
.
.
.
Gece boyunca hastane koridorunda gerilim ve endişe dolu anlar yaşanmıştı. Dila'nın durumu belirsizdi, ama sabahın ilk ışıklarıyla birlikte umut ışığı belirmeye başlamıştı. Saatler ilerledikçe, doktorlar genç kadının durumu hakkında daha olumlu açıklamalar yapmaya başlamıştı.
Sabahın erken saatlerinde, hastanenin yoğun bekleme salonu sessizliğe bürünmüştü. Ağır, Dilhun ve Jiar, bir geceyi sabırla geçirmiş, sabahın ışıklarıyla birlikte hala aynı koltuklarda oturuyorlardı.
Birden kapı açıldı ve içeri, bembeyaz önlüğüyle bir doktor girdi. Yavaşça, adımlarını sakinleştirerek hastaların yanına yaklaştı. Yüzünde, olumsuz bir şey söylemekten kaçınan bir ifade vardı.
"Bugün Dila hanımın durumu oldukça stabil. Acıları hafifledi ve artık durumunu kontrol altına alabildik," dedi doktor, rahatlatıcı bir gülümsemeyle.
Dilhun, gözleri dolarak hemen ayağa kalktı. "Gerçekten mi?" diye sordu, sesi hafif titrekti.
Doktor başını sallayarak, "Evet, çok şükür. Dila hanım iyileşiyor. Bugün taburcu olabilir. Ama dikkatli olmanız lazım. Dış gebelik nedeniyle biraz dinlenmesi gerekecek," dedi. "Onu evde iyileşmesi için gerekli olan tüm bakım önlemleriyle bırakmalısınız."
Ağır, bir süre sustuktan sonra derin bir nefes aldı. "Bu kadar bekledikten sonra, en azından iyi haber almak biraz rahatlatıcı," dedi, ama sesindeki yorgunluk ve pişmanlık hâlâ hissediliyordu.
Jiar, gözlerini Dilhun'a çevirdi. "Tabii, o zaman hep birlikte konağa dönebiliriz. Ama Dila'yı yalnız bırakmam." Sözleri, yorgun ama kararlıydı.
Dilhun, Jiar'a bakarak başını salladı. "Tabii, seninle gelmem gerek, Jiar. Dila'nın iyileşmesi için hep birlikte olmalıyız," dedi, elini eşinin eline koyarak.
Jiar, ona baktı ve derin bir nefes aldı. "Hadi o zaman, hemen hazırlanıp konaklarımıza dönelim. Dila'yı iyileştirmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız," dedi.
Daha sonra Dila'yı görmek için odasına doğru yol aldılar. Kapıyı çalarak içeri ilk giren Dilhun olmuştu.
Dilhun, hemen yatağının yanına oturdu ve elini Dila'nın eline koyarak, "Bunu sana bir daha söylemeyeceğim, ama seni gerçekten çok seviyorum, Dila," dedi, gözlerinden yaşlar süzüldü.
Ağir, odaya girmesinin ardından bir süre sessiz kaldı. Ardından, Dila'ya doğru adım attı. "İyi olduğuna sevindim," dedi, ama kelimeleri çıkarken içindeki duygularını bir türlü düzenleyemedi.
Dila, gözlerinde hala yorgunluk ve acı olsa da, o anda Ağir'e "Ben de sevindim," diye fısıldadı.
Dila ve Dilhun, hastane odasında yalnız kaldıklarında, her şey bir anda sessizliğe büründü. Dilhun, başını hafifçe eğmiş, elini Dila'nın elleriyle nazikçe tutarak onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama Dila, gözlerinde yaşlar birikmiş, derin bir içsel acı hissederek birden ağlamaya başladı. Gözlerinden süzülen yaşlar, yıllardır içinde biriktirdiği tüm pişmanlıkları dışa vuruyordu.
"Özür dilerim, Dilhun..." dedi, sesi titreyerek. "Çok acı çektirdim sana. Ne kadar uğraştıysam da, senin hep zarar görmeni sağladım resmen. Hep seni suçladım... ama hak etmedin. Hep düşündüm, senin yüzünden her şeyin kötü gittiğini. Ama aslında, ben kendi acılarım yüzünden seni kırdım. Ne olur, beni affet."
Dilhun, gözleri dolarak yengesinin ellerini tutmaya devam etti. İçindeki acı, bir şekilde dışarıya çıkmak istiyordu ama o, her zaman güçlü kalmaya çalışan bir kadındı. "Dila, neden böyle söyledikçe kendini daha çok yıpratıyorsun?" dedi, sesi yumuşak ama kararlıydı. "Ben seni affettim, ben kendimi affettim. Ben bebeğim ve kendim için Jiar'ı affettim. Sen bile masum kalırsın. Ama senin önce kendini affetmen gerekiyor."
