

Amed'e sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Kırımlı Konağı'nda hummalı bir hazırlık başlar.
Davullar çalar, zurnalar yükselir. Gelinliğini giyen Bejne, aynada gözyaşlarını tutamaz.
Dilhun, yengesi olarak saçına son dokunuşları yaparken gülümser.
🎀 Bejne & Dilhun
Bejne (titrek bir sesle):
"Dilhun.. belki o gün yanında olsaydım, belkide bazı şeyler için geç olmazdı"
Dilhun (gözleri buğulu):
"Derdi ki annem ... kızım, gözyaşını mutlulukla karıştır, çünkü sevdiklerinle bir yola çıkıyorsun. Ve seni seven bir adamın kalbine sığınıyorsun. Ben hiçbirini yaşayarak gelmedim. Abini severek evlenmedim ama artık gönlümün bir parçası oğlumun babası. Mutluluğu yaşamak için bazı şeylere katlanmak gerek"
Bejne:
"Ben de seni örnek aldım hep biliyor musun? O gece... o ilk gün geldiğinde arkadaşim olsanda seni sevemedim ya... ne kadar haksızmışım."
Dilhun:
"Ben de seni o gün çocuksu bir inatla tanıdım. Ama şimdi sen benim kardeşim gibi oldun, gelinim değil sadece. Kalbimle uğurluyorum seni."
Bejne, Dilhun'a sarılır. Gözyaşları birbirine karışır.
.
.
.
🎩 Mirza & Ağir
Damat odasında, tedirgin bir şekilde yakasını düzelten Mirza, abisi Ağir'in omzuna elini koymasıyla irkilir.
Ağir (gülümseyerek):
"Seninle çocukken elma çalarken yakalanırdık. Şimdi bir kalbi çalıyorsun... ama bu defa izinli."
Mirza:
"Abi... ya mutlu edemezsem Bejne'yi?"
Ağir:
"Bir kadını mutlu etmek önce ona kulak vermekle başlar. Ben bunu geç öğrendim. Sen erken öğren. Ve sakın onun kalbini ihmal etme."
Mirza:
"Söz veriyorum... onun gözlerinden başka bir yönüm olmayacak artık."
.
.
.
.
💍 Düğün Başlıyor...
Gelin alayı renkli kıyafetlerle yola çıkar. Mahmut Ağa ve Dicle Hanım ön saflarda...
Atlar, davullar, yöresel kıyafetler...
Kırmızı duvaklı Bejne, yavaş adımlarla meydana yürürken halk halaya durmuş, sevinç havada asılı kalmıştır.
Tam o sırada Jiar, kalabalıktan sıyrılarak eşi Dilhun'un yanına gelir.
Kucağında minik Jiyan'la birlikte, onun kulağına eğilir:
🕊️ Jiar & Dilhun
Jiar:
"Bu düğün senin değil ama... gözüm senden başkasını görmüyor Dilhun. Seni ilk kez bu kadar huzurlu gördüm. Ne hissettiğini söyle bana..."
Dilhun (fısıltıyla):
"Ben hiç gelinlik giyemedim Jiar... ama sen bana bu dünyada beyazı giydirdin. Elimden kahve içtin, alnımdan öptün, oğlumu kucağına aldın. Ben zaten her gün seninle düğün yaşıyorum."
Jiar (dolu gözlerle):
"O zaman söz... bir gün sadece senin için, sadece ikimiz için bir düğün yapacağım. Bu kez gözyaşların olmayacak, sadece gülüşlerin."
.
.
.
.
🧨 Miran & Rojda
Bahçenin köşesinde kendi aralarında takılan Miran ve Rojda, kalabalığın dışında sessizce oturur.
Rojda:
"Bejne ne kadar güzel değil mi? Gözleri ışıl ışıl... çok mutlu."
Miran:
"Sen de gülümsediğinde öyle oluyorsun. Aslında her güldüğünde içimde bir şeyler çözülüyor."
Rojda:
"İlk gün seni arabayla çarptığımda böyle bir şey yaşanacağını bilsem... daha hızlı gelirdim."
Miran (gülerek):
"Ben de seni daha erken severdim."
.
.
.
🌙 Geceye Doğru...
Gecenin ilerleyen saatlerinde halaylar, zılgıtlar, kahkahalar... her şey yavaşça yerini yorgun bir tatlı sessizliğe bırakır.
Gelin ve damat odalarına alınmıştır. Konağın koridorlarında düğünün yankısı hâlâ sürerken, herkes bir an için kendi köşesine çekilir.
.
.
.
🌿 Dilhun & Jiar - Ay Işığı Altında
Jiar, oğlunu beşiğe bırakmış, pencere kenarında ay ışığını izleyen Dilhun'a yaklaşır. Sessizliğin içinden bir fısıltı gibi konuşur:
Jiar (kısık sesle):
"Gecenin şu saatinde bile gözlerin ışık saçıyor... uykun yok mu, gülüm?"
Dilhun (gülümseyerek):
"Yorgunum ama huzurluyum. Uzun zaman sonra ilk kez içimde fırtına yok Jiar. Rüzgâr bile artık beni korkutmuyor."
Jiar:
"Ben senin içindeki bütün fırtınalara, geçmişteki tüm kırgınlıklarına talibim. Sen sustukça ben duyarım seni.
Biliyor musun, bu gece Bejne'nin düğününe değil... seninle geçen her güne şükretmeye geldim."
Dilhun (gözleri dolu):
"Sen olmasaydın... belki ben hâlâ yoktum Jiar. Bu ev, bu hayat, bu gece... senin kalbinde doğdu benim için."
Jiar, karısını sımsıkı sarar. Başını göğsüne yaslayan Dilhun, kısık bir sesle:
Dilhun:
"Bir gün sadece ikimiz için bir düğün yapalım mı Jiar?"
Jiar:
"Yapacağız... Hem de bu sefer herkes şahit olsun, senin gözyaşların değil gülüşlerin konuşulsun.
Sana beyazları giydireceğim. Ama en çok sana huzuru giydireceğim Dilhun..."
.
.
.
💫 Miran & Rojda - Yıldızların Altında
Bahçede hâlâ birkaç fener yanmaktadır. Rojda, ayağındaki topukluları çıkarmış, yalınayak çimenlerde yürür.
Peşinden gelen Miran, onu fark ettirmeden izler, sonra yaklaşıp:
Miran:
"Gelin gibi süzülen kız, nereye böyle? Bu kadar güzeli böyle yalnız yürütürler mi?"
Rojda (gülerek):
"Topuklular ayaklarımı öldürdü Miran. Ama değdi... Bejne abla çok güzeldi, düğün de. İçim kıpır kıpır."
Miran:
"Benim içimse sessizleşti. Çünkü ilk defa biriyle böyle sessizce mutlu oluyorum."
Rojda:
"Ben senin gibi bir adamın yanında sessizleşmeyi değil... huzur bulmayı öğrendim."
Miran (usulca):
"O zaman gel... huzuru birlikte öğrenelim. Her gün biraz daha, biraz daha... ama asla eksilmeyelim."
.
.
.
💕 Mirza & Bejne - İlk Gece
Gelin odasında sessizce birbirine bakan iki kalp...
Bejne (utanarak):
"Mirza... sence ben iyi bir eş olur muyum?"
Mirza (şefkatle):
"Sen doğuştan bir kalbin eşi gibisin Bejne. Ben seninle her sabah yeniden seveceğim hayatı.
Sana söz... bir gün bile gözlerinden korku değil sevgi akacak."
.
.
.
🌌 Geceyi Bitiren İç Ses (Dilhun'un Sesi)
"Ve her düğün... başka bir duanın cevabıdır.
Her gelin, geçmişiyle vedalaşır, her damat bir sözün eşiğinde durur.
Ama bazı aşklar... düğünle başlamaz.
Bazı aşklar, acıyla yoğrulur, sabırla büyür.
Bizimki gibi...
Jiyan'ın gülüşünde, Rojda'nın ayak izinde, Bejne'nin kınalı ellerinde büyüyen bu aile...
Her kırılan yerinden yeniden kök saldı.
Bu sadece bir düğün değil...
Bu, kalbin şahitliğinde yazılan bir destandır."
.
.
.
.
Düğünden iki gün sonra...
Kırımlı Konağı'nda sabah güneşi yavaş yavaş pencerelerden içeri süzülürken, herkes günün telaşına karışmıştı. Bejne ve Mirza, evli bir çift olarak ilk kahvaltılarına hazırlanıyordu. Dicle Hanım neşe doluydu, Mahmut Ağa ise torunlarıyla vakit geçirmenin keyfindeydi. Ama Dilhun, sabahları pencere önüne oturup derin düşüncelere dalmayı alışkanlık edinmişti artık.
🌫️ Dilhun'un Sessizliği
Jiar kahvesini alıp eşinin yanına gelir. Elini, Dilhun'un omzuna koyar. Dilhun hiç tepki vermez. Gözleri uzak bir yere kilitlenmişti.
Jiar (endişeyle):
"Dilhun? Ne var bu bakışlarda? Hani her şey güzel gidiyordu?"
