22. Bölüm

[22. BÖLÜM]: DİLEK FENERİ

Hiranur Uzun
lady_bird

İnstagrama gelinde hasret giderelim.

(@ladybird.waty)

 

Şimdilik kaçıyorum öpüldünüz... ♡♡♡

 

Bölümü okumaya başlamadan önce yıldıza basında yollarımız aydınlansın.

 

YILDIZLAR GİBİ HEP PARLAYIN..☆☆

Ve aşk

Herkesi ona benzetip,

Kimseyi onun yerine koyamamaktı...

Can Yücel

 

"Dilek Feneri"

 

"Lavin telefonun çalıyor kızım!" Salondan annemin sesini duyunca, tezgaha bıraktığım yeşil elmayı alıp, içeri geçtim.

 

"Kim?" Dediğimde annem ekrana bakıp gözlerini kıstı.

 

"Daren." İsmini duyar duymaz içimi bir heyecan kaplamıştı. Sevinçle telefonu alıp kulağıma götürdüğümde, annem imalı imalı gülümsüyordu.

 

"Efendim." Sanki telefonun diğer ucundan beni görecekmiş gibi saçımı başımı düzeltiyordum.

 

"Nasılsın güzelim?"

 

Düştük düştük!

 

"İyiyim sen?" Salonda tur atmaya başlamıştım. Annem bana bakıp bakıp sırıtıyordu.

 

"İyi değilim."

 

"Neden?" Dedim telaşla. Kötü bir şey mi olmuştu?

 

"Çünkü sen yanımda değilsin." Evet, tam olarak bu cümlede takılı kaldım doktor bey. Tam olarak bu cümle...

 

"Seni almaya geliyorum hazırlan." Yerimde durup mal mal sırıtmaya başlamıştım. Bu çocuk bana nasıl bu kadar iyi hissettirebilirdi?

 

"Nereye gidiyoruz?"

 

"Gidince öğrenirsin. Ben bir 20 dakikaya oradayım." Dediğinde sanki görecekmiş gibi kafamı aşağı yukarı salladım.

 

"Tamam." Annemden biraz daha uzaklaşıp sessice konuştum.

 

"Öpüyorum." Dediğimde Daren bir süre cevap vermedi. Sırıttığına adım kadar emindim.

 

"Lütfen bu sözde kalmasın. Bize icraat lazım." Utançtan yüzüm kızarmıştı. Daren ise kahkaha atıyordu. Bir anda telefonu yüzüne kapatıp ellerimi yüzüme koydum.

Her dakika domates olmak zorunda mıyım ya?

 

Arkamı döndüğümde annemin bana soru soran bakışlarını gördüm. Gülümseyerek yanına yaklaştım.

 

"Anne biz dışarı çıkacağız da." Dediğimde annem kollarını birbirine bağlayıp arkasına yaslandı. Kaşlarını çatıp gözlerime bakmaya başladı.

 

"Bana söylemek istediğin bir şey var mı?" Anneme yalan söyleyemezdim. Zaten istesem de beceremezdim. Hemen anlardı çünkü. Bu yüzden de uzatmak istemedim.

 

"Anne biz Daren'le sevgili olduk." Tek solukta cümlemi kurduğumda annem yüz ifadesini hiç değiştirmeden öylece bana baktı. Söylemedim diye sinirlenmişti galiba. Ayağa kalkıp önümde durdu ve beklemediğim bir şekilde gülümseyerek sıkıca bana sarıldı.

 

"Ay sonunda!" Sevinçle bağırdığında neye uğradığımı şaşırmıştım.

 

"Sen kızmadın mi?" Annem geri çekilip bana baktı.

 

"Hayır be. Ne kızacağım? Darenden iyi damat mı bulurum ben." Dediğinde kahkaha attım.

 

"Anne sen beni vermeye ne meraklısın ya!" Sitemkar bir şekilde konuştuğumda annem yavaş bir şekilde koluma vurdu.

 

"Olur mu öyle şey kızım. Ben sadece senin adına çok mutlu oldum." Dediğinde ellerini tutup öptüm.

 

"Biliyorum biliyorum. Şaka yapıyorum. Şimdi hazırlanmaya gidebilir miyim?" Annem kafasını sallayınca yanağına bir öpücük kondurup hızlıca odama çıktım. Dolabımın önünde durup kıyafet seçmeye başladım. Ne giyecektim ki?

Nereye gideceğimizi bile bilmiyordum zaten. Kafama göre bir şeyler seçtim ben de artık. Başka seçeneğim yoktu.

 

Üzerime siyah mini elbisemi, siyah deri ceketimi giydim. Hafif bir makyaj da yapıp, gümüş bir kolye taktım.

 

 

(Gözlük yok)

 

Telefonumu ve çantamı alıp aşağı indim. O sırada kapı çaldı. Hevesle koşup açtığımda karşımda Nermin ablayı gördüm. Evden kendine kıyafet almaya gitmişti. Dudaklarımı büzdüğümde Nermin abla güldü.

 

"Başkasını bekliyordun galiba." Kafamı aşağı yukarı salladım.

 

"Daren oğlum dışarıda seni bekliyor." Nermin ablanın kurduğu cümleyle otuz iki diş sırıtmaya başladım. Hızlı bir şekilde siyah çizmelerimi giyip, aynadan saçlarımı düzelttim.

 

"Maşallah çok güzelsin kızım." Nermin abla ayakkabılarını çıkarıp gülümseyerek bana baktı.

 

"Teşekkür ederim. Anneme söylersiniz siz olur mu?" Nermin abla kafasını sallayınca koşar adım evden çıktım. Daren arabasına yaslanmış telefonuna bakıyordu. Yavaş adımlarla yanına yaklaştım. Kalbim her saniye daha da hızlanıyordu.

En sonunda kafasını kaldırıp bana baktı. Bakışları beni baştan aşağı süzdüğünde heyecandan vücudum titremeye başlamıştı. Nutku tutulmuş bir şekilde yanıma doğru yaklaştı ve tam önümde durdu.

 

"Sen." Dedi gözlerime bakarak. Sonra devam etti.

 

"Beni delirtmek mi istiyorsun?" Kaşlarını çatıp bana baktığında bende kaşlarımı çattım.

 

"Ne yapmışım ben?"

 

"Daha ne yapacaksın. Bünye falan bırakmadın bende." Dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

"Diyorsun." Dedim harfleri uzatarak.

 

"Diyorum." Elini belime koyup etrafına baka baka beni arabaya doğru götürdü.

 

"Ne yapıyorsun?" Dediğimde arabanın kapısını açtı ve beni kucaklayıp koltuğa bıraktı.

 

"Ben kıskanç biriyim. Tabiki istediğini giyebilirsin. Ama göz oymaca oyunu oynamadan arabaya binmek daha doğru olur."

 

"Göz oymaca?" Dedim soru sorar gibi.

 

"Bakanın gözü anlamında." Dedi ve kapımı kapatıp şoför koltuğuna geçti.

Bu haline gülmeden edemedim.

 

"Çok kıskançsın?" Dediğimde Daren sırıtarak bana baktı.

 

"Sanırsam tek kıskanç ben değilim." İma ettiği şeyi anlamamıştım.

 

"En azından ben açık açık söylüyorum. Kendimi numaradan yerlere atmıyorum." Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Numara değildi. Ayağımı burktum. Olamaz mı?" Diyerek karşı çıkmaya çalıştığımda Daren güldü.

 

"Düz yolda? Hemde yürümeden?"

Sinirle önüme dönüp kollarımı birbirine bağladım.

 

"Tamam tamam. Sen bileğini burktun. Bilerek yapmadın. Sevgilim ne derse o." Sırıtarak yüzüne bakmaya başladığımda gülümsediğini gördüm.

