Yaşlı adamın savruk hareketlerini dik dik izleyen Asır, Lidena'ya yan bir bakış attı. Bu deliyi dinleyecek miydi cidden?
"Verma Duvran yalan söylemez." diyerek söze başladı yine. "Bundan yüzyıllar önce insan böylesine güçlü bir canlı değildi. Hiç kimse hiçbir şeye hükmedemezdi. 5 büyük kadim olmadığı gibi herhangi bir imparator ve onun soyu da yoktu." dedikten sonra elini kaldırdı ve gök yüzünü gösterdi. "Tanrının canı sıkılana kadar."
Asır üzerindeki yeleği çıkarıp yere attı ve oturdu. Bu yaşlı bunağı ayakta dinleyemeyecekti.
"Gökten bir taş düştü. Devasa bir taş. Yeryüzüne inmeden önce yandı ve patladı. 5 parçaya ayrıldı. İşte bunu bulan 5 kişi özel bir güçle kutsandı. "
"Atalarınız küçük hanım. Atalarınız dövüş sanatları kitabındaki kişilerdir. Her biri taştan bir güç ve bir de dövüş sanatı kazanmışlardır. Kiminin elleri, kiminin ayakları güçlenmiştir." diyerek ellerini açtı. "Ama ne oldu? 5 büyük bir birine karşı çıktı. Hepsi kendisinin en güçlü olduğunu savundu." dediğinde Asır umursamazca sordu.
Verma Duvran yan bir bakış attı ve resmen bakışlarıyla aşağıladı genç adamı.
"En azından düşmanınız pek zeki değil küçük hanım." dediğinde Asır bilmem kaçıncı şaşkınlık nöbeti geçiriyordu oturduğu yerde. "Eğer biri kazansaydın 1 tane imparatorluk olurdu ama hala 5 tane." dedikten sonra Lidena'ya döndü. "İnsana her ne kadar olağanüstü güçler getirseler de insan yine fani kaldı. Şifacılar bir yana ölmesi gereken herkes öldü. İmparatorların kız çocukları kadim kahinleri doğurdu. Genel olarak bu kişiler kehanetler yazanlar oldu." dedikten sonra gülümseyerek kendisini gösterdi. "Ben de dolaylı yoldan akrabanız sayılırım." dediğinde Lidena göz ucuyla adama baktı.
"İmparatorluğun kalbini istiyordun. İmparatorluğun kalbi nedir? "
Verma Duvran kafasını salladı.
"Bunu ben istemiyorum. Bunu kadimlerin kehanetlerinden biri istiyor. Şiirde de dediği gibi.
O imparatorluğun kalbini
Topraktan söküp aldığında
Kalpsiz kalmış taht
Sahipsiz de kalacak
Bu sözlerin üzerine herkes 5 büyükten birinin o kişi olduğunu düşündü." dediğinde Asır yine araya girdi.
Verma Duvran sabır dolu bir nefes çekti.
"Sen düşman olamayacak kadar aptalsın." dediğinde Lidena oturan Asır'a baktı. Şaşkın yüzü görülmeye değerdi sanırım. Bir prens olduğundan fazlaca kibirliydi. Tıpkı kendisi gibi.
"Topraktan sökmek ile ne demek istiyor?" diyen Lidena konuyu dağıttığında yaşlı adam kafasını salladı.
"Sonuçta bu bir taş." dedi Verma Duvran.
"Bu taş ne işime yarayacak? Ya da senin ne işine yarayacak." dediğinde Verma Duvran genç kıza ufak bir bakış attı.
"Ben kaderdeki görevimi yerine getirmiş olacağım. Taşı bulursan sen de kaderindekilerden birini yerine getirmiş olacaksın."
"Kaderim hakkında ne biliyorsun?" dediğinde Verma Duvran gülmeden edemedi.
"Şiiri bulmalısın küçük hanım. Tüm kadim ve kadimlerin nesilleri hakkında çok fazla şey biliyor. Ama sen bilmiyorsun."
Asır oturduğu yerden Lidena'ya bakarken gözlerini kıstı. Şiir mi? Nasıl bir şiir?
"Bahsettiğin bu şiir nedir?" dediğinde Verma Duvran ona dönmüştü.
"Her kadimin birbirinin peşi sıra yazdığı bir kehanet gibidir. Hepsi onun ana karnına düştüğü anda gördüğü rüyaları yazdığı birer dize." dedikten sonra ellerini açtı. "Öyle ki şimdiye kadar yazılanlar hep gerçek çıktı. Hiçbir kadim yanılmadı ama... " dedi Lidena'ya bakarak. "...umarım biri yanılır küçük hanım."
Lidena kendisine bakan yaşlı adamın gözlerinin içine baktı. Bahsedilen şiiri bulması lazımdı sanırım. Tıpkı taşı bulması gerektiği gibi.
