
Canımsın dedin canımdan ettin...

.
.
Mahir Arslan kullandığı haplar yüzünden bir süre sonra tüm bedeni kitlenmiş ve kriz geçirmişti. Tabi buna Deva'yı kaybetme korkusunuda eklersek baya kötü olmuştu. Karısı ile konuşmak için odaya gireceği sıra kriz geçirerek yere yığılmıştı genç adam.
Genç adamın bedeni ilaçlardan temizlensede uyanması 1 haftayı almıştı. Doktorlar bilerek sakinleştirici vermişti ki zihinsel olarak etkilenmesin diye. Eğer ayık
olmaya devam etseydi belkide başını ve tüm vücudunu etkileyecek olan sızı ve agrılara dayanamayabilirdi.
1 hafta sonra.....
Hocam hasta kendine geliyor."dedi Mahir'in serumunu hazırlayan hemşire.
"Tamam, sen serumunu değiştirmeye devam et. "diyerek kontrol etmeye başladı doktor,
"Mahir bey, beni duyuyor musunuz? "demiş ve genç adamın cevabını beklemişti.
genç adam uyanır uyanmaz, nerde olduğunu bile kavrayamadan karısını sormuştu.
"Sende kimsin? De.. Deva o nerde? "
"Önce sakin olun. Şuan kalkmayın dinlenin lütfen" demiş ve kalkmaya yeltenen genç adamı engellemişti.
Mahir onu engellemeye çalışan Doktor'un kolundan tutarak
"Karım nerde lan!!! Söylesene çıldırtma adamı"demişti.
Genç adamdan kurtulamayacağını anlayan doktor "Sakın olun Deva hanım gayet iyi. Tehlike sürecini atlatmakla kalmadı, tamamen iyileşti desek yeridir. " diyebilmişti.
Mahir heyecanla "Ne, şimdi nerde. Götür beni on-"diyemeden içeri, Genç kadın yüksek topuklularının çıkardıgı ses ile içeri girmiş, tüm gözleri üzerine toplamıştı. maskülen bir tarz ve dağınık topuzu ile muhteşem görünüyordu.
"Mahir acaba izin versende, doktor işlerini mi yapsa"demesi ile küçük bir çocuk gibi
"Deva, deva'm iyileşmişsin"dedi genç adam.
Alaylı ve samimiyet içermeyen bir tavırla "Ben iyileştim ama sen hala yatmaya meraklısın"dedi kadın.
Mahir hala karısının gözlerine bakarak "Sen iste öleyim be kadın. " demesi genç kadını içten içe kahkaha tufanına boğuyordu ama yeri değildi gülmenin.
Donuk bir ifade ile "Kalsın Mahir Arslan!!! Ben sen değilim"demiş ve yanında bulunan koltuğa atmıştı kendini. Mahir'in yüzüne bile bakmadan doktora dönerek,
"Durumu nasıl doktor? Artık eve gitmek istiyorum. " demişti.
Doktor direk konuya girmiş
"Mahir bey gayet iyi, sadece dirençten düştüğü için bu haldeydi ama şuan gayet eve gitmek için iyi durumda. Siz taburcu işlemlerini yapın 2 saate çıkarsınız zaten. İyi günler efendim"
dedi ve baş selamı vererek çıkıp gitmişti odadan.
ODADA KOCA BİR ÖMRÜN SESİZLİĞİ VARDI.
AMA TÜM SESİZLİK ASIRLAR SÜRECEK KEŞKELER İLE DOLUYDU...
.
.
.
"Biz kaldığımız yerden tekrar olabilirmiyiz Deva'm"demişti tavana bakarak iç çeken adam.
"Biz olmadık ki, böyle devam edelim Mahir Arslan"dedi kadın yandan bir sırıtma ile.
İkiside birbirlerine bakamıyordu bile. Baksalar birbirinin topragında boğulacaktılar belkide....
" Sen ve bende,biz olmak için baştan başlarız olmaz mı? "dedi adam ümitsizce. İçinde bir yerde kanayan yaranın sızısı ile.
" Sence bir şeyler için artık çok geç değilmi? "
"Hayır, eğer istersek baştan tertemiz bir şekilde başlayabiliriz"dedi genç adam cevabını bildiği soruları sormak onun için zorda olsa demişti işte.