Dila, başını yastığa yasladı ve bir süre sessiz kaldı. Gözlerinden süzülen yaşlar, başından beri hissettiği derin pişmanlıkla birleşip, sanki bir nehir gibi akıyordu. O an, kendini çok yalnız hissediyordu. Geçmişteki yanlışları, kırdıkları kalpleri düşündükçe içi daha da acıyordu. Ama en çok da Dilhun'a yaptığı haksızlıklar için üzülüyordu.
"Sana yaşattığım her şey için üzgünüm," dedi, gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. "O kadar çok hata yaptım ki... Bazen, ne yaptığımı bile bilemedim. Ama sen hep yanında oldun. O yüzden, seni kaybetmek istemiyorum."
Dilhun, gözleri yaşla dolmuş şekilde, kardeşinin saçlarını okşayarak, "Bunu senin için değil, senin iyiliğin için yapıyorum, Dila," dedi. "Benim için hiçbir şey değişmedi. Her zaman seni sevdim, seviyorum. Ama kendini affetmeden, huzur bulman zor. Bunu yapmalısın."
Dila, gözlerini tekrar açtı ve ağlamaklı bir şekilde, "Gerçekten affedilecek miyim?" diye sordu, sesi kırılgandı.
Dilhun, gülümseyerek, "Evet, affedileceksin," dedi. "Ama bu senin kendine verdiğin bir hediye olacak. Seninle gurur duymak istiyorum, Dila. Birlikte iyileşebiliriz, birlikte daha güçlü olabiliriz."
Dila, yavaşça başını sallayarak, "Bunu yapacağım," dedi. "Ve seni, ağlatmak, kırmak, sana acı vermek istemiyorum."
Dilhun, yengesinin ellerini sıkıca tutarak, "Ben de seni seviyorum, Dila. Hep sevmişrim. Ama sırf Jiar'ın ellerine bırakıldım diye isyan etım hepinize," dedi. "Her şeyin yoluna girecek, inan bana."
O an, kapı hafifçe açıldı ve Ağır, elinde Dila'nın hastane çıkış evraklarıyla içeri girdi. Jiar ise, arabayı kapıya getirmek için dışarıda bekliyordu. Ağır, bir an önce Dila'yı hastaneden çıkarıp konağa götürmek için acele ediyordu. Ancak, odaya girdiğinde, kız kardeşinin ve Dilhun'un sessizliğini fark etti.
"Her şey yolunda mı?" diye sordu, endişeyle.
Dilhun, başını kaldırarak, "Evet, her şey yolunda," dedi. "Dila biraz daha iyileşecek, birlikte iyileşeceğiz."
Ağır, başını sallayarak, "Hadi o zaman, çıkalım. Jiar arabada bekliyor," dedi.
Dila, biraz daha derin bir nefes alarak, gözlerinden süzülen yaşları silmeye çalıştı. "Beni affettiniz, değil mi?" diye sordu, başını kaldırarak Ağır'a ve Dilhun'a bakarak.
Ağır, yavaşça yaklaşıp, Dila'nın başını okşayarak, "Seni affetmek benim kararım değil, Dila. Ama en önemlisi yaptığın tüm hatalar ve kız kardeşime yaşatığın acılara af dilemen lazım" dedi.
Dilhun, ona gülümseyerek, "Abi, ben çoktan unuttum. Artık nefes almak istiyorum. Geçmişi geri alamam. Ama yavrumla yeni bir hayat yaşayabilirim. Bunu yengem ve senle yapmak istiyorum...," diye ekledi.
Dila, biraz daha rahatladı. Gerçekten, yeni bir başlangıç için hazırdı. Geçmişin yüklerinden sıyrılıp, geleceğe umutla bakmaya karar verdi. Ve bu kez, yalnızca kendisi için değil, sevdikleri için de güçlü olacaktı.
Hastaneden çıkarken, Ağır ve Dilhun Dila'yı arabaya yerleştirdiler ve yavaşça konağa doğru yola çıktılar. Jiar da arabayı kullanarak, onlara eşlik etti. Her şeyin değiştiği bir yolculuk başlıyordu, ama Dila, artık yalnız değildi.
Jiar ve DiLhun kendi konaklarına dönerken Ağir ve Dila'da Karahan konagına geldiler.
Kapının açılmasıyla birlikte, Mahne Hanım, Mirza ve Azat Ağa, Ağır ve Dila'yı karşılamak için ayağa kalktılar.
Karahan Konağı'nın ağır havası, o anda yerini bekleyişle dolu bir sessizliğe bıraktı. Herkesin yüzünde bir karışıklık ve endişe vardı. Özellikle Mahne Hanım, Dila'nın yüzüne dikkatle bakıyor, gözlerindeki yorgunluk ve acıyı anlamaya çalışıyordu.
