10. Bölüm

10.Bölüm(Alışmak)

Hülya_Alkc
kutuptayazmisalli

......ѕσ̈уℓє ηαѕιℓ уαѕ̧αя вσ̈уℓє ι̇ηѕαη......

 

2 ay sonra...

 

O kara günün üzerinden tam 2 ay geçmişti. Artık kaçmak için direnmiyordum. Çünkü bir umudum vardı. Emir, evet asla kabul etmeyeceğim ve sevmeyeceğim dediğim kendi doğurduğum oğlum. Hayat istediğiniz herşeyi size sunmaz. Siz batmak üzereyken sadece bir umut ışığı gösterir o kadar. Bende öyleydim artık.

 

İlk ögrendiğimde tüm benliğimle nefret etmiştim. Çünkü t*cavüz çocuguydu. Aldırmak istedim, kıyamadım kendimi beraberinde öldürmek istedim yine başaramadım.

Doğurdum ,yüzüne her baktıgımda bu ceheneme mahkum olmama sebep olan suç olarak göründü gözüme. Çok istedim sevmek ama yapamadım.

 

Oysa ne hayallerim vardı. Beni her fırsatta satmaya kalkan ,aile demeye bin şahit isteyen mahluklardan çok uzaklara gitmek, kendime yeni bir hayat kurmaktı. Ama 1 sene içinde kendimi hamile ve buraya hapis buldum. Şimdi üzerinden 4yıl geçmişti.

 

Yavaş yavaş bu mahkum hayatta alışıyordum. Ne garip kurtulmak isterken , alışmak!!

 

Koskoca bir kafeste, küçük bir pencereden ,özgürlüğüme kanat çırpmayı bekleyen yaraları olan bir kuştum.

 

Evden dışarı çıkmayı bırakın, pencereler açmak bile yasaktı. Normal yaşam, insan veya bir mekan herşey yavaş yavaş siliniyordu zihnimden. Telefon kullanmam yasaktı. Televizyon ise ara sıra açılırdı. En son dışarı, Emir'i doğurduğum gün çıkmıştım, zaten onda da doğum başlamış ve bir daha haram olmuştu bana gökyüzü.

 

Emir ile oturmuş Mahir'in gelmesini bekliyorduk. Bugün bir arkadaşını eve davet etmişti. Benden özel olarak hazırlık yapmamı istemişti. Evde çalışanlar bugün izinliydi.

 

Yemekleri çoktan yapmış, masayı hazırlamıştım. Şimdi ise salatayı yapıyordum tabi Emir izin verirse.

 

"Emir, oğlum lütfen ama bak işim var"desemde

 

Ayagıma sarılmış bir vaziyette, debelenip duruyordu. Bu halini hiç anlayamıyordum, asla böyle yapmazdı. Çok akıllı bir çocuktur normalde.

 

"Anneeee!!! Lütfennnn"

 

"Emir yeter olmaz şimdi baban gelir annem hadi koy onları sonra oynarız. "

 

"Hayır ben şimdi oynucam"

 

"Emi-.... Ağğ!!! " Emir'e cevap vereceğim diye yanlışlıkla çarptığım çaydanlıktan elime kaynar su dökülmüştü.

 

"Ağğğ!! Yandım"

 

"Anne!! Iyımısın? "

 

Elimin acısını bastırıp ,dolu gözlerle bana bakan Emir'e dönmüştüm.

 

"Annem iyiyim, bak bişeyim yok!!

Hadi sen odana git, sonra ben gelicem masal anlatıp birlikte uyucaz tamam mı?? "

Demiştim. O ise dolu gözlerini elinin tersiyle silmiş. Tekrar o güzel gülümsesi ile kafasını salayıp gitmişti.

 

Bende hemen elimi suya tutmuştum.

Allah'ım nasıl acı bu offf hala yanıyo.

Böyle olmayacak, hemen yüzüklerimi çıkarıp bir kenara koydum. Parmaklarım kıpkırmızı olmuştu.

Off!!! Tam zamanı yaaa. Tam buzluktan buz alacaktım ki , kapı çalmıştı.

 

"Hay aksi!! Geliyorumm!! "

 

Seslenmiş daha sonra kapıyı açmak için mutfaktan çıkmıştım.

Elim tamamen kabarmaya başlamıştı bile. Kapıyı açmıştım, misafirler ve Mahir içeri girmişti.

 

Hepsi ile tanışmış ve salona buyur etmiştim. Mahir ise belimden çekip yanağımı uzun soluklu bir şekilde öpmüştü. Sahte bir gülümseme ile konukları bu aşk oyununa inandırmak istemiştim, yoksa Mahir beni mahvederdi biliyorum.

 

Bir süre iş konuşuldugu için ara vermek adına, yemek masasına davet etmiştim. Konuklar 3 erkek 1 kadındı.

Kadını tanıyordum, sevim abla şirketin kıdemlisi çok seviyorum kendisini. Ama adamları tanımıyordum. Hatta tanımak istemiyordum da çünkü birisinin bakışları aşırı rahatsız ediciydi.

 

Hemen bakışlarımı çevirmiştim. O sıra öfkeden alnındaki damarlar patlamak üzere olan bir adet Mahir Arslan görmemle, beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Keşke vurulsam da bu anı yaşamasaydım.

Ama bana bakmıyordu, anlamamıştım. Nereye bakıyor dememe kalmadan gözlerini takip etmemle, sol elime bakıyordu yanık olan elime. O an anladım.

 

Allâh kahretsin!! Yüzüklerim mutfakta kalmıştı. Mahir'in en hassas yanıydı yüzük. Hemen masadaki misafirlerden izin alarak, mutfağa gitmiştim. Ayyy kafam, Emir kuzum uyudumu acaba ?seside çikmiyor.

Neyle ugraşacagımı şaşırtmıştım.

 

Nerde bu yüzükler, hah burda. Alıp zar zor canım yana yana takmıştım.

Tam mutfaktan çıkacaktım ki,

 

"Nereye karıcığım ?"

 

"M...m..mahir ! Şey hadi içeri geçelim, misafirler beklemesin. "

 

O sıra Mahir, genç kadının kolunu sertçe kavrayarak kendine çekti. Deva ne olduğunu anlayamadan,

 

"Lan!! Dua et misafirler var!! Ama merak etme , ben o parmaklarınla tek tek ilgileneceğim. Gör bak o zaman o yüzük bir daha o parmaklarından çıkıyor mu? Gerçi bir daha takmayacağın için problem yok!.

Demiş ve beni serçe mutfak tezgahına yiterek, salona adımlamıştı.

 

Allah'ım aklından ne geçiyor acaba.

 

Bir süre sonra... Misafirler gitmişti. Mahir, bahçe'de bir telefon görüşmesi yapıyordu. Deva ise içinden dua ederek yemek masasını topluyordu.

Deva'dan...

Mahir telefonunu kapatarak, bana döndü.

" Git aç kapıyı, Selim gelecek! " demişti. Bende ikiletmeden gidip açtım. Selim, yüzüme bile bakmadan yukarı çıktı. Allah'ım ne oluyor?

Normalde herkese yasaktır üst katlar.

O sırada , Selim kucağında uyuyan Emir ile çıkıp gitti evden. Tam, ben bir şey diyeceğim sıra, Mahir arkamdan agzımı kapatarak beni kendine yapıştırdı. Kapıyı kırarcasına örtüp beni sürükleyerek bodruma indirdi.

Çaresizce ağlıyordum. Bodruma geldiğimizde beni savurup yere kapaklanmamı sağladı.

 

"Mahir yalvarıyorum dur bak yanlış anladın!!!. demiştim, canımın acısını bastırarak.

 

"Yanlışlık? Yanlışlık yoktu Deva Arslan!!!

Olsa ben bilirdim. Şimdi gelelim ,senin yanlışlarına ben sana ne dedim?.

Birincisi o siktiğimin yüzüğü, o siktiğimin parmağında çıkmayacak demedim mi sana?. İkincisi evli bir kadın olarak ne diye eve gelen başka erkeklere bakış atarsın o gözlerini oyayım mı? Üç, seni bu gece mahvedicem Deva!! "

 

"Hay... hayır dur!! Mahir ne olur açıklamama izin ver"

 

Genç adam sinirlerine hakim olamıyordu, artık ilaçlarında fayda etmediğini günler önceki olay zaten açıklıyordu.

 

Mahir sinirle, Deva'yı saçlarından tutarak ilerdeki işgence koltuğuna oturttu. Sol elini daha doğrusu, yanan elini alıp masaya kelepçeledi.

 

Deva o an orda can verecek duruma gelmişti. Delirdi delirdi evet diye geçirdi içinden.

 

Genç adam hala, karısının sesini gram duymuyordu. Kafasındaki sesler git gide çoğalmıştı. Sürekli Deva'yı yok etmek yada acı çektirmesini söylüyorlardı. Hem kendi halinde sesine cevap veriyor hemde yüz hatları değişiyordu.Mahir'in bu halini gördükçe yüreği agzında atıyordu genç kadının.

 

En sonunda, yüzünü genç kadının yüzüne eşitleyerek.

 

"Tamam affedicem seni karıcığım ama bu yaptığının bir bedeli olmalı ki bir daha yapmaya cesaretin olmasın, demi?. " demiş ve pis pis sırıtarak arkasında ki tezgahtan bir demir alarak, elektirikli ocagın içine koymuştu..

 

"Mahir valla bir şey yapmadım! O baktı ben bakmadım bile, hemen yüzümü çevirdim. Sende gördün

Yüzüğe, gelirsek elimi yaktım yemin ederim unuttum so- " genç kadının sözünü kesen şey Mahir'in elinde ki kıpkırmızı, tabiri caizse nar olmuş demirdi.

 

"Tamam şimdi tüm acılarına son verelim değilmi!? Haaa!!! "

 

"Mah-" diyemeden elinde ki kızgın demiri ,genç kadının sol eline olabildiğince bastırmıştı. Eli tamamen kıpkırmızı geçmiş, genç kadının çığlıkları boğazında düğümlenmişti resmen.

Çığlık çığlığa kalan kadın bir süre sonra bayılmıştı.

 

-DEVAM EDECEK...

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ❤

Bölüm : 22.12.2024 15:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...