32. Bölüm

32.Bölüm( Jiar❤Dilhun)

Hülya_Alkc
kutuptayazmisalli

 

Jiar ve DiLhun Kırımlı Konağı'na gelir gelmez. Jiar aşağıda konak halkına açiklama yaparken.Dilhun hızla odasına çıkmıştı. Odasının camından dışarı bakarken geçmişi ve şu anı düşünüyordu. Karnında büyüyen oğlunun varlığı, ona hayatında hiç hissetmediği bir umut ve güç vermişti. Ama aynı zamanda kalbinde derin bir kırgınlık ve karmaşa taşıyordu. Jiar’ı affetmişti, ama onu gerçekten sevmeyi öğrenmek… İşte bu, zaman alacaktı.

 

Dilhun’un aklından, Jiar’ın geçmişte ona yaşattığı zorluklar geçiyordu. Onun baskıcı tutumu, sevgisini zorla kabul ettirme çabaları, hatta bebeğini bile bir bağ aracı olarak kullanması… Tüm bunlar, Dilhun’un kalbinde derin yaralar açmıştı. Ama şimdi, oğulları sayesinde bir şeyler değişmeye başlamıştı. Belki de bu bağ, her şeyin onarılmasını sağlayacaktı.

 

Jiar, odanın kapısını hafifçe tıklatarak içeri girdi. Elinde bir bardak ılık süt ve bir tabak taze meyve ile. Gözlerinde, Dilhun’un hislerini anlamaya çalışan bir bakış vardı. "Sana bir şeyler getirdim," dedi, yumuşak bir sesle. "Karnındaki oğlumuzun sağlığı için… Ve tabii ki senin için."

 

Dilhun, onun bu düşünceli tavrını görünce bir an şaşırdı. Jiar, geçmişteki sert ve kontrolcü tavırlarından çok uzakta görünüyordu. Yavaşça, ona bir teşekkür anlamında başını salladı. "Teşekkür ederim," dedi, sesi alçaktı ama samimiydi.

 

Jiar, masaya oturup bir süre sessiz kaldı. Ardından derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı. "Dilhun, biliyorum… Sana yaptığım her şey için bir özür yetmez. Ama bilmeni isterim ki, oğlumuz sayesinde bazı şeyleri daha iyi anladım. Seni zorladığım, incittiğim her an için pişmanım."

 

Dilhun, gözlerini ona çevirdi. Jiar’ın bu kadar açık bir şekilde konuşmasını beklemiyordu. "Geçmişte bana yaşattıkların kolay kolay unutulacak şeyler değil, Jiar," dedi, dürüstçe. "Ama artık geçmişteki şeylere tutunarak oğlumuza zarar vermek istemiyorum. Onun için seni affettim. Onun için deniyorum."

 

Jiar, başını eğdi. "Biliyorum, haklısın. Ve bana bir şans verdiğin için sana minnettarım. Sana ve oğlumuza layık olmak için elimden geleni yapacağım."

 

Dilhun, derin bir nefes aldı ve karnına dokundu. "Oğlumuz, Jiar… O bizim tek bağımız. Onun sayesinde her şeye rağmen sana bir şans vermeyi seçtim. Ama gerçek sevgi… Zorla gelmez. Bunun için uğraşmalısın. Bana sevginin gerçekten güzel bir şey olduğunu göstermelisin."

 

Jiar, bu sözler karşısında gözleri dolarak başını salladı. "Sana söz veriyorum, Dilhun. Seni ve oğlumuzu hak etmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. Beni sevmeni zorlamayacağım. Ama sana hakiki bir eş olmayı, bir baba olmayı öğreneceğim."

 

O an, Dilhun ve Jiar arasında sessiz bir anlaşma yapılmış gibiydi. Dilhun, hâlâ geçmişin yaralarını taşıyordu, ama karnındaki oğlunun sevgisi ona geleceğe dair umut veriyordu. Jiar ise, bu defa gerçekten değişmek için bir adım atmıştı.

 

 

1 HAFTA SONRA...

 

Kırımlı Konağı'nda, sabahın erken saatleri her zamanki huzurlu sessizliğiyle devam ediyordu. Dilhun, mutfakta oturmuş, önündeki kahvaltı tabağına dalgın bir şekilde bakarken, karnındaki oğlunu ve Jiar’ı düşünüyordu. Onunla yaşadıkları, hayatındaki en karmaşık duyguları beraberinde getirmişti. Geçmişteki baskılar, şiddet ve zorlamalar… Bunların hepsini bir kenara bırakıp, oğulları için Jiar’ı affetmeye karar vermişti.