"Dila, kızım... Hoş geldin," dedi Mahne Hanım, yumuşak ama kırılgan bir sesle. Yaklaşarak Dila'nın yüzünü elleriyle tuttu. "Sana bir şey olsaydı, biz ne yapardık?"
Dila, annesinin ellerini tutarak hafifçe başını eğdi. "Anne, üzgünüm. Herkesi çok üzdüm. Ama artık daha iyiyim. Gerçekten iyileşmek istiyorum."
Azat Ağa, yerinde ağır bir şekilde doğrularak Dila'ya baktı. "Kızım, bu aile her zaman senin arkanda oldu. Ama insanın kendine de hesap vermesi lazım. Buraya dönmen bir başlangıç. Umarım doğru adımları atarsın."
Dila, babasının sözleri karşısında derin bir nefes aldı. "Haklısınız, baba. Geçmişte yaptığım hataların farkındayım. Ama artık değiştirmek istiyorum. Hepinizi hayal kırıklığına uğratmamaya kararlıyım."
Mirza, Dila'nın yanına yaklaşıp omzuna dokundu. "Abla, ne yaşandıysa geçti. Artık geçmişi konuşmanın bir anlamı yok. Şimdi önümüze bakmalıyız."
Dila, Mirza'nın sözleri karşısında gözleri dolarak ona sarıldı. "Teşekkür ederim, Mirza. Bana hep destek oldun. Bunu unutmayacağım."
Ağır, tüm bu sahneyi sessizce izledikten sonra bir adım öne çıktı. "Artık Dila'nın dinlenmesi gerekiyor." dedi soğuk bir tonda.
Mahne Hanım, başını sallayarak onayladı. "Doğru söylüyorsun, oğlum. Hadi, Dila'nın odasını hazırlayalım. Dinlenmesi lazım."
Dila ve Ağir odalarına geçtiklerinde. Dila Ağir'in ellerini tutup kaslı beline arkadan sarılmış yanagını sırtına yapıştırmıştı.
"Ne olur yapma bunu bize"
"Ne yapıyorum kadın sana ben? Kendi rahatlığın battığı için başımıza bu geldi amk o*uspusu"
"Ağir"
"Dila bugün senin düşük yaptıgını ögrendiğim de kendime naletler okudum. Kafamı duvara vura vura düşündüm. Senin gülüşünü, saçlarımı okşayıp dizinde yatırmanı. " sertçe ona sarılan genç kadını çekerek yüzünü ona dönmüştü.
"Dila sen herşeyi bile bile burda mutluluk ile yaşadın. Ama DiLhun 6 ay işkence ve tac... Ağğ!"
"Biliyorum. Çok pişmanım bunu Dilhun'da söyleyip af diledim. Abimin oyununa geldim. İlk öğrendiğimde söyleyecektim ama bana senin çocugun olmayacak eğer herşeyi anlatırsan Ağir'in üzerine Kuma getirmesi için elimden geleni yaparım dedi. Hep ezilirsin olan sana olur deyip beni tehtid etti. İnan ben yapmak istemedim. Sonra da gözümü hırs bürüdü. Hem kendimi hemde bizi mahvettim. Ne olursun Ağir beni bırakma. Yoksa canıma kıyarım inan yaşamak bile istemiyorum sensiz. "
"Seni ilk gördüğüm yer bir çeşme başıydı. İşçilerin sorunlarını gidermek için tarlaya gitmiştim. Dönüş yolunda söylene söylene elbisenin ucunu temizliyordun"
"Sen de benim elimden alıp işlemeli mendilin ile elbisemi silmiştin"
"Sonra o gözlerine tutuldum. Bir kez daha görebilmek için izini sürdüm. Kırımlı'ların kızı Dila olduğunu ögrendiğimde işler değişmişti"
"Ne değişmesi? Öyle olsa konağa kılık değiştirip girmez. Üstüne sürekli pencereme gelip güller vermezdin bana"
"Hepsi eskide kaldı Dila."
"Hayır kalmadı. Biz tekrar balıcaz inanamıyorum. Ne olur Ağir bir aile olalım . Senin sözünden çıkmayacagım. Sana bir daha yalan söylemeyeceğim. Ama yeter ki mutlu olalım. Seninle yine eskisi gibi olalım"
Genç kadın sımsıkı sarılmıştı genç adama. Ağir herşeye rağmen gururunu hiçe sayarak sarmalamıştı ona sarılan karısını.
Eski günahlar taptaze yaralar bırakarak devam ediyordu. Bunun bitmesi için ancak kabuk bağlayacak yeni umutlar bulmaktaydı.
Devam edecek...
Yıldızı yakmayı unutmayın❤
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 17.43k Okunma |
593 Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |