
Okumaya başlamadan önce yıldıza basında yollarımız aydınlansın.
YILDIZLAR GİBİ HEP PARLAYIN..☆☆☆
Ben sensiz olanlara seni aratıyorum,
Ben sensiz kalanlara seni yaratıyorum,
Seni saklayacağım, seni yazıp-andıkça
Kendimi çoğaltıyor, seni kuşatıyorum...
Özdemir Asaf
"Hasta"
"Bırakmadığına göre öpeceksin?" Kurduğu cümle ile bana bir inme indi.
Vücudum heyecanla tir tir titremeye başlamıştı. Kalbimin boğazımda attığını hissediyordum.
En sonunda kendime geldiğimde, Daren'i üzerimden ittim. Keyifle sırıtmaya başladığında oturur pozisyona gelip nefes nefese konuşmaya başladım.
"Ne yapıyorsun ya!" Diyerek sitemle konuştuğumda, gözlerime baktı.
"Öpmek için çok ısrarcı görünüyordun. Bende kırmak istemedim." Gözlerim kocaman açıldığında gülerek arabadan indi. Ben öylece arkasından bakakaldım.
Arabadan indiğim sırada Kerem'in sırıtarak telefonuna baktığını gördüm. Derin bir nefes alıp yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.
"Neye gülümsüyorsun öyle." Dediğimde Kerem bana baktı ve daha çok sırıttı.
Kaşlarımı çatıp elindeki telefona bakmak için uzandığımda hemen ekranı kapattı.
"Ne vardı orda, niye bana öyle baktın?" Dediğimde boğazını temizler gibi yaptı.
"Hiç öylesine."
Tam konuşacağım sırada telefonum cebimde titremeye başladı. Annem arıyordu.
Aramayı cevapladığımda annem heyecan içinde bağırdı. Hemen telefondan uzaklaştırdım kendimi.
Duyu organlarımdan 4 tane kalmıştı galiba.
"Kızım Bora uyandı!" Telefonda yükselen ses ile yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşti. Kereme bakıp gülmeye başladığım sırada o da sevinip gülümsedi.
"Hemen geliyorum." Telefonu hızlıca kapatıp her şeyi unutmuş gibi hastaneye koştum.
"Kızım yavaş ol düşeceksin!" Kerem'in arkamdan seslenmesini duymazdan gelmiştim o an. Çünkü şuan hiç bir şey beni durduramazdı.
Bora'nın kaldığı odanın önüne geldiğimde içeriden Aysel teyzenin sesi ilişti kulağıma.
"Neden bu hale geldin sen?" Dediğinde camın önüne geçip odaya baktım. Bora uyanmıştı ve normal olarak çok halsiz görünüyordu. Annesine gülümseyerek bakıp bir şeyler söylediğinden bende gülümsemeye başladım. Kafasını cama çevirdiğinde, beni gördü. O an utançtan gözlerimi kaçırdım. Kendimi hala suçlu hissediyordum.
Bora ise hiç bir şey olmamış gibi bana göz kırpmıştı. Annesi kafasını çevirip bana baktığında ne tepki verecek acaba diye bekledim ama hiç bir şey yapmadan sadece gülümsedi.
Ayaklanıp Bora'nın alnına küçük bir öpücük bıraktı ve odadan çıktı. Ben hemen Aysel teyzeye döndüm.
"Kızım Bora seninle konuşmak istiyormuş. Annenler kantine indi bende yanlarındayım. Dikkat et oğluma." Elini saçlarımda gezdirdi kısa bir süre. Sonrada yanımdan geçip gitti.
Derin bir nefes alıp odaya girdiğimde, Bora aniden bana baktı. Hareket etmeden öylece kapıda bekliyordum.
"Gideceksen hiç tutmayayım seni." Diyerek gülen Boraya bakıp gülümsedim ve yanındaki koltuğa geçip oturdum.
"İyi misin Bora?" Kafasını salladığında derin bir nefes verdim. Sanki üzerimden bir yük kalkmış gibiydi.
"Sen?" Dediğinde gülümsedim.
"Ben iyiyim. Sayende." Dedim mahçup bir şekilde. Olanlar aklıma gelince gözümden bir yaş düştü. Elimin tersiyle sildiğim sırada Bora kaşlarını çattı.