 

O sırada Jiar içeri girdi. Elinde, her zamanki gibi Dilhun için hazırladığı çiçeklerden bir buket vardı. Gözlerinde geçmişteki pişmanlık ve bir şeyleri düzeltme çabası okunuyordu. "Günaydın, yavrum," dedi, hafif bir gülümsemeyle. Çiçekleri masaya bırakıp onun yanına oturdu. "Bugün nasılsın? Küçük prensimiz seni çok yormuyor, değil mi?"

 

Dilhun, ona bakıp gülümsedi ama içindeki karmaşık duyguları bastırmaya çalışıyordu. "Hayır, yormuyor," dedi, kısa bir cevapla. Ama içinde yükselen garip bir istek vardı. Ekşi bir şeyler... Turşu. Ancak bunu Jiar’a söylemeye çekiniyordu. Ne de olsa bugüne kadar hiçbir şey istememişti.

 

Jiar, eşinin yüzündeki dalgınlığı fark etti. "Dilhun, bir şey mi oldu? Bana söyleyebilirsin. Bak, artık her şey değişiyor. Ne istersen yaparım, yeter ki iyi ol," dedi, endişeyle.

 

Dilhun, başını eğerek ellerini karnına koydu. "Aslında… Canım bir şey çekti," dedi, sesi titriyordu. "Ama söylemek garip olur mu diye düşünüyorum."

 

Jiar, bu sözler karşısında hafifçe gülümsedi. "Ne garibi, Dilhun? Ne istiyorsan söyle. Senin için, oğlumuz için her şeyi yaparım."

 

Dilhun, biraz utangaç bir şekilde, "Salatalık turşusu… ve biraz da limon," dedi.

 

Jiar, onun bu çekingen haline gülerek ayağa kalktı. "Tamamdır! Hemen alıp geliyorum," dedi ve ceketini alarak hızla dışarı çıktı.

 

Yarım saat sonra, Jiar elinde kocaman bir torbayla geri döndü. İçinde yalnızca turşular ve limonlar değil, Dilhun’un sevdiği çikolatalar ve meyveler de vardı. Masaya torbayı koyarken gülümseyerek, "Sadece turşu yetmezdi. Sen ve oğlumuz her şeyin en iyisini hak ediyorsunuz," dedi.

 

Dilhun, onun bu düşünceli hali karşısında gözleri dolarak ona baktı. "Teşekkür ederim, Jiar," dedi. "Gerçekten uğraşıyorsun. Ve bunu görüyorum."

 

Jiar, onun elini tutarak, "Dilhun, biliyorum… Seni affetmen, beni sevmeyi denemen kolay değil. Ama oğlumuzla birlikte her şey daha güzel olacak. Sana ve oğlumuza layık bir eş ve baba olmak için her şeyi yapacağım," dedi.

 

Dilhun, derin bir nefes alarak başını eğdi. "Ben oğlumuz için seni affettim, Jiar. Ama sevgiyi öğrenmek… bu zaman alacak. Geçmişi tamamen geride bırakmak kolay değil."

 

Jiar, onun gözlerinin içine bakarak, "Sana söz veriyorum, Dilhun. Bu sevgiyi hak etmek için uğraşacağım. Zorla değil, sevginin güzelliğiyle. Seninle ve oğlumuzla yeni bir başlangıç yapacağız," dedi.

 

O an, aralarındaki duygular daha önce hiç olmadığı kadar derindi. Dilhun, içindeki karmaşık hislerle boğuşsa da oğlunun sevgisi ona umut veriyordu. Jiar ise geçmişin hatalarını telafi etmek için gerçekten değişmeye kararlıydı.

 

Bu an, her şeye rağmen, Dilhun ve Jiar için yeni bir başlangıç olabilirdi. Ve belki de bu kez, sevgiyi birlikte öğrenebilirlerdi.

 

 

AKŞAM VAKTİ...