Dilhun (usulca):
"Gidiyor... dışarıdan öyle görünüyor değil mi? Ama içeride... içeride durmuyor bazı şeyler Jiar."
Jiar:
"Söyle... ne geçiyor içinden?"
Dilhun (boğuk bir sesle):
"Ben bu eve kınayla değil, kanla girdim Jiar. Sen beni sevdin, bana bir aile verdin... ama içimde hâlâ kapanmayan bir yara var."
Jiar:
"Ben o yarayı saramadıysam, suç benim gülüm. Ama bil ki sen konuşmadan da hissediyorum."
Dilhun (gözyaşlarıyla):
"Bir gün... sana geçmişimin gerçeklerini anlatsam, bana hala aynı gözle bakar mısın?"
Jiar:
"Ben seni geçmişin için değil, o geçmişin içinde hâlâ ayakta kaldığın için sevdim. Anlat... ne varsa, yüreğin yorulmasın artık."
.
.
.
.
Aynı Saatlerde...
Miran arabayla konağın dışına çıkmak üzereyken telefona gelen bir mesajla durur.
Mesaj:
> "Eğer geçmişinle yüzleşmek istiyorsan, bu akşam saat 19.00'da eski değirmende ol."
Bir an telefonu sıkar. Gözlerinde bir karanlık belirir. Arabayı durdurur, geri döner. Onu verandadan izleyen Rojda fark eder bir şeylerin ters olduğunu.
Rojda:
"Miran? Her şey yolunda mı?"
Miran (yüzünü toparlayarak):
"Her şey yolunda Rojda... sadece biraz hava almam gerekiyordu. Sen içeri geç."
Rojda:
"Miran... saklama artık bir şeyleri. Ben bu evde sadece gülümsemek için yokum. Yanında olmak için de geldim."
Miran (bir an duraklar, sonra):
"Bu akşam belki... belki her şey değişecek Rojda. Geçmişin kapısını açıyorum, ya da o kapı beni yutacak." dedikten sonra oradan ayrılır.
O gün konakta herkes bir şeylerin yarım kalmışlıkları ile savaşıyordur.
....
🔐 Akşam Olur - Dilhun Gerçeği Açıyor
Jiar, Dilhun'un odasında. Kapılar kapanmış. Jiyan beşikte mışıl mışıl uyuyor. Dilhun oturmuş, elinde eski bir mektup var. Tüm cesaretini toplamış gibi.
Dilhun:
"Bu mektubu... annem yazmıştı. Mahne Hanım. Hiç bilmediğim bir gece, bir gerçeği anlatmış. Ama vermeye cesaret edememiş. Ben, Mahne'nin kızı değilmişim Jiar..."
Jiar (şokla):
"Ne demek bu?!"
Dilhun (boğazı düğümlenerek):
"Ben... Azat Ağa'nın öz kızı değilim. O bana yıllarca kızım dedi ama... Ben aslında o gün Azat babam ve Mahne annemin ölen kızının yerine konulan kimsesiz bir kızmışım. Ve... o kadının kim olduğunu hâlâ bilmiyorum."
Jiar sessiz kalır. Sadece elini Dilhun'un eline koyar.
Jiar (sakin ama sarsılmış):
"O zaman şimdi başlıyoruz Dilhun... o kapıları açmaya. Gerçek seni nereden getirirse getirsin, benimle geldin ya... senin yerin burası."
Desede genç adam, buda Jiar için hiçte yeni bir haber değildi. O yüzden değilmiydi bile isteğe canını yaksa da kimsenin ses çıkarmaması...
O gün gökyüzü bir kez daha ağladı. Hayatı boyunca gün yüzü görmemiş bahtsız DiLhun için...
.
.
.
Değirmende Buluşma
Gece 19:00. Eski değirmen. Miran arabasını kenara çeker. İçeri girer.
Orada biri bekliyordur. Yüzü gölgede. Sonra adam bir adım öne çıkar. Miran'ın gözleri büyür.
Miran:
"Sen... sen yaşıyordun?!"
Adam:
"Öldü sandın değil mi? Ama bazı ölüler geçmişe gömülmez Miran.
Ben... senin asla unutamayacağın gerçeğim."
Devam edecek...
Biliyorum baya uzun zamandır yoktum. Hayat her zaman gülmüyor, eğer gülerse de bir yerden hep acısını çıkartıyor diyelim. Hikayelere döndüm iyi okumalar bitanelerim...
Yıldız'ı yakmayı ve yorum yapmayı unutmayın ❤❤🤍🤍


| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 17.43k Okunma |
593 Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |