Duyduğu bağırış sesiyle hızla gözlerini açtı Lidena. Eli silahına gitti hemen. Yattığı yerden doğrulup da etrafa bakındığında kaşları çatılmıştı.
Bir heykel gibi yerde uzanıyordu Asır. Masmaviydi. Masmavi bir taştan yontulmuş gibi.
"Sen de kimsin?" diyerek etrafa bakındı ama her şey tek bir renkti ve gerçeklikten çok uzaktı.
"Verma Duvran ile tanışmış olmalısın." dedi adam. Bir bedeni yoktu. Sadece yaşlı bir adamın ekolu sesini duyuyordu. "Ben de tıpkı onun gibi bir kadimim."dediğinde Lidena etrafa bakındıktan sonra çadırın ortasına geçti ve sessizce oturdu.
" Sen de kaderime boyun eğip yapmam gerekenleri yapmamı mı isteyeceksin?" dediğinde yaşlı adama garip bir gölge formu aldı ve tıpkı onun gibi karşısına oturdu.
"Hayır küçük hanım. Tam tersi." dediğinde Lidena'nın koyu mavi gözleri kısılmıştı. "Onun aksini savunacağım. Elleri kanlı bir kadın yeryüzünde Tanrı'nın silüeti olmaya layık olamaz."
Genç kız bu sözler üzerine çenesini hafifçe kaldırdı.
"Şanlı bir erkek. Soyu devam edebilecek bir erkek." demişti.
"Bir kadının tek seferde soyunu arttırması bir erkeğe kıyasla çok daha düşüktür. "
"Neden soyu artmalı? " diyen sordu bu sefer de.
"Değerli şeyleri değerli kılan nadir olmasıdır. Aradığın bu gücü her yerde bulursan bir değeri kalmaz."
Yaşlı adamın dumandan silüeti hafifçe sarıldı.
"Böyle olsa bile, elleri kanla yıkanmış birinin olmasına yine karşıyım." demişti.
"Ben yaratıcı değilim ama yaratılanın canını alabilirim. Belki de benim asli görevimdir. Tanrının bana verdiği göreve mi karşı çıkıyorsun?"
"Düşündüğümden daha zekisin. " diyen yaşlı adam ile Lidena gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.
"Her şekilde düşündüğünde fazlasıyım."
"Verma Duvran da mı böyle söyledi?"
Lidena bu söz üzerine tek kaşını kaldırdı.
"Ben kadim ruh bükücülerden Sed Azur. Kaderim sana bu yol üzerinde karşı koymaktır." dediğinde Lidena kafasını salladı.
"Ne büyük şansızlık." dedi Lidena. "Şu gezegende karşısında durmaman gereken tek kişiyi seçmişsin. "
"Bizi yenemezsin." diyen yaşlı adama baktı ve hafif, derin bir nefes aldı.
"Siz dedikleriniz; köy köy, şehir şehir, diyar diyar da olup toplansanız benim yoluma engel olamazsınız." dediğinde mavi dünyadaki tek renkli şey olan saçları kızılca parladı. "Çünkü ben, senin de bahsettiğin gibi, sizden biri değilim. Birkaç insan topluluğu tarafından mağlup edilmeyeceğim."
Sed Azur hızla genç kızın etrafında döndü. Uğursuz bir duman yaydı etrafa.
"Öleceksin. Acı içerisinde." kulak tırmalayıcı çığlıklar ile etrafta hızla uçarken Lidena koyu mavi gözlerini kıstı ve kafasını salladı.
Bir anda kılıcını çıkarıp da siyah dumanı ortadan ikiye kestiğinde yaşlı adamın ekolü çığlıkları etrafa yayıldı ve yok oldu.
Bedeni sıçrarcasına ileri atılmıştı. Onun bir anda doğrulmasıyla Asır da uyanmış ve genç kıza endişe ile bakmıştı.
"İyi misin?" dediğinde Lidena adama şöyle bir bakıp derin bir nefes aldı.
"Peşimde birileri var." dedikten sonra hızlıca toparlanmış ve üstünü başını toplamıştı. "Artık uyumak çok daha tehlikeli." diyerek Asır'a baktı.
"Ne? Üstüne falan mı çıkıp boğdum?" dediğinde Lidena kafasını iki yana salladı.
"Hayır. Ruh bükücüler. Artık uyuyabildiğim için rüyalarıma girebiliyorlar." demişti.
"Sed Azur." dedi Lidena düşünceli bir tavırla. "Verma Duvran'ın aksine beni öldürmek isteyen bir başka kadim."
Asır kaşlarını çattı. Saçlarını geriye ittirdikten sonra hızlıca kılıcını almış ve çadırdan çıkmıştı. Çadırın yanından geçen Lark ise kocaman açtığı gözlerle efendisine bakıyordu.
"Majesteleri!? " dedi ayak uçlarında yanına koşarak. "Majesteleri babanız hepimizi öldürür! Soyumuzu kurutur!" dediğinde Asır sinirle Lark'a döndü.
