
YILDIZLAR GİBİ HEP PARLAYIN...☆☆
Uykuya dalar gibi aşık oldum sana,
Önce yavaş yavaş sonra aniden...
John Green
"Kamp"
Alarmın çalmasıyla zar zor gözlerimi açtım. Uykulu uykulu banyoya yürüyüp hızlıca günlük rutinimi tamamladım.
Çıktıktan sonra üzerime giyecek olduğum kıyafetleri dolabımdan alıp yatağa bıraktım.
Hızlıca üzerimdeki pijamaları çıkarıp siyah badimi, siyah külotlu çorabımı ve siyah mini eteğimi giydim. Üzerime açık kahverengi tonlarında olan süveteri de geçirip saçlarımı sırtıma attım. Hafif bir makyaj da yaptıktan sonra telefonumu ve çantamı da alıp evden çıktım.
Sınıfa doğru yürüdüğümde gelen sesle durup, arkamı döndüm.
"Emir?" Emir gülümseyerek bana doğru geldiğinde bende gülümsedim.
"Günaydın Lavin."
"Günaydın." Birlikte sohbet ederek sınıfa girdiğimizde Gülceler ve Daren bize baktı.
"Günaydın." Diyerek Özgürlerin yanına gittim.
"Günaydın." Gülce canı sıkılmış bir şekilde konuştuğunda dudaklarımı büzdüm.
"Bir sorun mu var?"
"Evet." Özgür araya girdiğinde kafamı ona çevirdim.
"O çocukla neden konuşuyorsun?" Özgür kaşlarını çatıp bana baktığında göz devirdim.
"Sıra arkadaşım Özgür, yok mu sayayım."
"Sıra arkadaşın diye bu kadar yakın olmana gerek yok." Kalbimin küt küt atmasına sebep olan sesi duyunca şaşkınlıkla arkamı döndüm. Yüzümün Daren'in göğsüne çarpması ile geri geri adımladım.
Kafamı kaldırıp kaşlarımı çattığımda mimiksiz bir şekilde bana bakıyordu.
"Sen kendi sıra arkadaşınla yakın olunca ben konuşuyor muyum?"
Sorduğum soruyla Daren gülümser gibi oldu ama ciddiyetini bozmadı.
"Onunla konuşan ben değilim. Aslı kendi bana yak-" Dediğinde göz devirip yanından geçtim ve sırama oturdum.
"Bir sorun mu var modun düştü sanki?" Emir'in sorusuyla yüzüne baktım.
"Hayır sorun yok." Sahte bir gülümseme ile önüme döndüm.
"Daren." Aslı sınıfa kıvırta kıvırta girip Daren'in boynuna sarıldı sinirden ellerimi yumruk yaptım.
Şuan yumruğumu o filli boya yüzüne çakmamak içim zor duruyordum.
Daren Aslıyı kendinde uzaklaştırıp yerine geçtiğinde dudagimin kenarı kıvrılmıştı.
Allahım bana ne oluyor?
Öğretmen sınıfa girdiğinde bütün öğrenciler ayağa kalktı selamlaşıp tekrar yerimize oturduk.
Dersin son dakikalarına doğru bir duyuru yapacağını söyleyip bize gülümseyerek bakan hocaya baktım.
"Çocuklar biliyorsunuz ki sınava çok az kaldı. Hepinizin gayretle çalıştığının farkındayım. Çok yorucu bir dönemden geçiyoruz. Bu yüzden de biz öğretmenler ortak bir kararla bir kamp düzenlemeye karar verdik. Hem motivasyonunuz açısından iyi de olur. Sizlerde isterseniz haftasonu hep birlikte üç günlük bir kamp yapacağız."
Sınıftakiler aralarında konuşmaya başladığında Gülceye bakıp kaş göz yaptım mutluluktan dolayı ellerini birbirine vurduğunda gülümsedim.
Teneffüse çıktığımızda sıradan kalkıp Gülcelerin yanına gittim.
"Kamp çok güzel olur dimi." Dediğimde üçü de bana baktı.
"Bencede birlikte çok güzel vakit geçiririz." Gülce'nin dediği şeyle Özgür ve Kerem kafalarını sallayıp kendi aralarında sohbet etmeye başladı. Bende Gülce'nin kamp valizine koyacağı şeyleri dinliyordum.
Daren elindeki kahveler ile bize doğru yürüdüğü sırada yüzüne baktım. Kısa bir süre gözlerime baktı. Sonrada bakışlarını kaçırıp Keremlere ve Gülceye kahve uzattı.
En son tepsiyi bana doğru tuttuğunda. Yüzümü buruşturdum.
"Teşekkür ederim ben sevmem." Dediğimde Daren elindekileri sırasına bırakıp cebinden bir çikolata çıkardı.
Özgürlere kısa bir an bakıp bana döndü. Gizlice çikolatayı elime tutuşturup yanıma geçti.
Kulağıma doğru eğildiğinde o muhteşem kokusu burnuma doldu. Ben kendimden geçerken fısıldamaya başladı.
"Benim verdiğimi söyleme gereksiz konuşmalar yapmasınlar." Gülümseyerek kafamı salladığımda gözleri dudaklarıma kaydı. Yutkunarak önüne dönüp kahveyi tek yudumda içti.
"Daren sıcak!" Diye bağırdığımda yüzü kıpkırmızı olmuştu.
"Oğlum yavaş iç yakacaksın kendini." Kerem Daren'e sitem eder gibi baktığında telaşla Daren'in koluna dokundum.
"İyimisin?" Dediğimde yüzüme bakmadan konuştu.
"Evet iyiyim." Öksürerek sırasına geçtiğinde dudaklarımı büzdüm.
Canı yanmıştı ya.
Dudaklarımı büzerek sırama geçtim. Emir gülümseyerek içeri girip önümde durduğunda kafamı kaldırıp ne oldu dercesine yüzüne baktım.
"Hocanın işi çıkmıştı ders yok birlikte kafeteryada oturalım mı?" Emir'in sorduğu soru ile Daren'e baktım. Öldürücü bakışlarını Emire atmakla meşguldü.
"Şey aslında-" reddetmek için dudaklarımı araladığımda Aslı sırıtarak sınıfa girdi ve Daren'in yanına geçti. Dibine kadar yaklaşıp saçlarıyla oynamaya başladığında sadece onları izliyordum.
Benim başımı döndüren kokusunu Aslı da biliyordu.
O anki sinirle ayağa kalktım. Emir anlamaz bir şekilde bana baktığında gülümseyerek Gülcelere baktım.
"Gülce ders boşmuş biz Emirle" Emir'in adını bastıra bastıra söylediğimde Daren'e baktım zaten o da bana bakıyordu.
"Kafeteryada oturacağız gelmek isterseniz gelin." Hızla sınıftan çıktığımda Emir de arkamdan geldi.
Yazarın anlatımıyla
"Abi Daren bu çocuğu yer." Özgür Daren'e bakarak konuştuğunda, Daren sinirle ayağa kalktı. Aslı tam ayağa kalkacakken Daren kaşlarını çattı.
"Bana bak bir daha yanımda oturmayı bırak yakınımdan bile yürürsen olacaklara ben karışmam." Daren sinirle sınıftan çıktığında Gülce, Kerem ve Özgür şok içinde duruyorlardı. En sonunda gülerek sınıftan çıktılarında Daren'in hızla kafeteryaya indiğini gördüler.
"Abi işte şimdi sıçtı o Emir." Özgür'ün kurduğu cümle ile üçüde koşarak Daren'e yetişmeye çalıştılar.
En sonunda kafeteyaya girdiklerinde Daren bir masaya geçip oturdu ve Lavin ve Emir'i izlemeye başladı.
Gülceler nefes nefese Daren'in yanına geçtiklerinde Özgür konuşmaya başladı.
"Oğlum dövmeye gidiyorsun sandım."
Dediğinde Daren yumruğunu sıktı.
"Yapmayacağımı kim söyledi?" Daren'in kurduğu cümle ile üçüde kıkırdamaya başladı.
"Sen bu kadar kıskanç mıydın ya?" Kereme öldürücü bakışlarını atıp konuşmasını sonlandıran Daren Gülceye baktı.
"Git o kızı o masadan kaldır yoksa ben o masaya gömerim o çocuğu!" Gülce şok içinde kaldığında hızla kafasını salladı.
"Abi sakin ya!" Kerem elini Daren'in omzuna atıp sırıttı.
...
Emir bana bir şeyler anlatıyordu ama ben dinleyemiyordum. Aklım çok başka yerlerdeydi.
Gülce'nin sesiyle kafamı kaldırdım.
"Aşkım." Gülce gelip elimi tuttu ve beni kaldırmaya çalıştı.
"Bir sorun mu var?" Dediğimde Gülce gülümsemeye devam etti.
"Ya bir tane soru varda çözemedim bir türlü. Yardım eder misin?" Dudaklarını büzerek bana baktığında gülümseyerek ayağa kalktım.
"Tabi canım bakarım." Diyip Emire baktım.
"Teşekkür ederim sohbet için Emir. İzninle." Emir gülümseyerek kafasını salladığında Gülceyle birlikte sınıfa çıktık.
"Eee hangi soru?" Gülce anlamaz bir şekilde yüzüme baktı.
"Ne sorusu?" Dediğinde kaşlarımı çatıp ellerimi belime koydum.
"Çözemediğin soru?" Dediğimde Gülce güldü.
"Kız yalandı o, kalk diye yaptım."
"Neden böyle bir şey yaptın ki?" Dediğimde elini omzuma koyup sırıttı.
"Sen orda biraz daha oturmaya devam etseydin Daren Emir'in kafasını masaya gömecekdi." Dediğinde gözlerimi şok içinde açtım.