"Ağlamayı keser misin?"
"Ağlamıyorum." Dedim sitemle.
"Gözümle görmesemde inanmam."
Diyip sırıtmaya başladığında göz devirdim.
"İyi. Sen baya formundasın. Kendine gelmişsin."
"Aslında değilim. Rahat nefes alamıyorum." Dediğinde hemen ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Doktora haber verecektim.
Kapıyı açacağım sırada Bora gülmeye başladı. Anlamaz bir şekilde ona döndüğümde. Baya eğleniyordu.
"Beni bu kadar önemseyeceğini bilseydim daha önce beyaz ışığa giderdim."
"Komik mi sanıyorsun sen kendini?" Sesimi yükseltmeye başladığımda ellerini havaya kaldırıp teslim olmuş gibi yaptı.
"Tamam şampiyon kızma."
Homurdanarak yerime oturduğumda Bora üstüme baktı.
"Ceketin güzelmiş." Üzerimdeki cekete bakıp anlamsız bir şekilde gülümsedim.
"Benim değil aslında." Dedim hala cekete bakarken.
"Kimin?" Bora'nın sorusuyla gülümsemeyi bırakıp kafamı kaldırdım.
"Daren'in." Dediğimde Bora'nın kaşları çatıldı. Tam konuşacağı sırada kapı kırılırcasına açıldı.
"Hellooo gençlik." Özgür tüm odaya neşesini saçarak girdiğinde, korkudan elimi kalbime götürdüm.
"Ödüm koptu Özgür."
"Ayy pardon daha fazla kapı dinlemek istemedimde direk yüz yüze konuşalım diye geldim." Yaptığı itirafın farkına vardığında çok geçti.
Gülmeye başladığım sırada odaya Kerem ve Gülce girdi.
"Özgürcüm ben anlamamış gibi yaparım rahat olabilirsin." Gülerek konuştuğum sırada Gülce Özgür'ün omzuna vurdu.
"Gizli göreve bak. O kadar gizliki bütün hastane öğrendi." Gülce gözlerini devirdiği sırada daha çok gülmeye başladım.
"Alemsiniz gerçekten." Kerem bana bakıp gülümsedi sonra Boraya döndü.
"Geçmiş olsun Bora." Dediğinde Bora ifadesiz bir şekilde konuştu.
"Saol."
Özgür Gülce ile tartışmayı bırakıp Bora'nın önünde durdu.
"Geçmiş olsun kanki."
"Saol." Bora'nın verdiği tek tepki buydu. Gülce de geçmiş olsun dileklerini iletip yanıma oturdu.
"Demek siz şimdi kan kardeşi oldunuz." Özgür gülerek Boraya baktığı sırada Bora ne demek istediğini çözmeye çalışıyordu.
Kerem Özgür'e tehditkar bakışlarını atıp susmasını istedi. Fakat bu Özgür de pek işe yaramışa benzemiyordu.
"Anlamadım?" Bora kaşlarını çatmış pür dikkat Özgür'e bakıyordu.
"Yani hani Daren sana kan verdi ya-" Kerem Özgür'ün arkasına geçip eliyle ağzını kapattı ve odadan sürükleyerek çıkardı. Özgür hala konuşmak için çabalıyordu.
Gülce de hemen arkalarından odadan çıktığında bende ayaklandım kapıya doğru yürüdüm.
"Bora sen dinlen." Diyip gülümsedim ve kapıyı kapatıp odadan çıktım.
"Neler oluyor?" Daren bize bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kerem ve Özgür koridor sonunda tartışırken Gülce de olanları Daren'e anlatmaya başladı.
"Ne bekliyorduk ki bu çenesi düşükten." Kurduğu cümleyle Daren'in bana odama girdiği gece söylediklerini hatırladım.
"Bu kadar çenesi düşük biriyle karşılaşacağımı bende bilmiyordum."
Daren de anlamış gibi bana döndü, gözlerime baktı sadece. Dudağının kenarı hafif bir şekilde yukarı çıktığında karnım ağrımaya başlamıştı.
Gözlerimi kaçırdım. Özgür ve Kerem tartışmayı bırakmış yanımıza gelmişti.
"Daren'den de azar yiyeceğim şimdi."
"Yok Özgür ben sana artık bir şey demeyi düşünmüyorum. Çünkü sonuç hep aynı." Durdu bir süre sonra devam etti.
"Anlamıyorsun." Özgür gözlerini devirip koridorda duran sandalyeye oturdu. Kollarını göğsünde birleştirip, kaşlarını çattığı sırada gülümseyerek yanına geçtim. Elimi omzuna koydum.
"Boşversene. Sen konuşunca ben eğleniyorum en azından. O yüzden hiç susma." Özgür bana gülümseyip Keremlere baktı.
"Duyun, duyunda azıcık bir şey öğrenin."
"Off Özgür yürüyen tripsin yeminle." Kerem ellerini cebine koyup arkasını döndü ve yanımızdan uzaklaştı.
"Hadi bizde gidelim artık." Daren ilerlemeye başladığında Özgür de ayaklandı.
"Sen geliyor musun Lavin?" Gülce'nin sorusuyla biraz düşündüm.
Eve gidip üzerimi değiştirsem hiç fena olmazdı. Zaten neredeyse sabah olmak üzereydi. Bu halde bir gün daha geçirmek istemiyordum.
"Aslında olur bende eve gidip üzerimi değiştiririm."
...&&&...
Annemlere haber verip Darenlerle birlikte hastaneden ayrıldım. Daren ilk önce Gülceleri eve bırakmıştı. Kapılarının önünde durduğumuzda, tek tek arabadan indik.
"Görüşürüz. Hepinize teşekkür ederim. Çok destek oldunuz bana." Gülümseyerek üçünede aynı anda sarıldım. Dördümüz birlikte öylece dururken Daren boğazını temizler gibi yaptı.
"Eve yürüyerek gitmek istemiyorsan, bence arabaya bin." Dediği şeyle geri çekildim ve şoför koltuğunda oturan Daren'e bakıp göz devirdim.
Gülcelere gülümseyip ön koltuğa geçtim.
"Daren hızlı sürme yolda sohbet edersiniz." Özgür bağırıp içeri koştuğunda Gülce ve Kerem de gülerek eve girdi.
"En sonunda elimde kalacak." Daren homurdanarak arabayı çalıştırdı.
Yol boyunca çıt sesi bile çıkmadı. Bu durumdan rahatsız olup sessizliği bozdum.
"O adamlar senden ne istiyor?" Daren sorduğum soruyla bana kısa bir bakış attı ve tekrar önüne döndü.
"Bu konuları konuşmaya gerek yok. Seni ilgilendiren şeyler değil." Gözlerini yoldan ayırmadan cevap verdiğinde kaşlarımı çattım.
"Ya bana tekrar-" sözümü bitirmeme izin vermeden araya girdi.
"Öyle bir ihtimal yok."
"Buna sen mi karar veriyorsun. Nerden belli?" Diyerek sesimi yükselttiğimde aniden arabayı frenledi. Savrulacağım sırada Daren kolunu önüme koydu ve beni tuttu.
"Evet ben karar veriyorum." Araba tamamen durduğunda kolunu çekti ve bana baktı.
"Sen karar veriyorsan neden o adamlar beni-"
"Lavin yeter!" Bağırdığı sırada irkildim.
"Bağırma bana!" Sinirime engel olamadım ve bende bağırmaya başladım.
"BORA GELMESEYDİ YARALANAN KİŞİ BEN OLACAKTIM. PEKİ BUNA DA ENGEL OLABİLECEKMİYDİN!"
Sustu. Hiç bir şey söylemedi. Sadece sustu ve bu beni daha çok sinirlendirdi.
"Sorunlardan kaçma yönetimin bu mu?" Önüne döndü tek kelime bile etmedi, daha fazla burada kalmak istemiyordum. Arabanın kapısını açıp ineceğim sırada Daren kolumu tuttu.
"Bırak!"
"Hayır burada kalacaksın."
"Kalmayacağım."
"Kalacaksın."
"Kalmayacağım."
İnatlaşmamız başlamıştı bu seferde. O inattı ben ondanda inattım.
"Kalacaksın kızım kalacaksın!" En sonunda bağırdı bende cevap vermek yerine sustum.
"Gitmeyeceksin." Dedi kısık bir sesle.
Kafamı cama çevirip öylece dışarı baktım. Yüzüne bile bakmak istemiyordum. Bir süre nefes alış verişlerimizin sesi hakimdi ortama. Sonrasında Daren arabayı çalıştırdı.
Kısa bir süre sonra evin önüne geldiğimizde. Hemen arabadan indim. Arkama bile bakmadan eve girdim. Kapıyı kapatıp odama çıktığımda pencereye baktım hemen. Daren beni görünce kısa bir süre yüzüme baktı. Sonra hızla evin önünden ayrıldı.
Derin bir nefes alıp kendimi banyoya attım. Ilık bir duş ardından kendime gelmiştim. Hızlıca üzerime pijamalarımı geçirdim.
Annemi arayıp yorgun olduğumu ve hastaneye tekrar dönmeyeceğimi söyledim. Beni onaylayıp, bir kaç saate geleceğiz dedi ve telefonu kapattı.
Kendimi yatağa atıp etrafa bakındım.
Telefonumu arıyordum.
En sonunda bulup gelen bildirimleri, bakmadan sildim ve telefonu komodine bıraktım.
Oflaya oflaya yorganımın altına girdikten kısa bir süre sonra kendimi uykuya teslim ettim.
...&&&...
1 Hafta sonra
Annemle eve girdiğimizde ayakkabılarımı çıkarıp, terliklerimi giydim.
"Ben odamdayım." Diyerek merdivenlere yöneldiğim sırada, annem bana seslendi.
"Yemekte şu dershane işini konuşalım. Yarında kitaplarını almaya gideriz." Onaylar gibi bir ses çıkarıp odama çıktım.
Ceketimi dolaba asıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı dağınık bir topuz yaptım. Dolabıma yöneldiğim sırada telefonum çalmaya başladı.
Gülce arıyordu. Hemen aramaya cevap verdim.
"Efendim bebeğim."
"Nasılsın Lavinim?" Dediğinde hem konuşup hemde kıyafet seçiyordum.
"Ee ne yaptınız açık lise işini, hallettiniz mi?"
"Evet evet, Hallettik. Siz ne yaptınız?"
"Bizimde işlemler bitti. Hatta Kerem dershaneyi bile seçti. Her şeyi ayarladık."
"Ben daha dershane bakmadım."
"Ee sende bizimle gel. Orası çok güzelmiş Kerem söyledi."
Oraya gitmem Darenle sürekli karşılaşmamı sağlayacaktı ve ben bunu istemiyordum.
"Bilmem ki benim aklımda bir kaç yer var oralara bakmayı düşünüyorum." Dedim geçiştirir gibi.
"Sen bilirsin güzelim, nerede rahatsın orada kal. Ee bu arada ben buluşalım mı diyecektim. Baya sıkıldım evde. Özgürler sürekli PlayStation oynuyor ben de öylece duruyorum." Gülce bunladığını belli etmek için oflayıp duruyordu. Bende onu kırmamak için kabul ettim.
"Olur. Hazırlanıp geleyim seninle bisiklet sürmeye gidelim ne dersin?"
Dediğimde sunduğum fikir Gülce'nin baya hoşuna gitmişti.
"Yaa çok iyi fikir hemen hazırlanıyorum." Heyecanla telefonu kapatınca kendi kendime güldüm.
Üzerime siyah paraşüt pantolonumu, siyah cropumu giydim. Üstünede siyah kolej ceketimi aldım.
Saçlarımı tarayıp sırıtma attım ve kulaklığımı da alıp aşağı indim.
"Anne ben çıkıyorum." Kapıda converselerimi giyerken annem yanıma geldi.
"Nereye fıstığım?"
"Gülceyle buluşucaz. Bisiklet süreceğiz." Annem kafasını sallayıp onayladığında yanağına uzun bir öpücük bıraktım.
"Dikkat et kendine."
"Sende annecim."Diyerek evden çıktım ve bodrumdan bisikletimi çıkardım. Kapının önüne çıktığımda kısa bir an Bora'nın evine baktım.
O geceden sonra Aysel teyze Borayı eve göndermemişti. İyileşene kadar da yanında tutacağını söylemişti.
Bisikletime binip Darenlerin evine gittim.
Bisikletimi bahçeye bırakıp içeri geçeceğim sırada gelen seslerle arka tarafa yürüdüm.