"Şimdi hiç sırası değil. Sana iki isim vereceğim. Bana bu ikili araştır. Biri Verma Duvran diğeri Sed Aruz." dediğinde Lark kaşlarını çattı.
"Bu topraklarda yaşayıp Sed Aruz'u tanımayan mı var?" dediğinde Asır önce etrafa bakınmış, sonrasında Lark'ı tuttuğu gibi kendi çadırına götürmüştü.
"Hakkında ne biliyorsan anlat." dediğinde Lark kendisine şöyle bir çeki düzen verdi.
"Sed Aruz, ruha hükmeden kadimlerden biri. Çok da ünlüdür. İnsanları uykusunda öldürürmüş. Rüyalara hükmedebildiği için. İnsanların rüyalarını kontrol ettiğinden çoğu zaman uyanmalarına izin vermez ve onları orada ölüme terk edermiş."
Asır bu sözlerin üzerine dişlerini sıktı. Lidena haklıydı. Uykusunda bile tehlikedeydi.
"Her İmparatorun bir kadimi vardır. Sed Aruz ise İmparator Zeord'un eri." dedikten sonra kaşlarını çattı. "Genel olarak kadimler bir imparator şeçer ve onu liderleri olarak görürler. Yeryüzünde bulunan esas güce sahip olması için onu desteklerler." dediğinde Asır düşünceli bir hal ile Lark'a baktı.
"Verma Duvran neden Lidena'yı destekledi?"
Lark omuzlarını kaldırdı ve aynı şekilde indirdi.
"Belki de onu lideri seçmiştir."
Asır'ın düşünceli hali dışarıdaki sesler ile kesildi. Çadırından çıktığında milletin yiyecek bir şeyler hazırladığını, Lidena'nın ise erkekler ile ciddi bir konu hakkında konuştuğunu gördü. Kaşları çatılmadan edemedi.
Her ne olursa olsun. Hiç kimsenin gözü Lidena'da olmasa bile istemsizce kıskanırken buluyordu kendini. Lidena'nın da birilerine bir şeyler hissedeceği de yoktu ama...
"Bundan sonra her saat başı çadırımın dışından bana sesleneceksiniz. Eğer size seslenmezsem içeri girin ve beni uyandırın." dediğinde Paya kaşlarını çattı.
"Bir problem mi var majesteleri?" dediğinde Lidena bir an düşündü ve sonrasında dönüp arkasına baktı.
"Korkuyor musun? Hiç kılıcından korktun mu?"
Asır'ı gördüğünde içinden sürekli bu cümleler geçiyordu. Eris gibi, Fanra gibi... Yaşadıklarını tekrar yaşamamak istemesi ile korkma düşüncesi çok eşti. Korkuyor muydu? Bir başkasına güvenmekten ya da destek görüp sırt çevirmekten?
"Bir ruha hükmeden." diyerek Paya'ya döndü. "Rüyamda beni ziyaret etti. Tehlikeli gözüküyordu." dediğinde Ult araya girdi.
"Sizi rüyanızda görebilmesi için size ait bir şeye sahip olması gerekli." dedi hızlıca. "Bunu eğitimhanede birkaç kişiden duydum." dediğinde Lidena ve diğerleri düşüncelere dalmışlardı.
"Bana ait ne eline geçmiş olabilir ki?" dediği esnada Asır yanlarına gelmiş ve ellerini arkasında birleştirmişti.
"Bahsettiğimiz kişi ise İmparator Zeord'un en büyük destekçilerinden bir kadim." dediğinde Lidena kafasını sallayarak onu onayladı.
"Sed Aruz. " dedi net bir dil ile.
Pasna ve Vuz hızlıca öne atıldı.
"Ne oldu?" Lidena'nın sorusu ile Pasna elini ensesine attı.
"O adamı az çok tanıyoruz majesteleri. Köyümüzün sözcüsü de bir ruha hükmedendi. Bize ondan sıkça bahsetti." dedikten sonra dönüp Vuz'a baktı. Çünkü ne zaman o yaşlı adam konuşsa kendisi bir köşede uyuduğundan pek bir şey hatırlamıyordu. Bunu bilen Vuz da hızlıca konuyu ele aldı.
"Sizin sahip olduğunuz bir şey. Bir aynanın karşısına geçer ve aynanın altına bir ateş yakar. Siz uyuya kaldığınız an ayna zihniniz gözükür. O ise rüyalarınızı izler. İsterse o da uyur ve ruhu aynadan geçer. Ateş sönerse sizin zihninize hapsolabilirmiş. Bazen ise ateşi günlerce harlar ve sönmesine izin vermezmiş. İnsanlar aç ve susuz kalarak uykusunda ölüyormuş."
Vuz'un sözlerinin ardından herkes sessizce birbirine bakarken Lidena elindeki kılıcına baktı.
Demek uyursa onun ruhu da aynaya girebiliyor...2
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
21.15k Okunma |
2.83k Oy |
0 Takip |
101 Bölümlü Kitap |