"Ne!" Dediğimde Gülce kahkaha attı.
"Kıskançlık işte her şeyi yaptırıyor." Gülce sırıtmaya devam ederek sırasına oturduğunda ben mal gibi gülümseyip ayakta dikildim.
Beni kıskanmıştı ya.
...&&&...
Tüm gün boyunca sırıtmıştım.
Özgürlerde dalga geçip durmuştu.
Dershane bittiğinde hep birlikte eve döndük, beni bu sefer Kerem bırakmıştı eve.
Kesinlikle Daren'in götürmesi için dua etmedim.
Annemlerle salonda oturmuş TV izliyorduk. Babamın dizine uzanmıştım. Aklıma hocanın söyledikleri gelince bacaklarımla bağdaş kurup oturdum.
"Anne." Dediğimde annem ve babam bana döndü.
"Efendim güzelim." Dediğinde gülümsedim.
"Dershane üç günlük bir motivasyon kampı düzenlemiş. Sınav öncesi moral olsun falan filan. İzniniz olursa bende gitmek istiyorum." Dediğimde annem dudaklarını büzdü.
"Üç gün mü?" Kafamı salladığımda annemin yüzü düştü.
"Ben o kadar süre senden ayrı kalmam gitme." Dediğinde babamla birlikte gülmeye başladık.
"Hanım Allah aşkına sen bu kızı üniversiteye nasıl göndereceksin?" Babamın sorduğu soruyla annem kaşlarını çattı.
"Kızım nerde okursa bizde oraya taşınacağız." Dediğinde babamla büyük bir kahkaha daha attık.
"Kızım anlaşıldı annen evlendiğinde de seninle gelecek." Annem surat asıp omzunu salladığında yanına geçip sıkıca sarıldım.
"Annemin rahatı bozulmasın ben evlenmem olur biter." Annem heyecanla yüzüme baktı.
"Gercekten mi?" Dediğinde babam gülmeye başladı.
"Allah aşkına canım karımla yanlız bırak beni Kızım." Babamın cümlesi ile kahkaha attım.
"Kovuldum demek." Dediğimde babam hiç çekinmeden kafasını salladı. Dudaklarımı büzdüğümde telefonumumun titredi. sehpaya uzanıp ekrana baktım.
Bir yeni takipçi.
"Ben odamdayım o zaman iyi geceler size." Sırıtarak ikisini de öptüm ve telefonumu alıp hızlıca odama çıktım.
Kendimi sırt üstü yatağa atıp instagrama girdim ve beni takibe alan kişiye baktım.
Emir Soydan.
Geri takibe alıp profiline girip baktım. Baya yer gezmişti. İtalya, Almanya,Fransa. Daha söylemediğim bir çok ülke.
Bildiğin dünyayı geziyordu.
Telefonu yatağa bırakıp banyoya girdim ve üzerime pijamalarımı geçirip dişlerimi fırçaladım.
Yatağıma geçip uyuyacağım sırada telefonuma titredi. Uzanıp elime aldığımda ekranda gördüğüm bildirimle hemen yataktan kalktım.
Yeni takipçiniz Daren Yalçın!
Ne?
Kimseyi takip etmeyen Daren beni mi takip etti?
Şaşkınlıkla telefona bakarken yukarıdan düşen mesaja baktım. Hemen tıklayıp baktığımda Darenden geldiğini gördüm.
Daren: O çocuk seni niye takibe alıyor?
İlk yazdığı mesaja bak!
Sana da merhaba zalımın oğlu.
Lavin:Hangi çocuk?
Daren:Emir midir nedir.
Dediğinde dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Sırıtarak cevap yazmaya başladım.
Lavin:Bilmem öyle takip etmiş.
Daren:Sen niye geri takibe alıyorsun?
Lavin: Arkadaşım.
Daren:Başka bir şey olamaz zaten.
Dedikleri benim yatakta zıplamama sebep olmuştu.
Daren beni kıskanıyor diye bağırmak istiyorum şuan.
Allahım ben ne saçmalıyorum.
Aklımı başıma almaya çalışıp yatağa tekrar oturdum.
Lavin: Bunun için mi yazdın?
Daren: Evet.
Lavin:İyi geceler.
Aslında kapatmak istemiyordum.
Amaç hevesli görünmemek.
Daren: Sana da.
Sağ ol yaa ne kadar sohbet ettin. Gözlerimi devirip telefonu komdine bıraktım.
Beni kıskanmıştı ya.
Neyse uyu Lavin uyu.
...
Valizime kalan eşyalarımı da koyup hızlıca banyoya girdim. Kısa bir duş alıp günlük rutinimi tamamladım.
Yatağımın üzerine giymek için bıraktığım siyah mini eteğimi açık kahverengi kazağımı, siyah külotlu çorabımı ve siyah montumu giyip, saçlarıma fön çektim. Hafif bir makyajla da yüzümü renklendirdikten sonra valizimle birlikte aşağı indim.