Kafamı çevirdiğimde gördüm şeyle gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Daren üst kısmı çıplak bir şekilde motorunu yıkıyordu. Beni fark edip arkasını döndüğünde karın kaslarıyla uzun bir bakışma yaşadık.
Kaç kat var orada?
Yutkunarak yüzüne baktığımda, boğazını temizler gibi yaptı.
"Çok mu beğendin." Dediği şeyle yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Gözlerimi kaçırıp konuşmaya çalıştım.
"Şey ben Gülce için-" Balkon kapısının açılmasıyla Daren de bende kafamızı çevirdik.
"Ooooooooo demek bir level daha atlayarak bir birinizi çıplak da görmeye başladınız." Özgür bir kahkaha patlattığında Kerem ve Gülcede bahçeye çıktı.
"Obaa! Tam zamanında gelmişsin geri zekalı." Gülce sitemle Özgür'ün koluna vurduğunda ben neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"Saçmalamayı bırakın girin içeri!" Daren bağırdığında Özgür ve Gülce daha çok güldü.
"Aynen aynen biz gidelim de devam etsinler belliki işleri var." Bulunduğu ima ile bana bir inme indi. Kulaklarıma kadar kızarmıştım.
Daren daha fazla gelmelerine izin vermeyip elindeki hortumu Gülceye ve Özgür'e doğru tuttu. İkiside suyun soğukluğu ile çığlık atmaya başladığında, gülmeye başladım. Kerem ıslanmamak için kenara çekilmiş sırıtıyordu. Daren bunu fark edip Keremi de ıslattı. Ben kahkahalara boğulmuştum. Üçüde kaçışıp duruyordu.
"Daren dur bak fena olur!" Özgür tehdit eder gibi konuşmaya başlayınca, Daren bir kahkaha attı.
"Kurtulursan tabi."
En sonunda suyu kapatıp hortumu bırakmıştı. Gülceler soğuktan tir tir tirererken ben sadece gülüyordum.
"Abi donuyorum ya!" Dedi Gülce sitemle.
Özgür kaşlarını çatıp balkondan çıktı ve bahçeye girdi.
"Öyle gülmekle olmuyor şekerim." Yerden hortumu alıp çeşmeyi açtı.
"Hayır Özgür sakın!" Diye bağırdığımda bu Özgür'ün umrunda olmamıştı. Hortumu bana doğru tutup buz gibi suyu üzerime tuttuğunda. Bağırmaya başladım.
"Yaaa Özgür çok soğuk dur!" Bu sefer gülen taraf Özgürler olmuştu. Bana bakıp bakıp kahkaha atıyorlardı. Sırılsıklam olmuştum.
Donmak üzereydim yaa..
Özgür bu seferde hortumu benden çekip Daren'e tuttu.
"Oğlum senin ebeni-" Daren devam edemedi çünkü Özgür suyu yüzüne doğru tuttu.
"Şşş sus lan. Güzel miymiş?" Gülce ve Kerem arkada gülmekten çatlamışlardı.
Soğuktan titremelerini saymazsak tabi.
"Özgür senin canın yine çatıdan atılmak istiyor galiba." Özgür Daren'in kurduğu cümle ile hortumu direk yere attı ve içeri koştu.
Daren'in sırılsıklam olmuş vücuduna baktım. Saçlarından göğsüne doğru akan su damlacıklarıyla ne kadar da çekici görünüyordu.
Saçmalık tamamen Saçmalık.
Gözlerimi kapatıp açtım ve Daren'e bakmayı bıraktım.
...&&...
Gülce'nin bana verdiği siyah sweatshirtü üzerime geçirdim. Altıma da siyah bir eşofman altı giydim.
Vazgeçilmez olan siyah.
Saçlarımı kurutmak için havluyu elime aldığım sırada odanın kapısı tıklandı.
"Müsaitim." Dediğimde Gülce kafasını içeri doğru uzattı.
"Kurutma makinesi getirdim sana hasta olma diye birileri gönderdi." Dediğinde ne demek istediğini anlamamıştım.
"Kimden bahs ediyorsun?" Diye bir soru yönelttiĝimde gülmeye başladı.
"Darenciğinn." Harfleri uzatarak konustugu sırada yüzüm kızarmıştı.
Neydi bu şimdi ya?
"Teşekkür ederim." Hızlıca Gülce'nin elinden makineyi alıp kapıyı yüzüne kapattım.