 

Dilhun, akşam yemeğinden sonra biraz yorgun hissediyordu. Karnındaki oğlunun hareketleri onu mutlu etse de gün geçtikçe büyüyen bedeninin ağırlığı onu daha da zorluyordu. Jiar, bu durumu fark etmişti. Eşinin daha fazla yorulmasını istemiyordu.

 

"Dilhun," dedi, onun yanına yaklaşarak. "Hadi, seni biraz rahatlatayım. Sıcak bir duş iyi gelir."

 

Dilhun, önce şaşkınlıkla ona baktı. "Ama… Kendim yapabilirim," diye itiraz etmeye çalıştı.

 

Jiar, hafifçe gülümseyerek başını iki yana salladı. "Bugün yoruldun. Seni rahatlatmak benim görevim. Ayrıca… Küçük karımı şımartmak istiyorum."

 

Dilhun, bu sözler karşısında hafifçe kızardı ama itiraz etmedi. Jiar, onun elini nazikçe tutarak banyoya yönlendirdi.

 

 

Banyo buharla dolarken Jiar, nazik hareketlerle Dilhun’un saçlarını çözmeye başladı. Ardından ellerini dikkatlice Dilhun’un omuzlarına koydu ve "Rahatla, küçük karıcığım. Her şey yolunda," dedi.

 

Dilhun, suyun sıcaklığıyla rahatlamaya başlarken, Jiar’ın dokunuşlarındaki yumuşaklık onu şaşırtıyordu. Geçmişteki o sert ve baskıcı adam gitmiş, yerine sabırlı ve nazik bir eş gelmişti.

 

Jiar, yavaşça elleriyle Dilhun’un saçlarını yıkamaya başladı. Parmakları, saç derisine masaj yapar gibi hafifçe hareket ederken, "Biliyor musun, Dilhun? Sen benim hayatımdaki en büyük mucizesin. Oğlumuz ise bu mucizenin en güzel hediyesi," dedi, sakin bir sesle.

 

Dilhun, gözlerini kapatarak bu sözleri dinledi. Kalbi, geçmişte yaşadığı acılarla hâlâ doluydu ama Jiar’ın bu kadar değişmiş olması, ona umut veriyordu. "Jiar… Bazen gerçekten değiştiğine inanmakta zorlanıyorum," dedi, alçak bir sesle.

 

Jiar, ellerini onun omuzlarına koyarak hafifçe eğildi. "Haklısın, Dilhun. Sana verdiğim acılar kolay kolay unutulmaz. Ama oğlumuz sayesinde, seninle yeniden başlamayı öğrendim. Seni hak etmek istiyorum. Zorla değil, sevginle," dedi, sesi duygusal bir tını taşıyordu.

 

Dilhun, gözlerini açarak ona baktı. Gözlerinde bir parça yaş vardı. "Bunu görmek… İnan bana, çok güzel. Ama hâlâ öğreniyorum, Jiar. Seni sevmeyi öğreniyorum."

 

Jiar, gülümseyerek, "Bu bana yeter, Dilhun. Zaman alabilir. Ama birlikte her şeyin üstesinden gelebiliriz," dedi.

 

Ardından, Dilhun’un sırtına su dökerek yavaşça onu yıkamaya devam etti. Suyun sesi, ikisinin arasında sessiz bir bağ oluşturmuş gibiydi.

 

......

 

Jiar, Dilhun’u havluya sararak nazikçe banyodan çıkardı. "Hadi, seni yatağına yatırayım. Biraz dinlen," dedi, onun yorgun olduğunu görerek.

 

Dilhun, hafifçe gülümseyerek başını salladı. "Teşekkür ederim, Jiar. Bugün… gerçekten farklıydın."

 

Jiar, onu yatağa yatırırken elini tutarak, "Bu sadece başlangıç, Dilhun. Sana ve oğlumuza layık olmak için her gün daha çok çabalayacağım," dedi.

 

Dilhun, yorgun ama huzurlu bir şekilde gözlerini kapattı. Jiar’ın yanında oturup onun saçlarını nazikçe okşaması, geçmişteki tüm acıları unutturacak bir huzur veriyordu.

 

O gece, Kırımlı Konağı'nda ilk kez sevgi dolu bir sessizlik hâkimdi. Ve belki de bu, yeni bir başlangıcın işaretiydi.

 

Devam edecek...

 

Yıldızı yakmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ❤

 

 

Bölüm : 11.08.2025 23:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...