 

"Sevgilinim dimi?" Cilve yapar gibi konuşuyordum resmen.

 

"Sevgilimsin." Gözlerimi içine bakıp bastıra bastıra o kelimeyi kullandı.

 

Sevgilimsin..

 

Elimi tutup üst üste öpücük bıraktığında gülmeye başladım.

 

"Önüne baksana, araba kullanıyorsun."

 

"Sen yanımdayken bu çok zor oluyor." Dedi ve homurdanarak önüne döndü.

Bacaklarımı toparlayıp koltukta yan döndüm. Daren'e bakmaya başladım.

 

"Nereye gittiğimizi hala söylemedin." Dediğimde Daren kısa bir an bana döndü.

 

"Anlamı kalmaz söylersem. Zaten az kaldı sabırlı ol azıcık."

 

"Pekala." Yol boyunca bana sorular sorup neleri sevip neleri sevmediğimi öğrenmeye çalışmıştı. En sonunda o susunca ben araya girdim.

 

"Ee sıra sende." Daren anlamaz bir şekilde yüzüme baktığında gülümsedim.

 

"Sevdiğin şeylerden bahs etsene biraz." Dediğimde gözlerime odaklandı.

 

"Seni sana anlatmama gerek yok Lavin." Sırıtarak önüne döndüğünde ben hala mal gibi yüzüne bakıyordum. Bu çocuk beni öldürdü. Hatta bir ara dirildim ve sanırım şimdi tekrar öldüm.

 

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" Sitemle konuştuğumda Daren kaşlarını çattı.

 

"Ne yapmaya çalışıyorsun derken?"

 

"Bildiğin beni öldürmek istiyorsun. Bende insanım ya azıcık alıştıra alıştıra yap şu iltifatları."

 

"Bunlar iltifat değil." Tekrar o bakışlarını attı ve ben yine eridim.

Allah kahretsin bu çocuk uyuşturucu gibiydi. Bağımlılık yapıyordu.

 

"Ayrıca benimde sana kızacak çok noktam var. Mesela neden bu kadar güzelsin? Mesela neden bu kadar kusursuzsun? Mesela neden bu kadar-"

 

"Tamam tamam yeter." Dedim kıpkırmızı olmuş yüzümle. Böyle şeyler duymak çok utandırıyordu beni. Daren de nefes almama izin vermiyor mübarek.

 

...

 

Araba sessiz sakin bir tepede durdu. Hava hafiften kararmaya başlamıştı. Daren kapısını açıp indiğinde bende onunla birlikte arabadan çıktım.

Etrafa göz gezdirdiğimde Özgür'leri gördüm. Tepenin başında oturmuş sohbet ediyorlardı. O kadar güzel bir ortam hazırlamışlardı ki gözlerimi alamadım. Çadır falan kurmuşlar, ledler ve renkli minderlerle etrafı canlandırmışlardı. Kamp alanı gibiydi.

 

Gülümseyerek yanlarına yaklaştığımda Daren yanıma gelip elimi tuttu.

 

"Ayy gözlerim doluyor. Ağlamak üzereyim." Özgür göz yaşlarını siler gibi yapıp bize baktığında gülerek yanlarına oturduk.

 

"Allah aşkına sen ağlama Özgür. Bir daha susmuyorsun." Gülce Özgür'e bakıp söylendiği sırada bakışlarımı Kerem'e çevirdim. Önünde yanan ateşi izliyordu sadece.

 

"Nasılsın Kerem?" Dedim çekinerek de olsa. Ona çok değer veriyordum ve bizden uzak kalmasını istemiyordum.

 

"İyiyim sen?" Diyerek bana baktığında gülümsedim.

 

"Bende iyiyim. Nasıl gidiyor?"

 

"İyi gibi." Dediğinde susmasın diye araya sorular sıkıştırmaya çalıştım.

 

"Sınava da çok az kaldı. Hazır hissediyor musunuz?"

 

"Hayır hiç hazır değilim. Direkt sanayi." Özgür bıkkın bir nefes verdiginde Gülce omzuna vurdu.

 

"Ya oğlum ben o kadar çalıştırıyorum. İnsan ayıp olmasın diye dinlemiş gibi yapar!"

 

Özgür kolunu tutup, Gülce'ye dil çıkardığında gülmeye başladım.

 

"Öküz devirecek güç var kızda ya!" Özgür dudaklarını büzüp sitemkar bir şekilde konuştuğunda Gülce sırıtarak saçlarını savurdu.

 

"Yanılıyorsun hala seni deviremedim." Özgür kollarını birbirine bağlayıp çocuk gibi triplendi. Gülce bu durumdan gayet memnun görünüyordu.

 

"Burası gerçekten çok güzel olmuş. Ellerinize sağlık." Dediğimde Daren bana bakıp gülümsedi.

 

"Hepsini Daren bey hazırladı." Gülce bana göz kırptığında utanarak bakışlarımı kaçırdım.

 

"Sen ne ara bu kadar hanımcı oldun ya?" Özgür dalga geçer gibi konuşunca Daren direkt ona baktı. Öldürücü bakışlarını atmaya başladığında, Özgür kafasını başka yöne çevirdi.

 

...

 

Hava baya bir kararmıştı. Ledleri yakıp ortamı aydınlattık. Ben ve Gülce kahveleri hazırlarken Daren elindeki odunları ateşin üzerine ekledi. Gülümseyerek ona baktığım sırada bana göz kırptı. Yine kalp atışları tavan tabi.

 

"Bakın ben ne aldım." Özgür çocuklar gibi, neşeyle bize doğru koştu.

 

"O ne?" Gülce Özgür'ün yanına gidip elindekilere baktı. İnceledikten hemen sonra sevinç çığlıkları atmaya başladı.

 

"Unutmamışsın!" Sıkıca Özgür'ün boynuna sarıldığında birlikte dönmeye başladılar. Ben ne olduğunu anlamasam da onların mutluluğuyla gülmeye başladım.

 

"Dilek feneri." Kerem elleri cebinde, gülümseyerek Daren'e bakıyordu. Daren bunu fark edip elini Kerem'in omzuna attı.

 

"Dileğimiz gerçekleşti." Birbirlerine bakıp gülümsediler.

 

Yıllar Önce

 

"Daren hadi gelsene!" Kerem pencereye doğru seslendiğinde Daren parmağını dudaklarına götürüp sus işareti yaptı.

 

"Bağırma lütfen. Babam duyarsa kızar." Korktuğu sesinden bile anlaşılıyordu.

 

"Ya hani bugün bizimle gelecektin?" Dedi Özgür.

 

"Babam evde, gelemem. Gidin hadi." Daren pencereyi kapatıp içeri geçtiğinde Kerem sinirle ayağının dibindeki taşa tekme atıp savurdu.

 

"Bıktım şu adamdan! Daren onun yüzünden dışarı çıkamıyor!"

 

"Ne yapacağız şimdi." Gülce dudaklarını büzerek kaldırıma oturdu. Saçlarını kulağının arkasına yerleştirip Kerem ve Özgür'e bakmaya başladı.

 

"Gitmesini bekleyelim. İllahaki gider." Özgür'ün fikrine uymaktan başka çareleri yoktu. Üçüde yan yana oturup, beklemeye başladı. Daren gelmeden ne oyun oynadılar ne de gülerek herhangi bir sohbet açtılar. Daren de gelsin onunla güler onunla eğleniriz düşüncesi vardı çünkü. Anca beraber kanca beraberdi.

 

...

 

Kapı açılma sesiyle Kerem'ler hemen ayaklandı. Daren ayakkabılarını giyip koşarak yanlarına geldiğinde üçünede sıkıca sarıldı.

 

"Sonunda geldin."

 

"Anca gitti Kerem ben ne yapayım." Dedi Daren.

 

"Hadi vakit kaybetmeden gidelim." Gülce koşarak önden gidince, Özgür'ler de arkasından gitti. Her zaman olduğu gibi tepeye çıktılar. Bu tepe onlarındı. Kendileri keşif etmişler ve savaşçıların yuvası adını vermişlerdi. Dördüde yan yana oturup birbirlerinin omuzlarına yaslandı.

 

"Biz çok güçlüyüz değil mi?" Gülce'nin sorusuyla Özgür hemen araya girdi.

 

"Tabi ki de, ne sandın kızım."

 

"Ya bir gün güçlerimiz gider ve biz ayrılırsak?" Daren umutsuzca konuştuğunda Kerem kaşlarını çattı.

 

"Hayır biz ayrılmayacağız. Böyle şeyler neden konuşuyorsunuz?" Dedi sitemle.

 

"Kerem haklı. Biz hiç ayrılmayacağız konuyu kapatalım." Gülce'nin kurduğu cümleyle Özgür aklına bir şey gelmiş gibi elini kaldırıp gülümsedi.

 

"Ben nasıl hiç ayrılmayız biliyorum." Dedi heyecanla.

 

"Nasıl?" Daren soru sorar gibi Özgür'e baktığında Kerem ve Gülce de pür dikkat gelecek cevaba odaklanmıştı.

 

"Annem bir keresinde dilek feneri diye bir şeyden bahs etmişti. Eğer onu alıp gökyüzüne bırakarak dileğimizi söylersek kabul olurmuş. Bizde hiç ayrılmak istemiyorsak dileğimizi o fenere söyleyelim." Özgür gülümseyerek tek tek arkadaşlarına baktı. Verecekleri tepkileri merak ediyordu.

 

"Dilek fenerini nereden bulacağız?" Diye sordu Gülce.

 

"Bilmem." Özgür hevesi kursağında kalmış gibi omuzlarını düşürdü. Kerem bunu görünce hemen ayağa kalktı.

 

"Hadi kalkın." Dedi gülümseyerek.

 

"Neden?"

 

"Hadi ya beni dinleyin." Kerem'in ısrarı üzerine üçüde ayaklandı.

 

"El ele tutuşup bir daire oluşturalım." Dedi ve Özgür'ün elini tuttu. Hala Kerem'e anlam verememişlerdi ama ikiletmediler ve el ele tutuşup daire oluşturdular.

 

"Ne yapacağız şimdi?" Daren anlamaz bir şekilde Kerem'e baktığında Kerem sadece gülümsedi.

 

"Şimdi hep birlikte dileğimizi dileyeceğiz ve gökyüzüne bakacağız. Eminim kabul olacaktır." Kerem'in bu fikri o kadar hoşlarına gitmişti ki, hepsi birden gülümsedi ve kafa salladı.

 

"İçimizden mi tutalım dileğimizi?" Diye sordu Özgür. Kerem kafa sallayıp onayladığında dördüde gözlerini kapatıp gökyüzüne baktı. Ve dileklerini diledi.

 

Küçük savaşçılar hep birlikte kalsın...

 

Günümüz

 

Anlattıkları şeyle çok duygulanmıştım. Küçükken bile o kadar güzel kalpleri varmış ki.

 

Gülce dolu gözleriyle Özgür'ün elini tuttu ve koşarak Kerem'lerin yanına gitti. Dördüde birbirine sıkı sıkı sarıldığında gülümseyerek baktım onlara.

 

"Lavin." Kerem kafasını kaldırıp bana baktı ve kolunu bir yana açıp beni çağırdı.

 

"Bu savaşçılar arasında artık sende varsın." Dediğinde gözlerim dolu dolu yanlarına koştum ve bende aralarına katıldım. Kendimi o kadar güvende hissediyordum ki. Sanki gerçekten hepimiz birer savaşçıydık ve kazanan hep bizdik. Savaşlarda her şeyimizi kaybetsekte birbirimizi hiç kaybetmiyorduk.

 

"Hadi ama bu kadar duygusallık yeter uçuralım şu fenerleri. Çok heyecan yaptım." Özgür hızlıca eline bir tane aldığında Gülce de hevesle yanına gitti.

 

"Birlikte dileyelim mi dileğimizi?" Diye sordu Daren. O an içimi büyük bir heyecan kaplamıştı işte. Hevesle başımı salladığımda Daren elimi tutup fenerlerin yanına götürdü beni. Aralarından bir tane seçip eline aldığında ona yardımcı olarak uçlarından tuttum.

 

"Dileğimizi yazalım mı?" Diye sorduğumda Daren gülümseyerek kafasını iki yana salladı.

 

"Hayır. Gökyüzü bizi zaten dinler."

Dediğinde onayladığımı belirterek kafamı salladım.

 

"Biz uçurmaya gidiyoruz." Özgür bize seslenip Kerem ve Gülce'yle birlikte bizden biraz uzaklaştılar.

 

Daren fenerin mumunu yaktığında ben heyecanla onu izliyordum. Kafasını kaldırıp bana baktı ve o güzel gülümsemesiyle bana baktı. Lavin yine eridi.

 

Elini elimin üzerine koyup benimle birlikte feneri tuttuğunda ben resmen onun temasıyla titremeye başlamıştım. Beni küçük bir dokunuşla bile bu hale getirmesi kesinlikle suçtu. Yanıma yaklaşıp feneri yukarı doğru kaldırdı. Ben pür dikkat onu izlerken o da bana bakıyordu.

 

"Hadi dileğimizi dileyelim." Dedim.

 

"Zaten yanımdasın." Diyerek bana baktığında ben nefes alıp almadığımdan bile emin değildim. Bir gün ölecektim ama o gün bugün olmasın lütfen.

 

"Sen yinede dile yaa." Dedim gözlerimi kaçırarak.

 

Evet öküzüm.

 

"Pekala." Ellerimi daha sıkı tutup yanıma biraz daha yaklaştı. Derin bir nefes alıp kokumu içine çektiğinde ağzım kulaklarımda mal gibi sırıtıyordum.

 

Bakışlarımızı gökyüzüne çevirip gözlerimizi kapattık.

 

İçimden tek bir şey geçirmiştim.

 

Dileğim sensin sevgilim,

Beni hiç bırakma...

 

Feneri bıraktığımızda gözlerimi açıp Daren'e döndüm. Kafasını yana eğip bana baktı.

 

"Dileğimi gerçekleştirmek istiyorum."

Anlamaz bakışlarla yüzüne baktığım da elini belime koyup beni kendine doğru çekti. Ve dudaklarını, dudaklarıma bastırdı.

 

O an içimde bir şeyler kopup gitmişti. Kendimi o kadar tuhaf hissediyordum ki. Dizlerim titriyordu, ayakta zor duruyordum. Nefes alamıyordum resmen. Gözlerimi kapatıp beni öpmesine karşılık verdiğimde bir şarkı çaldı.

 

Yine bana gel...

 

Seni gördüğüm ilk gün gibi

Gözünü kapat ve öp beni

Kalabilirsem bu hikayede

Minik elinle sar kalbimi

 

Yine beni sev...

 

Birbirimizden ayrıldığımızda Daren alnını alnıma yasladı.

 

"Dileğim gerçekleşti." Diyerek gülümsediğinde kafamı salladım.

 

"Dileğin tam olarak neydi?" Diye fısıldadığımda kulağıma doğru yaklaştı.

 

"Dudaklarında tekrardan nefes almak."

 

...

Bölüm : 20.01.2025 10:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...