"Peki bende bizim için temiz bir sayfa kalmadıysa Mahir Arslan. "
"Nalet olsun!! Deme lan deme işte bana Mahir Arslan deme dayanamıyorum ahhhh!!! Şuramda birşeyler acıyor. " diyerek kalbini tutmuş ve başını pencere tarafına çevirmişti.
Genç kadın ,oturduğu yerden ağır adımlar eşliğinde kalkarak genç adama doğru yürümüştü.
Tam başında durarak, (Tıpkı genç adamın Deva'yı dövdükten sonra yaptığı hareket gibi...
Ama Deva , Mahir'in yaptıgı gibi onunla alay edercesine sözler söyleyerek onu içten içe mahvetmeyecekti. Bilhassa artık birşeyler gün yüzüne çıkmalıydı. Tüm gücünü toplayarak ilk defa,kendi isteği ile bu koyu kahverengi gözlere bakacaktı kadın.
(Genelde genç kadının saçlarından tutarak zorla bakmasını sağlardı)
"NEDEN !!! MAHİR ARSLAN CEVAP VER!!!
BAK BU YÜZE, BAK HADİ NERDE O CESARETİN? HADİ SEVDİĞİM DEDİĞİN KADIN NE HALDE BAK!!!
Önce elimde olmayan ailemi sonra arkadaşlarımı aldın.
Yetmedi okul hayatımı bitirdin.
Üstüne sarhoşluğumdan yararlanarak hamile bıraktın.
Zorla doğurdum. Ne aldırabildim nede kendimi öldürebildim.
Ben daha sevgi, ilgi, aşk, sevilmek nedir? bilmezken alıp esirin kölen yaptın. Benden bilmediğim duyguları sana beslememi istedin. 5 yıl bir evin içinde yapayalnız bıraktın. Ben tek bir pencere açıp gökyüzüne bakamazdım senin yüzünden. Bir çocugumuz oldu. Yine bana aynı şeyleri söyleyerek onu sevmem için zorladın. Tamam Emir için asla pişman değilim. Ben yine Emir'in annesi olacaksam yine tüm bu eziyetlere katlanırım. İnan bunu tüm kalbimle söylüyorum.
O benim canım bunu geçte olsa anladım. Çok pişmanım.
O benim nefesimmiş Mahir , o benim canımış o benim yaşamadığım çocukluğumuş.
Ben yaşamak isteyipte yaşayamadığım şeylerin acısını oğlumdan çıkarmak istemişim. Hepsi buymuş, sizin yüzünüzden ben onu canımı görememişim.
Kadın son cümlesini tamamlar tamamlamaz, bedeni bir anda bacaklarına yük olmuştu resmen. Olduğu yere çökecekti ki, genç adam erken davranarak sedyenin yanına oturtmayı başarmıştı genç kadını.
Belini kavrayan dövmeli kaslı kolları tek hamlede iterek ayağa kalkan genç kadın.
Boğazı'ndaki yüzüklü kolyeyi tek hamlede kopartarak karşisinda ki aciz durumdaki koyu kahverengi gözlere bakarak masaya koymuştu.

"Bu saatten sonra bizden olmaz. Bunu anlamanı beklemiyorum senden ama şunu bil ki, sen oldun ve bitti. bu saaten sonra bir başkasıda olmayacak çünkü ben artık kendim ve oğlum için yaşamak istiyorum.
Boşanma belgelerini Selim'e verdim. Hoşçakal mahir arslan... " demiş ve odayı hızla terk etmişti genç kadın.
Kapının sertçe kapanmasının ardından kendine gelmişti! Mahir.
"Deva....diyebilmişti cılız bir ses ile( Öylece kalakalmışken birden agrı saplanmıştı genç adamın kalbine. Elleri ile kalbini tutmuş ve ne zaman aktıgını bile bilmediği gözyaşları kirli sakallarını ıslatmıştı. )
" Hayır, olmaz hayır (kafasını sürekli sallar vaziyette karısının ismini sayıklıyordu. Dışardan da ne kadar aciz biri olmuştu bir zamanların koskoca mafya babası Mahir Arslan)
"Deva... DEVA AAAAA!!!! DEVAAA!!! "
Resmen sinir krizi geçiriyordu genç adam, ağzından tükürük saça saça Deva diyerek bağırıyor hemde acele ederek kolundaki serumları umrunda olmadan öylece söküp atıyordu. Farkında olmadan iğneleri yanlış sökmüş ve buda damar yolunun kanamasına yol açmıştı. Ama hiçbir şey umrumda değildi genç adamın. Hızla Oda'dan dışarı attı kendini, etrafa baka baka Deva diyor, genç adamı görenler hayrete düşüyordu.
