44. Bölüm

"44"Geriye dönüş

Kupa Kızı
kupakizii0

 

 

 

ᥫ᭡ ִֶָ𖤐

 

 

 

" Yaşamak iki gözüm öyle telaşlı öyle vakitli vakitsiz iste beni bir sabah ya da bir akşam ansızın nefessiz kalırcasına içinde bir sen, birde benim olduğu bir yaşamak... "

 

 

 

ᥫ᭡ ִֶָ𖤐

 

Hafif içeri süzülen ışık odamızın penceresine vuruyor ve yataktaki bedeni başka bir dünyadan gelmiş bir yaratık gibi gösteriyordu.

 

Bir bakıma artık öyle, diye düşündüm. Leonardo benim için gerçek anlamda farklı bir boyuttan gelmiş biriydi.. Ölümü bekleyen bir kadından ölümden korkan bir kadına dönüştürmüştü beni.

 

Güneş ışığı çıplak göğsüne vuruyordu.. Yüzünün güzelliğini bir maske altında yıllarca hapsetmesini isteyen kadın bir aptal olmalıydı..

 

Bir zamanlar Taşıyıcıların lideri olarak tanıdığım Azrailin şimdi sevdiğim adama dönüşmüş olmasını izliyordum.

 

Leonardo..

 

Ona her zaman küstah bir hava veren kısa kesilmiş koyu siyah renk saçları, şimdi başında dümdüz taranmıştı.

 

Ama benim için en kötü olanı bu adamı kaybetmekti. Şuan sevgiyle bakan bakışlarının günün birinde korkutucu bakışlarını tekrar görmek olurdu. Ruhu başka dün­yalarda dolaşırken sanki sadece bedensel olarak karşımdaymış gibi kayıtsız bakacak diye korkuyordum.

 

Geride bıraktığım gecenin olaylarını sindirmek için sükunete ve mesafeye ihtiyacım vardı. Sessizce yataktan çıkıp aşağı indim. Saat sabahın sekiziydi. Bahçeye çıktım. Ormanın ve toprağın serinletici kokusu kalbime sakinleşmem gerektiğini fısıldıyordu.

 

Bir söğüt ağacının kenarına çöktüm, benim için aldığı tuzlu çu­bukları dalgın bir şekilde çiğneyerek, bütün gece, yaşadığım o eşsiz anları düşündüm.

 

Onlarca yıl önce yetimhanede bodrumda başıma gelen olayı ve bu kötü olayın içinde neyi serbest bırakmış olabileceğimi uzun süre düşündüm. Gerçekten Leonardo kaderimde ki adamdı.. Ailesinin bana yaptıkları yüzünden onu suçlayamazdım. Suçlamıyordum. Ama ya Türkiye'ye döndüğüm zaman fikrim değişirse. Ya geri dönmek istemezsem..

 

Leonardo ile yaşamak istiyordum. Uzun zamandır hissetmediğim ve asla hayal edemeyeceğim duyguları bana yaşatmıştı. Beni seviyordu bende onu seviyordum. Ama ya geri dönmek istemezsem. Ya bundan daha kötüsü olursa ve beni yakalamak için ülke kırmızı alarma geçerse..

 

Korkum yersiz değildi. Beni bir defa yakarlarsa ömrümün sonuna kadar Leonardo'nun yüzünü göremezdim. Hapishaneye girdiğim gün öldürürlerdi beni.

 

Tuzlu çubuğumdan bir tane daha attım ağzıma.. Acaba ailemin mezarını görebilir miydim? O kadar vaktim olacak mıydı? Leonardo'ya söylersem bana yardım ederdi ama ailesi yüzünden çok mahçup hissediyordu. Ona böyle bir şeyi hatırlatamazdım.

 

Ama Annem, babam, kardeşim Serdar. Ablam Betül.. Vefat ettikleri o acı günden sonra asla mezarlarını görememiştim. Bir çiçek bile bırakamadım..

 

Tuzlu çubuk ağzımda koca bir dağ olup boğazıma oturdu sanki.. Bana bu acıyı yaşatan ailenin oğluna aşık oldum. Ailemi öldüren adamın oğluna. Geçmişimi çalan bir adamın oğluna aşık olduğum için ailem bana kızmış mıydı acaba?

 

Beni cennetten izlerken küsmüş olabilirler mi? Ya onları kırdıysam. Ya bu adamla beraber olmam büyük bir hataysa. Ya ben hayatımın en büyük imtihanını bu adama aşık olduğum için yaşayacaksam?

 

Bir iki damlanın gözlerimden akmasına izin verdim. Keşke acılarımı ve bu tutarsız düşüncelerimi de alıp götürseydi benden. Göz yaşlarım gibi kafamın içinden akıp kaybolsaydı.

 

Ama bu gerçekler beni rahat bırakmıyordu. Ve yaralanmış ruhumu bastırmak üzere oluşturduğum bunca çabadan sonra öte taraftaki gerçeklerim beni huzursuz etmekten vazgeçmeyecekti..

 

Dün gece elimi tutarken, gözlerime bakarken gerçek bir aşk görüyordum. Her uğurda kendini feda edecek gerçek aşık bir adam.. Sonra sırtında ki izler. Ailesinin tek bana değil onada yaşattığı acıları görmüştüm. Leonardo'nun kişiliği ne kadar kırılgan olduğunu ilk kez dün gece gördüm. Tıpkı cam gibi kırılgan. Büründüğü korkutucu kişiliği aslında kendini dış dünyadan korumak için oluşturduğu bir kalkandı.

 

Herkes tarafından zorbalığa uğramıştı kimse tarafından sevilmemişti. Bu yüzden yaşadıkları onu kötü adam yapmıştı. Bazen sadece bir anı, insanı benzersiz yapan şeyi parçalamaya ve geride boş bir beden kılıfı bırakmaya yetiyordu.

 

Sevgiye öyle açtı ki benim sevgim onu iyileştirmekten çok sanki yeniden dünyaya getirmişti. Böyle bir adamı terk edemezdim. Terk etmek istemiyordum.

 

"Seni uykundan uyandıracak neyi düşünüyorsun bu kadar?"

 

Leonardo'nun ne zaman yanıma geldiğini ve oturduğunu fark edemeyecek kadar dalmıştım.

 

Başımı şefkatle okşarken hiçbir tepki göremedi. "Ne oldu, Maria? Bugün geri döneceğin için mi bu kadar düşüncelisin?" diye alçak sesle sordu. Bu daha çok kendine yönelttiği bir soruydu. Kımıldamadım.

 

Bir saat ya da daha fazla, öylece oturduk. Düşüncelerim ile boğuşurken elimi tuttu. Bana sarıldı.. Kokusunu içime çekmeme izin verdi.

 

Konuşmadı ama asla seni terk etmeyeceğim diyordu. Ne olursa olsun seninleyim.

 

"Üşüteceksin.." Beni kollarının arasına aldı. "İçeri girelim."

 

Başımı omzuna yasladım ve gözlerimi kapattım. Üşüyen bedenim mi? Yoksa duygularım mı karar veremiyordum. Bir felaket gibi çökmüştü geçmiş ruhuma. Acıttıkca acıtacaktı. Kanatacaktı tüm duygularımı. Ben pes edip korkana kadarda bırakmayacaktı.

 

Uçak Amerika'dan havalandığında akşamüzeriydi. Havalanını önceden boşalttırmıştı. Türkiye'ye özel uçakla gidiyorduk. Bir kaç kabin görevlisi ve iki pilot dışında bizden başka kimse yoktu.

 

Uçakta çalışanların hepsi taşıyıcıydı. Her türlü meslekten taşıyıcısı vardı.

 

"Bağışlayın, efendim, Ülkeye giriş yaptıktan sonra kaç günlük planla onları yakalayacağız?" Nikki'nin sorusuyla tablete bakan Leonardo'ya döndüm. Dosyalarının arasından baktı. "Bir hafta. Ya da daha az." Başını kısa ha­reketlerle ileri geri oynatınca nahoş bir çatırtı duyuldu, sonra gergin ensesini ovaladı.

 

"Deniz üzerinde kaç askeri aracımız var?"

 

"İki." dedi.

 

Carlos esnemesini bastırdı. Dün geceden bu yana ne­redeyse hiç uyumamıştı. Hannah ile söylediğim cümleler yüzünden yüzüne gölge düşmüştü. Kafasından hiç çıkmıyordu.

 

Onun duyabileceği şekilde fısıldadım,"Neden biraz uyumuyorsun?"

 

Bir kez daha esnedi. "Benden farkın yok. Gözlerinden yorgunluk akıyor." dedi aynı fısıltıyla.

 

Karşımızda oturan Leonardo ve Hannah'a bakarak, "Sanırım ikimizi de uyutmayan bir şeyler var." dedi.

 

​​​​​​Tabletine dikkatle bakan Leonardo'yu izledim. Görev olunca yüzündeki o eski sert ifadesi gün yüzüne çıkmıştı. İki gün sonra dikişlerini aldıracaktı. Bedeni morluklar içindeydi ama sanki ölmemiş ya da yaralanmamış gibiydi.

 

" Çalışmak, "dedi Carlos," Kafamın içinde uğuldayan duygu karmaşasından kurtulmama yardımcı oluyor. "

 

Mavi gözlerinde ki bakışlar öyle demiyordu. Ruhsal sınırlarını gittikçe zorlamaya başlamıştı.

 

Yine de daha bir süre dayanması gerekecekti. Hannah'ın kitap okuyan gergin yüzüne baktım. Hamile olduğu için onu sahaya çıkarmayacaktık.. Çok ısrar etti ama Leonardo onu bu konuda azarlayınca karşı gelemedi. Bize uzaktan yardım edecekti.

 

Gerindim, bu arada soğumuş olan kahvemden son bir yudum alıp koridora çıktım. Holü geçerek uçağın mini restoranına gittim. Bar taburesine oturdum. Şampanyaları elinde beyaz bir mendille silen adam sesimi duyunca gülümseyerek karşımda durdu.