Heyecandan Gülce heyecandan.
Ama neyin heyecanı bu ya. Yüzümde anlamsız bir sırıtış oluşmuştu.
Dağ ayısı beni mi düşünmüştü?
Aptal aptal gülümsemeyi bırakıp, saçlarımı kuruttum. Açık bırakarak odadan çıktığımda salona geçtim.
Kerem,Özgür ve Gülce bir battaniye altına kıvrılmış sohbet ediyorlardı.
"Abi hala üşüyorum ya." Özgür homurdandığı sırada gülümseyerek koltuğa oturdum.
Uzun uzun sohbet edip konuştuk. Fakat Daren ortalıkta görünmüyordu.
Bende pek umursamadan Gülcelere odaklanmaya çalışıyordum.
...&&&...
Saat 21.08 di.
Annem merak etmesin diye, arayıp haber vermiştim.
TV açmış film izliyorduk. Açıkçası ben izleyemiyordum çünkü yorgun ve halsiz hissediyordum. Bu yüzden de koltuğun köşesine kıvrılıp gözlerimi kapattım.
Mide bulantısı ile uyandığımda karanlık bir ortam karşıladı beni.
Kahretsin uyuyakalmıştım.
Üzerime örtülmüş olan battaniyeden kurtulup, koşarak lavaboya gittim. Önümü nasıl gördüm onu bile bilmiyorum.
Kusmaya başladım ve dakikalarca tuvaletten çıkmadım. Yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Lavabonun kapısını açıp çıktığımda çarptığım cüsseyle bağıracaktım ki bir el ağzımı kapattı.
"Sakin ol Daren ben."
Elini ağzımdan çektiği sırada derin bir nefes verdim.
"Ödüm koptu." Dediğimde bana öylece baktı.
"Sesler duyunca uyandım. İyimisin?"
Midem tekrar bulanmaya başlamıştı, cevap veremeden tekrar tuvalete girdim ve kapıyı kapattım.
Kusmaya başladığımda aynı zamanda öksürüyordum.
Daren kapıyı tıklatıp konuşmaya başlamıştı.
"Lavin iyi misin?" Öksürmekten cevap vermemiştim. En sonunda dayanamamış olacak ki içeri girdi.
Yanıma yaklaşacağı sırada elimi kaldırıp durmasını işaret ettim.
"Çık Daren geliyorum be-" Devamını getirememiştim.
Çok güzel ya. Rezil olmuştum. Daren'in önünde dakikalarca kusmadım demem artık.
"Lavin hastaneye gidelim."
En sonunda az da olsa rahatlayıp kafamı Daren'e çevirdim.
"Hiç gerek yok."
"Ne haldesin görmüyormusun?"
Benim için telaş mı yapmıştı?
Hayır sevinmiyorum kesinlikle..
"İyiyim gerçekten sorun yok." Elimi yüzümü yıkamak için çeşmeyi açtım ama kolumu bile kaldıramıyordum.
O sırada Daren yanıma gelip avuçlarını suyun altına tuttu ve bana baktı.
"Dokunmamadan rahatsız olur musun?"
Kafam benden habersiz iki yana sallandığında izin vermiş oldum.
Kesinlikle benden habersiz.
Elleri yüzüme değdiği an nefesimi tutmuştum.
Karnımda tuhaf bir şeyler oluyordu. Bu nasıl bir his böyle Allah aşkına..
Ben şaşkınlık içinde Daren'e bakarken o elini tekrar ıslatıp boynuma sürdü. İşte o an kesinlikle ölecektim.
Karnım içinde kelebek mi vardı nee..
Suyu kapatıp havluyla yüzümü kuruladı.
"Teşekkür ederim." Sesim çok bitkin çıkıyordu. Hasta olduğum zaman ölü bir beden gibi oluyordum. Bu yüzden de annem başımdan ayrılmıyordu. Bünyem çok hafif olduğu için sık sık hastalanırdım.
Özgür'ün yaptığı soğuk su banyosunu da vücudum doğal olarak kaldırmadı.
Aklıma annem gelince hemen telaşlandım.
"Annem beni çok merak etmiştir." Dedim bitkin bir şekilde Daren bana baktı.
"Gülce anneni aradı merak etme. Uyuyakaldığını söyledi." Derin bir nefes verdim rahatlamış gibi.
"Anladım." Lavabo mermerine tutunup ayakta durmaya çalıştım. Dizlerim titriyordu.
"Hadi içeri geçelim." Kafamı sallayıp yürümeye başladığımda adım atamayacak halde olduğumu anladım. Düşecekken Daren kolumu tuttu.
"Dikkat et. Hiç iyi görünmüyorsun."
"Sorun yok." Zorla gülümsediğimde Daren kolumu bırakmadan yürümeme yardım etti.
Daha kapıya ulaşmadan midem tekrar bulanmaya başladı.
"Daren sanırım kusacağım." Dediğimde Daren beni kucağına aldı.
"Kustukça daha kötü olacaksın dayanmaya çalış sana ilaç vereceğim."
Ben, beni kucağına alması şokunu atlatmaya çalışıyordum. Kokusu burnuma dolmaya başlayınca sarhoş gibi hissettim. Salona doğru yürürken kafam göğsüne düştü. Gözlerimi kapatıp dinlenmeye çalıştığım sırada Daren'in sesi kulaklarıma ulaştı.
"Böyle kalmak istiyorsan sorun yok ama bende de bel denen bir şey var."
Gözlerimi açtığımda Daren'in odasında olduğumuzu fark ettim.
Neden bu kadar çabuk geldikki!
"Şey ben-" dediğim sırada beni yatağa bıraktı.
"Sorun yok takılıyorum. Sen burada bekle ben ilaç alıp geleceğim."Kafamı salladım. Daren de odadan çıktı.
Kafamı yastığa gömdüğümde yine aynı koku burnuma doldu.
Allah'ım neden bu kadar çekici kokuyor?
Kendi düşüncelerimden utanmıştım resmen.
Sapık mıyım ben ya?
Daren elinde ilaçlar ve su ile içeri geldiğinde yatakta doğruldum.
Yanıma gelip ilacı elime bıraktı. Bende küçük bir şekere benzeyen hapı, su yardımıyla mideme gönderdim.
Daren elimdeki bardağı alıp komodine bıraktı.
Salona geçmek için kalktığım sırada Daren kaşlarını çattı.
"Nereye?" Sorduğu soru ile yüzüne baktım.
"Salonda uyuyacağım sen artık uyu. Teşekkür ederim."
"Ben zaten uyumuyorum geç uyu sen."
Uyumuyor mu, nasıl yani?
"Nasıl uyumuyorsun?" Dedim şaşkınlıkla.
"Uyumuyorum işte. Neyse hadi geç." Kolumdan tutup beni yatağa oturttu.
Bende daha fazla uzatmadan kafamı yastığa bıraktım. Daren yorgana uzanıp üzerimi örttü.
"Bir şeye ihtiyacın olursa ben salonda olacağım. İyi geceler."
Daren odadan çıktıktan sonra bende uyumuştum.
Yüzümde hissettiğim soğukluk ile gözlerimi açtığımda başımın ucunda Daren'i gördüm. Bana kısa bir an bakıp sonra başımdaki bez parçasını aldı.
"Daren ne oldu." Dedim kısık bir sesle.
"Bir şey olmadı. Sadece biraz ateşin yükseldi ama merak etme şuan daha iyisin."
Üzerime göz gezdirdigimde farklı bir şey giydiğimi fark ettim. İlk başta sadece bakındım ama sonradan kafama dank etti.
Daren benim üzerimi mi değiştirdi??
Hızlıca yatakta doğruluğum sırada Daren bana ne oldu dercesine bakıyordu.
"Kıyafetlerim?" Darene dehşetle baktığımda o benim aksime sırıttı.
"Sen-"
"Çok bir şey göremedim."
Dediği şeyle gözlerim daha çok açıldı
Göremedim derken?

Bölüm Sonu..
Naber aşklarım.
Bölümü nasıl buldunuz?
Hangi sahneyi daha çok sevdiniz?
Fikirlerinizi bekliyorum.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![Hiranur Uzun / Ruhların Düğümü / [9.BÖLÜM]:HASTA](https://cdn.kitappad.com/image/img_thump/1/hiranur-uzun-ruhlarin-dugumu.webp)
| 10.62k Okunma |
1.12k Oy |
0 Takip |
48 Bölümlü Kitap |