Uzun bir arayıştan sonra koridor bitiminde genç kadını görmüş ve yetişmişti.
"Deva... Devaaa.. Deva AAAAA!!! Dur bekle, Deva gitme hayır bu sefer olmaz!!! Deva yalvarırım gitme benden!!! Deva ben sensiz ölürüm. Sen benim nefesimsin, sen benim bu hayatta ki sahip olduğum tek Beyaz rengimsin!! " demiş ve karısının ayaklarının dibine çökmüştü. Ayaklarına sarılarak bacaklarını öpüyor ve yalvarıyordu ondan gitmemesi için.
Koridor bomboştu, Deva boş gözlerle ona sarılan adama bakıyordu. Bir köşede onları izleyen Selim'den habersizlerdi. Selim herşeyi bilse de hep susan taraftı. Çünkü Mahir'e kimse karşı gelemezdi. Hayrete düşmüştü resmen genç adam. Bugüne kadar kimseye boyun eğmeyen Mahir Arslan
6 yıldır yapmadıgını bırakmadıgı karısının ayaklarına kapanıp yalvarıyordu.
"Senin kalbinim öylemi? Senin nefesinim öyle mi? Senin bu hayatta tek Beyaz renginim öyle mi? Peki sen bir kez olsun bana bakıp yaşıyormu bu kadın, nefes alıyor yürüyor diye yaşadıgınımı sanıyorsun. Sen beni Mahir Arslan, benim hergün yavaş yavaş her milimi mi öldürdün. Ben gülmek nedir unuttum. Bana 6 yıl gökyüzünu haram ettin. Tek bir pencere açmadım. Biliyormusun, senin yüzünden perdelerden nefret ediyorum. Sürekli perdeler kapalı olduğu için yanan lambalardan nefret ediyorum. Gece veya gündüz her zaman gökyüzünü izliyorum. Sabah doğan güneş akşamına çıkan ayı izlemek ne güzelmiş Mahir. Bunları bile bile tekrar sana dönmemi istiyorsun. Üzgünüm ama bir canım kaldı, artık tehditlerin umrumda değil
Son günlerimde olsa doya doya yaşamak istiyorum " demiş ve ona sarılan adamı itekleyerek, arkasına bile bakmadan asansöre binmişti.
Bomboş koridorda yerde kolu kanlar içinde kalan genç adam bugüne kadar hiç alışık olmadığı bir duygu yoğunluğu ile hüngür hüngür aglıyordu.
Son pişmanlık faydasızdı artık....
Geride onu izleyen Selim bile, genç kadına hak vermiş ve gitmesine izin vermişti. Yavaş adımlarla genç adamın yanına gelerek kolundan tutup kaldırmıştı.
"Abi, hadi odana gidelim de baksınlar koluna" demişti adam düz bir ses ile
Ağlayan ve artık bitmişlik raddesine gelen adam yorgun ve kısık çıkan sesi ile
"Benden gitti selim. O gitti ve ben birşey yapamadım. " demişti.
"Tamam abi, şimdi sen doktora bir görün sonra eve geçelim. Oturup konuşuruz ne olacak diye. Merak etme yenge benim tasvit ettiğim bir evde yani güvende. Emir'de iyi" diyerek zar zor yürütmüştü genç adamı....
.
.
.
.
"Nasıl geçti? "
"Bilmem, onu görmek tuhaf hissettirdi.
Bir anda boşanmak istediğimi söyledim"
"Peki cevabı ne oldu? "
"Cevabını beklemeden çıkıp geliyordum ki birden
Kabul etmedi ve ayaklarıma kapandı, gitme ne olur diye yalvardı"
"Hahhaha... Mahir Arslan, eziyet ve tehditler savurdugu bir çöp gibi gördüğü karısının ayaklarına kapanıp gitme dedi öyle mi?? Vayyy be!! "
"Lütfen artık gidelim, sürekli Mahir'i konuşmak istemiyorum.
Emir evde bekliyor "
"Tamam, gidelim bakalım bende küçük beyle tanışmak çok istiyorum"
Devam edecek...
Oy vermeyi ve yorum yapmayi unutmayın lütfen ❤
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 40.38k Okunma |
934 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |