
"Ne gördün?"
Kestiği eti yavaşça ağzına attı. Ağır ağır çiğnediği esnada yaşlı adam derince bir nefes almıştı.
"Bir adamın yanında uyuyordu majesteleri." dediğinde İmparator Zeord gözlerini Sed Aruz'a çevirdi.
"Bir adamın yanında?" dedi üstüne basa basa.
Sed Aruz hafifçe başını salladı.
"Rüyalarda enerjiler gözükmez. Bu yüzden kim olduğu hakkında bir yargım yok efendim." dediğinde İmparator Zeord yüzünde aptal bir gülüş ile suyundan bir yudum aldı.
"Sonuçta babasının kızı." dedi keyifle. "Sevgisi en büyük zaafı olmalı." dediğinde Sed Aruz elini beline attı ve düşünceli bir şekilde yere baktı. Genç kızın gözlerinde sevgiye dair hiçbir şey görmemişti. "Birkaç suikastçi ayarla. Önce adamı sonrasında ise Lidena'yı öldürsün. Tez zamanda cesedini abimin önüne atmak istiyorum."
Sed Aruz duyduğu sözler ile bir şey demek istedi ama belindeki elini sıktı ve durdu.
"Emredersiniz."
.
.
.
Yemekler yenirken Asır içten içe kendini yiyordu.
"Majesteleri, bir şeyler yemelisiniz. " diyen Lark ile Lidena bakışlarını Asır'a çevirdi.
"Bir şey mi oldu?" diye sorduğunda genç adam Lark'ı teselli edercesine kafasını salladı ve Lidena'ya döndü.
"Tehlikede olman canımı sıkıyor." dediğinde Lidena boş boş baktı gözlerine.
"Hep öyleydim." demişti.
Asır bu söz üzerine bakışlarını yemek yiyen diğer grupta gezdirdi. İçten içe sinirliydi. Hem de uçuk bir derecede. Demek bu yüzden hep böyle tetikteydi. Hep böyle gergin, hep böyle savunmacı. İçinde bir yerde sürekli bu durumu düşünüp canını sıkan biri vardı. Diğer kızlar gibi güzel bir yuva hayali kuramıyor oluşu bile Asır'ı sinirlendiriyordu.
"Şu anda önemli olan bu değil." diyen Lidena ağzına bir ekmek attı ve derin bir nefes aldı. "Verma Duvran'ı bulmamız o lazım." dediğinde Asır dikkatle genç kıza döndü.
"O deliye güvenecek misin?" dediğinde Lidena başını salladı.
"Benim tarafımı tutan tek kadim insan." diyerek Asır'a baktı. "Benim topraklarımda toprağıma hükmeden insan. İlgimi çekmeyi başardı. " dediğinde Asır o anı hatırladı. Haklıydı. O yaşlı bunak toprağı ele geçirmişti sanki.
"Anlıyorum." dediğinde Lidena yemek yemeyi bıraktı ve genç adamın gözlerine baktı.
"Korkmuyormuşum." dedi bir anda. "Bir başkasına güvenmekten ya da yardım istemekten. Sevmekten de korkmuyorum ayrıca. Çünkü hala bilmiyorum." dediğinde Asır şaşkınca genç kıza baktı. Birden bire açtığı konu onu gafil avlamıştı. "Ama rahatsız oluyorum. İnsanlar yürüdüğüm yolda ayaklarıma dolanıyor gibi. Tıpkı şu an senin dolandığın gibi."
Ansızın gelen laf ile Asır ellerini kaldırdı.
"Ben ne yaptım?" dedi kendini savunarak.
"Beni durdurmaya çalışacaksın. Çok belli. Ölmek istediğimde, savaşmak istediğim, öldürmek istediğimde ayak bağı olacaksın." dedikten sonra kendinden emin bir tavırla genç adama baktı. "Yani korktuğumdan değil istemediğimden yapmadığımı fark ettim." demiş ve masadan kalkıp gitmişti.
Asır bu sözler üzerine uzunca bir süre tek başına oturmuştu. Düşünmüştü, kırılmıştı ama hak da vermişti genç kıza. Dediği gibi onu şimdiden korumak için bile kaçırıp saklayası vardı. Ayak bağı olacaktı. Cidden.
"Yola çıkıyoruz!"
Pasna'nın bağırışı ile herkes ayaklanmış ve dakikalar sonra yeniden yola koyulmuşlardı. Lidena zannınca Verma Duvran'ı karşılaştıkları yerde bulacağını düşünüyordu. Öyle de oldu. Saatler süren yolculuğun ardından yaşlı adama bir kayanın üstünde uyuklarken buldular.
"Bu kadar vurdum duymaz olabileceğini düşünmemiştim."
Lidena'nın sözleri ile yaşlı adam gülerek ayağa kalktı.
"Sonuçta lider olarak sizi seçtim." demişti. Bu söz üzerine ikisi bir müddet bakıştılar.
"Buraya yerleşiyoruz. " diyerek Paya ve Pasna'ya seslendi Lidena. "Uzun bir süre burada kalacağız, çevreyi iyice kontrol edin." diyerek Olya, Nina ve Nevil'e baktı. "Yaşlı adama yiyecek ve giyecek bir şeyler hazırlayın." dediğinde kızlar hızlıca baş sallamış ve Vuz ile Ult'un eşliğinde en yakın yerleşke yerini aramaya koyulmuşlardı.
"Gerçek bir lider gibisin." diyen Verma Duvran ile Lidena ona tepeden bir bakış attı.
"Gerçek bir liderim." dediğinde gözleri yanındaki Asır'ı buldu. "Bize biraz müsade edebilir misiniz?"
Asır bu söz üzerine usulca başını salladı ve yardımcısı ile birlikte oradan uzaklaştı. Ayak bağı falan olmayacaktı. Kararlıydı.
"Sed Aruz ile tanıştım." diyen genç kız ile Verma Duvran doğruldu.
"O aksi ihtiyar sana neler dedi?"
"Karşımda duracağını söyledi."
"Demek ölmeyi seçti. Zaten bu zamana kadar tek bir doğrusu yoktu." deyip burun kıvırdı.
"Onu öldüreceğime nasıl bu kadar eminsin?" diye soran Lidena ile Verma Duvran gülümsedi.
"Şiirin birkaç kıtasında benim de sözüm var." dedikten sonra kaşlarını çattı. "Yanlış da olabilirim tabii. Sonuçta sen ölümü getirensin." dediğinde genç kız adama öylece baktı.
"Ölümü getiren?" dediğinde Verma Duvran yanlış bir şey söylediğini fark edip güldü.
"Kılıcını iyi kullanıyorsun sonuçta." deyince Lidena dikkatle yaşlı adama baktı. Konuyu geçiştirdiği güpegündüz ortadaydı.
"Boş verelim. Ben de onun rüyalarına girebilir miyim?" dediğinde Verma Duvran bu sefer alayla güldü.
"Asil kanı taşıyan İmparator soyu yeryüzündeki her büyüyü yapabilme yeteneğine sahiptir elbet ama taş bile olsan çatlarsın küçük hanım. Güç verdiği kadaeını senden alır. Aklını ve iradeni. Bazen ise bedenini. Ayrıca her yiğidin harcı değildir her büyüyü yapmak. Öyle olsaydı kuzeniniz Hablin böyle ölmezdi."
Lidena bu sözlerin üzerine kaşlarını çattı.
"Başkalarının başarasızlıklarından kendime engel kurmayacağım." dedikten sonra ciddi bir tavırla adamın gözlerinin içine baktı. "Beni başkaları ile kıyaslama."
Yaşlı adam mahmur bir ifade ile gülümsedi.
"Seni neden seçtiğimi yeniden hatırladım." dediğinde Lidena öylece bakmış ve doğrulmuştu.
"Yapmam gereken bir şey daha var." diyen Lidena yaşlı adama yaklaştı. "İrademin kontrolünü kaybetmekten kendimi korumak istiyorum."
Verma Duvran bu gelen söz ile kaşlarını çatmadan edemedi.
"Haklısın. Ya onunla tanıştın ya da sen de duydun olanları. Binlerce insan bir insana kul oldu." diyerek düşünceli bir şekilde etrafa bakındı. "Bunu kendi başına yapamazsın tabii. İstersen sen de hüküm verebilirsin lakin bir ruha hükmeden kadar değil. Her şeyden bir parçanın olması senin o konuda mükemmel olacağını garanti etmez." dediğinde Lidena anladı. Çünkü Eris söylediği an istediği her şey olurken o birine odaklanmak ve tüm dikkatini ona vermek zorundaydı. Gözlerinin içine bakması gerekiyordu ayrıca.
"Bir çözümün var mı? " diye sorduğunda Verma Duvran ellerini açtı.
"5 taşı bul ve birleştir." dedi çok basitmiş gibi. "Bu beş taşın beşi de aynı yere gömülü." diyerek değneğini yere dayadı ve birkaç ağır adım ile yerleşmeye çalışan insanlara baktı. "Onu koruyan birkaç mistik hayvan var." dedikten sonra genç kıza yaklaştı ve gözlerinin içine baktı. "Zaten bunlardan ilkini gören hiç kimse sağ çıkamadı."
Lidena kaşlarını çatmadan edemedi. Taşların hepsi aynı yerde gömülüydü ve hiçbir İmparator elde etmeyi başaramamış mıydı? Oldukça şüpheli geldi fikrince. Nasıl mistik hayvanlar vardı?
"Bunlardan biri de kuzeniniz." dediğinde genç kız hızla adama döndü.
"Hablin savaşta ölmedi mi?" dedi anlamayarak.
Verma Duvran yalandan güldü.
"İmparator Zeord babasının bir hayvan tarafından yenmesinin ardından oğluna kadim dövüş sanatlarını öğrenmeye zorladı. Genç adam çok çalıştı ve öğrendi de. Ama beş büyük kadim dövüş sanatı onu Tanrı'nın yarattıklarından koruyamadı."
Lidena düşünceli bir şekilde toprağa baktı.
"Babasını böyle kaybetmesine rağmen oğlunu da oraya gönderen bir baba. Kardeşini tabii ki öldürür. Şimdi içimdeki kimin sebebini çok daha iyi anlıyorum."
Verma Duvran duyduğu sözler ile gözlerini kıstı ama bir şey demedi. Ona babasının yaşadığını falan söylemeyecekti. Çünkü onun yaşamına yaşamak denemezdi.
ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ
Merhaba!
Biri bana kızdığı için bölüm sonu notlarını yeniden eklemeye başlıyorum. Her şeyden trip yiyoruz yaw!
Eee, eeee naaıl gidiyor kitap?
Tüm teorileri şuraya almak istiyorum --->
O zaman...
Nasipse bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle!
LadyReBeL
ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 24.26k Okunma |
3.1k Oy |
0 Takip |
101 Bölümlü Kitap |