Kapının önünde siyah çizmelerimi giyip, anneme sarıldım. Gözleri dolu dolu bana baktığında gülümsedim.
"Hadi ama anne. Çok uzak bir yere gitmiyorum." Dediğimde annem tekrar sarıldı.
"Ben senden hiç bu kadar süre uzaklaşmadım annecim. Nasıl göndereyim seni?" Dediğinde babam arkadan gelip anneme gülümsedi.
"Bizim kızımız çok akıllıdır hanım. Kendi başının çaresine bakar. Biz yetiştirdik onu." Babamda gelip ikimizi kolları arasına aldığında kocaman bir gülümseme yerleşti yüzüme.
Onlar benim en büyük şansımdı.
...
Bütün öğrenciler kamp için tutulmuş servise binerken ben ve Gülce Keremlerin valizleri koymasını bekliyordum.
Daren'i sabahtan beri hiç görmemiştim. Kerem bir işi olduğunu ama geleceğini söylemişti. Herkes tamamen yerlerine geçtiğinde Özgürlerde bize işaret yapıp binmemizi söyledi.
"Hadi Lavin bizde geçelim."
Gülce'nin kurduğu cümleyle dudaklarımı büzdüm.
"Daren daha gelmedi." Dediğimde Gülce sırıtmaya başladı.
"Ben biniyorum siz gelirsiniz."
Siz?
"Darensiz de hiç bir yere gidemezmiş." Önce o güzel kokusu ulaştı burnuma. Sonra o sıcak nefesini duydum yakınımda. Kafamı yana doğru çevirdiğimde aramızda santimler vardı. Ben ne yapacağımı bilemeyerek nefesimi tuttum. Darense bana sırıtarak bakıyordu. Gözleri yüzümün her yerinde dolaştı. En sonunda da dudaklarımda durdu.
Kalbim hızlanmamıştı.
Durmuştu.
"Çektim. Peynir diyin." Özgür'ün bağırmasıyla Geri geri adımladım. Derin bir nefes verdiğimde, kendime gelmiştim. Özgür elindeki telefonuyla bizim fotoğraflarımızı çekerken göz devirip utanç içinde servise geçtim.
Koltuğa oturduğumda kafamı cama yasladım.
Kalbim hala normal ritmine dönmüyordu. Ölmek üzereydim. Neden bu kadar heyecan yapıyordum ben?
(Aşıksın dırırırırı)
Yanımdaki hareketlilik ile kafamı çevirdiğimde, yüzüme gülümseyerek bakan Emir'e döndüm.
"Selam. Birlikte yolculuk etmemizde bir sorun var mı?" Gülümseyerek kafamı hayır anlamında iki yana salladığımda, Daren bizim koltuğun önünde durup bana baktı.
O anda kalbimde bir sızı oluştu. Sanki dikenler batıyordu.
Daren kaşlarını çatarak iki koltuk arkamıza Keremle birlikte oturduğunda Özgür ve Gülce de benim oturduğum koltuğun arkasına geçti.
Yol 2 saat falan sürmüştü. Servis durduğunda tek tek aşağı inip valizlerimizi aldık.
Öğretmenler kuralları anlatıp çadırlarımızı kurmamızı istedi. Herkes kendi alanına geçip yerlerini ayarlamaya başladığında Gülcelerde çadırlarını kurmaya başladı. Ben çantamı yere bırakıp çadırımı aldığımda, Emir yanıma geldi.
"Yardım etmemi istermisin?" Dediğinde reddetmek istemedim. Çünkü biz ne zaman kamp yapsak babam hallederdi.
"Vallahi hiç fena olmaz." Diyip gülümsediğimde Emir çadırı alıp kılıfından çıkardı.
Yazarın anlatımıyla
Daren Lavin'e bakıp elindeki çadırı sıktığında Kerem Daren'in omzuna elini koydu ve gülümsedi.
"Yiyecekmiş gibi bakma." Daren Kereme bakıp dişlerini sıktı.
"Bu çocuk bu kızdan ne istiyor?" Kerem hafif bir kahkaha attı.
"Ne oldu kıskandın mı?"
"Hay-" Daren cevap vereceği sırada Kerem araya girdi.
"Abicim bak bu ayıp bir şey değilki. Her seferinde inkar etmene gerek yok. Ben senin kaç yıllık arkadaşınım. Hatta kardeş sayılırız. Ben seni ilk defa birine böyle derin bakarken gördüm Daren. Artık kendine de itiraf et be kardeşim." Daren Lavin'e doğru dönüp uçuşan saçlarına, o güzel gülümsemesine baktı.
"Kerem bu konuyu açma bir daha. Sende imkansız olduğunu biliyorsun.
Benim halimi görmüyormusun? Ne işlerin içinde olduğumu anlamıyormusun?" Kerem Daren'in söylediklerine üzüldü ama belli etmek istemediği için gülerek eline çadırını aldı.
"Hadi şu çadırı kuralım geç oldu." Daren başını sallayarak çadırı kurmaya yardım etti.
Sürekli gözü Lavin'e ve Emir'e kayıyordu. Lavin'in Emire gülümsemesi moralini bozuyordu, gidip Emiri Lavinden uzaklaştırmak istiyordu. Fakat ne hakla yapacağım düşüncesi buna engel oluyordu.
...
Emir benim çadırımı kurup kendi çadırını kurmak için yanımdan uzaklaştı. Yardım etmeseydi üç günümü de bu çadırı kurmakla geçirecektim.
Eşyalarımı çadıra bırakıp Gülcelerin yanına gittim.
"Halletiniz mi?" Dediğimde Gülce sitemle Özgür'e baktı.
"Güya çadır kurmakta üstüne yokmuş. Elli saattir çadır kuruyor. Allahtan Daren ve Kerem yardımcı oldu." Özgür gözlerini abartılı bir şekilde devirdiğinde gülmeye başladım.
"Ayy Özgür de bir şey de iyi olmayı versin. Her şeyde mükemmel zaten." Morali düzelsin diye kurduğum cümle işe yaramıştı. Özgür kocaman bir gülümseme ile bana baktı.
"Adam ya adamm" sıkıca bana sarıldığında Gülce de güldü.
"Sen böyle egosunu okşamaya devam edersen, bunun havasından geçilmez." Gülce öyle diyince Özgür omuz silkti.
"Sende anca beni kötüle, hiç iyi bir şey söyleme." Gülce gülerek Özgür'e sarıldığında ikisinede sıkıca sarıldım. Kısa ve minik kollarım onları ne kadar sarabilirse tabi.
"Oo bizi de alın." Kerem koşarak yanımıza geldi ve bize katıldı.
Daren bize bakıp gülümsediğinde Kerem Daren'e el kol yaptı.
"Hadi gel Daren, ısrar etmek zorunda bırakma beni." Daren oflayarak yanımıza geldiğinde yanımda durdu. Ve bir kolunu benim belime diğerini de Özgür'ün omzuna koydu. Benim karnım kasılmaya başlamıştı.
Kusacağım sanırım.
Bir anda üçüde geri çekildi. Özgür beni Daren'in göğsüne ittigi sırada o sarhoş eden kokuyu duydum. Daren şaşkınlıkla durduğu sırada ne yapacağımı bilemeyerek geri çekildim.
"Ben üzerimi değiştirim. Sonra yemek yiyelim acıktım." Hızlıca çadıra doğru yürüdüğüm sırada ağlamak üzereydim yaa. Of Özgür of.
Karnım niye bu kadar kasılıyordu?
...
Valizden kıyafetlerimi çıkarıp üzerimdekilerden kurtuldum.
Altıma asker yeşili paraşüt pantolonumu, üzerime sporcu aletimi giyip siyah ceketimi üstüme geçirdim. Saçlarımı dağınık bir topuz yaptım.
Çadırın önünde ayakta duran Daren'e baktım.
"Bir şey mi oldu?" Kafasını iki yana sallandığında kaşlarımı çattım.
"Peki neden buradasın?" Dediğimde gözlerini kaçırıp önümden yürümeye başladı.
"Şimdi çadıra biri falan girer. Katil olmak istemiyorum." Dediği şeyle olduğum yere mıhlandım.
Nöbet mi tuttu?
Allahım nöbet tuttu.
Omzunun üzerinden bana baktığında ben hala öylece duruyordum.
"Yürü hadi açım demedin mi?" Dediği şeyle hızla yanına doğru gittim.
"Nöbet mi tuttun?" Önüne geçip geri geri yürüdüm. Aynı zamanda Darenle konuşuyordum.
"Nöbet falan tutmadım. Öyle geçiyordum uğradım." Göz devirdiğim sırada Allah cezamı saniyesinde vermişti.
Ayağımın takıldığı taş ile geri düşecektim ki, Daren Beni kolumdan yakaladı.
"Bu kadar çabuk çarpılacağını tahmin etmemiştim." Dediğinde gözünün içine baka baka abartılı bir şekilde inadına tekrar gözlerimi devirdim.
Kolumu çekip yanından yürümeye başladığımda birlikte yemek yemek için kurulmuş masalara geçtik. Gülceler tabaklarını alıp başlamıştı bile.
Bende Yemek almak için sıraya gireceğim sırada Emir yanıma geldi.
"Sana da yemek aldım hiç bekleme." Elindeki tepsiyi bana uzattığında gülümseyerek elinden aldım.
"Çok teşekkür ederim." Emir bana gülümsediği sırada gözüm yanımda duran Daren'e kaydı. Her zamanki öldürücü bakışları Emir'in üzerinde gezinirken Daren'i sıraya doğru ittim.
"Hadi Daren yemeğini al." Dediğimde Daren bana baktı ama hiç bir şey söylemeden sıradan çıkıp, çekip gitti. Gözden kaybolmaya başladığı sırada tabağımı masaya bırakıp arkasından gittim.
Etrafa bakındım ama her yer ormandı nereden bulacaktım ben bu çocuğu?
Ağaçların arasından hızlı hızlı yürüyüp ilerlediğim sırada arkamdan duyduğum ses ile irkildim. Geri geri adımladığım sırada sırtımın bir yere çarpması ile yerimden sıçradım.
"Aaa!" Çığlık attığım sırada karşımda Daren'i gördüm.
"Sussana kızım millet buraya toplanacak şimdi."
"Öyle gizli gizli gelinir mi?" Diyerek homurdandığım sırada Daren hiç tepki vermedi.
"Konuşsana." Diyip parmağımı yüzüne doğru salladığımda önce bana sonra parmağıma baktı.
"Çok korktum." Göz devirerek arkasını dönüp yürümeye başladı. O sırada arkasından gidecektim ki yerde gördüğüm yılanla çığlık ata ata Daren'in sırtına atladım.
"Daren kaç!" Dediğimde Daren neye uğradığını şaşırmıştı.
"Lavin sırtımda ne işin var Allah aşkına!" Sitemle bağırdığı sırada parmağımla yerdeki yılanı gösterdim.
"Daren yer bizi bu!" Daren kahkaha attığında ben korkudan titriyordum. Düşmemek için boynuna sıkıca sarıldım.
"Daren yaa hadi gidelim korkuyorum." Dediğimde Daren'in sesi çıkmadı ne olduğunu görmek için yüzüne edildiğimde yüzü kıpkırmızı olmuştu.
"Nefes alamıyorum." Zar zor söylediği şeyle hemen ellerimi boynundan çektim. Dengemi sağlayamadım ve yere yapıştım.
Yılan götümü sokacak.
"Ahh kolum!" Acı içinde inlediğimde Daren hemen önüme eğildi.
"Kızım salak mısın sen, ne diye bıraktın kendini boşluğa?"
Ben kolumu tutmuş somurtuyordum.
"Kolum kırıldı ya hala beni suçluyorsun!" Dediğimde kaşlarını çattı.
"Ha ben suçluyum yani" Dediğinde kafamı sallayıp gözlerimi devirdim.
"Yılan götümü sokmadan önümden çekilde kalkayım. Zahmet olacak ama." Dediğimde Daren ayağa kalkıp elini bana uzattıĝında tutunup ayağa kalktım.
"Bir yerin ağrıyor mu?" Sorduğu soruyla kafamı iki yana salladım.
"Sorun yok önemli değil." Diyip yüzüne baktım.
"Konuş bakalım. Neden Emir'e sinir oluyorsun?" Dediğimde gözlerini kaçırdı.
"Ne sinir olacağım ben. Sevmedim sadece." Dediğinde ofladım.
"Bende buna inandım ya." Dediğimde Daren kaşlarını çattı. Yüzüme doğru eğilip gözlerime baktı.
"Ne o, yoksa senin Aslıyı kıskandığın gibi benimde Emir'i kıskandığımı mı düşündün?" Dediğinde şok içinde gözlerimi açtım.
Aslıyı kıskanmak mı? Ne münasebet.
"Pardon da ben Aslıyı neden kıskanayım?" Dediğimde Daren sırıtmaya başladı.
"Bilmem belki bana yakın olduğu içindir." Yalandan bir kahkaha attığım sırada Daren sırıtmaya devam etti. Beni pek ciddiye aldığı söylenemezdi.
"Ay çok şakacısın sen? Ben Aslıyı kıskanacağım, hemde senin için?" Dediğimde geri çekilip kaşlarını çattı.
"Evet ne var bende?" Dediğinde yalandan olan gülmemi daha da abarttım.
Pick me girl oldum be.
Daren'in sorusuna cevap ararken, Özgür'ün sesi duyuldu.
"Abi flörtleşmeniz hiç bitmiyor ya!" Özgür Gülce ve Kerem bize doğru gelip yanımızda durdu.
"Özgür ne saçmalıyorsun?" Dediğimde üçü de kahkaha attı.
"Abi bunlar flörtleşip flörtleşip kabullenmiyorlar ya ona sinir oluyorum." Gülce'nin kurduğu cümle ile daha çok gülmeye başladılar.
Daren'e kısa bir bakış attığımda hiç tepki vermeden kamp alanına yürüdü.
"Bunun da hoşuna gidiyor ya." Kerem Daren'i işaret edip konuştuğunda gerçekten neden tepki vermediğini merak etmiştim.
Normalde kızıp bağırması lazımdı.
Belki de artık duymaktan ve cevap vermekten yorulmuştur.
En masum düşüncem.
Belki de en salak düşünce.
...