 

"Ne içersiniz?"

 

İçki şişelerine baktım. Sonra da küçük camlı dolaba. "Vişne suyu.."

 

Bana önce tuhaf bir şekilde baktı sonra ifadesini yumuşatarak içinde küçük buzlar olan vişne suyunu uzattı.

 

Bol bir gömlek, markalı bir blucin ve pahalı spor ayakkabılar giymişti ve hiç barmen biri gibi görünmüyordu. Sanki daha çok koşuya ya da solaryuma gitmek üzere beni almaya gelmiş biri gibiydi.

 

"Maria."

 

Hannah yanıma gelip oturdu. "Bir bardak buzlu viski." dedi adama bakmayarak.

 

"Ama hamilesin."

 

"Zaten aldıracağım.. Bir önemi var mı?"

 

Ona elimi uzattım. "Hannah, lütfen bana gerçekten bunu düşündüğünü söyleme."

 

Elimi sıktı, "Düşündüm. Çok fazla. Bu çocuğun hayatını zindan ederek kötü bir anne olmak istemiyorum."

 

"Hannah!" bize doğru öfkeyle yaklaşan Carlos'un sesini duyunca panikledi. Elindeki viski yere düşerek parçalara ayrıldı. "Bebeğini aldırmayı mı düşünüyorsun?"

 

Hannah elimi sıkınca parmaklarım mengeneye sıkışmış gibi hissettim.

 

"Evet, bu seni ilgilendirmez."

 

Mavi gözleri kısıldı, "İlgilendirir. Gerçekten masum bir bebeğin katili mi olmak istiyorsun?"

 

"Masum kalması için." diye açıkladı.

 

İncinmiş elimi ovmaya başladım.

 

"Hayatımda daha saçma bahane duymadım. Madem annelik yapamıyordun ne diye korunmadın?"

 

Hannah'ın gözlerinden yaşlar aktı. Herşey çok ani oldu. Carlos suratına inen tokatla en az benim kadar şaşkındı..

 

"Bilmiyorum onu bir gece sarhoş olup benimle yatan adama sormam lazım." dedi bağırarak.

 

Carlos yanağındaki tokadı unutup şaşkınlıkla ona baktı. "Bebek benden mi?"

 

"Evet," dedi Hannah ağlamamak için kendini tutarak.

 

Carlos şimdi oldukça şaşırmış görünüyordu. "Nasıl? Ama bu... olamaz."

 

"Neden?" dedi Hannah onu göğsünden ittirerek. "Neden olamaz aşağılık pislik? Benimle yatıyorsun ikimizde sarhoştuk. Aklım başımda değildi. Korunmadım. İki hafta sonra hamile olduğumu öğrendim.. "

 

Carlos yıldırım çarpmış gibi ona bakakaldı. Yorgunluğu ve gerginliği yüzünden okunuyordu.. "Ne? Bir kez daha söyle."dedi.

 

"Senden hamileyim adi piç kurusu!" diye bağırdı.

 

"Anlayamadım," diye onun sözünü kesti Carlos, "Benden hamilesin, bir bebeğimiz olacak ve sen bana söylemeden daha bedeni oluşmamış bir canımı aldıracaktın? Sana bu hakkı kim veriyor? Bana bunları çocuğu aldırdıktan sonramı söyleyecektin?" şaşkınlık yerini öfkeye bıraktı.

 

"Sana yattığımızı söylediğim de geçiştiren adam mı bunu söylüyor?" diye vurguladı.

 

"Bizim o gece yatmamız sarhoşluk yüzünden oldu. Birbirimize aşık değiliz. Ben kendi kendimi sikmişim gibi dram yapma bana. Bana gelip gerçekten bundan dolayı huzursuz olduğunu söyledin mi? Bana aşıkmış gibi, sana tecavüz eseri hamile bırakmışım gibi bakmayı kes! "diye üstüne yürüyünce aralarına girdim.

 

Hannah kendini tutamadı. Gözlerinden yaşlar süzüldü.

 

" Carlos sakin ol! "

 

Ateş gibi bakışları bana döndü." Hepiniz biliyor muydunuz? Benden hamile olduğunu ve haberim bile olmadan çocuğumu aldıracağını biliyor muydunuz?"

 

Korkudan susmak zorunda kaldım. Carlos şuan öfleyle herşeyi yapabilir di?

 

"Cevap versene kadın!" diye bağırdı Hannah'a, "Niye gelip anlatmadın? Neden dünyanın en iyi kadınıymış gibi rollenip bana aşık gibi bana kırılıp, sonrada bir aptal gibi çocuğu aldırmaya karar verdin.. Neden yaptın bunu?"

 

Hannah uzaklaşmak istedi ama Carlos beni kenara iterek onu yakaladı. Omuzlarından tutup sarsmaya başladı.

 

" Bu sefer kaçmayacaksın. Anlat, konuş lanet ağzından bir kaç cümle çıksın! "

 

Bağırışlara Leonardo ve Nikki geldi. Leonardo koşarak Carlos'u uzaklaştırmaya çalıştı.

 

"Sakin ol Carlos!"

 

Ama Carlos sakin olmaktan çok uzaktı. Gözlerinden adeta ateşler çıkıyordu.

 

"O bebeğe ben bakarım. Bir anne olamayacaksan bu sorumluluğu almak istemiyorsan doğurduktan sonra ben her ikiside olurum ama o bebeği aldırırsan git kendini öldür. Yoksa ben seni öldürürüm!"

 

Leonardo bağırınca hepimiz korktuk. "Kendine gel Carlos. Hamile bir kadınla böyle konuşamazsın."

 

Carlos kollarını çekip küfür ede ede gitti. Hannah ağlayarak dizlerinin üstüne çökünce Nikki ile yanına koşarak gittik.

 

Leonardo ağlayan Hannah'ın yanına eğildi kibar bir sesle, "Carlos babasının annesini aldattığını öğrenince yıkıldı. Annesi bu olayı öğrenince intihar etti. İntihar ettiğinde hamileydi.. Ama Carlos bundan dolayı önce babasından sonrada pes eden annesinden nefret etti.. Bilmiyorum Hannah aranızda ne olup bitti bilmiyorum ama şu bebeği aldırma işini bir kez daha düşün.. Carlos bebeğe bakmak istiyorsa bebeği aldırma. Onu ilk defa böyle sinirlenmiş gördüm. Aklına annesi ve karnında ölen kardeşi geldi bu yüzden bu kadar öfkeli. Aslında annesine öfkeli ama senden çıkardı. "

 

Sırtımdan bir ürperti geçti.

 

Hannah başını iki yana salladı. "Ben bunları bilmiyordum. O hep alaycı biriydi. Herşeyle alay ederdi. Böyle bir hayatı olduğunu böyle bir acısı olduğunu nasıl bilebilirdim?"

 

"Bilemezdin. Bu yüzden şuan söylüyorum hâlâ geç değilken konuş onunla. Ortak bir karar verin." diye fikrini belirtti Leonardo ve ensesini ovdu. "Birbirinizin canını yakarak bir yere varamazsınız."

 

"Konuşacağım ama, " diye başladı Hannah ve yutkundu, " Öyle şeyler söyledi ki şuan karşısına çıkarsam bu onu daha çok deli eder."

 

"Şuan değil. Biraz sakinleşsin seni yanına gönderirim. Sende toparlan ve şu görevde kendini yormayı düşünme. Carlos baba olmak istiyorsa ona bir şans ver. Belki sizin ilişkiniz içinde iyi olur. "

 

Hannah bu cümleleri duyunca ağlamayı bıraktı." Ben bilmiyordum. "dedi."Bilseydim konuşurdum. "

 

Leonardo ayrılınca Hannah sessizce ağladı. Hiçbir şey demeden yanında durduk. Ağlamaya ihtiyacı vardı. Çok hassastı, annelik hormonları yüzünden muhtemelen daha çok hassasalaşmıştı.

 

Bende bilmiyordum. O gece anlatmamıştı. Muhtemelen Carlos için çok hassas bir durum olduğu için olabilirdi.

 

Hannah, sonra ısrarcı bir ses tonuyla ekledi: "Kızlar ne yapmalıyım? Ben çıkamıyorum. Boğuluyor gibi hissediyorum."

 

"Bunu . . . açıklamak pek kolay değil," dedim ve duyduklarımı sindirmeye çalışırken Hannah'ın omzuna dokundum. "Ama Leonardo haklı. Çocuğu aldırma. Carlos ile konuş. Onu dinle. İkinizinde böyle bir mucizeye ihtiyacı var."

 

"Bebek," dedi duraksayarak ve karnına dokundu. "Onu aldırmayacağım. Carlos ile konuşacağım."

 

Nabzımın hızlandığını hissettim. Nikki gözleri dolu bir şekilde Hannah'a sarıldı.

 

"Gerçekten en doğrusu bu. İkiniz için de çok güzel olacak." dedi.

 

Hannah'ın Gözünden.

 

MULTİMEDYA : HANNAH

 

Neredeyse bir saat sonra, kendimi gergin hissederken kapısının önünde bulmuştum. Bu aptalcaydı. Kapının arkasında, ol­duğunu biliyordum ama girip konuşacak cesaretim yoktu. Derin bir nefes alıp kapıyı bir kez tıklattım.

 

Sessizlik..

 

Bir dakika kadar bekledim ve tekrar kapıyı tıklattım ve kapı saniyesinde açıldı..

 

Saçı başı dağılmış gömleğinin düğmeleri gelişi güzel kapatılmıştı. Hepsi yamuktu. Pantolonun kemeri bir yerlere atılmıştı.

 

Yine de onu tekrar kontrol etmek için güçlü bir dürtü hissediyordum. Gözlerine baktım.. Öfkesi gözlerinden okunuyordu ama en azından bağırıp çağırması geçmişti.

 

“Ben de seni arıyordum. "dedim yüzüne bakmaya devam ederek.

 

" Uçakta iki oda var gerçekten arıyor muydun? "diye sordu. Yanağımın içini ısırdım. Beni içeri alacak mısın? "

 

Çekilince içeri girdim. Valizini açmakla uğraşmamıştı. Bir iki tane viski şişesi boşaltılmıştı. Bir tanesini masanın üstünden alarak oturdu ve büyük bir yudum aldı. Oturacağım tek yer yatak kalmıştı.

 

MULTİMEDYA : CARLOS

 

"Konuşmamız lazım."

 

"Dinliyorum." dedi.

 

"Bak Carlos, bebeği gerçekten aldırmak istedim. Çünkü annelik yapabilir miyim bilmiyorum.. Bir babası olduğunu ama asla söyleyemeyeceğim gerçeğiyle yaşasın istemiyordum."

 

Elini kaldırdı.

 

“Peki önce benimle konuşman gerektiği aklına gelmedi mi?”

 

"Daha yattığımızı kabul etmedin. Buna inanmazdın diye düşündüm.."

 

"Sosyal beceriler konusunda ciddi eksikliklerim var. Bunu sen de biliyorsun, değil mi?"

 

"Evet."

 

İç geçirdi. "Sorumluluk almayı sevmeyen, kadınlarla tek gecelik ilişki yaşayan bir adamım. Bunuda biliyorsun değil mi?"

 

"Evet." dedim dişlerimi sıkarak.

 

"Ama bana açık açık benden hamile kaldığını söyleseydin gerçekten ne olacağını düşünüyordun bana dürüst olmanı istiyorum."

 

"Sen sorumsuz ve hayatı dalgaya alan birisin.. Böyle bir çocuk senin için sorumluluk demek. Çocuğu aldırmamı isteyeceğine inanıyordum."

 

Şişeyi masanın üstüne bıraktı. Dirseklerini dizlerinin üstüne koyarak, "Peki çocuğu kabul ettiğimi söylersem.. Aldırır mıydın?"

 

"Hayır."

 

Gözlerini kapatıp açtı ve arkasına yaslandı. Bir süre konuşmadı. Konuştuğunda da kalbim paramparça oldu.

 

"Sende annem gibisin." dedi kederle.

 

"Değilim. Ben intihar etmem."

 

"Öylesin.. Kocası aldattı diye karnında ki bebeğin yaşama hakkını elinden alacağını düşünen merhametsiz bir kadındı. Gerçek bir anne karnında ki bebeği düşünürdü. Onu kucaklardı. Aptal bir erkek yüzünden onu öldürmeye çalışmazdı. Sen de öylesin.. Çocuğu kabul etsem doğuracaksın ama reddetsem aldıracaksın. Kalkmış bana annelik dersi veriyorsun. Sende annem gibisin. Bir erkeğe mi bağlı karnında ki masum? "

 

Gözlerimden yaşlar boşaldı.

 

" Korkuyordum. Her an tehlikeli görevlere. "

 

" Bahane. "dedi hızlıca.

 

" Değil, her an öleceğini düşünmek istemiyorum. "

 

" Bu yüzden ben öldüreyim de huzur bulsun dedin. "dedi alayla.

 

" Sen ne biliyorsun ki? Karnında bir bebeği taşımanın ne demek olduğunu nereden bileceksin? "

 

" Senin korkmadığını söyleyemem. Benim gibi sorumsuz birinden hamile kaldığın için nasıl karmaşa içinde olduğunu anlamayacak kadar aptal değilim. Ama bir yanlış yapıyorsun. Karnında ki ikimizden daha masum. "

 

" Ne yapmamı istiyorsun söyle? "dedim ayağa kalkarak. Söyledikleri canımı acıtmıştı. Haklı olması canımı daha çok yaktı.

 

" Artık bir şey yapmanı istemiyorum. Belkide gerçekten anne olmayı hak etmiyorsun. Böyle yüce bir görev için fazla pasif ve güçsüzsün. Ama o çocuğu öldürmene izin veremem. Sorumluluk almak istemiyorsan bunu anlarım ama çocuk doğduktan sonra bakımını ben üstleneceğim.. İleride bir gün belki merhametli bir anne bulabilirim. Senin varlığından asla haberdar olmayacak. "

 

Dudaklarım titredi. Benim çocuğuma başkası annelik yapacaktı öyle mi? Benim çocuğum... Öyle mi söylemiştim az önce. Elimin istemsizce karnıma gittiğini ve okşadığımı fark edince karnıma baktım. Dedikleri doğruydu. Onu öldüremezdim.. Sırf beni sevmiyor diye canını alamazdım. Annem gibi bende yavrumu terk edemezdim.

 

"Ne oldu birden annemi olmak istiyorsun?" diye homurdandı

 

"Doğuracağım.." dedim kısık bir sesle. Sonra tekrar yatağın üstüne oturdum.

 

"Mantıklı bir karar."

 

"Gerçekten de başka birimi annelik yapacak?" diye sordum. Sesimden ne kadar hüzün çıktıysa artık kaşlarını çattı.

 

"Beş dakika önce öldürmek isteyen bir kadına annelik yaptıramam.. Sana güvenmiyorum. Çocuk doğana kadar sorumluluğun benim üstümde olacak. Ondan sonra nereye gidiyorsun git ve bir daha karşımıza çıkma."

 

"Hayır, "

 

"Ne demek hayır.."

 

Karnıma dokununca önce aşağı baktı sonra dik bakışlarını bana çevirdi. "Böyle kestirip atamazsın başından beni."

 

Tek kaşını kaldırıp gülümsedi. "Yaparım. Yapacağım."

 

Dudaklarım titreyince beni izledi, gözleri dudaklarımda takılı kaldı. Bunu çok fazla yapıyordu. Gülümsediğimde hep ağzımı inceliyordu.

 

" Ya kadın çok kötü davranırsa?" dedim bahanenin arkasına sığınarak.

 

"O zaman onu öldürürüm başka bir kadın bulurum. Onunla evlenirim ve sorun hallalmuş olur."

 

Ters ters baktım. Birde evlenecekti. İnatçı bir şekilde köşesinde oturmaya devam etti.

 

"Ya vermeyi kabul etmezsem?"

 

Öne doğru eğildi. "İzin aldığımı hatırlamıyorum."

 

"Yasal haklarım var. Ben istersem kimse elimden alamaz."

 

"Bir saat önce onu öldürmek isteyen kadından sahiplenen kadınamı geçtik?"

 

Ayağa kalkınca oda kalktı.. Aniden gelen baş dönmesiyle kısa bir an gözüm kararınca belimden tutup beni yatağa tekrar oturttu..

 

Viski kokusundan midem bulanınca elimle ağzımı kapattım." Çok kötü kokuyorsun.. "

 

​​​​​​" Özür dilerim. "gömleğini çıkardı ve benden uzaklaştı. Kaslı gövdesine bakarken mide bulantım aniden kaybolmuştu..

 

​​​​​​" İyi misin? "​Eli hızla hareket etti ve çenemi yakalayıp bakışlarımız bulu­şana kadar başımı yana çevirdi." Çokmu bulanıyor? "

 

" Geçti. "dedim.

 

" Sana yeni bir beslenme programı yapacağım. "dedi not defterini alarak.

 

" Ben doktor ile görüşürüm. Gerek yok. "

 

" Gerek var. Çok zayıfsın düzgün beslenmiyorsun. Seni üzecek durumlardan uzak duracaksın. Hiçbir şeyi kafana takmayacaksın. "

 

Gülümsedim." Ben robot değilim. "

 

Kasvetli bakışı dudaklarıma indi. "Doğurana kadar robot olacaksın. Sonrasında sikimde değil ne yapacağın.."

 

"Düzgün konuş benimle.." dedim ve gözlerimden yaşlar aktı. "Zaten duvarlar üstüme üstüme geliyor. Karnımda bir ağırlık var. Kafamın içi kazan gibi. Günde beş defa kusuyorum. Sende böyle kötü davranma.."

 

Sessizce ağlayışımı izledi. Defteri bir kenara bırakıp yanıma oturdu.. Karnıma birden dokununca geri çekilmek istedim ama diğer eliyle belimden tutup izin vermedi.

 

" Nasıl bir şey olduğunu anlayamam ama seni rahatlatabilirim. "Karnımı okşamaya başladı.

 

Karnımda ki elinin altında bir şeyler alevlendi.. Okşadıkça daha çok duygusallaştım. Tekrar ağladım.

 

" Canını mı yakıyorum? "diye sordu endişeyle.

 

İç çektim." Bazen seni anlamakta gerçekten zorlanıyorum, Carlos."

 

“Biliyorum.” Su bardağını alıp bana uzattı elinden bardağı alınca arkasına yaslan­dı, gözlerini üzerimden ayırmadı.

 

" Bebeğimizi beraber büyütsek.. "dedim titreyen sesimle.

 

" Hannah, "dedi uyarırcasına." Ben sana aşık değilim. Hissettiğin gibi hissetmiyorum. "

 

Göz yaşlarımı sildim." Sadece kendini kandırıyorsun.. Sözlerin çok acı ama gözlerin neden bu kadar yumuşak bakıyor o zaman? "

 

Başını iki yana salladı sorumdan mutlu değilmiş gibi çenesinin sert bir çizgi haline geldiğini fark ettim.

 

" Yumuşak bakıyorum diye aşık mı sandın? Ben Maria ve Nikki'ye de öyle bakıyorum. "

 

" Hayır," dedim, bardağı sanki kırmaya çalışıyormuş gibi tu­tuyordum. "Onlara kardeş gibi bakıyorsun."

 

Bardağı masaya bırakıp bana doğru döndü ve burun ke­merini sıktı. Neler olduğunu bilmiyordum ama birdenbire hiç olmadığı kadar huzursuz olmuşa benziyordu. Nedenini anlayamıyordum.

 

"Seni kardeşim gibi görmüyorum evet, seninle yatmam bir hataydı sarhoş olmamalıydım. Ama sana aşıkta değilim." Gözlerimin içine baktı. "Seni üzmek istemiyorum ama gerçek bu."

 

"Bir hata öylemi?"

 

"Evet," dedi ciddi ciddi. "Doğrular bunlar."

 

Ona bön bön baktım. "Peki, bunu duyduğum iyi oldu. Bende bu çocuğu doğuracağım ve başka bir adamla evleneceğim."

 

Sert bir sesle, "Yerinde bir karar." dedi.

 

"Ama çocuğumu sana vermeyeceğim. Onun başka bir babası olacak."

 

Viski şişesini alıp fırlattı. Parçalara ayrılışını izlerken kalbim küt küt atıyordu. "Sikerim senide o adamı da. Benim çocuğuma benden başka kimse babalık yapamaz."

 

Öfkeyle bağırdım. "Benimde çocuğuma benden başka kimse annelik yapamaz o zaman."

 

"Aynı şey değil."

 

"Aynı şey. Sen yapabiliyorsan bende yaparım. Onu ben doğuracağım annesi benim."

 

"Babasıda benim Hannah. Beni daha fazla öfkelendirmek istemiyorsan şu konuyu sonsuza kadar kapat."

 

"Kapatmayacağım. Bu çocuğu benden alamayacaksın. Onun annesi benim. Kabul etsende etmesende. Babalık yapmak istiyorsan gelirsin yanımıza yapmak istemiyorsan kapı orada."

 

Delici açık mavi bakışları benimkileri delip geçti. "Kendini bana zorla mı dayatacaksın?" dedi.

 

Duyduklarım yüzünden kafamda cam parçaları kırılmıştı. Göğsünden ittirdim. Bir kez daha ve bir kez daha.

 

"Senden nefret ediyorum."

 

Ses çıkarmadı. "Kendimden nefret etmemi sağladığın için senden nefret ediyorum."

 

Ağlamalarım hıçkırığa dönüştü. Carlos'un eli kotumun kemerini buldu. Parmağını ke­mer gözlerine takarak beni çekip yatağa oturttu. Sorarcasına tek kaşımı kaldırdım, açıklamasını bekliyordum ama o birkaç saniye boyunca beni sadece izledi, dudaklarını sıkıca birbirine bastırıyordu.

 

"Benim...bir sorunum var," diyerek zorlukla çıkardı kelime­leri. Carlos'un zayıflığa tahammülü olmadığını zaten anla­mıştım, şu anda da böyle bir şeyi itiraf etmek onun için oldukça zor gibiydi.

 

"Ben babam gibi olmaktan korkuyorum." dedi. Parmağının ucunu ko­luma koyup hafifçe tenimi okşadı.. " Babam bir zamanlar mükemmel bir adamdı. Herkes ona saygı duyardı. Herkese iyilik yapar borç verir ve aslada geri almazdı. Mükemmel bir babaydı. Ama mükemmel bir koca olamadı. Evlendikten bir süre sonra ona karşı hep mesafeli oldu. Her hafta çiçek gönderirdi anneme ama karşısına geçince somurturdu. Bir sorunu vardı biliyordum. Ama anlayamadım. Bir gün okuldan erken geldim. Evde kimse yoktu. Kapı kilitliydi. Komşumuzun oğlu beni görünce evine çağırdı. Geç kaldığım zamanlar hep onlarda kalırdım. Annesi çok yumuşak davranırdı bana. İyi bir kadındı.. Arkadaşımda okuldan gelmişti. Bir saat erken gelmiştik. Eve girince başta tuhaf seslere anlam veremedik. Sonra babamın sesini duydum. Arkadaşımda Annesinin sesini duydu.. Gördüğüm manzarayı asla aklımdan çıkaramadım. Geceleri gözlerimi kapattığım her an geliyor gözümün önüne. Babamdan nefret ettim. Annem duyunca bana sahip çıkmak yerine karnında ki bebeği de kendisiyle ölüme terk etti. Ben bunu atlatamıyorum. Babam gibi biri olmaktan korkuyorum. Bağlanma korkum var. Kontrol edemiyorum, Denedim. "

 

Açık mavi gözlerinde yaşlar birikmişti. İfade edemediği ne kadar duygu varsa yüzünde yoğunlaşmıştı.. Omuzlarından tutup kendime çektim ve sarıldım..

 

​​​​​​" Özür dilerim. "dedim sırtını okşayarak."Bunları yaşadığın için. "

 

" Bir gün seni aldatırsam sende annem gibi... "cümlesinin devamını getiremedi.

 

Kafa karışıklığıyla gözlerimi kırpıştırdım." Gerçekten seven insan aldatmaz Carlos. "

 

" Yanılıyorsun. Annem ve babam severek evlendiler. Aileleri istemeyince kaçarak evlendiler.. Sevgi yetmiyor. Bir erkek olarak kendimden nefret ediyorum."

 

Diğer elimle uzanıp yanağını okşadım. "Sen baban gibi olmayacaksın?"

 

Ellerimi tutup indirdi. "Garanti verebilir misin? Ben veremem." Yüzü gaddardı, belki de haklıydı, anlamıyordum.

 

Carlos son derece alaycı bir birey imajı çiziyordu ama dü­şündükçe tepkilerinin tam olarak normal olmadığını daha fazla fark ediyordum. Görevdeyken üstümüze ateş açıldığında hiç kimse o kadar sakin ve kontrollü olmamalıydı. Alay ederek adamları öldürdüğünü izledim defalarca. Ama onu sinir edecek tek kelime söylediğim de kafayı yemişti. Ayrıca onu hiç ağlarken görmemiştim. Biraz tuhaftı, bunu başından biliyordum ama bu aptalca bir tuhaflık gibi görünmüyordu.

 

"Bende veremem." dedim. Öne doğru eğilip burnumu onunkine değdirdim. "Ama bildiğim birşey varsa oda seninle bu çocuğu büyütmeyi çok istemem."

 

Gözlerini yumup burnunu benimkine sürttü. Öyle beklen­medik ve hassas, karakterine öyle ters bir hareketti ki kalbimde bir şefkat uyandırdı, sanki beni içimden rahatlatan sıcak bir ku­caklaşma gibiydi.

 

" Bende ama yapacak cesaretim yok. " dedi ve bana baktı. "Seni üzmekten ve sonunun anneme benzemesinden korkuyorum."

 

Başımı sallayıp saçını okşadım. "Benzemeyecek. Ben annen gibi kendimi öldürmekten çok uzağım."

 

"Böyle söyleme. Büyük konuşma. Öyle bir an gelir ki intihar etmek sana kurtuluş gibi gelebilir."

 

Vücudum kaskatı oldu. "O duruma düşmemek için denerim." diye fısıldadım.

 

"Umarım Hannah,"

 

Yutkunup gülümsedim. "Umarım." diye mırıldandım.

 

"Sence cinsiyeti ne olacak?" diye sordum konuyu değiştirerek. Gözleri parladı.

 

"Bilmiyorum kaçıncı ayda öğreniliyor?"

 

"Dördüncü ayda."

 

"Daha çok var ama sanki erkek olacak gibi hissediyorum." dedi karnıma bakarak.

 

"Bende öyle düşünüyorum.." dedim gülümseyerek. "Umarım tipi sana benzer."

 

Karnımda mi bakışları gözlerime çıktı. "Umarım huyu benzemez." diye fısıldadı.

 

Alayla güldüm. "Kendini bu kadar kötüleme.."

 

Carlos birkaç saniye bana bakmaya devam etti, sonra yavaşça dudaklarıma baktı. "Ben kötü biriyim. Çok kötülük yaptım. En çokta kadınlara."

 

Omzumu silktim. "Annen yüzünden mi?"

 

Carlos gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Büyük sebebi o ama tek o değil." dedi ve yüzünde ciddi bir ifadeyle bana baktı. "Sanırım ben sevemiyorum. Öyle bir duygu yok gibi."

 

Kahkahalara boğuldum. "Efendimizi seviyorsun ama."

 

Şaşkınlıkla kaşlarını çattı. " Onu kardeşim olarak görüyorum. Tanrı aşkına bir kadına aşık olmaktan bahsediyorum Hannah."

 

" Sen lanet bir heykel değilsin. Evet, bazen tuhaf tepkilerin oluyor ama belkide seveceğin biri karşına çıkmadığı içindir. "

 

Gözleri hüzünlü bir gü­lümsemeyle kırıştı." Belkide, "dedi.

 

" Umarım gerçek sevgiyi bir gün bulursun. "diye mırıldandım, sonra elini sıktım." Bir gün çok mutlu olursun umarım. "

 

Birden elimi tutunca ürperdim," Kalbini kırdıysam özür dilerim. "

 

Bir an sustum ve yere baktım. Sonra başımı salladım." Sorun değil benimde hatam var anlatmalıydım. "

 

" İyi geceler Hannah."

 

"İyi geceler Carlos. "​​​​

 

☆☆☆

 

Ay üzümlü kekim Carlos, kim bilir nasıl travma yaşamıştır. Düşünmesi bile içimi ürpertiyor.

 

Carlos çılgın ama gerçekten severek eğlenerek yazdığım bir karakter. Adam kendini biliyor, ben iyiyim demiyor açık açık söylüyor. En azından dürüst😅

 

Meryem sizce neden böyle hissediyor? Gerçekten de ayrılacaklar mış gibi konuşması, bunu düşünmesi tereddüt etmesi. İnsani bir düşünce mi yoksa gerçekten türkiyeye döndükten sonra dönmek istemeyecek mi?

 

Bakalım sizi diğer bölümde ne bekliyor? 😍

Bölüm : 20.05.2025 12:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...