim zaman.. "dedi. Sözünü kestim.
" Çocukken gittiğin zaman. "
Mahcup bir şekilde," Hayır senin geçmişini öğrenmeye gittiğim zaman."dedi.
İnanamayan bir ifadeyle gözlerine baktım." Gerçekten gittin mi? "
" Evet, öğrenmem gerekiyordu. Merkezine gittim. O düğün gününe. Şuan yerinde olmayan düğün salonunun karşısında durdum. İlk karşılaştığımız yere gittim. "
Yüzünde hüzün dolu bir ifade belirdi. Bu ikimizede acı veriyordu.
"Sence ailen." dedim, "Benim ailemden ne istiyordu?"
Siyah gözleri gözlerimde gezindi. "Bilmiyorum hiç aklıma bir fikir gelmiyor. Babamın o gün adamıyla konuştuğunu duydum ve evden kaçtım. Saatlerce yürüdüğümü hatırlıyorum. Düğün salonunu bulmak için diğer yakadan gelmiştim. Ailene yardım etmek için bir gün boyunca yürümüştüm. Ama bilmiyorum nedenini? Sorsamda söylemeyecek bir adam. "
" Bir sebebi olmalı değil mi? Bunun siyasi ya da ülkeler arası gizli bir şey ile ilgisi varmı? Yoksa ailem sadece talihsiz bir günde mi o düğün salonundaydı? Ölümlerinin derin bir sebebi olmalı. "
" Keşke öğrenmenin bir yolu olsaydı."dedi sarılarak.
" Var. "dedim hızlıca.
" Söyle herşeyi yapmaya hazırım. "
" Babana bunu sormak istiyorum. "
Korkuyla geri çekildi." Senin yaşadığını öğrenirlerse bu felakat olur. Seni öldürmek için her yola başvurur. Seni tehlikeye atamam. "
Gözlerim doldu." Biliyorum ama öğrenmeye hakkım yokmu sence? Sen olsan birisi beni öldürseydi sebebini öğrenmek istemez miydin? Sormaz mıydın?"
Siyah gözleri kasvetli bir acıyla kısıldı."Seni anlıyorum güzelim. Öğrenmeyi bende istiyorum ama.. Sana zarar gelme düşüncesi bile beni kahrediyor. "
Başımı yukarı aşağı salladım." Özür dilerim. Biliyorum. Sadece bir istekti işte. Unutalım. "
Uzun dakikalar bana sarıldı. Sakinleştirmek için sessiz kaldı. Sonra geri çekildi.
"Bence şu soruları artık bırakalım ve asıl konumuza gelelim." dedi banyoyu göstererek.. Anında kızardım.. Ellerim titremeye başladı.
"Gerçekten yapacak mıyız?"
"Sana on sekiz dilde evet diyebilirim. Şuan kıyamet kopsa bu fikrimi hiçbir şey değiştiremez. Ben şimdi banyoya dirip suyu hazırlıyorum. Beni fazla bekletme."
Arkasını dönüp gitti. Bir ileri bir geri yürümeye başladım. Ben bitmiştim. Ya utancımdan ölürdüm ölür.. Karşısında saatlerce çıplak durmak.. Ya ben bakışlarından utanıyorken birde çıplak olursam. Kesin yüzüne bakamazdım. Suyun sesini duyunca nabzım yavaş yavaş hızlandı. Yüzüm alev almıştı..
"Meryem!" dedi bana seslenerek. "Seni bekliyorum."
Belkide şuan kaçıp gitmeliydim. Nikki'nin odasına kendimi kitlerdim. Hayır bu evi başımıza yıkardı. Nikki'nin de başını yakamazdım..
Boyun eğerek banyoya ağır ağır yürüdüm. Hayatımın en zor gecesi beni bekliyordu.
☆☆☆
Yarın ki bölümü okumadan önce çalışıyorsanız evde okuyun derim. Malum biraz ateşli olacak. ( Biraz şüpheli)
Sorular sizi tatmin etti mi?
Leonardo'nun Carlos ile dans edeceğini okuduğunuzda ne düşündünüz?
Meryem ciddi ciddi kıskanıyor Carlos'u.
Ama çok tatlı değiller mi? Gerçekten Meryem İkiz kardeşine çok benzetiyor ve benziyorda. Huyları yani.
Sizce Hannah bebeği Carlos'a söylememe konusunda haklı mı?
Bana kalırsa söylemesi lazım.
Bakalım sizi diğer bölüm ne bekliyor.. 😏❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.25k Okunma |
380 Oy |
0 Takip |
60 Bölümlü Kitap |