Hep birlikte kamp ateşinin başındaydık. Herkes kendi arasında konuşup kahvelerini içiyordu. Gülceyle bir battaniyenin altında birbirimize sarılmış oturuyorduk. O bana kendini bende ona kendimi anlatıyordum.
Gülceyle saatlerce sohbet etmiştik. Ailesi hakkındaki gerçekleri yeni yeni duymuştum ve ona o kadar üzülmüştüm ki gözlerim dolmuştu. Gülce anlatırken tek bir dudak büzmesi bile olmamıştı. Çünkü artık alışmış olmalıydı. Ağlayınca da ağlamayıncada hiç bir şeyin değişmeyeceğinin farkındaydı.
Söylediğine göre, çocukluğunu çok güzel ve küçük bir mahallede ailesiyle geçirmiş. Hatta Kerem, Özgür ve Daren ile mahallede tanışmış. Çocukluklarından bu yana da hiç ayrılmamışlar. Çok güzel bir hayatları varmış. Ta ki o lanet kaza olana kadar. Annesi ve babası akraba ziyaretinden dönerken bir trafik kazası geçirmişler. Babası tüm müdahalelere rağmen vefat etmiş. Annesi de bir kaç ay boyunca bacaklarından felç olmuş. Bu yüzden de Gülce daha on beş yaşında bir çocukken tüm bu olanlara göğüs germek zorunda kalmış. Maddi anlamada bir sıkıntıları yokmuş. Babasının şirketi Gülce'ye kalmış ama reşit olmadığı için başa geçememiş ve devretmek zorunda kalmışlar. Annesi para Gülce'nin olduğu için yurt dışında bir eve yatırım yapmış ve Gülce on sekiz yaşına geldiğinde tapuyu Gülce'nin üzerine geçirmiş.
Yaklaşık iki sene önce annesi Gülce'nin üvey babasıyla tanışmış. O pislikte kadının parasına göz koyduğu için iyi davranmış ve Gülce'nin annesini evliliğe ikna etmiş. Evlendiklerinde ise hayatları tam bir cehenneme dönüşmüş. O şerefsiz tüm parayı kumara ve alkole yatırmaya başlamış. Annesi boşanmak istediğinde ise kavga etmişler o sırada da kadın kalp krizi geçirmiş.
Gülce'nin annesi de vefat ettikten sonra Gülce Keremlerle güzel bir hayat planı yapmış. Fakat üvey babası sırf para Gülceye kaldığı için sahte belgelerle kızı gibi göstermiş.
O zamandan bu yana da lanet bir yaşantı sürmek zorunda kalmış. Babası sarhoşken Gülceye el sürmeye bile kalkışmış. O gecede zaten Darenler kurtarmış Gülce'yi. Polise gitmişler ama malum adalet.
İki gün sonra serbest kalmış.
Sıkı sıkı Gülceye sarılıp saçlarını öptüm.
"Biz yanındayız. Sakın korkma o herif bir daha sana el sürmeyi bırak, yanından bile geçmeye cesaret edemez."
Gözlerinden bir kaç damla yaş aktığını gördüğümde, hemen ellerimle yüzünü sildim.
"Hayır, sakın. Ağlamak yok. Sen çok güçlüsün güzel kızım. O kadar güçlüsün ki yıllardır hiç bir şey seni yıkamamış." Gülce kafasını kaldırıp kahkahalar içinde gülen Özgürlere baktı.
"Onlar olmasaydı ben bu kadar süre nasıl ayakta kalırdımki? Onlar benim en büyük şansım." Gülümseyerek Keremlere baktığım sırada üçüde bize baktı.
Gülce gülümseyerek onlara baktığında bende gülümsedim.
Kısa bir süre gözlerim Daren'e kaydığında onunda bana baktığını gördüm. Gözlerimizi çekme gereği duymadan dakikalarca birbirimize baktık. En sonunda Özgür'ün Daren'in koluna vurmasıyla Daren gözlerini benden ayırdı.
...
Herkes uyumak için çadırlarını dağıldığında ben ve Gülce aynı çadırda uyumak istediğimizi söyledik ve benim çadırımda birlikte uyuduk.
Uyku bir türlü tutmuyordu. Ya gece uyurken böcek falan gelirse korkusu vardı.
Gülceyi uyandırmadan çadırdan çıktım. Ateşin olduğu kısıma döndüğüm sırada Daren'in mindere oturduğunu gördüm. Yavaş yavaş yanına adımladığımda bana döndü.
"Sen neden uyumadın?" Dediğimde tekrar gözlerini ateşe dikti. Yanına çömelip oturduğumda yüzüme baktı.
"Sana ben uyumam demiştim."
Evet hasta olduğum gece söylemişti. Ben pek ciddiye almamıştım.
"Nasıl yani? İnsan uyumadan nasıl yaşar?" Dediğimde dudağının kenarı kıvrıldı.
"Günde en fazla üç saat, belki hiç." Dediğinde şaşkınlıkla yüzüne baktım.
"Ben uykuyu çok severim. Hiç öyle iki üç saat uyuyamam." Dedim homurdanarak. Daren küçük bir kahkaha attığında ne oldu dercesine yüzüne baktım.
"İyi şimdi de gidip uyu." Dediğinde omuz silktim.
"Uyku tutmadı." Dediğimde sırıttı.
"Kesinlikle gece uyurken böcek gelir korkusu yüzünden değil." Kaşlarımı çattım.
"Ne alakası var ya. Ben korkmam böcekten falan." Dediğimde kafasını salladı.
"Aa akrep mi o?" Diyip oturduğum yere baktığı sırada hemen ayağa kalktım.
"Ne nerde hani nerde!" Diye bağırdığımda Daren gülmeye başladı.
"Kesinlikle korkmazsın." Dediğinde şaka olduğunu anlamıştım.
Aman ne komik.
"Komik mi şimdi bu?" Diyerek kaşlarımı çattım.
"Komik." Ayağa kalkıp yanıma geldi ve göz kırpıp çadırına girdi. Arkasından kısa bir süre bakıp bende çadırıma geçtim.
...
Sabah kahvaltı yaptıktan sonra göl kenarına gittik. Bazı öğrenciler yüzmeye bile başlamıştı. Bu soğukta hiç üşümüyormuydu bunlar.
Tek tek suya atladıkları sırada ben ve Gülce bir ağacın altına oturduk.
"Hadi abi bizde girelim. Bu zevkten mahrum kalmak olmaz." Özgür üstündeki sweatshirtü çıkarıp göle atladığı sırada Gülceyle gülmeye başladık.
"Hasta olacak kesin. Bu soğukta yaptığına bak." Gülce sitemle konustugu sırada kafamı salladım.
"Evet. Ben bile üşüdüm." Dediğimde bu sefer Kerem suya atladı. Daren köşede durmuş onları izliyordu.
"Hadi Daren gelsene." Kerem Daren'e seslenince kısa bir süre düşündü ve telefonunu yanındaki masaya bıraktı. Üzerindeki sweatshirtü çıkardığı sırada gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Bu katlı binayı şimdi herkes görecek mi?
Omen tanrım. Hayır.
Etrafa göz gezdirdiğim sırada bir kız grubunun Daren'i incelediğini gördüm.
Yani bu taş gibi vücut karşımda olsa bende bakarım.
Sinirle ayağa kalktığım sırada Gülce bana baktı. Biraz ilerleyip kendimi bilerek yere attım.
"Aaahh bileğim!" Daren suya atlamak üzereyken sesimi duyup hemen yanıma geldi.
Endişelendi tabi.
"Lavin iyi misin?" Telaşla gözlerime baktığında ben karın kaslarına odaklanmıştım.
Bu çocuk bana repliklerimi unutturdu.
Plana sadık kalmak adına yalandan bir şekilde ağrım var gibi inledim.
"Bilegim acıyor." Dediğimde Daren eliyle bileğimi kontrol etti. Ben ona pür dikkat bakarken gözlerim bilmem kaç katlı olan daireye kaymasın diye kendimi tutuyordum.
"Kırık yok incitmişsin korkma." Dediğinde bana baya ter basıyordu. Hızla kafamı salladım. Kalkacağım sırada Daren kolumu tuttu.
"Bekle." Ayağa kalkıp sweatshirtünü giydi ve telefonunu cebine koyup yanıma geldi. Yere eğilip beni belimden tuttuğunda kesinlikle ölecektim.
Allahım bu çocuk bana aklımı kaçırtacak.
Kucağına aldığında o güzel kokusu burnuma doldu. Gözlerimi kısa bir an kapatıp açtım ve Daren'e baktım.
"Daren ben yürürüm." Dediğimde beni ciddiye bile almamıştı. Benle birlikte kamp alanına yürüdüğünde büyük bir alkış koptu. Islıklar çalmaya başladı.
"Abi çok romantik!" Arkadan bir çocuk bağırdığında Daren'e baktım. Bana bakıp sırıttı.
Birlikte çadırların olduğu alana geldiğimizde beni sandalyeye bıraktı.
"Teşekkür ederim." Dediğimde kaşlarını çattı ve yüzüme doğru eğildi.
"Biliyor musun hiç rol yapamıyorsun." Dediğinde nefesimi tuttum. Tek kelime bile etmedim. Biraz daha yaklaşıp kulağıma doğru eğildiğinde kesinlikle artık emindim.
Kalbim durmuştu.
"Kucağıma binmeye bu kadar meraklı olduğunu bilseydim, seni bu kadar uğraştırmazdım."
Neee!!!

| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![Hiranur Uzun / Ruhların Düğümü / [11. BÖLÜM]:KAMP](https://cdn.kitappad.com/image/img_thump/1/hiranur-uzun-ruhlarin-dugumu.webp)
| 10.62k Okunma |
1.12k Oy |
0 Takip |
48 Bölümlü Kitap |