"O zaman 5 İmparator 5 parça taş mı var?" dediğinde Verma Duvran hemen kafasını salladı.
"Aynen öyle! Tüm kadim dövüş sanatında ustalaşmış bir lider ancak beşini birden kullanabilir." dedikten sonra kafasını iki yana salladı. "Ama bu Tanrı'ya kafa tutmaktan başka nedir? Unutma Lidena, güç sana her şeyi verir ama asla bir yaratıcı değil."
Lidena uzunca adama baktıktan sonra Asır'a döndü.
"Hadi gidelim." dediğinde Verma Duvran şaşkınca önüne geçti.
"Arayacaktım ama bir Tanrı olamayacağımdan söz ettin." diyerek yaşlı adama baktı. "Olamayacaksam neden arayayım?" dediğinde Verma Duvran ellerini açtı.
"Senin kaderin bu." dedi inatla.
"Hayır. Kaderimi ben yazıyorum yaşlı adam. Kanlı birkaç satırla. Sen benim kaderimde ne görüyorsun bilemem ama ben ölmüş birkaç adam görüyorum."
Asır ayağa kalktığında Verma Duvran değneğini kaldırdı.
"İnkar edemezsin. Reddedemezsin. Bu senin kaderin. İstesen de istemesen de taşları bulman gerekecek. Sen saf bir güce sahip olabilirsin ama 3 taşa sahip 3 büyük imparatorluk varken asla onları yenemezsin." dediğinde Lidena da sinirlenmişti.
"Ben 3 büyük imparatorluğu yenmek de istemiyorum zaten. Sadece bir şaklaban bir de hain."
"Olmaz." dedi Verma Duvran. "Sana karşı çıkacak biri. Taşı bulamazsan bir kukla olacaksın."
"Bu konu hakkında ne biliyorsun?"
"100 yılda bir. 100 yılda bir denk gelir. Ruha hükmedenlerden biri iradeleri kontrol edebilir. İşte o, farkediği an liderler tarafından idam edilirdi." dedikten sonra ellerini kaldırdı. "Düşününce vahşice gelir ama onlar öyledir ki kontrollerini kaybederler. Öyle bir güç insanı insan olmaktan uzaklaştırır. Doyumsuz bir hale getirir."
Lidena adama uzunca baktıktan sonra derin bir nefes aldı.
"Kılıcımı bana geri ver. Önce gidip kontrol etmem gereken insanlar var. Buraya geri döneceğim." dediğinde Verma Duvran değneğini toprağa vurdu. İki kılıç sahiplerine döndüğünde yaşlı adam itina ile genç kızın gözlerine bakmıştı.
Lidena kafasını hafifçe eğip onu onayladıktan sonra Asır'a baktı.
Asır, yaşlı adamın yanından geçerken yüzünü buruşturmuş ve onun yaşlılıktan kırış kırış olmuş suratını ima etmişti. Verma Duvran da kaşlarını çatmadan edememişti bu tavra.
"Taşı arayacak mısın?" diyen Asır iyice uzaklaştıklarından emin olmak için arkasına baktı.
"Neden?" dedi Asır da merakla.
"Güçlerinle yenemeyeceğin kimse yok." dediğinde Lidena dönüp Asır'a baktı.
"Tek asil kanlı insan ben değilim. Sen de asil kana sahipsin, 5 İmparator da."
"2 Asil kan 1 tanesini rahatça öldürebilir ama. Diğerleri ile savaşmayacağını sanıyordum."
Lidena elini kılıcının kabzasına attı.
"Diğer bir konuda da haklısın. Öldüremeyeceğim kimse yok. Eğer beni yönetmek isterse... " deyip kaşlarını çattı.
Dişlerini sıkarken buldu kendini Lidena. Sinirden düğüm düğüm olmuştu boğazı. Onu öldürecekti. Onu öldürecekti ama asla içindeki bu garip his dinmeyecekti. Çünkü o kendi elleriyle öldürmüştü. Her ne kadar Eris emretmiş olsa bile, Lidena öldürmüştü Fanra'yı.
Bedeni bir anda kavranıp da yere atıldığında genç kız hızla Asır'a tutuldu.
"Ne oldu?! " diye bağırdı Asır. Toprak zeminde yuvarlanıp ayağa kalktı. "Manyak mısın? Niye kendini yakıyorsun? " dediğinde Lidena anlamayarak üstüne baktığında kılıcının renginin maviden beyaza döndüğünde fark etti. O zaman anlamıştı, öfkeden güçlerinin kontrolünü kaybettiğini.
"Birini öldürmem gerek ve sanırım bu öyle kolay olmayacak." dediğinde Asır doğruldu.
"Bir kişinin daha ölmesine gerek yok!"1
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
21.73k Okunma |
2.91k Oy |
0 Takip |
101 Bölümlü Kitap |